Sahih İlmihal ve “Abdest ve Namaz Ahkamı” adlı kitaplarımda bayram namazı hutbeleri hakkında şu nakli yapmıştım:
“Hutbeye tekbirlerle başlamak ve
hutbenin çeşitli bölümleri arasında da tekbir getirmenin delili yoktur. İbn
Kayyîm rahimehullah bu hususta şöyle söylemektedir: “Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem bütün hutbelerine Allah’a hamd ile başlardı. Ondan, bayram
namazlarının hutbelerini tekbirle açtığına dair sahih bir rivayet gelmemiştir.”
Aynı şekilde hatiplerin, bayram namazı için iki hutbe okumaları da yanlıştır.
Nevevî rahimehullah, hutbenin tekrarı hususunda Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem’den herhangi bir şey sabit olmadığını ifade etmiştir.”
Bu aktarılanlar, Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’den bu konuda sabit olan bir şey bulunmamasından dolayıdır.
Lakin bu ifadelerimdeki “delili yoktur” sözü, hutbede tekbir getirmenin veya
bayram hutbesini iki hutbe şeklinde yapmanın bid’at olduğuna hamledilmemelidir.
Çünkü bu fiiller seleften varid olmuştur:
Said b.Mansur, Sunen’inde Ya’kub
b. Abdirrahman’dan, o babasından, o Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe rahimehullah’tan
şöyle dediğini rivayet etti:
يُكَبِّرُ الْإِمَامُ عَلَى الْمِنْبَرِ يَوْمَ الْعِيدِ
قَبْلَ أَنْ يَخْطُبَ تِسْعَ تَكْبِيرَاتٍ، ثُمَّ يَخْطُبُ، وَفِي الثَّانِيَةِ
سَبْعَ تَكْبِيرَاتٍ
“İmam bayram günü minber üzerinde
hutbeden önce dokuz tekbir getirir, sonra hutbe yapar, ikinci hutbede yedi
tekbir getirir.”[1]
Bu rivayet tabiinden maktû olup
isnadı sahihtir. Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe rahimehullah, Medine’de
fetvaların kendilerinde dönüp dolaştığı meşhur yedi fakihten biridir. Lakin
rivayet merfu olmadığından delil ifade etmemektedir.
İbn Ebî Şeybe, Musannef’te Vekî’den,
o Sufyan’dan, o Muhammed (b. Abdillah) b. Abdirrahman el-Kârî’den, o Ubeydullah
b. Abdillah b. Utbe rahimehullah’tan şöyle dediğini rivayet etmiştir:
مِنَ
السُّنَّةِ أَنْ يُكَبِّرَ الْإِمَامُ عَلَى الْمِنْبَرِ، عَلَى الْعِيدَيْنِ،
تِسْعًا قَبْلَ الْخُطْبَةِ، وَسَبْعًا بَعْدَهَا
“İmamın minber üzerinde bayramlar
için hutbeden önce dokuz, hutbeden sonra yedi tekbir getirmesi sünnettendir.”[2]
Bu rivayette görüldüğü gibi
Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe rahimehullah bu fiili sünnete nispet etmektedir.
Ancak bu isnadda zayıflık vardır. Muhammed b. Abdillah b. Abdirrahman el-Kâri’nin
cerh ve ta’dil olarak durumu belli değildir.
Abdurrazzak, Musannef’te Ma’mer’den,
o Muhammed b. Abdillah b. Abd el-Kârî’dcen, o Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe b.
Mes’ud rahimehullah’tan şöyle dediğini rivayet etti:
يُكَبِّرُ
الْإِمَامُ يَوْمَ الْفِطْرِ قَبْلَ أَنْ يَخْطُبَ تِسْعًا حِينَ يُرِيدُ
الْقِيَامَ وَسَبْعًا حِينَ يُرِيدُ الْقِيَامَ فِي الْخُطْبَةِ الْآخِرَةِ
“İmam, ramazan bayramı gününde
hutbeden önce kalktığı zaman dokuz tekbir, diğer hutbeye kalktığı zaman da yedi
tekbir alır.”[3]
Yine bunun isnadında da İbn Abd
el-Karî vardır.
“Sünnettendir” diye bu fiili
sünnete nispet etmesi konusunda Muhammed’in kardeşi İbrahim b. Muhammed b.
Abdillah b. Abd el-Kârî mutabaat etmiştir:
Beyhakî, Sunen’de; Ebu’l-Hasen Ali
b. Ahmed b. Abdan el-Ehvazî’den, o Ebu Bekr Ahmed b. Mahmud Harrazâz’dan, o
Musa b. İshak el-Kâdî’dan, o Muhriz b. Seleme’den, o ed-Deraverdî’den, o
Abdurrahman b. Abd el-Kârî’den – İbrahim b. Abdillah bunu Ubeydllah b. Abdillah
b. Utbe b. Mes’ud rahimehullah’tan diyerek şöyle rivayet etti:
مِنَ
السُّنَّةِ تَكْبِيرُ الْإِمَامِ يَوْمَ الْفِطْرِ وَيَوْمَ الْأَضْحَى حِينَ
يَجْلِسُ عَلَى الْمِنْبَرِ قَبْلَ الْخُطْبَةِ تِسْعَ تَكْبِيرَاتٍ
وَسَبْعًا حِينَ يَقُومُ، ثُمَّ يَدْعُو وَيُكَبِّرُ بَعْدَمَا بَدَأَ لَهُ
“İmamın ramazan ve kurban
bayramlarında hutbeden önce minbere oturduğu zaman dokuz tekbir, kalktığı zaman
yedi tekbir getirmesi, sonra dua ve tekbir getirerek hutbeye başlaması
sünnettendir.”[4]
Bu isnadda İbrahim b. Muhammed b.
Abdillah b. Abd el-Karî de cerh ve ta’dil olarak meçhuldür. Ubeydullah b.
Abdillah b. Utbe rahimehullah’tan gelen bu rivayetlerin lafızlarında da
görüldüğü gibi farklılıklar vardır.
Neticede Ubeydullah b. Abdillah b.
Utbe rahimehullah’tan gelen bu rivayetlerden sadece birincisi sahihtir ve o da
maktûdur. Bu fiili sünnete nispet eden lafız sabit olmamıştır.
İbn Ebî Şeybe, Musannef’te; Ebu
Davud et-Tayalisi’den, o el-Hasen b. Ebi’l-Hasna’dan, o el-Hasen (el-Basrî) rahimehullah’tan
şöyle dediğini rivayet etti:
يُكَبَّرُ
عَلَى الْمِنْبَرِ يَوْمَ الْعِيدَيْنِ أَرْبَعُ عَشْرَةَ تَكْبِيرَةً
“İmam bayram günlerinde minber
üzerinde on dört tekbir getirir.”[5]
Bunun isnadı sahihtir, lakin maktûdur.
Firyabî, Ahkâmu’l-İydeyn’de, İshak
b. Musa’dan, o Ma’n’dan, o Malik ve İbn Ebi Zi’b’den şöyle dediklerini rivayet
etti:
يَبْدَأُ
الْإِمَامُ يَوْمَ الْعِيدِ إِذَا صَعِدَ الْمِنْبَرَ بِالتَّكْبِيرِ
“İmam bayram günü minbere
çıktığında tekbir ile başlar.”[6]
İsnadı sahihtir, lakin maktudur.
İbn Ruşd, el-Beyan ve’t-Tahsil’de
İmam Malik rahimehullah’ın şöyle dediğini zikretmiştir:
مِن
السُّنَّة أن يُكبِر الإمام إذا صعد المنبر في العيدين، ويُكبِر في الخطبة الثانية
“İmamın bayramlarda minbere
çıktığı zaman tekbir getirmesi ve ikinci hutbede tekbir getirmesi sünnettendir.”[7]
Malik, Şafii, Ahmed, İbn Ebi Zi’b,
İbnu’l-Munzir ve diğer birçok alimler bayram hutbesine tekbirle başlamayı caiz
görmüşlerdir.[8]
Netice: Bayram hutbelerinde tekbirle başlamanın, hutbelerde tekbirleri
belli bir sayıda yapmanın, bayram hutbesini tıpkı Cuma hutbesinde olduğu gibi
bir celseyle iki kısma ayırmanın, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den ve
sahabeden bir delili yoktur. Lakin bu fiiller tabiinden sabit olduğu için bid’at
olduğu da söylenemez. Hatta sonraki imamlardan bazıları, tabiinden gelen buna
benzer rivayetler sebebiyle bu fiillerin sünnet olduğunu zikretmişlerdir.
Yukarıda açıklandığı üzere bunları sünnet diye tayin etmek için delil sabit
olmamıştır. Bayram tekbirleri hutbede de, hutbe dışında da meşrudur, lakin bu
tekbirleri belli bir zamana, belli bir mekana, belli bir sayıya tahsis etmek
delil gerektirir. Allah en iyi bilendir.
[1] İbn
Kudame el-Mugni (3/277)
[2] İbn Ebî
Şeybe (5866)
[3] Abdurrazzak
(5672)
[4] Beyhakî
(6216)
[5] İbn Ebî
Şeybe (5867)
[6] Ahkamu’l-İydeyn
(141)
[7] El-Beyan
ve’t-Tahsil (1/300)
[8] Bkz.:
İbn Muflih el-Furu (2/141) İbn Abdilhadi Mugni Zevi’l-Efham 87/350) Abdurrahman
el-Kasım Haşiyetu Ravdi’l-Merbu (2/551) Şafii el-Umm (1/3659) İbnu’l-Munzir
el-Evsat (4/286)