Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah’a şöyle soruldu:
“Dünyanın hareket edip güneşin durgun olduğunu söyleyen
kimsenin hükmü nedir?”
Şeyh Mukbil (İcabetu’s-Sail s.384) şöyle cevap verdi:
“Güneşin
durgun olduğunu söyleyen kimse Kur’ân’ı yalanlamış sayılır. Çünkü Allah
Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَالشَّمْسُ
تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا ذٰلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
“Güneş, kendisi için
belirlenen yere akar. İşte bu, Azîz ve Alîm olanın takdiridir.” (Yasin 38)
Bundan sonra Allah
Subhanehu ve Teâlâ’nın Kehf Sure’sinde anlattığı Zu’l-Karneyn kıssası vardır.
Ebu Zerr, Ebu Hureyre ve sahabeden bir topluluk radıyallahu anhum’un rivayet
ettikleri hadiste güneşin izin istediği, o arşın altında secde etmedikçe ona
izin verilmeidği bildirilmiştir. Sonra güneş doğuya dönmek isteyecek, ona izin
verilmeyecek, o da batıdan doğacaktır.
Bu konuda hadisler çoktur.
Ben Şeyh et-Tuveycirî hafazahullah’ın “es-Savaiku’ş-Şedide Fi’r-Reddi Ala Ehli’l-Heyeti’l-Cedide)”
adlı kitabını ve bunun zeylinin okunmasını tavsiye ediyorum.
İslam’ın düşmanları
teoriler ortaya atarak müslümanları bunlarla meşgul ediyorlar, sonra da dönüş
yapıyorlar. Biz Mekke’de iken onların güneş durgun, dünyanın ise döndüğünü
söylediklerini biliyoruz. Müslümanlar bunlara karşı çıkıp onları sıkıştırınca
dünya da dönüyor, güneş de kendi etrafında dönüyor demeye başladılar!
En önemli mesele Allah’ın
kitabı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünneti üzerinde sebat
etmektir. Sonra bilinmesi gerekir ki sünnet düşmanları bazen büyük kalabalık
içinde ve fikirleriyle zihinlerini karıştırdıkları gençlerin bulunduğu ortamda
bu soruyla gelirler, biri çıkar: “İnsanın kökeni maymundur” der. Bu Darwin’in
görüşüdür. Fikirlerini okullarda bu şekilde ekmişlerdir. Büyük kalabalık için
bu sözlerle gelirler ki Sünnet ehlinden insanları uzaklaştırsınlar! Böyle
şeyler kitap ve sünnete kanaat etmekle öğrenilir. Darwin’in veya başka ilhad
ehlinin sözlerine itibar edilmez! Bunların sözleriyle akidesi sarsılan kimse
miskindir! Sen ona her “Allah buyurdu ki” dediğinde o: “Onlar şöyle diyorlar”
der. İşte bu bir asalaktır!