“Çocuklarımızı küfür rejimlerine yem etmeyelim” başlıklı
yazımdan sonra çoğunlukla harici fikrini ve taklitçiliği savunan, meseleleri
araştırmadan boşboğazlık yapmayı kendilerine caiz gördüklerinden bol bol iftiraya
düşen kimselerin yazılarıyla doldurdukları İslam.tr adlı forum sitesinde bu yazı
paylaşılmış ve ahlak dersi (!) verilmiş
Cevaba geçmeden önce belirteyim ki, bu yazı takımı, “Miskinlerin
Aynası” başlığıyla yayınladığım yazıdan hiç ibret çıkarmamış, gözünü yumup
kaleme sarılarak içerisinde bulundukları batıl akide ve sapık menhecin
hezimetini bu aynada görmelerinden meydana gelen öfke faturasını benim üzerime kesmeye
kalkışmışlardır
Cevaplarım
1- Umumi cevap: Okul konusundaki akidemiz bu forum
yazarlarından çok farklıdır. Ankara’da yalancılıkta marka haline
gelmiş olan Temel Alıcı’nın iddiasının aksine, ben çocuklarını okula
gönderenlerin kafir olduklarını söylemiyorum. Zikrettiğim şeyler ise okullarda
mevcut bulunan küfür ve şirk tehlikeleridir, veliler bunlarla mücadele etmek
zorundadırlar. Dolayısıyla forum yazarları gibi “çocukları okula
gönderilmesinin küfür” olduğunu değil, “okullarda küfür, şirk ve fısk”
unsurlarının olduğunu söylüyorum.
2- Küresel Kitap nikiyle şöyle yazılmış: “Bu Çubukabadlı
arkadaş çok fazla çubuk çekmiş olmalı ki okullar hakkında yazdıgı bu güzel
yazısını bir cümleyle batırmış: Fen
bilgisi derslerinde dünyanın yuvarlak olduğu, döndüğü, güneşin sabit olduğu
gibi batıl ve çağdışı bilgiler dayatılmaktadır. Din derslerinde ve imam hatip okullarında maturidilik,
eşarilik, hanefilik, malikilik, hanbelilik, şafiilik gibi sapık mezhepler hak
mezhep gibi takdim edilmekte...”
Küresel Kitap nikli şahsa cevabım: “Aynı akidede olmadığımız
halde bu yazının okullar aleyhinde olan kısmını beğenmeniz hevanızdan
kaynaklıdır. Zira asıl siz yazınızın devamında dünyanın döndüğü ve güneşin
sabit olduğu şeklindeki batıl akideye karşı çıkışımıza itiraz etmekle ve
taklidi savunmakla batırmışsınız.
Allah’ın indirdikleri zorunuza gittiği ve böyle âmiyane
şekilde hakkı reddettiğiniz müddetçe sizler pislik yöneticilerin zulmüne ve
okulların şerrine müstehaksınız. Maalesef!
Dünya ve Kubbesi kitabımda kevnî meselelerde bir müslümanın
nasıl bir itikada sahip olması gerektiğini, kafir felsefecilerin sözlerini
Allah’ın ve rasulünün sözleri önüne geçirmenin tehlikesini anlatmış
bulunuyorum.
Taklide ve mezhepler hakkındaki sözüme gelince, “Hanefilik,
şafiilik, hanbelilik ve malikilik” gibi mezheplerin sapıklık olduğunu söylemem,
Allahın kitabındaki sözünü ikrar etmemden ibarettir. Malum olduğu üzere hak;
Allah’ın, rasulüyle gönderdikleridir. Hakkın dışında ise sapıklıktan başkası
yoktur:
“Hakkın dışında ise, sadece sapıklık vardır. O halde
nasıl yüz çeviriyorsunuz?” (Yunus 32)
Herhalde sizler mezheplerin Rabbimizden indirildiğini iddia
edecek değilsiniz:
“Rabbınızdan size indirilene uyun; O'nun dışındakileri dostlar
edinip de onlara uymayın” (A’raf 3)
3- Yusuf nikli bir diğeri: “zira
mezhebi ZAHIRI ...”
Yusuf nikli şahsa cevap: Benim mezhebim hadis ehlinin
mezhebidir. Bu mezhebe düşmanları tarafından “zahirilik” denildiği de olmuştur.
Ancak İbn Hazm’a veya “vahhabilik” gibi muayyen bir şahsa nispet edilen her
mezhepten uzağım.
4- İslam For Ever şöyle yazmış: “Ebu muaz'ın benzer
keskin görüşleride mevcut, ama ne yazık ki... Dediğiniz gibi nefse dönük fetvalardan
Allah'a sığınırız. Dediğiniz ses kaydı duruyorsa buraya eklerseniz hepimiz için
çok iyi olur.
Okul meselesinin küfrünü göremeyenlere Allah hidayet nasip etsin. Malesef keskin ve gevşek görüşlerin gölgesi altında okullarda işlenen küfürleri, doğru dürüst konuşamıyoruz. Dünyanın düz olması ve dönmesi konusu tamamen muhalefetten ibarettir.”
Okul meselesinin küfrünü göremeyenlere Allah hidayet nasip etsin. Malesef keskin ve gevşek görüşlerin gölgesi altında okullarda işlenen küfürleri, doğru dürüst konuşamıyoruz. Dünyanın düz olması ve dönmesi konusu tamamen muhalefetten ibarettir.”
İslam For Ever nikli arkadaşa cevap: “Dünyanın dönmediği”
akidesi her müslümanın kabul etmek zorunda olduğu bir akidedir. Zira Kur’an ve
sünnet bunu gerektirir. Evet bu bizim, batıl ehli olan herkese muhalafetimizdir
ve hak, batıla karşı keskindir.
5- Ömer b. Abdulaziz nikli: “İbn Kesir gibi alimler bazı
naslara dayanarak kendi zamanların dünyanın düz olduğunu söylemişlerdir.
Aslında bunun sebebi o zamanlar dünyanın döndüğünü Dehriler'in söylemesidir.
Onlara muhalefet etmek için o dönemin alimleri dediğim gibi bazı naslara,
misalen "biz yeri de döşek kıldık.." ayetlerine dayanarak dünyanın
düz olduğunu söylemişler ki dünyanın yuvarlarlak olduğuna delalet eden ayet ve
hadislerde mevcutur. Ebu Muaz'a gelince
meşhur bir söz vardır "halef turaf" muhalefet et meşhur ol. Bu adamın
tek derdi bu. Sitesini inceleyenler bunu daha rahat bir şekilde görebilirler.
Dünyanın düz olması meselesi de İbn baz gibilerin mezhebidir. Suudi Kralların
yahudi ve hristiyanlarla dost olup Müslümanların canını malını heder etmesi,
mücahitleri alçakça şehid etmeleri, Allah'ın şeriatını değiştirmeleri mesele
değil ama dünyanın düz veya yuvarlak olduğunu söylemek çok ehemmiyetli bir mesele
bunlara göre ki ibn baz başkanlığında Duud'un fetva kurumu Lecnetu'd daime
"Kim dünya düzdür derse kafirdir tevbeye davet edilir tevbe etmezse mürted
olarak öldürülür" diye fetva vermiştir. Okul meselesine gelince, ben
hiçbir Müslümanın bu konuda duyarsız olabileceğini, okullarda çocuklara
işlettirilen küfür ve şirkleri görmemezlikten gelebileceğine inanmıyorum. İşin
ilginç tarafı da bu okullara küfrün okulları diyen bu insanlar, her gün şeriata
muhalif kanun yapan, bu okulları kuran ve finansa eden, insanları vahyin
nurundan koparıp şirkin karanlıklarına çekmeye çalışan bu tağut devlet
başkanlarının da Müslüman olduğunu iddia ederler. Hatta onları tekfir edenlere
de "asrın haricileri" diyorlar. Geçen gün bir ses kaydını dinledim sigara
helaldir diyor. Biri soruyor :"Hocam peki insanları bundan
sakındırmazmısınız" diyor ki Ebu Muaz:"Hayır belkide teşvik ederim,
için derim" sonra öğrendim ki sigara kullanıyormuş. Dini hevasına
uydurana, Allah'ın şeriatını kendine oyuncak yapana yazıklar olsun..
Ömer b. abdilaziz nikli tekrar şöyle yazmış: “Bahsettiğim
ses kaydı kendi sitesinde mevcut. Ben şimdi onu paylaşıp şerre aracılık yapmak
istemiyorum. Çünkü konu tekfir meselesiyle alakalı. Allah'ın indirdikleriyle
hükmetmeyenlerin kafir olmadığı, bununda küfür olmadığından bahsediyor. Ses
kaydının bir yerinde de sigara konusu geçiyor. Ayrıca mezhebler konusunda da
muhalefet etme derdinde. Kendince selef'in yolundan gidiyor ve mezheblerin
görüşlerini takmadan kendi içtihad ediyor. Yine kendi sitesinde cevap verdiği
bir soruda diyor du ki:"Bize göre delil olmadığı sürece İmam Ahmed'in
söylediğiyle Coni'nin söylediği aynıdır" Ahlaksızlıkta bunların
üzerine bir kimseyi görmedim de duymadım da. Bunu mecnun sufiler bile söylemez.
Bazıları bu adama zahiri mezhebinden demişler. Bunların ki zahirilik değil
İslam'ı tahrif etmektir. Delilleri anlamadan fıkh etmeden kendilerine kalkan
yapmaktan başka yaptıkları birşey yok. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)
"Şu iki haslet münafıklarda bulunmaz. Güzel ahlak ve dinde anlayış
sahibi olmak" buyururken ne kadar da doğru söylemiş.”
Ömer b Abdilaziz nikli şahsa cevap: “dünyanın yuvarlak
olduğuna delalet eden ayet ve hadislerde mevcutur” demişsin. Bu kadar felsefe
yapacağına hangi ayet yahut hangi hadis dünyanın yuvarlak olduğuna delalet
ediyormuş, onu yazsaydın belki beni de ikna edebilirdin. Şöyle diyorsun: “Ebu
Muaz'a gelince meşhur bir söz vardır "halef turaf" muhalefet et
meşhur ol. Bu adamın tek derdi bu. Sitesini inceleyenler bunu daha rahat bir
şekilde görebilirler.” Bir yığın batıl işleyen sapıklara muhalefet ediyorum
doğru. Bunun arkasındaki gaye hakkında nefsimle mücadelemi de bana bırak
istersen. Ya da zanda bulunmaya devam et sen bilirsin. Lakin senin Kur’an ve
sünnete muhalefetinin hesabını vermeye hazırlanman gerekir. Yoksa benim, senin
yaptığın gibi zanda bulunarak: “Meşhur olmak için hakka muhalefet ediyor” yahut
“Zanna tabi olan insanlar kalabalığı ile karşı karşıya gelme ödlekliğinden
dolayı kaçıyor” gibi zanlarda bulunmaya hakkım yoktur. İbn Teymiyye gibi kimseden
çekinmeden hakkı söyleyen imamlar hakkında söylenen “Hâlif, tu’raf” sözünü bana
da giydirmelerinden hiç rahatsız olmuyorum.
Sonra iftira atarak şöyle diyorsun: “Dünyanın düz olması
meselesi de İbn baz gibilerin mezhebidir. Suudi Kralların yahudi ve
hristiyanlarla dost olup Müslümanların canını malını heder etmesi, mücahitleri
alçakça şehid etmeleri, Allah'ın şeriatını değiştirmeleri mesele değil ama
dünyanın düz veya yuvarlak olduğunu söylemek çok ehemmiyetli bir mesele bunlara
göre ki ibn baz başkanlığında Duud'un fetva kurumu Lecnetu'd daime "Kim
dünya düzdür derse kafirdir tevbeye davet edilir tevbe etmezse mürted olarak
öldürülür" diye fetva vermiştir.”
İbn Baz hiçbir yerde dünyanın düz olduğunu söylememiştir.
Hatta bunun aksini söylemiştir. Dünya ve Kubbesi adlı kitabımı okusaydın,
Dünyanın döndüğü meselesini Kuran ve sünnet naslarının kesin olarak
reddettiğini, dünyanın düz olması meselesi hakkında ise ihtilaf olduğunu
anlardın. Batıl ve asparagasa düşkünlüğün sebebiyle Lecnetu’d-Daime’ye de başka
bir iftira atıyorsun. “Kim dünya düzdür derse kafirdir” (doğrusu "Kim dünya yuvarlaktır derse..." demek istiyor) şeklinde bir fetva
hiçbir müslümandan sadır olmamıştır. Ehli sünnetin düşmanlarının attıkları bu
iftira üzerine konmak size yakışıyor mu? His ve hevaların bu kadar esiri
olmuşken, hangi meseleye sağlıklı bakabilirsin ki?
Sonra şöyle demişsin: “İşin ilginç tarafı da bu okullara
küfrün okulları diyen bu insanlar, her gün şeriata muhalif kanun yapan, bu
okulları kuran ve finansa eden, insanları vahyin nurundan koparıp şirkin
karanlıklarına çekmeye çalışan bu tağut devlet başkanlarının da Müslüman
olduğunu iddia ederler. Hatta onları tekfir edenlere de "asrın
haricileri" diyorlar.”
Sana kim harici demişse isabet etmiş. Zira şu cümlelerinde
kınadığın şey, Ehl-i Sünnetin menhecidir. Ehli sünnet fiil ile faili ayırır, muayyen
şahısların tekfir edilmesi ve onlara huccet ikamesinin ulaşıp ulaşmadığı
hükmünü ehline verir, içtihada ehil olmayan kimselerin, kendilerini islama
nispet edenleri tekfir etmeye kalkışmasına şiddetle karşı çıkar. Halbuki sen
taklitçi ve mezhepçi bir cahil olduğun halde “Bana ne, ben de birilerini tekfir
ederim” diyorsun.
Sonra şöyle demişsin: “Geçen gün bir ses kaydını dinledim
sigara helaldir diyor. Biri soruyor :"Hocam peki insanları bundan
sakındırmazmısınız" diyor ki Ebu Muaz:"Hayır belkide teşvik ederim,
için derim" sonra öğrendim ki sigara kullanıyormuş. Dini hevasına
uydurana, Allah'ın şeriatını kendine oyuncak yapana yazıklar olsun..”
Sigaranın helal değil de hakkında şeriat naslarının sükut
ettiği bir mubah olduğunu söylüyorum ve sigara içen hiç kimseyi de bundan
sakındırmıyorum. Kendim için istediğim hayrı başkaları için de istiyorum. Yani
mubah bir şeyden dolayı sakındırılmayı ben istemem. Bu istemediğim şeyi
başkaları için de istemem. –Allah ve rasulü dışında- Kim ne derse desin, sigaramı
da zevkle tüttürüyor, ancak bundan haz etmeyenleri dumanıyla rahatsız etmemeye
çalışıyorum. Buraya kadar mesele yok. Lakin “Dini hevama uydurduğumu” iddia
etmene gelince, Kur’an ve sünnetten sigaranın hükmünün benim dediğim gibi olmadığını
gösteren bir delil getir de ben sigaradan vaz geçeyim ve senin dinini hevana
uydurmadığını bir göreyim! Zira kişinin bizzat hoşlanmadığı bir şeyi başkalarına haram kılması da hevadandır. Bu yüzden Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem insanların hevadan en uzak olanı idi. O, keler etinden tiksiniyor, fakat başkalarına yasaklamıyordu...
Gerçi benim dinim Kur’an ve sünnetten ibarettir. Hevamı da
bu bu ikisine uydurma mücadelesi içerisindeyim. Şayet senin Kur’an ve sünnet
dışında başka bir dinin var da, ona göre hüküm veriyorsan, “hevaya uyma”
mefhumunda da birleşeyemeyeceğimiz muhakkak.
Sonra şöyle demişsin: “Yine kendi sitesinde
cevap verdiği bir soruda diyor du ki:"Bize göre delil olmadığı sürece
İmam Ahmed'in söylediğiyle Coni'nin söylediği aynıdır" Ahlaksızlıkta
bunların üzerine bir kimseyi görmedim de duymadım da. Bunu mecnun sufiler bile
söylemez.”
Bu sözle benim ne kastettiğim belli: Dinde bağlayıcılık
açısından delili olmadığı sürece İmam Ahmed veya başka bir müslüman ile bir
kafirin sözü arasında fark yoktur. Yoksa sana göre fark mı var? Yoksa "coni rab edinilmeye layık değildir, lakin faziletlerinden dolayı İmam Ahmed rab edinilebilir yahut "İmam Ahmed, Allah'tan bir sultan olmaksızın din hakkında konuşabilir" mi demek istiyorsun? elbette seni sözünün lazımıyla itham edecek değilim, lakin benim karşı çıktığım şey işte budur! Evet bunu
mecnun sufiler söylemez, mecnun taklitçiler de söyleyemez. Haliyle sen de
söyleyemezsin, dudağın uçuklar. Ama ben, senin çekinmekte olduğun şeylerden çekinmediğimden hakkı söylerim. Ne zamandan beri hakkı
söylemek ahlaksızlık oldu ve ne zamandan beri bir müslümanın sözünü delalet
ettiği manadan uzaklara çarpıtarak batıl inançlarını bunun arkasına gizlemek ve
öküz altında buzağı aramak “ahlak” oldu?
Demek siz, İbn Abbas radıyallahu anhuma: “Başımıza taş
yağacak, ben size Allah rasulü diyorum, siz bana Ebu Bekir ve Ömer diyorsunuz”
dediğinde hemen onu: “Şu ahlaksızlığa bak, Ebu Bekir ve Ömer’i takmıyor”
diyecek bir zihniyettesiniz! Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
müjdelediği gariplik bu galiba.
Sonra şöyle demişsin: “Bazıları bu adama zahiri mezhebinden
demişler. Bunların ki zahirilik değil İslam'ı tahrif etmektir. Delilleri
anlamadan fıkh etmeden kendilerine kalkan yapmaktan başka yaptıkları birşey
yok. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) "Şu iki haslet
münafıklarda bulunmaz. Güzel ahlak ve dinde anlayış sahibi olmak"
buyururken ne kadar da doğru söylemiş”
Benim hakkımda Kur’an ve sünnete muhalefet ettiğimi ispat
edemeyen ehl-i sünnet düşmanları, takacak bir kulp bulamayınca mezheplere
muhalefetime bir kılıf bulmak zorundaydılar ve “Zahiri mezhebinden” uydurmasını
ortaya attılar. Allah rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’in sözünü aktarmanı da
aynen naklediyorum. Ben bu hadisi okuyarak kendi nefsimi hesaba çekiyor ve
münafıklardan olmamak için Allah’tan yardım istiyorum. İnşaallah sen de
çuvaldızı kendine batırdıktan sonra bu iğnelemeyi yapıyorsundur.
6- Bunlardan sonra Muvahhid talebe nikli biri daha
yazılanlardan gaza gelmiş olmalı ki cahilce bir söz etmiş, talebeliğine
veriyorum. İlim talebi yolunda haricilik nedir, mürcielik nedir bunları
öğrenmeye kendisini Allah’ın muvaffak kılmasını dilerim.
Bu yazılara cevap vermekteki amacım kendimi temize çekmek,
yahut bana hakaret edenlere sırf intikam için misilleme yapmak değil, hesap gününde
kendilerine cevap yazdığım ve muhtemelen beni tanımayan bu arkadaşların zor durumda
kalmamalarıdır. Cevap vermediğim ve bizzat tanıdığım bazı kimseler var ki,
onların hesabını ilahi huzura bıraktım.