Seferî (yolcu)ya Cuma namazı
yoktur. Bunun delili Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yolculuklarında,
yanında cemaat olmasına rağmen Cuma namazı kılmamış olmasıdır. Sadece öğle
namazını kısaltarak kılmıştır.
Şayet: “Seferde Cuma günü
dışında cem ve kısaltma yapmış ve Cuma namazı kılmış olamaz mı?” denilirse,
bunu iki açıdan cevap verilir:
1- Elimizde Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in yolculukta Cuma namazı kılmadığına dair çok açık
bir nas vardır. Bu arafe gününde olmuş, veda haccında arafe günü Cuma gününe
gelmişti. Muslim, Cabir radıyallahu anh’den rivayet ediyor:
أن
النبي صلّى الله عليه وسلّم: «لما وصل بطن الوادي يوم عرفة نزل فخطب الناس، ثم بعد
الخطبة أذَّن بلال، ثم أقام فصلى الظهر، ثم أقام فصلى العصر»
“Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem Arafe günü Batnu’l-vadi’ye gelince indi ve insanlara hitap etti.
Hutbeden sonra Bilal ezan okudu. Sonra kamet okundu ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem öğle namazını kıldırdı. Sonra
kamet okundu ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ikindi namazını kıldırdı.” (Sahih. Muslim (1218) Nesai (604) Ebu
Davud (1905) İbn Mace (3074)
Bu hadiste geçen şekil,
şu açılardan Cuma namazından farklıdır:
a- Cuma namazında hutbe
ezandan sonradır. Bu rivayette ise ezandan önce hutbe verilmiştir.
b- Cuma namazından önce
iki hutbe vardır. Bu rivayette ise yalnızca bir hutbe zikredilmektedir.
c- Cuma namazında kıraat
seslidir. Cabir radıyallahu anh’ın bu rivayetinde ise kıraatin sessiz olduğuna
delalet vardır. Çünkü “Öğleyi kıldırdı, sonra ikindiyi kıldırdı” demiştir.
d- Cuma namazına “salatu’l-cum’a”
denilir. Bu hadiste ise “salla’z-zuhr” yani öğleyi kıldı demiştir.
e- Hadiste açıkça “öğle
namazını kıldı, sonra ikindi namazını kıldı” denilmiştir. Birçok müslüman oradan
ayrılıp ülkelerine döndüklerinde “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile
beraber Cuma günü öğle namazı kıldık” demişlerdir. Bu kesin olarak yolcunun Cuma
namazı kılmayacağına delalet etmektedir.
2- Şayet Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem yolculuklarında Cuma namazı kılsaydı, bu mutlaka nakledilirdi.
Şayet yolcuya Cuma namazı farz olsaydı elbette Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem onu kılardı. Hatta yolculukta Cuma namazı caiz olsaydı, Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem bunu elbette kılardı. İnsan yolculukta Cuma namazı
kılarsa namazı batıldır. Kısaltılmış olarak (iki rekat) öğle namazını iade
etmesi gerekir. zira yolcu, Cuma namazı kılmaya ehil değildir.
Şayet bir kimse: “Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in seferde Cuma kılmaması, bunun meşru olmadığını
göstermez” derse şöyle cevap veririz:
Şayet bu meşru olsaydı bu
bir ibadet olurdu ve bir farz olurdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in de
farz olan bir şeyi terk etmesi mümkün değildir. Eğer fiilin sebebi mevcut olur
da, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu yapmamışsa, o şeyi yapmak bir
bidattir. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim
emrimiz olmayan bir amelde bulunursa o reddolunur”
Bu kaide ilim talibi için
çok faydalı bir kaidedir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında
sebebi mevcut olan bir şeyi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yapmamış
olması, o şeyle ibadet etmenin bir bidat olduğunu gösterir.” Yolculukta Cuma namazı
kılmanın sebebi ise Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında mevcut idi,
lakin O bunu yapmadı. Şayet bir kimse bunu yaparsa ona: “Allah’ın ve rasulünün
emretmediği bir ibadet yaptığın için bu amel reddolunur” deriz.
Ancak yolcu olan kimse, Cuma
namazı kılınan bir beldede olursa veya kişi yolculuğunda Cuma namazı kılınan
bir yerleşim yerine uğrarsa Allah Azze ve Celle’nin şu kavlindeki genel
ifadeden dolayı Cuma namazına katılması gerekir: “Ey iman edenler! Cuma günü
namaz için seslenildiğinde Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın.”
(Cuma 9) Bu emir geneldir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e elçi olarak
gelen sahabelerin Cuma gününe kadar kalıp da Cuma namazını terk ettiklerini
bilmiyoruz. Bilakis sünnetin zahiri, onların Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
ile beraber namazı kılmış olmalarıdır. (Bkz.: İbn Useymin, Şerhu'l-Mumti)
Yolcuya Cuma namazı
yoktur. Seferî olanlar kendi aralarında Cuma kılmazlar, ancak öğle namazını
kısaltarak kılabilirler. Yine Cuma kılan mukimlere tabi olmaları halinde seferî
olanlar, öğle namazına niyet ederek mukim imamın kıldığı Cuma namazına tabi
olurlar. Böylece Cuma suresi 9. Ayetinde geçen “Allah’ın zikrine koşma” emrini
yerine getirmiş olurlar. Seferî olan kimse, mukim olanlara Cuma namazı niyetiyle
bu namazı kıldıramaz. Zira seferî olana Cuma yoktur. Ancak seferî olan, öğle
namazı kılmaya niyet eder, mukim olan cemaat ise Cuma namazına niyet ederler.
Allah’u a’lem bi’s-savab.
Zahirîler yolcunun Cuma namazı
kılmasını gerektiğini söylemişler ve konuda Cuma namazının farz oluşuna delalet
eden nasları delil getirmişlerdir. Bu istidlal, genel kapsamlı nasları tahsis
eden delillerle reddedilir.
Ebû Hureyre t’den:
“Peygamber r buyurdu ki: ‘Yolcuya
Cuma namazı yoktur.’” (Sahih ligayrihi. Taberani Evsat
(Mecmau’l-Bahreyn, 2/48) el-İrvâ (592, 594)
Diğer bir dikkat edilmesi
gereken konu; Cuma namazının mescidde kılınması gerektiğidir. Zurare b. Ebi Evfa’dan: Ebu
Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir: “Cuma günü mescidde namaz kılmayanın
Cuma namazı yoktur.” (Sahih mevkuf. İbn Munzir el-Evsat
(1821) Ebu Ya’kub ed-Deberi, Hadisu Abdirrazzak (el yazma no: 50)
Aynısı Ebu
Katade radıyallahu anh’den mevkuf olarak Sahih isnadla (Abdurrazzak
(3/230) ve Kays b.
Ubbad rahimehullah’dan maktu olarak sahih isnadla rivayet edilmiştir. (İbn Munzir el-Evsat (1822)
Ebu Muaz