Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

13 Aralık 2012 Perşembe

Yolcuya Cuma Namazı Yoktur

Seferî (yolcu)ya Cuma namazı yoktur. Bunun delili Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yolculuklarında, yanında cemaat olmasına rağmen Cuma namazı kılmamış olmasıdır. Sadece öğle namazını kısaltarak kılmıştır.
Şayet: “Seferde Cuma günü dışında cem ve kısaltma yapmış ve Cuma namazı kılmış olamaz mı?” denilirse, bunu iki açıdan cevap verilir:

1- Elimizde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yolculukta Cuma namazı kılmadığına dair çok açık bir nas vardır. Bu arafe gününde olmuş, veda haccında arafe günü Cuma gününe gelmişti. Muslim, Cabir radıyallahu anh’den rivayet ediyor:
أن النبي صلّى الله عليه وسلّم: «لما وصل بطن الوادي يوم عرفة نزل فخطب الناس، ثم بعد الخطبة أذَّن بلال، ثم أقام فصلى الظهر، ثم أقام فصلى العصر»
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Arafe günü Batnu’l-vadi’ye gelince indi ve insanlara hitap etti. Hutbeden sonra Bilal ezan okudu. Sonra kamet okundu ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem öğle namazını kıldırdı. Sonra kamet okundu ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ikindi namazını kıldırdı.” (Sahih. Muslim (1218) Nesai (604) Ebu Davud (1905) İbn Mace (3074)
Bu hadiste geçen şekil, şu açılardan Cuma namazından farklıdır:
a- Cuma namazında hutbe ezandan sonradır. Bu rivayette ise ezandan önce hutbe verilmiştir.
b- Cuma namazından önce iki hutbe vardır. Bu rivayette ise yalnızca bir hutbe zikredilmektedir.
c- Cuma namazında kıraat seslidir. Cabir radıyallahu anh’ın bu rivayetinde ise kıraatin sessiz olduğuna delalet vardır. Çünkü “Öğleyi kıldırdı, sonra ikindiyi kıldırdı” demiştir.
d- Cuma namazına “salatu’l-cum’a” denilir. Bu hadiste ise “salla’z-zuhr” yani öğleyi kıldı demiştir.
e- Hadiste açıkça “öğle namazını kıldı, sonra ikindi namazını kıldı” denilmiştir. Birçok müslüman oradan ayrılıp ülkelerine döndüklerinde “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Cuma günü öğle namazı kıldık” demişlerdir. Bu kesin olarak yolcunun Cuma namazı kılmayacağına delalet etmektedir.
2- Şayet Nebî sallallahu aleyhi ve sellem yolculuklarında Cuma namazı kılsaydı, bu mutlaka nakledilirdi. Şayet yolcuya Cuma namazı farz olsaydı elbette Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onu kılardı. Hatta yolculukta Cuma namazı caiz olsaydı, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu elbette kılardı. İnsan yolculukta Cuma namazı kılarsa namazı batıldır. Kısaltılmış olarak (iki rekat) öğle namazını iade etmesi gerekir. zira yolcu, Cuma namazı kılmaya ehil değildir.
Şayet bir kimse: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in seferde Cuma kılmaması, bunun meşru olmadığını göstermez” derse şöyle cevap veririz:
Şayet bu meşru olsaydı bu bir ibadet olurdu ve bir farz olurdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in de farz olan bir şeyi terk etmesi mümkün değildir. Eğer fiilin sebebi mevcut olur da, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu yapmamışsa, o şeyi yapmak bir bidattir. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim emrimiz olmayan bir amelde bulunursa o reddolunur
Bu kaide ilim talibi için çok faydalı bir kaidedir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında sebebi mevcut olan bir şeyi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yapmamış olması, o şeyle ibadet etmenin bir bidat olduğunu gösterir.” Yolculukta Cuma namazı kılmanın sebebi ise Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında mevcut idi, lakin O bunu yapmadı. Şayet bir kimse bunu yaparsa ona: “Allah’ın ve rasulünün emretmediği bir ibadet yaptığın için bu amel reddolunur” deriz.
Ancak yolcu olan kimse, Cuma namazı kılınan bir beldede olursa veya kişi yolculuğunda Cuma namazı kılınan bir yerleşim yerine uğrarsa Allah Azze ve Celle’nin şu kavlindeki genel ifadeden dolayı Cuma namazına katılması gerekir: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için seslenildiğinde Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın.” (Cuma 9) Bu emir geneldir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e elçi olarak gelen sahabelerin Cuma gününe kadar kalıp da Cuma namazını terk ettiklerini bilmiyoruz. Bilakis sünnetin zahiri, onların Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber namazı kılmış olmalarıdır. (Bkz.: İbn Useymin, Şerhu'l-Mumti)
Yolcuya Cuma namazı yoktur. Seferî olanlar kendi aralarında Cuma kılmazlar, ancak öğle namazını kısaltarak kılabilirler. Yine Cuma kılan mukimlere tabi olmaları halinde seferî olanlar, öğle namazına niyet ederek mukim imamın kıldığı Cuma namazına tabi olurlar. Böylece Cuma suresi 9. Ayetinde geçen “Allah’ın zikrine koşma” emrini yerine getirmiş olurlar. Seferî olan kimse, mukim olanlara Cuma namazı niyetiyle bu namazı kıldıramaz. Zira seferî olana Cuma yoktur. Ancak seferî olan, öğle namazı kılmaya niyet eder, mukim olan cemaat ise Cuma namazına niyet ederler. Allah’u a’lem bi’s-savab.
Zahirîler yolcunun Cuma namazı kılmasını gerektiğini söylemişler ve konuda Cuma namazının farz oluşuna delalet eden nasları delil getirmişlerdir. Bu istidlal, genel kapsamlı nasları tahsis eden delillerle reddedilir.
Ebû Hureyre t’den: “Peygamber r buyurdu ki: ‘Yolcuya Cuma namazı yoktur.’ (Sahih ligayrihi. Taberani Evsat (Mecmau’l-Bahreyn, 2/48) el-İrvâ (592, 594)
Diğer bir dikkat edilmesi gereken konu; Cuma namazının mescidde kılınması gerektiğidir. Zurare b. Ebi Evfa’dan: Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir: “Cuma günü mescidde namaz kılmayanın Cuma namazı yoktur.”  (Sahih mevkuf. İbn Munzir el-Evsat (1821) Ebu Ya’kub ed-Deberi, Hadisu Abdirrazzak (el yazma no: 50)
Aynısı Ebu Katade radıyallahu anh’den mevkuf olarak Sahih isnadla (Abdurrazzak (3/230) ve Kays b. Ubbad rahimehullah’dan maktu olarak sahih isnadla rivayet edilmiştir. (İbn Munzir el-Evsat (1822)
Ebu Muaz

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)