Ümmette ahir zamanda, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in
soyundan Mehdi çıkacağı mütevatir hadislerle sabit olmuştur. Mehdi’nin
çıkacağını ancak kalbinde küfür olan bir kimse inkâr eder. Bu konuda sabit olan
ve Mehdînin açıkça zikredildiği bazı hadisler şu şekildedir:
Mehdî Aleyhi's-Selâm’ın Haberi
Ebû Saîd
el-Hudrî radiyallahu anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
لَا
تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تَمْتَلِئَ الْأَرْضُ ظُلْمًا وَعُدْوَانًا قَالَ ثُمَّ
يَخْرُجُ رَجُلٌ مِنْ عِتْرَتِي أَوْ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي مَنْ يَمْلَؤُهَا
قِسْطًا وَعَدْلًا كَمَا مُلِئَتْ ظُلْمًا وَعُدْوَانًا
“Yeryüzü
zulüm ve düşmanlıkla dolmadan kıyamet kopmaz. Sonra ailemden (veya ehli
beytimden dedi) bir adam çıkar, yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduğu gibi, onu
düzen ve adalet ile doldurur.”[1]
Ebu Said
el-Hudrî radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
يَخْرُجُ
فِي آخِرِ أُمَّتِي الْمَهْدِيُّ يَسْقِيهِ اللَّهُ الْغَيْثَ وَتُخْرِجُ
الْأَرْضُ نَبَاتَهَا وَيُعْطِي الْمَالَ صِحَاحًا وَتَكْثُرُ الْمَاشِيَةُ
وَتَعْظُمُ الْأُمَّةُ يَعِيشُ سَبْعًا أَوْ ثَمَانِيًا يَعْنِي حِجَجًا
“Ümmetimin
sonunda Mehdî çıkar, Allah onunla bereketli yağmurlar yağdırır, yeryüzü
bitkilerini çıkarır, malı eşit olarak verir, koyunlar çoğalır ve ümmet büyür.
Yedi veya sekiz sene yaşar.”[2]
Mehdi Çıkmadıkça Dünya
Son Bulmaz
Abdulah
b. Mes’ud radiyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لا تَذْهَبُ الدُّنْيَا وَلا تَنْقَضِي حَتَّى يَمْلِكَ الْعَرَبَ
رَجُلٌ مِنِّي أَوْ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي يُوَاطِئُ اسْمُهُ اسْمِي
“Araplara,
adı adıma uyan benden veya ehl-i beytimden biri hâkim olmadıkça dünya
gitmeyecek ve son bulmayacaktır”[3]
Ali b. Ebi Talib
radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
الْمَهْدِيُّ مِنَّا أَهْلَ الْبَيْتِ يُصْلِحُهُ اللَّهُ فِي
لَيْلَةٍ
“Mehdî bizden, Ehl-i Beyt’tendir. Allah onu
bir gecede ıslah eder.”[4]
Mehdî’nin Özellikleri
Abdulah
b. Mes’ud radiyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَوْ
لَمْ يَبْقَ مِنَ الدُّنْيَا إِلا يَوْمٌ لَطَوَّلَ اللَّهُ ذَلِكَ اليَوْمَ حَتَّى
يَبْعَثَ اللَّهُ فِيهِ رَجُلا مِنْ أُمَّتِي أَوْ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي يُوَاطِئُ اسْمُهُ
اسْمِي وَاسْمُ أَبِيِه اسْمَ أَبِي
“Dünyadan
sadece bir gün kalsa dahi muhakkak Allah o günü uzatır da o gün ümmetimden veya
Ehl-i Beyt’imden ismi ismime, babasının ismi babamın ismine uyan birini
gönderir.”[5]
Umm
Seleme radiyallahu anha’dan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken işittim:
الْمَهْدِيُّ
مِنْ عِتْرَتِي مِنْ وَلَدِ فَاطِمَةَ
“Mehdî benim neslimden, Fatıma’nın
çocuklarından olacaktır.”[6]
Umm
Seleme radiyallahu anha’dan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
يكونُ اختلافٌ عِنْدَ مَوْتِ خَلِيْفَةٍ فَيَأْتِي رجلٌ مِنْ بَنِي هَاشِمٍ مِن الْمَدِيْنَةِ حَتَّى
يَأْتِي مَكَّة فَيَسْتَخْرجه النَّاسُ مِن بيتِه وهُوَ كَارِهٌ فيبايعَوْنَ لَهُ بينَ
الرُّكْنِ والمَقَام فَيُجَهَّزُ إِلَيْهِ جَيْشٌ مِن الشَّامِ حَتَّى إِذا كَانُوا
بِالْبَيْدَاء خُسِفَ بِهِم فَتَأْتِيهِ عَصَائِبُ الْعِرَاقِ وأَبْدَالُ الشَّامِ
ويَنْشَأُ رجلٌ مِنْ قُرَيْشٍ بالشَّامِ أخوالُه كَلْبٌ فَيُجَهِّزُ إِليهِ جَيْشًا
فَيَهْزِمَهُمُ اللهُ وتكونُ الدائرةُ عَلَيْهِمْ وذلكَ يَوْمُ كَلْبٍ والْخَائِبُ
مَنْ خابَ مِن غَنِيمةِ كَلْبٍ ويَسْتَخْرِجُ الكنوزَ وَيْقسِمُ الْمَالَ ويُلْقِي
الْإِسْلامُ بِجِرَانِهِ إِلَى الأَرْضِ يَعِيْشُ فِي ذلكَ سَبْعَ سِنِينَ
“Bir halifenin ölümü zamanında ihtilaf
olacak, Haşim oğullarından bir adam çıkacak ve Mekke’ye gelecek. İnsanlar onu
istemediği halde evinden çıkaracak ve Rükn ile Makam arasında biat edecekler.
Şam’dan bir ordu hazırlanıp ona doğru çıkacak, Beydâ’ya geldiklerinde yere
geçirilecekler. Irak’ın seçkinleri ve Şam’ın ebdâli ona gelecekler. Şam’da
dayıları Kelb kabilesinden olan bir adam çıkacak. O biat edenler üzerine bir
ordu gönderecek. Allah onları yenilgiye uğratacak ve iş onların aleyhine
dönecek. O gün Kelb günüdür. Asıl kaybeden Kelb kabilesinin ganimetini kaçıran
kişidir. O kişi hazineleri çıkaracak, malları dağıtacak. İslam’ı yeryüzünde
iyice hâkim kılacak. İnsanlar bu şekilde yedi sene veya dokuz sene yaşayacaktır.”[7]
Ebu
Hureyre radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
يَخْرُجُ
رَجُلٌ يُقَالُ لَهُ السُّفْيَانِيُّ فِي عُمْقِ دِمَشْقَ وَعَامَّةُ مَنْ يَتْبَعُهُ
مِنْ كَلْبِ فَيَقْتُلُ حَتَّى يَبْقَرَ بُطُونَ النِّسَاءِ وَيَقْتُلُ الصِّبْيَانَ
فَتَجْمَعُ لَهُمْ قَيْسٌ فَيَقْتُلُهَا حَتَّى لَا يُمْنَعُ ذَنَبُ تَلْعَةٍ وَيَخْرُجُ
رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي فِي الْحَرَّةِ فَيَبْلُغُ السُّفْيَانِيَّ فَيَبْعَثُ
إِلَيْهِ جُنْدًا مِنْ جُنْدِهِ فَيَهْزِمُهُمْ فَيَسِيرُ إِلَيْهِ السُّفْيَانِيُّ
بِمَنْ مَعَهُ حَتَّى إِذَا صَارَ بِبَيْدَاءَ مِنَ الْأَرْضِ خُسِفَ بِهِمْ فَلَا
يَنْجُو مِنْهُمْ إِلَّا الْمُخْبِرُ عَنْهُمْ
“Sufyanî
denilen adam Dımeşk’ın uzak yerlerinde çıkar. Ona tabi olanların çoğu Kelb
kabilesindendir. Çok sayıda kimseyi öldürür. Hatta kadınların karınlarını
deşecek, küçük çocukları öldürecektir. Kays’lılar onlar için toplanıp bir araya
gelecek, ama onları da öldürecektir. Onun ve takipçilerinin gitmediği bir yer
kalmayacaktır. Benim ehl-i beytimden bir adam Harre’de çıkacak, Sufyani’ye bu
haber ulaşacak, o da ona ordularından bir ordu gönderecek, onları yenik düşürüp
bozguna uğratacaktır. Bu defa Sufyanî beraberindekilerle birlikte onun üzerine
yürüyecek, Beyda denilen yere geldiklerinde yerin dibine geçirilecekler.
Onların durumunu haber verecek olan kişi dışında onlardan kimse kurtulamayacaktır.”[8]
* el-Velid b. Muslim, el-Evzâî’den işitme sigasıyla rivayet ettiğinde
hüccettir. Bu hadisi tedlis sebebiyle zayıf sayanların iddiası isabetli
değildir. Bir önceki Umm Seleme radiyallahu anha hadisi bunun şahididir.
Nitekim Umm Seleme radiyallahu anha’dan gelen rivayetin bazısında, hadiste
belirtilen şahsın Sufyanî olduğu belirtilmiştir.[9]
Rivayetin bir de Sevban radiyallahu anh’den şahidi vardır:
Sevban radiyallahu
anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
يَخْرُجُ السُّفْيَانِيُّ حَتَّى
يَنْزِلَ دِمَشْقَ فَيَبْعَثُ جَيْشَيْنِ جَيْشًا إِلَى الْمَدِينَةِ خَمْسَةَ عشر
ألفا ينتهبون الْمَدِينَةَ ثَلاثَةَ أَيَّامٍ وَلَيَالِيَهُنَّ ثُمَّ يَسِيرُونَ مُتَوَجِّهِينَ
إِلَى مَكَّةَ وَذَكَرَ الْحَدِيثَ وَقَالَ
ثُمَّ يَسِيرُ جَيْشُهُ الآخَرُ فِي ثَلاثِينَ أَلْفًا وعَلَيْهِمْ رَجُلٌ مِنْ كَلْبٍ
حَتَّى يَأْتُوا بَغْدَادَ فَيَقْتُلُونَ بها ثلاثمائة كبش من ولد العبّاس ويبقرون
بها ثلاثمائة امْرَأَةٍ قَالَ ثَوْبَانُ فَسَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ وَذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ وَمَا اللَّهُ بِظَلامٍ
لِلْعَبِيدِ فَيَقْتُلُونَ بِبَغْدَادَ أَكْثَرَ مِنْ خمسمائة أَلْفٍ
“Sufyânî
çıkar ve Dımeşk’e iner. İki ordu gönderir. Bunlardan on beş bin kişilik bir
orduyu Medine’ye gönderir. Onlar da Medine’yi üç gün üç gece yağmalarlar. Sonra
Mekke’ye yönelirler.” Hadisi böylece zikretti ve dedi ki:
“Sonra
diğer ordusu otuz bin kişi olarak, başlarında Kelb kabilesinden bir adam olduğu
halde Bağdad’a ilerler. Orada Abbas oğullarından üç yüz lideri öldürürler. Üç
yüz kadının karnını deşerler.” Sonra Sevban radiyallahu anh dedi ki: “Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Bu
kendi ellerinin sundukları sebebiyledir. Allah kullarına zulmedici değildir.”
Bağdad’da beş yüz bin kişiden fazlasıyla savaşırlar.”[10]
Sevban
radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
يَقْتَتِلُ عِنْدَ كَنْزِكُمْ هَذِهِ ثَلَاثَةٌ كُلُّهُمْ وَلَدُ
خَلِيفَةٍ لَا تَصِيرُ إِلَى وَاحِدٍ مِنْهُمْ ثُمَّ تُقْبِلُ الرَّايَاتُ السُّودُ
مِنْ خُرَاسَانَ فَيَقْتُلُونَكُمْ مَقْتَلَةً لَمْ تَرَوْا مِثْلَهَا ثُمَّ ذَكَرَ
شَيْئًا فَإِذَا كَانَ ذَلِكَ فَأْتُوهُ وَلَوْ حَبْوًا عَلَى الثَّلْجِ فَإِنَّهُ
خَلِيفَةُ اللهِ وَفِي رِوَايَةِ ابْنِ عَبْدَانَ ثُمَّ تَجِيءُ الرَّايَاتُ السُّودُ
فَيَقْتُلُونَكُمْ قَتْلًا لَمْ يَقْتُلْهُ قَوْمٌ ثُمَّ يَجِيءُ خَلِيفَةُ اللهِ الْمَهْدِيُّ
فَإِذَا سَمِعْتُمْ بِهِ فَأْتُوهُ فَبَايِعُوهُ فَإِنَّهُ خَلِيفَةُ اللهِ الْمَهْدِيُّ
“Sizin hazineniz yanında üç kişi çatışacak. Hepsi de
bir halîfenin evlâdıdır. Sonra (halifelik) bunların hiç birisine olmayacaktır.
Daha sonra Horasan tarafından siyah bayraklar çıkacak ve benzeri görülmemiş bir
şekilde sizleri öldürecekler.” Sonra
bir şey daha zikretti ve buyurdu ki:
“Bunlar
olunca kar üstünde emeklemek durumunda kalsanız bile O’na (Mehdî’ye) gidin.
Zira o Allah’ın halifesi Mehdî’dir.” İbn Abdan’ın rivayetinde ise şöyle demiştir:
“Sonra
siyah bayraklar gelir ve hiçbir kavmin öldürmediği şekilde sizi öldürürler.
Sonra Allah’ın halifesi Mehdî gelir. Onu işittiğiniz zaman ona gidin ve biat
edin. Çünkü o, Allah'ın halifesi Mehdî’dir.”[11]
Mehdî’nin İsa
Aleyhi's-selâm’a İmamlık Yapması
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
كَيْفَ أَنْتُمْ إِذَا نَزَلَ ابْنُ
مَرْيَمَ فِيكُمْ، وَإِمَامُكُمْ مِنْكُمْ
“Meryemoğlu nüzul ettiğinde, imamınız da
sizden olduğu halde durumuz nasıl olacak?”[12]
Cabir b. Abdillah radiyallahu anhuma’dan:
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
لَا تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أُمَّتِي يُقَاتِلُونَ
عَلَى الْحَقِّ ظَاهِرِينَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ، قَالَ: فَيَنْزِلُ عِيسَى ابْنُ
مَرْيَمَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَيَقُولُ أَمِيرُهُمْ:
تَعَالَ صَلِّ لَنَا، فَيَقُولُ: لَا، إِنَّ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ أُمَرَاءُ تَكْرِمَةَ
اللهِ هَذِهِ الْأُمَّةَ
“Ümmetimde kıyamet gününe kadar hak üzere
zâhir olan bir tâife bulunmaya devam edecek. İsâ b. Meryem (aleyhime's-selâm)
nüzul edecek, emirleri: “Gel, bize namazı kıldır” diyecek. O da:
“Hayır, siz, Allah’ın bu ümmete bir ikramı
olarak birbirinize emir kılındınız” diyecek.”[13]
Hişam rahimehullah’tan: “Muhammed b. Sirin
rahimehullah dedi ki:
الْمَهْدِيُّ
مِنْ هَذِهِ الْأُمَّةِ وَهُوَ الَّذِي يَؤُمُّ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ عَلَيْهِمَا
السَّلَامُ
“el-Mehdî bu ümmettendir ve İsa b. Meryem
aleyhime's-selâm’a imamlık yapacak kişi de O’dur.”[14]
Mehdî Yeryüzünü Adaletle
Doldurur
Abdulah
b. Mes’ud radiyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَوْ
لَمْ يَبْقَ مِنَ الدُّنْيَا إِلَّا يَوْمٌ لَطَوَّلَ اللَّهُ ذَلِكَ الْيَوْمَ حَتَّى
يَبْعَثَ رَجُلًا مِنْ أَهْلِي يُوَاطِئُ اسْمُهُ اسْمِي وَاسْمُ أَبِيهِ اسْمَ أَبِي
يَمْلَأُ الْأَرْضَ قِسْطًا وَعَدْلًا كَمَا مُلِئَتْ ظُلْمًا وَجَوْرًا
“Dünyadan
sadece bir gün kalsa dahi muhakkak Allah o günü uzatır da o gün benden veya
Ehl-i Beyt’imden ismi ismime, babasının ismi babamın ismine uyan birini
gönderir. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu hak ve adaletle
doldurur.”[15]
[1] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih.
Ahmed (3/36) Hâkim (4/601) İbn Hibbân (15/239) Ebû Ya'lâ (2/367) Nuaym b.
Hammad el-Fiten (95) el-Elbani es-Sahiha (4(39) Mukbil b. Hadi Sahihu’l-Musned
(401)
[2] Muslim'in şartına göre sahih. Hâkim (4/601)
Ebu Nuaym el-Erbaun Fi’l-Mehdi (15) el-Elbani es-Sahiha (711) Mukbil b. Hadi
Sahihu’l-Musned (429)
[3] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih.
Ebu’l-Hasen el-Harbî el-Harbiyyat (55) Ahmed (1/377, 430) İbn Ebî Şeybe (7/513)
İbn Hibbân (15/237) Ebû Dâvûd (4282) Tirmizî (2230) el-Katiî Cuz’u Elfe Dinar
(131) Taberânî (10/134) Taberânî Evsat (7/54) Bezzar (5/204-206) İbn Mende
Emali (317) Ebu Amr ed-Dani el-Fiten (562, 566, 568) Ramehurmuzi
Muhaddisu’l-Fasıl (s.329) Ebu Ali el-Vahşî el-Vahşiyyat (13) Ebu Bekr eş-Şafii
el-Gaylaniyyat (414) Hatib Telhisu’l-Muteşabih (1/25, 385) el-Mustagfiri
Delailu’n-Nubuvve (98) Ebu Tahir es-Silefi et-Tuyuriyyat (821) el-Elbani es-Sahiha
(1529) Mukbil b. Hadi Sahihu’l-Musned (871)
[4] Hasen. İbn Mâce (4085) Ahmed (1/84) İbn Ebî Şeybe
(7/513) Buhârî Tarih (1/317) Ukaylî ed-Duafa (4/465) İbn Adiy el-Kamil (7/185) Ebû
Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (3/177) Ebu Nuaym Tarihu İsbehan (1/209) Ebû Ya'lâ
(1/359) Bezzar (2/243) Ravilerinden
İbrahim b. Muhammed b. el-Hanefiyye hakkında el-İclî; “sika” dedi, İbn Hibban
es-Sikat’ta zikretti. El-Elbani ve Şeyh Mukbil isnadının hasen olduğunu
söylemişlerdir. Bkz.: el-Elbani es-Sahiha (2371) Mukbil b. Hadi
Camiu’s-Sahih (2621)
[5] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. ed-Dimyati
Mu’cemu’ş-Şuyuh (8/26) Taberânî (10/133, 135, 136) Ahmed (1/376, 448) Ebû Dâvûd
(4282) Tirmizî (2230) İbn Hibbân (13/285) Ebu Bekr el-İsmailî Mu’cem (162)
Fesevi Ma’rife (3/240) el-Muhallisiyyat (2537, 2933) Ebu’ş-Şeyh Tabakat (652)
Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (5/75) Ebu Nuaym Ahbaru İsbehan (1665) Ebu Amr
ed-Dani el-Fiten (571) el-Elbani es-Sahiha (1529) Mukbil b. Hadi
Sahihu’l-Musned (871)
[6] Sahih. Ebû Dâvûd (4284) İbn Mâce (4086)
[7] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. İbn
Ebi Hayseme Tarih (3512) Taberânî Evsat (2/35) Taberânî Mu’cemu’l-Kebir
(23/389, 390) İshak b. Rahuye (1954-55) İbn Hibbân (15/158) Hâkim (4/478) Ahmed
(6/316) Ebû Dâvûd (4286-88) İbn Ebî Şeybe (8/609) Ebû Ya'lâ (12/369) İbn Şebbe
Tarihu’l-Medine (1/309) İbnu’l-Buhteri Musannefat (307) Ebu Bekr en-Neccad
Munteka (el yazma no:15) ed-Dani, Sunenu’l-Varide Fi’l-Fiten (595) İbn Asakir
Tarih (1/292-294)
[8] Buhârî'nin şartına göre sahih. Hâkim (4/565)
* İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan mevkuf şahidi:
Nuaym b. Hammad, el-Fiten (889)
[9] Bkz.:
İbn Ebî Hâtim el-İlel (no:2785)
[10] Muslim'in şartına göre sahih. Hatib Tarih
(1/40)
* Huzeyfe radiyallahu anh’den benzeri: Taberî
Tefsir (19/310)
[11] Muslim'in şartına göre sahih. Beyhakî Delail
(6/515) İbn Mace (4084) Hâkim (4/510) Bezzar (10/100) Ru’yani (637) Ebu Nuaym
Erbaun Fi’l-Mehdi (32) Ebu Amr ed-Dânî Sunenu’l-Varide Fi’l-Fiten (1032) İbn
Asakir Tarih (32/281)
[12] Sahih. Buhârî (3449) Muslim (155)
[13] Sahih. Muslim (156)
[14] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih.
Nuaym b. Hammad el-Fiten (1107) İbn Ebî Şeybe (8/679)
[15] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih.
Taberânî Evsat (2/55) Taberânî Kebir (10/135, 136) Taberânî Sagir (1181) Bezzar
(5/225) İbn Hibbân (15/238) Hâkim (4/488) Ebû Dâvûd (4282) İbnu’l-A’rabi Mu’cem
(1363) Heysem b. Kuleyb Musned (632-635) el-Mustagfiri Delailu’n-Nubuvve (96)
Hatib Tarih (1/370) Ebu Amr ed-Dani el-Fiten (554-55, 563) el-Elbani es-Sahiha
(1529) Mukbil b. Hadi Sahihu’l-Musned (871)