Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

5 Eylül 2024 Perşembe

El-A’meş’in Enes Radıyallahu anh’den Rivayeti ve Kıraatte Lafızlar Meselesi

 Ebu Ya’la, Musned’inde (no:4022) dedi ki: “Bize İbrahim tahdis etti, dedi ki: bize Ebu Usame tahdis etti, dedi ki: bize el-A’meş tahdis etti: dedi ki:

أَنَّ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ قَرَأَ هَذِهِ الْآيَةَ: (إِنَّ نَاشِئَةَ اللَّيْلِ هِيَ أَشَدُّ وَطْأً وَأَصْوَبُ قِيلًا)، فَقَالَ لَهُ رَجُلٌ إِنَّمَا نَقْرَؤُهَا {وَأَقْوَمُ قِيلًا} فَقَالَ: إِنَّ أَقْوَمَ، وَأَصْوَبَ، وَأَهْيَأَ، وَأَشْبَاهَ هَذَا وَاحِدٌ.

“Enes b. Malik radıyallahu anh şu ayeti okudu: “Doğrusu gece kalkışı, etki bakımından daha kuvvetli, okumak bakımından daha doğrudur.” (Muzzemmil 6) (Enes radıyallahu anh bu ayeti: “asvebu” diye okudu) Bir adam ona dedi ki: “Sen onu ancak “ve aqvemu qîlâ (daha sağlamdır)” diye okuyordun.” Enes radıyallahu anh dedi ki:

“Aqvem; asveb, ehye’ ve benzerleri aynı anlamdadır.”

Bu münker bir rivayettir. Bunu Taberî Tefsir’inde (12/282); Yahya b. Davud el-Vasitî yoluyla Ebu Usame Hammad b. Usame’den, o el-A’meş’ten, o Enes radıyallahu anh’den rivayet etmiştir.

Bu isnad inkıtadan dolayı zayıftır. Çünkü el-Ameş rahimehullah’ın Enes radıyallahu anh’den işitmesi sahih değildir.

El-Hatib el-Bağdadî, Tarih’inde (9/4) sahih isnad ile Yahya b. Main’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: “el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den bütün rivayetleri mürseldir.” Yahya b. Main’in bu sözü ed-Devrî’nin rivayet ettiği Tarihu İbn Main’de (3/328) de geçmektedir.

İbnu’l-Medinî ve bir topluluk bunu kesin olarak belirtmişlerdir. Hatta el-A’meş’in kendisinden de sahih olarak şöyle dediği gelmiştir: “Enes b. Malik radıyallahu anh’ı gördüm. Ondan işitmeme engel olan şey ise ancak arkadaşlarımla yetinmem olmuştur.”

Ebu Bekr el-Enbarî de bu illeti gerekçe göstermiştir. Kurtubi’nin Tefsir’inde (19/38) ondan rivayetine göre şöyle demiştir: “Hadis, ilim ehlinden hiçbirinden sahih olarak gelmemiştir. Çünkü el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den rivayetine dayalıdır. Bu ise maktû’dur, muttasıl değildir.”

El-Enbarî, “maktû” sözünü, öncekilerin munkatı’yı bu kelimeyle karşılamaları sebebiyle kullanıyor, yani isnadda kopukluk olduğunu kastetmiştir.

Lakin Ca’fer b. İmran es-Sa’lebî, Abdulhamid el-Himmanî’den bir rivayet getirmiş, bu inkıtayı bozmuştur. Dedi ki: “Bize Ebu Yahya el-Himmanî tahdis etti, o el-A’meş’ten şöyle dediğini rivayet etti: “Enes radıyallahu anh’ın şöyle dediğini işittim…” Böylece hadisin benzerini zikretti. Böylece Sa’lebî bu isnadı iyi bulmuş ve el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den işittiğini tasrih etmiştir.

Hatib el-Bağdadî, Tarih’inde (9/4) Ca’fer es-Sa’lebî’ye ulaşan sahih isnadla bunu rivayet etmiştir. Es-Sa’lebî: Ca’fer b. Muhammed b. İmran el-Kufî’dir. Dedesine nispet edilmiştir. İbn Hibban onu tevsik etmiştir. Nesâî ve Tirmizî’nin ricalindendir. El-Himmanî’den bu rivayette de kendisi tek kalmamıştır. Rızkullah b. Musa da es-Sa’lebî’ye mutabaat ederek şöyle demiştir:

“Bize Abdulhamid b. Abdirrahman el-Himmanî tahdis etti, o el-A’meş’ten şöyle dediğini rivayet etti: Enes b. Malik radıyallahu anh’ın şöyle dediğini işittim:…” Böylece benzerini zikretti. Bezzar da Musned’inde (Keşfu’l-Estar no: 2139) böylece Rızkullah b. Musa’dan rivayet etmiştir.

Bezzar dedi ki: “el-A’meş’ten bunu sadece el-Himmanî rivayet etmiştir. Bunu ancak el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den işittiğini beyan etmiş olması sebebiyle zikrettim.”

Bezzar’ın bu sözünde eleştirilecek noktalar vardır:

1- el-Himmanî, el-A’meş’ten bu rivayette tek kalmamıştır. Bilakis Ebu Ya’la ve Taberi’nin rivayetlerinde ona Ebu Usame mutabaat etmiştir. Evet, Bezzar burada el-Himmani’nin, el-A’meş’in Enes’ten işitmesi konusundaki rivayetinde tek kaldığını kastediyorsa, durum dediği gibidir. Lakin geriye bu rivayetin el-Himmanî’den sabit olup olmadığı meselesi kalıyor.

2- el-Himmani’den bunu rivayet edenlerden biri olan Rızkullah b. Musa, saduk ve hata eden bir ravidir. Diğeri de Ca’fer b. Muhammed b. İmran es-Sa’lebî’dir. Bu iki ravi, el-Himmani’den yaptıkları rivayette, el-A’meş’in, Enes radıyallahu anh’den işittiğini belirtmesi konusunda birbirlerine muhalefet etmişlerdir.

Yine hafız ve mutkin olan Abbas ed-Devrî de bu ikisine muhalefet etmiştir. Abbas ed-Devrî, İbn Main’den rivayet ettiği Tarih’inde (3/238) Abdulhamid el-Himmani’den, o el-A’meş’ten, o da Enes radıyallahu anh’den benzerini rivayet etmiş fakat bu rivayette el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den işittiğine dair bir ifade zikretmemiştir.

Aynı şekilde onun bu rivayetine sika ve saduk bir ravi olan Musa b. Abdirrahman el-Mesrukî mutabaat etmiş ve şöyle demiştir: “Bize Abdulhamid el-Himmanî tahdis etti, o el-A’meş’ten şöyle dediğini rivayet etti: “Enes radıyallahu anh şu ayeti okudu…” böylece zikretti ve Enes radıyallahu anh’den işittiğine dair bir söz zikretmedi. Bunu Taberî Tefsir’inde (12/282) rivayet etmiştir.

Tercih durumunda bu rivayet daha sahihtir. Çünkü Rızkullah b. Musa ve es-Sa’lebî, zabt ve itkan konusunda Abbas ed-Devrî’den de, el-Mesrukî’den de daha aşağı seviyededirler.

Hem sonra, Abdulhamid el-Himmanî hakkında da ihtilaf vardır. Bir topluluk onu sika saymış diğerleri zayıf görmüşlerdir. El-Himmanî sanki burada vehm yapmış /yanılmış gibidir. Şayet sadece el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den işittiğinin ifade edildiği ilk tarikten başkası el-Himmanî’den sabit olmasaydı yine kabul edilmezdi. Nitekim Himmani’den çok daha sağlam bir hafız imam olan Hammad b. Usame, bu hadisi el-A’meş’ten rivayet etmiş, onun rivayetinde Enes radıyallahu anh’den işittiğine dair bir ifade gelmemiştir.

Hammad b. Usame, el-A’meş’in sohbetinde el-Himmani’den daha fazla bulunmuş olup zapt ve itkan konusunda da ondan çok daha üstündür. Hammad b. Usame’nin el-Ameş’ten bu rivayetinde ise Enes radıyallahu anh’den işittiğine dair bir ifade yoktur. Bir cemaatin zayıf bulduğu el-Himmanî ise yanılgıya düşmüş, an’aneli rivayeti, işitme ifade eden rivayete dönüştürmüştür. Bu durum, zayıf olan ve zabtında zayıflık bulunan ravilerde sık karşılaşılan bir durumdur. Hatta sika ve sebt raviler dahi böylesi bir yanılgıya düşebilmektedir. El-Himmani’den de bu, beklenen bir durumdur. Daha sağlam bir ravi olan Hammad b. Usame, bu haberi aktarırken el-Ameş’in: “Enes’ten işittim” şeklinde bir sözünü zikretmemiştir!

3- Bezzar’ın: “Bunu ancak el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den işittiğini beyan etmiş olması sebebiyle zikrettim” şeklindeki sözüne gelince, eğer bu konuda bu rivayete dayanıyorsa, bu sözü reddedilir. Çünkü bizzat el-Himmani’den gelen rivayetlerde el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den işitip işitmediği konusunda ihtilaf vardır. İşitmediğini gösteren Hammad b. Usame’nin rivayetine de muhaliftir. Şayet el-Himmani’nin rivayetinde, el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den işittiğini ifade ettiği lafız sabit olsa bu ancak el-Himmani’nin veya ondan rivayet eden kimsenin yanılgısı sayılırdı.

Üstelik el-A’meş’in kendisi yukarıda geçtiği üzere, Enes radıyallahu anh’den işitmediğini belirmiştir.

Sahih olanı; el-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den bir şey işitmediğine dair bizzat kendisinin de şahitlik etmiş olmasıdır. İbnu’l-Medini, İbn Main, İbnu’l-Munadi ve başka uzman münekkidler de bu hususu belirtmişlerdir. Hatta Bezzar dışında önceki imamlardan bu konuda muhalefet eden yoktur. İbn Hibban ise es-Sikat’ta (4/302) ve Meşahiru Ulemai’l-Emsar adlı kitabında (s.111)  şöyle demiştir: “el-A’meş, Enes b. Malik radıyallahu anh’ı görmüştür… Ondan sayılı birkaç kelime dışında bir şey işitmemiştir. Müdellis idi.” Sonra şöyle demiştir: “el-Ameş’in Enes radıyallahu anh’den müsned bir rivayet işittiği sahih değildir.”

İbn Hibban’ın el-A’meş’in Enes’ten işitmesini mutlak nefyine dair sözü daha isabetlidir. “Sayılı birkaç kelime” işittiğine dair ifadeye ise itibar edilmez. Bu sayılı kelimeler, Enes radıyallahu anh’ı Allah’ı zikrederken görmesinden ibarettir. Nitekim el-A’meş rahimehullah’ın, Enes radıyallahu anh’ı Ka’be’nin yanında namaz kılarken gördüğü sahih olarak gelmiştir. Bunu İbn Ebî Şeybe (2972), Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ’da (5/55), Hatib Tarih’te (2/95) ve Abbas ed-Devri Tarihu İbn Main’de (3/328) rivayet etmişlerdir.

Belki de namazın kıyamında, rükûunda veya secdesinde söylemiş olduğu kelimeleri işitmiştir. Bundan dolayı İbn Hibban böyle söylemiş olabilir.

Şayet Bezzar’ın el-Ameş’in Enes radıyallahu anh’den işittiğine dair başka bir dayanağı varsa nerededir? Hem sonra el-A’meş bizzat kendisi, Enes radıyallahu anh’den işitmediğini söylemiş ve tenkid uzmanı imamlar bunda muvafakat etmişlerdir. İmamların reddettikleri bu işitme bilgisini, sırf isnadların zahirlerine dayanarak ispat etmek isabetli olmaz. Bu mesele dikkatli olunması gereken bir konudur. Tenkid imamlarının “Falan, filandan işitmemiştir” diye kesin olarak ifade ettikleri nice haller vardır ki, sika veya zayıf bir raviden, falanın filandan işittiğini tasrih ettiği bir hadis gelir, bu konuda tenkid uzmanı buna aldırmaz ve falanın filandan işitmediği konusunda ısrar eder. İşitmeyi ifade eden bu rivayetin bir yanılgı olduğunu zikrder. Bunun örnekleri çoktur. Mesela İsmail b. Abdilkerim b. Ma’kıl’ın Tehzibu’t-Tehzib’de hal tercemesine bakabilirsiniz. Yine aynı eserde Abdurrahman b. Ebi Leyla’nın hal tercemesine de bakabilirsiniz. İbn Receb’in Şerhu İlel kitabına (s.217) bakın. Orada şöyle geçer: “İmam Ahmed, birçok isnadlarda tahdis lafzına (yani işitmenin zikredilmesine) karşı çıkar ve: “Bu bir hatadır” derdi.”

Özetle; yukarıda geçen rivayetin illeti el-A’meş ile Enes radıyallahu anh arasındaki inkıta/kopukluktur. El-A’meş rahimehullah, Enes radıyallahu anh’den işitmemiştir. El-A’meş’in Enes radıyallahu anh’den rivayetlerinin çoğu, İbnu’l-Medini ve ondan naklen el-A’laî’nin Camiu’t-Tahsil’de (s.188) zikrettiğine göre; Yezid er-Rakaşî vasıtasıyladır. Yezid er-Rakaşî ise zayıf bir ravidir. Yukarıda geçen rivayette de münkerlik vardır. Bu münkerliği Kurtubi Tefsir’inde (19/38) allame, edip, lugavî Ebu Bekr el-Enbari’den naklederek açıklamıştır. Kurtubi şöyle nakletmiştir:

“Ebu Bekr el-Enbârî dedi ki: “Sapık birtakım kimseler işi: “Her kim Kur'ân'ın manasına uygun bir kelime ile okuyacak olursa, eğer manaya muhalefet et­miyor, Allah'ın rnaksad olarak gözettiğinden başka bir şey söylemiş olmuyor ise, isabet eden birisidir” demek noktasına kadar götürmüş ve Enes radıyallahu anh’ın bu sö­zünü delil olarak göstermişlerdir. Ancak bu hiçbir zaman kabul edilecek ve söyleyenine itibar edilmesini gerektirecek bir söz değildir. Çünkü mana iti­bariyle yakın olmakla birlikte genel anlamını kapsayacak şekilde Kur'ân lafızlarına uymayan birtakım lafızlar ile okumaya kalkışacak olunursa, o vakit: “Hamd âlemlerin rabbi Allah'a mahsustur” yerine: “Şükür yaratılanların mutlak maliki yaratıcıya mah­sustur” diye okumak caiz olmalıydı. İş bu hususta o kadar geniş bir alana ya­yılır ki, Kur'ân'ın tamamının lafzı batıl olur. Bu durumda onu okuyan bir kim­se de Allah Teâlâ'ya iftira etmiş, Rasûlüne de yalan söylemiş bir kimse olur. Böyle diyenlerin İbn Mesud radıyallahu anh’ın: “Kur'ân yedi harf üzere inmiştir. Bu sizden herhangi birinizin: “Gel” demesi (halinde aynı manadaki farklı lafızlar) demesine benzer” şeklindeki sözlerinde lehlerine delil yoktur. Çünkü bu hadis şunu gerektirmektedir: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den sahih senetler ile nakledilmiş olan kıraatlerin eğer lafızları farklı olmakla birlikte anlamla­rı aynı ise; o vakit bu gibi kıraat farklılıkları “gel” lafzı için farklı kelimeler, lafızlar kullanmaya benzer.

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabının ve onlara tabi olanların okumadıkları şekil­de okumaya gelince, bu hususta Kur'ân-ı Kerim'de bir harfi dahi farklı oku­yan doğru yolun dışına çıkmış, sapmış ve iftira etmiş bir kişi olur.Ebu Bekr el-Enbârî devamla dedi ki:

“Bu sapıklıklarında kendilerine da­yanak kabul ettikleri hadis ise, ilim ehlinden hiçbir şekilde sahih olmayan bir hadistir. Çünkü bu el-A'meş'in, Enes'ten yaptığı bir rivayete dayanmak­tadır. Böyle bir hadis maktûdur. Muttasıl değildir ki; delil olarak alınabilsin. Çünkü el-A'meş her ne kadar Enes'i görmüş ise de, ondan hadis dinlemiş değildir.”

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)