Kadının Evliliğinde Velilerinin Sıralaması
Soru: Ben birkaç yıldır evliyim ve iki çocuğum var.
Evlenirken benim velim anne tarafından dedem idi. Babam başka şehirde olduğu
için onun bilgisi olmadan evlendim. Babam başka kadınlarla evli idi. Bizi arayıp
sormuyordu. Bizim böyle bir evlilik yapmamız dinen geçerli midir? Eğer geçerli
değilse ne yapmamız gerekir? Bununla beraber şu an babam da ölmüş durumda.
İslamweb fetva heyetinin cevabı (Fetva no:37333):
Hamd Allah’adır. Selam Allah’ın rasulüne, âline ve ashabının
üzerine olsun. Bundan sonra. Muhakkak ki baba, kızını doğrudan evlendirme
konusunda en hak sahibi olandır. Eğer baba kayıp ve onunla haberleşilemiyorsa
bu hak baba tarafından olan dedeye (kadının babasının babasına) geçer. İlim ehlinin kitaplarında sıralama böyle
zikredilmiştir.
El-Hicavî, el-İkna’da şöyle der: “Hür kadını nikâhlamada veliliğine en
hak sahibi olan babasıdır. Sonra babasının babası ve yukarıya doğru babalardır.
En yakın baba en hak sahibi olandır. Sonra kadının oğlu, sonra oğlunun oğlu,
aşağıya doğru oğullarıdır. Sonra erkek
kardeşi, sonra üvey erkek kardeşi, sonra erkek kardeşin oğlu, aşağıya doğru
onun oğulları gelir. Sonra kadının
amcası, sonra babasının (kadının annesinden başka kadından olan) oğulları gelir. Sonra miras tertibindeki asabelerinden
en yakın olanları gelir.”
Babanın kayıp olması ve haberleşilememesinin sınırı hakkında
İbn Kudame el-Muğni’de şöyle demiştir: “Ebu Bekr bunun sınırını şöyle tarif
etmiştir: Kendisine ancak zorluk ve meşakkatle ulaşılmasıdır.”
Buna göre soruda zikredilen nikâh, şartlarından biri olan
velinin yerine gelmemesi sebebiyle fasit (geçersiz)dir. Çünkü anne tarafından olan
dede kadının nikâhında veli olabilecek velilerinden değildir. Buna ek olarak,
babasının kadının annesinden başka bir kadınla evlenmiş olması veya bu kızını
arayıp sormaması, onun üzerindeki nikâh velayeti hakkını iptal etmez. Özetle;
zikredilen nikâh batıldır. Zikredilen sıralamaya uygun olarak kadının en yakın
velisi ile nikâhın yenilenmesi gerekmektedir.
Eğer kadının sayılan şekilde bir
velisi yoksa Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şu hadisinden dolayı velayeti
kadı üstlenir: “Sultan, velisi olmayanın velisidir.”
Eğer nikâhı üstlenecek bir kadı bulunmuyorsa müslümanlardan adil bir kimse
üstlenir. İbn Kudame el-Mugni’de şöyle demiştir:
“Eğer kadının velisi yoksa ve
sultan da yoksa İmam Ahmed’den nakledilene göre bu kadının izin verdiği adil
bir adam onu evlendirir.” Soruda bahsedilen iki çocuk babalarına aittir ve onun
nesebine katılır.”
Tercüme eden Ebu Muaz’ın uyarı notu: Günümüzde mahkeme ve evlendirme
daireleri yahut müslümanların âlimleri bu meselede kadı yerindedir. Bazı
kimseler kendi başlarına kadının velilerini, namaz kılmaması vb. çeşitli küfür
fiillerinden dolayı tekfir edip mürted sayarak velayet hakkını geçersiz
sayıyorlar. Şahısların irtidatına hükmedecek bir İslam devleti ve kadısı bulunmadığı
için günümüzde; bir kimse kendisini İslam’a nispet ettiği sürece, münafık bir
kimse dahi olsa velayet hakkı geçerlidir.
Ancak veli konumundaki kişi kadına
dininden dolayı düşmanlık eder, baskı ve zorlama yaparak dinini yaşamasına izin
vermez de kadın bu baskıdan kaçıp kurtulursa bu durumda dine ve dinin
şiarlarına düşmanlık eden münafık kimselerin, sünnet ehli saliha ve müslime
kadın üzerinde velayeti söz konusu olmaz.