6- ZALİM KİM?
Kuran: Zulmedenler dedi ki: Siz olsa olsa büyülenmiş bir
adama uyuyorsunuz. (25- Furkan Suresi 8)
Hadis: “Peygamber Medine’de bir Yahudi tarafından büyülendi.
Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.” Buhari 76/47; Hanbel
6/57, 4/367
Zındık sünnet inkârcısı diyor ki: “Kuran’a göre Peygamberimiz’in
büyülendiğini söyleyenler zalimlerdir. “En güvenilir” hadisçilerin çoğuysa
Peygamber’in büyülendiğini söylemektedir.”
Cevap: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sihir
yapıldığı ve bundan etkilenmiş olması mütevatir rivayetlerle sabittir. Bu
rivayetlerde “sihrin etkisinden dolayı yapmadığı bir takım şeyleri yapmış gibi
oluyordu” denilmiştir. Mesela ailesiyle ilişkiye girmek istiyordu fakat sanki
bağlı birisi gibi geri dönüyordu. Bazı rivayetlerde de sihrin etkisinden dolayı
görme duyusunda sorun yaşadığı geçer.
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in büyülenmiş olması, onun
Allah’ın korumasından çıktığı anlamına gelmez. Çünkü Allah Azze ve Celle bütün
nebileri kendi korumasına almıştır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
büyülenmesi bir imtihandan ibarettir. Bilindiği gibi nebiler en ağır
imtihanlarla denenirler ve bu durum onların ahirette derecelerinin yükselmesine,
diğer insanların onların ağır imtihanlarından teselli bulmalarına sebep
olmaktadır.
Ayette geçen ve kâfirler: “Bu adam sihir sonucu aklını
kaybetmiş deli birisidir. Siz bir delinin peşinden mi gideceksiniz?” diyorlardı
ve bu propaganda sonucu birçok kimse onun dinini bıraktı veya dine hiç girmedi.
Bir insanın sihirden dolayı bedeninde bir takım acılar
hissetmesi gayet doğaldır ve böyle bir şeyi kimse inkar edemez. Allah Azze ve
Celle, din, vahiy ve şeriat açısından Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e zarar
verecek ne bir cin ve şeytanı ne de bir insanı ona musallat etmemiştir. Ancak bedensel
olarak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sihirden zarar görmesini inkar
etmek doğru değildir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sihirlendiğinden
bahseden hadisler, aynı zamanda olay esnasında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in çokça Allah’a yöneldiğini ve O’na dua ettiğini de ifade etmektedir.
Bu da gösterir ki, büyülenme esnasında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
aklını kaybetmemiştir. Sıkıntıları bedenseld olmuştur. Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem ilk başta yaşadığı rahatsızlığın sihirden kaynaklandığını
bilmiyor, bunu her insanın başına gelebilecek hastalıklardan olarak görüyordu. Bu
yüzden hacamat yaptırmış ve dua etmiştir.
Rivayetlerden anlaşıldığı üzere Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e sihrin etkisi eşleri ile cinsel ilişki yapıp yapmadığı konusu ile
sınırlıdır. Bu da sihirin ruhsal değil, bedenî bir etki gösterdiğine işaret
etmektedir. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yapmış olduğu bir şeyi
yapmamış gibi algılıyordu. Bu da gösteriyor ki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem yapmadığına kesin inandığı için yapmadığını zannediyordu. Yoksa işi
karıştırmış değildir, olmamış bir şeyi olmuş gibi asla algılamamıştır.
Sihrin etkisi (6 ay gibi) uzun sürmesine rağmen Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem bu süre zarfında, yerine namaz kıldırması için
kimseyi tayin etmediği gibi, müslümanların işlerini idare etmesi için de
sahabelerinden birini görevlendirmemiştir. Bu da gösteriyor ki Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem sihirlenmiş olduğu süre zarfında dini ve siyasi
görevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmiştir.
Eğer sihir Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in aklına
olumsuz yönde bir etki etmiş olsaydı, rivayetler bize nübüvvet makamına
yakışmayan bu tür söz ve eylemleri aktarırdı. Böyle bir rivayetin olmaması,
sihrin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in aklına ve davetine herhangi
bir zararı olmadığını göstermektedir.
Gelelim sünnet inkârcısı zındığın kendi içinde düştüğü
çelişkiye: Furkan suresi 8. Ayeti ile Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
sihirlenmesi olayını hangi açıdan çelişkili görebildiniz? Sırf kâfirler: “Siz
büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” dediler diye mi? eğer öyleyse gelin ayetin
tam metnini bir okuyalım:
وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ
الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ
مَعَهُ نَذِيرًا أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنْزٌ
أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِنْ تَتَّبِعُونَ
إِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا
“Dediler ki: “Bu rasule ne oluyor da yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona
bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı! Yahut
kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yiyeceği bir bahçesi olmalıydı.”
Zalimler dediler ki: “Siz, ancak büyülenmiş bir adama uymaktasınız!” (Furkan 7-8)
Bu ayetlerde görüldüğü gibi bahsi geçen kâfirler rasule iman
etmemek için, onun yemek yemesini, çarşılarda dolaşmasını da öne sürüyorlar! Tıpkı
büyülenmiş olmasını öne sürmeleri gibi! Şimdi sünnet inkârcısı zındık, sırf
kafirler bu beşerî hasletleri kabul etmiyorlar diye Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’in yemek yiyen, çarşılarda gezen biri olmasını da mı inkar edecek? Çünkü
bu ayette bu itirazı yaptığı bildirilen kafirler; rasul vasfındaki kimsenin
büyü gibi bir şeye maruz kalamayacak biri olması gerektiği gibi, yemek yemeyen,
çarşılarda gezmeyen, bilakis yanında meleklerin gezdiği birisi olması
gerektiğini öne sürüyorlardı. Şimdi kimmiş zalim, bu sünnet inkarcısına biz
soralım; ayette bahsedilen kafirlerden farkınız nedir bu itirazınızda?