Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

7 Temmuz 2019 Pazar

Şeytan Hizbi Olan Sünnet İnkârcılarının Şüphelerine Cevaplar 7

9- ALTIN TAKILIR MI, İPEK GİYİLİR Mİ?

Kuran: De ki “Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz rızıkları kim haram etti?” De ki: “Bunlar dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için ayetleri böyle detaylı anlatırız. (7-Araf Suresi 32)
Hadis: “Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine ise haramdır.” Müslim 2/16
Sünnet inkârcısı zındık diyor ki: “Altın ve ipek hem erkek için, hem de kadın için bir süs eşyasıdır. Kuran’da hiçbir ayette yasaklanmazlar. Allah inananların dünyada da bu süslerden yararlanabileceklerini söyler ve erkek kadın ayrımı yapmaz. Her hadisinin doğru olduğu iddia edilen Müslim’de de yer verilmiş olan bu hadis, Kuran’ın belirttiğimiz ayeti ile çelişir.
Cevap: Bu konuda klişeleşmiş bir cevap vereceğiz: Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ
Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa 80)
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللَّهِ
Biz hiçbir peygamberi Allah’ın izniyle itaat edilmekten başka bir amaçla göndermedik.” (Nisa 64)
Bu ayete göre, peygambere itaat ile kastedilen Allah’a itaat ise, Allah’a itaat edilmesi Allah’ın izniyle olabilir mi?
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَى مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنْكَ صُدُودًا
“Onlara; “Allah’ın indirdiğine ve (Muhakeme olmak üzere) peygambere gelin!” denildiği zaman, münafıkların senden (tam) bir çevriliş ile yüz çevirdiğini görürsün.” (Nisa 61)
وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
 “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının.” (Haşr 7)
الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالْإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالْأَغْلَالَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذِينَ آمَنُوا بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذِي أُنْزِلَ مَعَهُ أُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o Elçi’ye, o ümmi peygamber’e uyarlar. O peygamber ki, kendilerine iyiliği emreder, kendilerini kötülükten men eder; onlara güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri kaldırıp atar. Ona inanan, destekleyerek ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla beraber indirilen nura uyanlar, işte onlar felaha erenlerdir.” (A'raf 157)
قَاتِلُوا الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ
“Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Rasulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın.” (Tevbe 29)

Uyarı: Sünnet inkarcısı hadisi Müslim'in Sahih'ine nispet etmiştir, lakin bu lafız ne Buhari'de ne de Muslim'in Sahih'inde mevcuttur! "Altın ve ipeğin kadınlara helal olduğu" kısmı sahih değildir. Müdrec bir ziyadedir. Hadisin sahih olan lafzı yalnızca: "Bu ikisi ümmetimin erkeklerine haramdır" şeklindedir. Nitekim altının kadınlar hakkında tenzihen mekruh olduğunu gösteren rivayetler sabit olmuştur.

10- PEYGAMBERİMİZ HİÇ ZALİM OLUR MU?

Kuran: Seni âlemlere yalnızca rahmet olarak gönderdik. (21-Enbiya Suresi 107)
Hadis: “Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber bizi engelledi.” Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163
Bu nasları birbirine vuruşturmaya çalışan zındık diyor ki: “Kuran, Peygamberimizi “âlemlere rahmet” olarak tanıtmaktadır. Peygamberimiz ancak karşı taraf kendisine saldırınca savunma amaçlı savaşlar yapmış ve hayatını Kuran’ın emirleri doğrultusunda affedici ve merhametli olarak geçirmiştir. Oysa bu ve benzeri hadislerde anlatıldığı gibi gözleri oymak, çölde susuz ölüme terk etmek nasıl “âlemlere rahmet” Peygamber ile bağdaşır? Kendi yaptıkları canilikleri hoş göstermek için bu hadisi uyduranlar, Peygamberimiz’i zalimmiş gibi gösterip, Peygamberimiz’e hakaret etmiş oluyorlar.”
Cevap: Öncelikle zulmün ve zalimin ne demek olduğunu hatırlatmakla başlayalım. Zulüm, hakkı, olması gerekenden başka yere koymak, hak edenden hakkını engellemektir. Yılanı, akrebi öldürmeden bırakan merhamet etmiş olmaz bilakis bu hayvanların zarar vereceği kimselere zulmetmiş olur.
Mesela Allah Teâlâ şöyle buyurur:
وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Her kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Maide 45)
Şayet Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ukl ve Urene kabilesinden olan bu şahıslara hak ettikleri, Allah’ın onlar için takdir ettiği bu cezaları vermeseydi o zaman zulmetmiş olurdu. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْأَرْضِ ذَلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Allah ve Rasulü ile harbeden ve yeryüzünde fesat için çalışanların cezası ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. İşte bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette de onlar için çok büyük bir azap vardır.” (Maide 33)
Bu ayet, yine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in âlemlere rahmet olarak gönderildiğini bildiren Kur’ân’ın ayetidir. Şu halde sünnet inkarcısı zındıkların rahmet ve zulüm anlayışları bozuktur ve çifte standartlıdır. Şöyle ki;
Kur’ânda kâfirlerin dünyada ve ahirette şiddetle cezalandırılmasını ifade eden birçok ayetler varken hiçbir sünnet inkârcısının çıkıp da: “Rahmetim gazabımı geçti” kudsi hadisinin bu ayetlere aykırı olduğunu dile getirmezler de, ters dönmüş kalpleriyle, evlere bacalarından girmeye çalışırlar!

Sonuç

Bahsi geçen zındık sitesindeki Kur’ân’a aykırı olduğu iddia edilen örnekler bunlardı ve bu iddialar Allah’ın izni ve lütfuyla çürütülmmüş oldu. Okuyucu dikkat ederse, bu kimselerin nihâî maksatları Kur’ân savunuculuğu yapmak değildir, böyle bir iyi niyet kesinlikle söz konusu değildir! Bilakis, önce Kur’ân’ı doğru anlamanın yegane vesilesi olan sünnet üzerinde şüpheler oluşturmak istiyorlar. Vahyi diğer bir vahiy türüyle vuruşturmaya alıştırarak fıtratlarını saptırdıkları kimselere, sonraki adımda ayetleri birbirine vuruşturma kapısını açmaktadırlar. Bu yüzden sünnete yamuk bakan kimselerin dinden çıkarak Deist’lere dönüştüğüne şahit olmaktayız. Allah’tan hak üzerinde sabır ve sebat dileriz.
Subhanekellahumme ve bihamdike ve eşhedu en lâ ilahe illa ente vahdeke la şerike leke ve estağfiruke ve etûbu ileyk.
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)