9- ALTIN TAKILIR MI, İPEK GİYİLİR Mİ?
Kuran: De ki “Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz
rızıkları kim haram etti?” De ki: “Bunlar dünya hayatında iman edenler içindir,
kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için ayetleri
böyle detaylı anlatırız. (7-Araf Suresi 32)
Hadis: “Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal,
erkeklerine ise haramdır.” Müslim 2/16
Sünnet inkârcısı zındık diyor ki: “Altın ve ipek hem
erkek için, hem de kadın için bir süs eşyasıdır. Kuran’da hiçbir ayette
yasaklanmazlar. Allah inananların dünyada da bu süslerden
yararlanabileceklerini söyler ve erkek kadın ayrımı yapmaz. Her hadisinin doğru
olduğu iddia edilen Müslim’de de yer verilmiş olan bu hadis, Kuran’ın
belirttiğimiz ayeti ile çelişir.”
Cevap: Bu konuda klişeleşmiş bir cevap vereceğiz: Allah
Teâlâ şöyle buyurmuştur:
مَنْ يُطِعِ
الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ
“Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa 80)
وَمَا أَرْسَلْنَا
مِنْ رَسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللَّهِ
“Biz hiçbir peygamberi Allah’ın izniyle itaat edilmekten başka bir
amaçla göndermedik.” (Nisa 64)
Bu ayete göre, peygambere itaat ile kastedilen Allah’a itaat ise, Allah’a
itaat edilmesi Allah’ın izniyle olabilir mi?
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ
تَعَالَوْا إِلَى مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ
الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنْكَ صُدُودًا
“Onlara; “Allah’ın indirdiğine ve (Muhakeme olmak üzere) peygambere gelin!”
denildiği zaman, münafıkların senden (tam) bir çevriliş ile yüz çevirdiğini
görürsün.” (Nisa 61)
وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ
عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
“Peygamber size ne verdiyse onu
alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının.” (Haşr 7)
الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ
النَّبِيَّ الْأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي
التَّوْرَاةِ وَالْإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ
وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَائِثَ وَيَضَعُ
عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالْأَغْلَالَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذِينَ
آمَنُوا بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذِي أُنْزِلَ
مَعَهُ أُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
“Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o Elçi’ye,
o ümmi peygamber’e uyarlar. O peygamber ki, kendilerine iyiliği emreder,
kendilerini kötülükten men eder; onlara güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri
haram kılar, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri kaldırıp atar.
Ona inanan, destekleyerek ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla beraber
indirilen nura uyanlar, işte onlar felaha erenlerdir.” (A'raf 157)
قَاتِلُوا الَّذِينَ لَا
يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ
اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا
الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ
“Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret gününe inanmayan,
Allah’ın ve Rasulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyen
kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın.” (Tevbe 29)
Uyarı: Sünnet inkarcısı hadisi Müslim'in Sahih'ine nispet etmiştir, lakin bu lafız ne Buhari'de ne de Muslim'in Sahih'inde mevcuttur! "Altın ve ipeğin kadınlara helal olduğu" kısmı sahih değildir. Müdrec bir ziyadedir. Hadisin sahih olan lafzı yalnızca: "Bu ikisi ümmetimin erkeklerine haramdır" şeklindedir. Nitekim altının kadınlar hakkında tenzihen mekruh olduğunu gösteren rivayetler sabit olmuştur.
Uyarı: Sünnet inkarcısı hadisi Müslim'in Sahih'ine nispet etmiştir, lakin bu lafız ne Buhari'de ne de Muslim'in Sahih'inde mevcuttur! "Altın ve ipeğin kadınlara helal olduğu" kısmı sahih değildir. Müdrec bir ziyadedir. Hadisin sahih olan lafzı yalnızca: "Bu ikisi ümmetimin erkeklerine haramdır" şeklindedir. Nitekim altının kadınlar hakkında tenzihen mekruh olduğunu gösteren rivayetler sabit olmuştur.
10- PEYGAMBERİMİZ HİÇ ZALİM OLUR MU?
Kuran: Seni âlemlere yalnızca rahmet olarak gönderdik. (21-Enbiya
Suresi 107)
Hadis: “Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye
gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara
deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da
öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini
oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber
bizi engelledi.” Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163
Bu nasları birbirine vuruşturmaya çalışan zındık diyor ki: “Kuran,
Peygamberimizi “âlemlere rahmet” olarak tanıtmaktadır. Peygamberimiz ancak
karşı taraf kendisine saldırınca savunma amaçlı savaşlar yapmış ve hayatını
Kuran’ın emirleri doğrultusunda affedici ve merhametli olarak geçirmiştir. Oysa
bu ve benzeri hadislerde anlatıldığı gibi gözleri oymak, çölde susuz ölüme terk
etmek nasıl “âlemlere rahmet” Peygamber ile bağdaşır? Kendi yaptıkları
canilikleri hoş göstermek için bu hadisi uyduranlar, Peygamberimiz’i zalimmiş
gibi gösterip, Peygamberimiz’e hakaret etmiş oluyorlar.”
Cevap: Öncelikle zulmün ve zalimin ne demek olduğunu
hatırlatmakla başlayalım. Zulüm, hakkı, olması gerekenden başka yere koymak,
hak edenden hakkını engellemektir. Yılanı, akrebi öldürmeden bırakan merhamet
etmiş olmaz bilakis bu hayvanların zarar vereceği kimselere zulmetmiş olur.
Mesela Allah Teâlâ şöyle buyurur:
وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ
اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Her kim
Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Maide 45)
Şayet Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem, Ukl ve Urene kabilesinden olan bu şahıslara hak
ettikleri, Allah’ın onlar için takdir ettiği bu cezaları vermeseydi o zaman
zulmetmiş olurdu. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ
اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا
أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْأَرْضِ
ذَلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
“Allah ve
Rasulü ile harbeden ve yeryüzünde fesat için çalışanların cezası ancak
öldürülmeleri veya asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çaprazlama
kesilmesi ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. İşte bu onlar için dünyada
bir rezilliktir. Ahirette de onlar için çok büyük bir azap vardır.” (Maide
33)
Bu ayet, yine Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in âlemlere rahmet olarak gönderildiğini bildiren
Kur’ân’ın ayetidir. Şu halde sünnet inkarcısı zındıkların rahmet ve zulüm
anlayışları bozuktur ve çifte standartlıdır. Şöyle ki;
Kur’ânda kâfirlerin
dünyada ve ahirette şiddetle cezalandırılmasını ifade eden birçok ayetler
varken hiçbir sünnet inkârcısının çıkıp da: “Rahmetim gazabımı geçti” kudsi
hadisinin bu ayetlere aykırı olduğunu dile getirmezler de, ters dönmüş
kalpleriyle, evlere bacalarından girmeye çalışırlar!
Sonuç
Bahsi geçen
zındık sitesindeki Kur’ân’a aykırı olduğu iddia edilen örnekler bunlardı ve bu
iddialar Allah’ın izni ve lütfuyla çürütülmmüş oldu. Okuyucu dikkat ederse, bu
kimselerin nihâî maksatları Kur’ân savunuculuğu yapmak değildir, böyle bir iyi
niyet kesinlikle söz konusu değildir! Bilakis, önce Kur’ân’ı doğru anlamanın
yegane vesilesi olan sünnet üzerinde şüpheler oluşturmak istiyorlar. Vahyi diğer
bir vahiy türüyle vuruşturmaya alıştırarak fıtratlarını saptırdıkları
kimselere, sonraki adımda ayetleri birbirine vuruşturma kapısını açmaktadırlar.
Bu yüzden sünnete yamuk bakan kimselerin dinden çıkarak Deist’lere dönüştüğüne
şahit olmaktayız. Allah’tan hak üzerinde sabır ve sebat dileriz.
Subhanekellahumme
ve bihamdike ve eşhedu en lâ ilahe illa ente vahdeke la şerike leke ve
estağfiruke ve etûbu ileyk.
Ebu Muaz
Seyfullah el-Çubukâbâdî