7- MİRASTA VASİYET VAR MI?
Kuran: Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip
çattığında vasiyet zamanı aranızda tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet
sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse
sizin dışınızda iki kişi. (5-Maide Suresi 106)
Hadis: “Varis için vasiyet yoktur.” Hanbel 14/238
Sünnet inkârcısı zındık hadisin zikredilen ayete aykırı
olduğuna dair zorlama bir yorum yaparak diyor ki: “Kuran’da hem Maide
Suresi’ndeki bu ayetten, hem diğer ayetlerden vasiyetin varlığı anlaşılır.
Vasiyetten arta kalanlar ise Kuran’da tavsiye edilen şekilde dağıtılır.
Vasiyeti iptale yönelik bu hadis, aslında Kuran’ın bir hükmünü hadisle iptale
yönelik bir girişimdir.”
Cevap: Hadiste vasiyetin mevcudiyetini bildiren
ayetlere aykırılık söz konusu değildir ki, bu sünnet inkârcısı zındık, sünnete
karşı neden böyle kudurmuş köpek gibi saldırmaya çalışıyor?
Hadis vasiyeti mutlak olarak iptal etmemekte, varislere
vasiyet yapılmayacağını bildirmektedir. Çünkü verasete hak sahibi olanların
payları Kur’ân’da ve sünnette zaten beyan edilmiştir. Kitap ve sünnetin
verasete hak sahibi kıldığı kimseleri, hiçkimse vasiyeti sebebiyle hak sahibi
olmaktan çıkaramaz. Lakin kişi, verasete hak sahibi olduğu bildirilenler
dışındakilere vasiyette bulunabilir.
O halde akıl ve iman sahiplerine göre bu hadis vasiyeti
iptal etmemekte, bilakis vasiyeti teşvik etmektedir. Nitekim kişinin yastığının
altında vasiyeti bulunmadan gecelemesinin doğru olmadığını ifade eden hadisler
sabit olmuştur. İşte iman ve akıl sahipleri ayet ile bu hadisi şöyle anlarlar: “Varisler
zaten naslarla bellidir, o halde varisler dışındakiler için vasiyet edin.”
8- EN BÜYÜK AZAP RESSAMLARA MI?
Kuran: Gerçekten Allah kendisine ortak koşulmasını
bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise dilediği kişi için bağışlar. 4-Nisa Suresi
48
Hadis: “Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler
ressamlardır.” Buhari-Tesavir, 89
Sünnet inkârcısı zındık, bu ayetle hadisi birbirine
aykırıymış gibi lanse ederek şöyle diyor: “Kuran’a göre en büyük günah
Allah’a ortak koşmaktır. Allah, ortak koşmayı affetmeyeceğini söylemekte, bunun
dışında her günahın affedilebileceğini belirtmektedir. Bu yüzden Allah’ın en
şiddetli azabına uğrayacak olanlar da ortak koşanlardır. Oysa Buhari’nin
yukarıda alıntıladığımız hadisine göre en şiddetli azaba ressamlar
uğrayacaklardır. Bu hadis başta Kuran ile çelişmektedir. Ayrıca mantık ile
çelişen bu hadisin çeliştiği başka hadisler de vardır. Örneğin diğer bir hadise
göre cehennemde en şiddetli azaba satranç oynayanlar çarptırılacaklardır.
(Büyük Günahlar, Hafız Zehebi)”
Cevap: cevaba sondan başlayalım. Satranç oynayanların
en şiddetli azaba çarptırılacağına dair hiçbir sahih hadis yoktur. Bu konudaki
hadisler isnad inceleme ilminin süzgecinden geçememiş hadislerdendir. Bu sebeple
burada çelişki için zikredilmesi yersizdir.
Hadisin ayete aykırı olması iddiasına gelince, bilakis ayet
ile hadisler arasında tam bir uyum vardır. Çünkü ruh taşıyan canlıların
suretlerini yapmak Allah Azze ve Celle’ye yaratma hususunda ortak koşmaktır.
Zındık sünnet inkârcısı, suret (ruh taşıyan canlıların resimleri) yapmanın şirk
olmadığını nereden çıkardı?
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً
فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ
لَحْمًا ثُمَّ أَنْشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ
“Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline
soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere çevirdik; bu kemikleri etle kapladık.
Sonra onu başka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan
Allah pek yücedir.” (Mu’minun 14)
Allah Azze ve Celle’den başka yaratıcı olmadığı halde burada “ahsenu’l-hâlikîn”
(yaratanların en güzeli) diye çoğul ifade kullanılmıştır. Bunun sebebi, ruh
taşıyan canlıların suretlerini yapanların, sahte halık/yaratıcılar olmasıdır. Tıpkı
Allah’tan başka hak ilah olmadığı, lakin ibadete layık olmadığı halde
kendilerine ibadet edilen sahte ilahlara ilah denilmesi gibi, ruh taşıyan
canlıların suretlerini yapanlara da hâlık/yaratıcı denilir ve onlar sahte
hâlıklardır.
İbn Ömer radiyallahu anhuma’dan:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
إِنَّ
الَّذِينَ يَصْنَعُونَ هَذِهِ الصُّوَرَ
يعُذَّبُونَ يَوْمَ القِيَامَةِ، يُقَالُ
لَهُمْ: أحْيُوا مَا خَلَقْتُمْ
“Muhakkak ki şu (ruh taşıyan
canlıların) suretlerini yapanlara kıyamet günü azap edilir ve onlara:
“Yarattıklarınıza can verin!” denilir.”[1]
Ebû Zur’a’dan: “Ebû Hureyre
radıyallahu anh ile beraber Medine’de bir bahçeli eve girdik. Evin üst
tarafında sûret (resim) yapan bir ressam gördü ve ona dedi ki:
“Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve
sellem Allah Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu bildirdi:
وَمَنْ أظْلَمُ مِمَّنْ ذَهَبَ يَخْلُقُ خَلْقا كَخَلْقِي؟ فَلْيَخْلُقُوا
ذَرَّة، أوْ لِيَخْلُقُوا حَبَّة أوْ لِيَخْلُقُوا شَعِيرَة
“Benim yaratmış olduğum gibi bir şeyler
yaratmaya teşebbüs edenlerden daha zalim kim olabilir! Haydi, bir zerre ya da
bir dane veyahut da bir arpa yaratsınlar göreyim!”[2]
Aişe radiyallahu anha dedi ki:
قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ سَفَرٍ، وَقَدْ سَتَرْتُ
بِقِرَامٍ لِي عَلَى سَهْوَةٍ لِي فِيهَا تَمَاثِيلُ، فَلَمَّا رَآهُ رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هَتَكَهُ وَقَالَ: «أَشَدُّ النَّاسِ عَذَابًا يَوْمَ
القِيَامَةِ الَّذِينَ يُضَاهُونَ بِخَلْقِ اللَّهِ» قَالَتْ: فَجَعَلْنَاهُ وِسَادَةً
أَوْ وِسَادَتَيْنِ
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir yolculuktan döndü. Yanılgıya
düşerek üzerinde timsaller bulunan bir örtü asmıştım. Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem onu görünce parçaladı ve buyurdu ki:
“Kıyamet gününde en şiddetli azaba uğrayacak
olanlar Allah’a yaratma hususunda benzemeye çalışanlardır.” Bunun üzerine
onları bir veya iki yastık yaptık.”[3]
Bu hadisler ruh taşıyan canlıların suretlerini yapmanın
(ister oyma, ister çizme, ister kamerayla çekme şeklinde olsun) yaratma
hususunda bir şirk olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim şu rivayette de bunun
cezası diğer türden şirklerin cezası ile birlikte zikredilmektedir:
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
تَخْرُجُ عُنُقٌ مِنَ النَّارِ يَوْمَ القِيَامَةِ لَهَا عَيْنَانِ
تُبْصِرَانِ وَأذُنَانِ تَسْمَعَانِ
وَلِسَانٌ يَنْطِقُ، يَقُولُ إِنِي وُكِلْتُ بِثَلَاَثَة بِكُلِ جَبَّار عَنِيد،
وَبِكُلِ مَنْ دَعَا مَعَ اللِه إِلَها آخَرَ وَبِالمُصَوِرِينَ
“Kıyamet günü cehennemden gören iki
gözü, işiten iki kulağı ve konuşan bir dili olan bir boyun çıkacak, şöyle
diyecektir:
“Muhakkak ki ben, üç tür kimse için
görevlendirildim: Her inatçı zorba, Allah ile beraber başka bir ilaha seslenen
herkes ve suret yapanlar!”[4]
[1]
Sahih. Buhârî (5951, 7558) Muslim (2108)
[2]
Sahih.
Buhârî (7559) Muslim (2111) Ahmed (2/232) Ebû Ya'lâ (6101) İbn Ebî Şeybe
(5/200) Beyhakî (7/268) Tahavi Şerhu Meani’l-Asar (4/283)
[3]
Sahih.
Buhârî (5954) Muslim (2107) Nesâî (5356-57) Ahmed (6/36, 86) Ma’mer Cami (72)
İbn Ebî Şeybe (6/73) İbn Hibbân (13/158) Ebû Ya'lâ (7/380, 444, 8/20) Humeydi
(251) Beyhakî (7/267)
[4]
Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed (2/336) Tirmizî (2574) Beyhakî,
Şuabu’l-İman (5/190)