Büyük Patlama Teorisi; evrenin nasıl başladığına dair bir
açıklama sunan teorilerden en bilindik olanıdır. En basit haliyle, bu teori
evrenin küçük bir tekillik ile başladığını söyler ve sonrasında da bugün
bilebildiğimiz kadarıyla 13.8 milyar yıldır da şiştiğini/genişlediğini iddia
eder.
Bazı cahil kimseler (Ebu Hanzala künyeli zındık da bunlardandır) şu ayeti Big-Bang/büyük patlama
teorisine delil getirmişlerdir:
أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقاً فَفَتَقْنَاهُمَا
“Şu küfredenler bilmezler mi ki gökler ve yer, (bir
zamanlar) bitişik idi de, biz onları ayırdık” (Enbiya 30)
Bu ayette
kâinatın bulut ve sıkışmış gaz maddelerinden ibaret olduğuna ve sonra
“big-bang” denilen büyük bir patlama olduğuna, bundan da dünya, güneş, ay ve
yıldızların meydana geldiğine dair bir ifade yoktur.
İbn Abbas
radiyallahu anhuma’dan:
قَوْلُهُ:
{كَانَتَا رَتْقًا} يَقُولُ: مُلْتَصِقَتَيْنِ
“Ayette geçen
“ratkan” kelimesi; birbirine yapışıktı demektir.”[1]
Hasen el-Basrî
ve Katade rahimehumallah dediler ki:
كَانَتَا
جَمِيعًا، فَفَصَلَ اللَّهُ بَيْنَهُمَا بِهَذَا الْهَوَاءِ
“Göklerle yer
bitişik idi. Allah Teâlâ onları hava ile birbirinden ayırdı.”[2]
Said b. Cubeyr rahimehullah dedi ki:
كَانَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُونَ مُلْتَزِقَتَيْنِ،
فَلَمَّا رَفَعَ اللَّهُ السَّمَاءَ، وَأَنْبَذَهَا مِنَ الْأَرْضِ، فَكَانَ فَتْقُهُمَا
الَّذِي ذَكَرَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
“Göklerle yerler birbirlerine bitişikti. Allah Teâlâ göğü yükseltip
yerden ayırdığı zaman Allah Azze ve Celle’nin zikrettiği gibi birbirinden
ayrıldılar.”[3]
Ayetin
devamında şöyle buyrulmaktadır:
وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ
أَفَلَا يُؤْمِنُونَ
“Ve
her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?”
(Enbiya 30)
Ebu Hureyre
radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e dedim ki:
“Ey Allah’ın
rasulü! Seni görünce huzur buluyor ve rahatlıyorum. Bana herşeyden haber ver.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
كُلُّ شَيْءٍ خُلِقَ مِنَ الْمَاءِ…
“Her şey sudan yaratıldı…”[4]
İmran b. Husayn radiyallahu anhuma’dan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e işin başlangıcı sorulduğu zaman şöyle buyurmuştur:
كَانَ اللَّهُ وَلَمْ يَكُنْ شَيْءٌ غَيْرُهُ، وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى المَاءِ،
وَكَتَبَ فِي الذِّكْرِ كُلَّ شَيْءٍ، وَخَلَقَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ
“Allah vardı ve O’ndan başka bir şey yoktu. Arşı da su üzerinde
idi. Zikirde (levh-i mahfuzda) her şeyi yazdı ve göklerle yeri yarattı.”[5]
Din, suyun başka şeylerin aslı olduğunu söyler. Yani su, başka bir
maddeye bağımlı olmaksızın yaratılmıştır. Akıl, âlemin aslının yokluk olduğunu
imkânsız görmez. Yaratan Allah’tır. Bu alemi var eden O’dur. Onu yoktan var
etmiştir. Big-bang gibi teorilerin sahipleri ise kâinatın büyük bir patlamayla
oluştuğunu ve genişlemeye devam ettiğini iddia ediyorlar! Bu yüzden böyle bir
teori Allah’ın kitabına aykırıdır.
Evren Genişliyor mu?
Kur’ân ayetlerini
oyuncak haline getiren bazı zındıklar, şu ayeti tahrif ederek evrenin
genişlediğini iddia etmişlerdir:
وَالسَّمَاءَ
بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
“Gökyüzünü kuvvetle biz bina ettik. Ve şüphesiz
biz genişleticileriz.” (Zariyat 47)
Begavi (v.516 h.)’nin
rivayetine göre İbn Abbas radiyallahu anhuma burada rızkın genişletilmesinin
kastedildiğini söylemiştir.
Taberî rahimehullah
bu ayeti açıklarken şöyle demiştir: “Ayetin anlamı: “Onu yaratmaya ve
dilediğimizi yaratmaya güç sahibiyiz” demektir. Allah Teâlâ’nın:
عَلَى الْمُوسِعِ
قَدَرُهُ وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدَرُهُ
“Zengin olan
kendi gücü nisbetinde; fakir olan da kendi gücü nisbetinde, onları örfe uygun
bir geçimlikle faydalandırsın.” (Bakara 236) ayeti de bu manadadır.
Burada kuvvet kastedilmiştir.” Sonra Taberî, İbn Zeyd rahimehullah’tan ayeti bu
şekilde tefsir ettiğini rivayet etmiştir.”[6]
Bu ayetin sonundaki
“lemûsiûn” kavlini “semayı genişletmeye devam ediyoruz” manasında açıklıyorlar!
Ümmetin selefinden hiç kimse ayeti bu şekilde açıklamamıştır. Şayet ayetin
anlamı bu şekilde olsaydı, yaratmanın yavaş yavaş devam ettiği manasına
gelirdi. Hâlbuki Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ
لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
“Bir şey yaratmak istediği zaman O’nun
yaptığı, ona: “Ol” demekten ibarettir. O hemen oluverir.” (Yasin 82)
وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا
بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ
“And olsun,
biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık; bize hiç
bir yorgunluk da dokunmadı.” (Kaf 38)
Bu ayetteki “lekad” edatı pekiştirilmiş bir şekilde göklerle yerin
yaratılmasının tamamlanmış, bitmiş olduğunu ifade etmektedir. Şu hadis de bunu
açıkça ifade eder: Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
إِنَّ
اللهَ خَلَقَ الْخَلْقَ حَتَّى إِذَا فَرَغَ مِنْهُمْ..
“Şüphesiz Allah mahlûkatı yaratmıştır. Onlardan fariğ olduğu/bitirdiği
vakit ...”[7]
[1] Hasen.
Taberî Tefsir (16/255)
[2] Hasen.
Taberî Tefsir (16/256)
[3] Hasen.
Ebu’ş-Şeyh el-Azamet (569)
[4] Sahih.
Ahmed (2/295) İbn Hibbân (6/299) Hâkim (4/160) İshak b. Rahuye (133) Ebû Nuaym
Hilyetu'l-Evliyâ (9/59) Beyhakî el-Esma ve’s-Sifat (808)
[5] Sahih.
Buhârî (3191)
[6]
Taberî Tefsir (21/546)
[7] Sahih.
Buhârî (4830, 4831, 4832, 5987, 7502) Muslim (2554)