Uteyy es-Sa’dî rahimehullah dedi ki: “Abdullah b. Mes’ud radiyallahu
anh’e dedi ki: “Ey Ebu Abdirrahman! Kıyametin kendisiyle bilineceği alametleri
var mıdır?” Bana dedi ki:
“Ey Sa’dî! Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sormuş
olduğum bir şey hakkında bana sordun. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
bana şöyle buyurdu:
يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ لِلسَّاعَةِ أَعْلَامًا، وَإِنَّ لِلسَّاعَةِ أَشْرَاطًا، أَلَا وَإِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ يَكُونَ الْوَلَدُ غَيْظًا، وَأَنْ يَكُونَ الْمَطَرُ قَيْظًا، وَأَنْ تَفِيضَ الْأَشْرَارُ فَيْضًا، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ يُصَدَّقَ الْكَاذِبُ، وَأَنْ يُكَذَّبَ الصَّادِقُ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ يُؤْتَمَنَ الْخَائِنُ، وَأَنْ يُخَوَّنَ الْأَمِينُ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ تَوَاصَلَ الْأَطْبَاقُ، وَأَنْ تَقَاطَعَ الْأَرْحَامُ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ يَسُودَ كُلَّ قَبِيلَةٍ مُنَافِقُوهَا، وَكُلَّ سُوقٍ فُجَّارُهَا، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ تُزَخْرَفَ الْمَسَاجِدُ، وَأَنْ تُخَرَّبَ الْقُلُوبُ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ يَكُونَ الْمُؤْمِنُ فِي الْقَبِيلَةِ أَذَلَّ مِنَ النَّقْدِ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ يَكْتَفِيَ الرِّجَالُ بِالرِّجَالِ وَالنِّسَاءُ بِالنِّسَاءِ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ تَكْثُفَ الْمَسَاجِدُ وَأَنْ تَعْلُوَ الْمَنَابِرُ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ يُعْمَرَ خَرَابُ الدُّنْيَا، وَيُخْرَبَ عُمْرَانُهَا، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ تَظْهَرَ الْمَعَازِفُ، وَتُشْرَبَ الْخُمُورُ ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا الشُّرَطُ وَالْغَمَّازُونَ وَاللَّمَّازُونَ، يَا ابْنَ مَسْعُودٍ، إِنَّ مِنْ أَعْلَامِ السَّاعَةِ وَأَشْرَاطِهَا أَنْ يَكْثُرَ أَوْلَادُ الزِّنَى» . قُلْتُ: أَبَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ، وَهُمْ مُسْلِمُونَ؟ قَالَ: نَعَمْ، قُلْتُ: أَبَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ، وَالْقُرْآنُ بَيْنَ ظَهْرَانَيْهِمْ؟ قَالَ: «نَعَمْ» ، قُلْتُ: أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ، وَأَنَّى ذَاكَ؟ قَالَ: «يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يُطَلِّقُ الرَّجُلُ الْمَرْأَةَ، ثُمَّ يَجْحَدُ طَلَاقَهَا فَيُقِيمُ عَلَى فَرْجِهَا، فَهُمَا زَانِيَانِ مَا أَقَامَا»
“Ey İbn Mes’ud! Muhakkak ki kıyametin belirtileri vardır.
Yine muhakkak ki kıyametin alametleri vardır. Dikat et! Muhakkak ki kıyametin
belirti ve alametlerinden bazıları; çocukların hırçın olması, yağmurun sıcak
yağması, kötülüklerin yaygınlaştıkça yaygınlaşmasıdır.
Ey İbn Mes’ud! Muhakkak ki kıyametin belirti ve
alametlerinden birisi de; hâin kimseye güvenilmesi, güvenilir kimsenin hain
sayılmasıdır.
Ey İbn Mes’ud! Muhakkak ki kıyametin belirti ve alametlerinden
birisi de yalancının doğrulanması, doğru söyleyenin yalanlanmasıdır.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de uzak akrabalara bağların gözetilip yakın akrabalarla bağların
koplarılmasıdır.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de her kabileye münafıklarının ve her çarşıya fâcirlerinin efendi olmasıdır.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de mescidlerin süslenmesi, kalplerin ise harap olmasıdır.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de mü’minin kabile içinde tenkid edilerek küçük düşürülmesidir.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de erkeklerin erkeklerle, kadınların kadınlarla (ilişkiye girerek)
yetinmeleridir.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de Mescidlerin sıkışık olması, minberlerin yükseltilmesidir.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de dünyanın harabelerinin imar edilmesi ve mamur yerlerinin harap edilmesidir.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de çalgı aletlerinin açığa çıkması ve sarhoş edici içkilerin içilmesidir.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de güvenlik güçlerinin, ispiyoncuların ve kusur araştıranların çoğalmasıdır.
Ey İbn Mes’ud! Kıyametin belirti ve alametlerinden birisi
de zina çocuklarının çoğalmasıdır.”
Dedim ki: “Ey Ebu Abdirrahman! Onlar (Zina çocukları) müslümanlar mı?” İbn
Mes’ud radiyallahu anh dedi ki:
“Evet.” Ben:
“Ey Ebu Abdirrahman! Kur’ân aralarında olduğu halde mi bunlar olacak?” Dedi ki: “Evet.” Dedim ki:
“Ey Ebu Abdirrahman! Bunlar
nasıl olur?” İbn Mes’ud radiyallahu anh dedi ki:
“İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, kişi karısını
boşayacak, sonra onu boşadığını inkâr edecek ve onunla ilişkiye girecek. O
ikisi buna devam ettikleri sürece zinâkardırlar.”[1]
İbn Abbas radiyallahu anhuma dedi ki:
الدَّجَّالُ أَوَّلُ مَنْ يَتْبَعُهُ
سَبْعُونَ أَلْفًا منَ الْيَهُودِ عَلَيْهِمُ التِّيجَانُ وَهِىَ الأَكْسِيَةُ مِنْ
صُوفٍ أَخْضَرَ، يَعْنى بهِ الطَّيَالِسَةَ، وَمَعَهُ سَحَرَةُ الْيَهودَ يَعْمَلُونَ
الْعَجَائِبَ وَيُرُونَها النَّاسَ فَيُضِلُّونَهُمْ بِهَا، وَهُوَ أَعْوَرُ مَمْسُوخُ
الْيُمْنَى، يُسَلِّطُهُ الله عَلَى رَجُلٍ مِنْ هَذِهِ الأُمَّةِ فَيَقْتُلهُ، ثُمَّ
يَّضْرِبُهُ فَيُحْيِيهِ ثُمَّ لا يَصلُ إِلَى قَتْلهِ، وَلا يُسَلَّطُ عَلَى غَيْرِه،
وَيَكُونُ آيَةُ خُرُوجِهِ تَرْكَهُمُ لأَمْر بالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْى عَن الْمُنكَرَ
وَتَهَاونًا بالدِّمَاء. وَضَيَّعُو الْحُكْمَ، وَأَكَلُوا الرِّبَا، وَشَيَّدُوا الْبِنَاءَ،
وَشَرِبُوا الْخُمُورَ، وَاتَّخَذُوا الْقِيَانَ، وَلَبُسِوا الْحَرِيرَ، وَأَظهَرُوا
بِزَّةَ آلِ فِرْعَوْنَ، وَنَقَضُوا الْعَهْدَ وَتَفَقَّهُوا لِغَيْر الدِّينِ، وَزَيَّنُوا
الْمَسَاجِدَ وَخَرَّبُوا الْقُلُوبَ، وَقَطَّعُوا الأَرْحَامَ، وَكَثُرَت الْقُرَّاءُ،
وَحَّلَّت الْفُقَهَاءُ، وَعُطِّلَتِ الْحُدُودُ، وَتَشَبَّهَ الرِّجَالُ بالنِّسَاءِ،
وَالنِّسَاءُ بِالرِّجَال، فَتَكَافَى الرِّجَالُ بالرِّجَالِ، وَالنِّسَاءُ بِالنِّساء،
بَعَثَ الله عَلَيْهمُ الدَّجَّالَ فَسُلَّطَ عَلَيْهمْ حَتَّى يَنْتَقِمَ مِنْهُمْ،
وَيَنْحازُ الْمُؤْمنُونَ إِلَى بَيْتِ الْمَقْدس، قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ: قَالَ رَسُولُ
الله - صلى الله عليه وسلم -: فَعِنْدَ ذَلكَ يَنْزِلُ أَخِى عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ
مِنَ السَّمَاءِ عَلَى جَبَل أَفِيقٍ إِمَامًا هَاديًا، وَحَكَمًا عَادِلًا، عَلَيْه
بُرْنُسٌ لَهُ. مَرْبُوع الْخَلْقِ، أَصْلَت، سَبط الشَّعْر، بِيَدهِ حربَةٌ يَقْتُلُ
الدَّجَّالَ، فَإِذَا قَتَلَ الدَّجَالَ تَضَعُ الْحَرْبُ أَوْزَارَهَا وَكَانَ السِّلْمُ،
فَيَلْقَى الرَّجُلُ الأَسَدَ فَلا يُهَيجُهُ، وَيَأخُذُ الْحَيَّةَ فَلا تَضُرُّهُ،
وَتُنْبِتُ الأَرْضُ كنَبَاتِهَا عَلَى عَهْد آدَمَ، وَيُؤْمِنُ بِهِ أَهْلُ الأَرْضُ،
وَيَكُونُ النَّاسُ أَهْلَ ملَّةٍ وَاحدَةٍ
“Deccal’e ilk tabi olacak olanlar üzerlerinde sîcan olan Yahudilerdir. Sîcan; yeşil yünlü taylasanlar (atkılar)dır. Onunla beraber Yahudi büyücüler olacak, şaşırtıcı şeyler yapacaklar, onları gören insanları bunlarla saptıracaklardır. Deccal şaşı gözlüdür, sağ gözü deri kaplıdır. Allah onu bu ümmetten bir adama musallat edecek, Deccal o adamı öldürecek, sonra ona vurup diriltecek, sonra onu bir daha öldüremeyecek ve başkasına musallat olamayacaktır. Onun çıkışının alametleri;
iyiliği emretmenin ve kötülüğü yasaklamanın terk edilmesi,
kan dökmenin hafife alınması,
(Allah’ın indirdiğiyle) hükmün zayi edilmesi,
faiz yenilmesi,
binaların yükseltilmesi,
sarhoş edici içkilerin içilmesi,
şarkıcı kadınlar edinilmesi,
ipek elbise giyilmesi,
Firavun ailesinin üniformasının zahir olması,
anlaşmaların bozulması,
dinden başka gayeyle fıkıh öğrenilmesi,
mescidlerin süslenmesi,
kalplerin harap olması,
akrabalık bağlarının koparılması,
okuyanların çok olup fıkhedenlerin az olması,
had cezalarının iptal edilmesi,
erkeklerin kadınlara, kadınların erkeklere benzemesi,
erkeklerin erkeklerle, kadınların kadınlarla (ilişkiye girerek) yetinmesi.
Allah o zaman onlara Deccali gönderir ve onlara musallat eder,
böylece onlardan intikam alır. Müminler Beytu’l-Makdis’e sığınırlar.” İbn Abbas
radiyallahu anhuma dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“İşte o zaman kardeşim İsa b.
Meryem (aleyhime's-selâm) semadan Efik dağına, hidayete götüren bir imam, adil
bir hakem olarak nüzul eder. Üzerinde bir bornoz olur, orta boylu, kuvvetli yapıdadır,
uzun ve düz saçlıdır. Elinde bir harbe vardır ve onunla Deccal’i öldürür. Deccal
öldüğü zaman harp biter, barış olur, kişi aslanın üzerine atlar, aslan onu ürkütmez, yılanı
tutar, yılan ona bir zarar vermez, yer bitkisini Âdem aleyhi's-selâm’ın zamanındaki
gibi bitirir. Yeryüzündekilerin tamamı iman eder ve insanlar tek bir din üzere
olurlar.”[2]
[1]
Taberani 10/228 Beyhakî el-Ba’s 74
şeceri Emali (2803) İbnu’l-Adim Bugyetu’t-Taleb (9/4305) isnadında Seft b.
Miskin vardır. Darekutni onun hakkında “Kuvvetli değildir” dedi. Hadiste
zikredilenler ise, Hafız İbn Kesir’in de dediği gibi, birçok ayrı isnadlarla
sabit olmuştur.
[2]
İbn Asakir Tarihu Dımeşk (47/504-505) Keşmiri et-Tasrih (s.223) isnadında Osman
b. Atâ zayıftır. Lakin rivayetin şahitleri vardır.
* Ebu Umame radiyallahu anh’den aynı manada: İbn
Mâce (4077)