Abdullah b. Ahmed b. Hanbel rahimehullah, es-Sunne’de (no 722) dedi
ki: Bize Suveyd b. Saîd el-Herevî tahdis etti, dedi ki: “Sufyân
b. Uyeyne rahimehullah’a İrcâ hakkında sorduk
şöyle dedi:
“Onlar:
“İman sözden ibarettir” diyorlar, biz ise “İman söz ve ameldir” diyoruz.
Murcie farzları terk etse dahi, kalbinden ikrar ile Allah'tan başka ilah
olmadığına şahitlik eden herkese Cenneti vacip görüyorlar.
Farzların terkini, haramları işlemek babında gördüklerinden dolay “günah”
olarak isimlendiriyorlar. Hâlbuki bunlar aynı değildir. Zira haramları, helal
saymaksızın işlemek “masiyet”tir.
Farzları cehalet ve mazeret söz konusu olmaksızın kasten terk etmek
ise küfürdür.
Bunun açıklaması; Âdem aleyhi's-selâm, İblis ve yahudi âlimlerinin
durumlarıdır. Allah Azze ve Celle, Âdem aleyhi's-selâm'ı ağaçtan yemekten
yasaklamış ve ona bunu haram kılmıştı. O ise melek olmak veyahut kalıcılardan
olmak için ağacın meyvesinden kasten yedi. Bunun üzerine o küfürle değil de “âsî”
olmakla isimlendirildi.
İblis’e gelince Allah ona lanet etmiştir. Çünkü Allah ona sadece
bir secdeyi farz kılmıştı. O ise kasten karşı çıktı ve “kâfir” olarak
isimlendirildi.
Yahudi âlimlerine gelince, onlar Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’in özelliklerini, onun bir nebî ve rasul olduğunu, tıpkı kendi
oğullarını bildikleri gibi biliyor ve dilleriyle ikrar ediyorlardı. Ancak O’nun
dinine tabi olmadılar, bu yüzden Allah Azze ve Celle onları “Kâfirler” diye
isimlendirdi.
Sonuç olarak haram işlemek Âdem aleyhi's-selâm'ın ve diğer
nebilerin işledikleri günah gibidir. Farzlara karşı çıkarak terk etmek ise
küfürdür. İblis’in – Allah ona lanet etsin – küfrü böyledir. Farzları bildiği
halde ve inkâr etmeksizin, kasten terk etmek ise, Yahudî âlimlerinin küfrü gibi
bir küfürdür. Allah en iyi bilendir.”
Bunu Ebu Nuaym da el-Hilye’de (7/295) rivayet etmiştir. İsnadı
sahihtir.
İbn Batta rahimehullah el-İbanetu’l-Kubra’da (1154) dedi ki:
“Farzları kabul ettiği ettiği halde eda etmeyen ve amel etmeyen, fuhşiyyat ve
münkeratı haram gördüğü halde onları terk etmeyen kimse, bunlara rağmen mü’min
olduğunu iddia ederse, kitabı ve rasulün getirdiklerini yalanlamıştır. Onun
misali “Ağızlarıyla iman edip, kalpleriyle iman etmeyen” münafıkların durumu
gibidir. Allah onların sözlerini yalanlamış ve reddetmiştir. Onların varacağı
yer cehennemin en alt tabakasıdır. Bununla beraber, münafıklar dahi Murcie’den
daha iyi durumdadır. Çünkü münafıklar ameli inkâr etmelerine rağmen amel ederler.
Murcie ise sözleriyle ameli ikrar edip, ameli terk ederler. Kim diliyle ikrar
ettiği bir şeyi inkâr eder de, bedeniyle o ameli yaparsa, onu sadece diliyle
ikrar eden ve bedeniyle amel etmeyi kabul etmeyen kimseden daha iyi durumdadır.
Mürcie, ikrar ettikleri şeye karşı çıkıyor ve tasdik ettiklerini yalanlıyorlar.
Onlar münafıklardan da kötü bir durumdadırlar.”