Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

1 Nisan 2021 Perşembe

Dünyanın Düz Olduğuna İman Etmek, Tevhidin Gereğidir!

 

Ebu Abdillah Adil b. Abdillah Alu Hamdan adındaki ahmak sapığın, Selef’in akidesine dair bir çok faydalı derlemeleri Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in haber verdiği gibi, şüphesiz Allah bu dine, bu dinden nasibi olmayan kimseler vasıtasıyla da destek verir. Lakin Adil Alu Hamdan’ın bahsi geçen derlemelerinde, dipnot olarak düştüğü pekçok batıl açıklamaların dikkate alınmaması gerektiğine uyarmam gerekiyor. Mesela İman konusunda önceki imamların eserlerinden çok faydalı bir derlemesi var, 2 cilt olarak tercüme edildi. Lakin Adil Alu Hamdan adlı sapığın kitabın giriş kısmında ve dipnotlarda yaptığı felsefî ve kelamî açıklamalar, selef’ten gelen eserlere gölge düşürmektedir.

Yine Sünnet ve Eser Ehlinin Akidesine Dair Risaleler adlı çok faydalı bir derlemesi de tercüme edilmiştir. Ancak bu derlemeyi yapan Adil Alu Hamdan o kadar ahmak birisidir ki, Kahtanî’nin Nuniye’sinden alıntı yaptığı kısımlarda Kahtanî rahimehullah’ın dünyanın düz olduğuna inanmanın tevhid akidesinin gereği olduğuna vurgu yaptığı kısıma da, bunun “icmaya aykırı olduğu” gibi saçma sapan açıklamalarla dipnot düşmüştür. İcma naklettiği şahısların Kahtani’den daha muteahhir olduğu gerçeğini görmezden gelerek saçmalamıştır! Modern Bilimsel Hurafeler adlı kitabımda, çok daha önceden böylesi şüphelere cevap yayınlamıştım. Bu kitabım, batıl ehli tarafından tıpkı diğer kitaplarıma karşı yapıldığı gibi aleyhimde karalama politikası yapıldığından birçok kimselere ulaşmamış, yahut okunması engellenmektedir. Bu sebeple tevhid inancının olmazsa olmazı olan “Dünyanın düz olduğuna iman” esası ile ilgili bâtıl bir icma iddiası şüphesine dair cevabımı, adı geçen kitabımdan buraya naklediyorum. 

Tâ ki Abdulkadir Polat, Ebu Hanzala, Ebu Haris, Murat Gezenler, İbrahim Gadban (Faruk Furkan) gibi şirk ehli oldukları halde kendilerini tevhid ehli gibi tanıtan ve İslam düşmanlarının, müslümanların arasına akide bozmak için soktukları yahut (farkında olmadan onlara uşaklık eden) piyonlara karşı uyanık olunsun! 

Dünyanın Küre Şeklinde Olduğuna Dair İcmâ Şüphesi

İbn Teymiyye, dünyanın küre şeklinde olduğu görüşünü desteklemiş ve imamlıkla nitelediği ve “Rivayetleri bilmekle meşhur âlimlerden, din ilimleri ile ilgili büyük eserler sahibi, Ahmed’in ashabının ikinci tabakasından” dediği bir şahıstan nakilde bulunmuştur. Bu şahıs; Ebu’l-Huseyn Ahmed b. Cafer b. el-Munadi (v.336 h.)’dir.  O şöyle diyor:

Yeryüzünün karadan ve denizden bütün hareketlerinde küre gibi olduğunda icma ettiler.” İbn Hazm’dan da şöyle dediğini nakleder:

Müslümanlardan ilimde imamlık ismini hak eden imamlardan hiçbiri yeryüzünün küre şeklinde olduğuna karşı çıkmamıştır, onlardan bu sözü reddeden bir şey ezberlenmemiştir. Hatta Kur’an ve sünnetten deliller onun küreselliğini belirtmiştir.”  Ve arkasından uzayan sözler söylemiştir.

 Bunun sonradan çıkma bir görüş olması, onu reddetmeye yeter. İmamlardan hiçbir imam böyle bir şey (dünyanın küre olduğunu) söylememiş, Kur’an veya sünnetten de bunu zikreden bir şey gelmemiştir.

İbn Teymiyye ile İbnu’l-Munadi arasında epey bir tarihi zaman farkı vardır. İbn Teymiyye isnad da zikretmemiştir. İbn Teymiyye’den bir asır önce yaşamış olan İbnu’l-Cevzi de İbnu’l-Munadi’nin eserlerine vakıf olduğundan bahsetmiştir. Nitekim İbnu’l-Cevzi de dünyanın küre şeklinde olduğuna dair icmayı, İbnu’l-Munadi’den naklen zikreder.[1] İbnu’l-Munadi’ye ulaşan bir isnad söz konusu değildir.

İbn Munadi (v.336 h.)’den daha önce yaşamış olan, sahabe, tabiin, tebau’t-tabiin ve onlardan sonraki birçok kimseden dünyanın düz olduğuna dair ifadeler bu kitapta nakledilmiştir. Bazı ilim ehli de, dünyanın küre şeklinde olduğu görüşünü açık ifadelerle reddetmişlerdir.

Mesela İbnu’l-Munadi ile muasır olan, İbn Mucahid diye meşhur kıraat imamı Ahmed b. Musa et-Temimî (v.324 h.) rahimehullah şöyle demiştir:

“Şayet dünya küre şeklinde olsaydı, sular onun üzerinde durmazdı.”[2]

Yine İbnu’l-Munadi ile muasır İmam Ebu Abdillah Muhammed b. Salih el-Kahtanî (v.378 h.) rahimehullah, meşhur akide metni olan Nuniyye’de şöyle demiştir:

كذب المهندس والمنجم مثله ... فهما لعلم الله مدعيان

الأرض عند كليهما كروية ... وهما بهذا القول مقترنان

والأرض عند أولي النهى لسطيحة ... بدليل صدق واضح القرآن

والله صيرها فراشا للورى ... وبنى السماء بأحسن البنيان

والله أخبر أنها مسطوحة ... وأبان ذلك أيما تبيان

“Mühendis yalan söyledi, müneccim de onun gibidir. Allah’ın ilmine karşı ikisi de dünyanın küre şeklinde olduğunu iddia ettiler. Her ikisi de bu görüşe bağlandı. Akıl sahipleri katında dünya elbetteki düzdür. Sadık delil ve Kur’ânın açık ifadesi bunu gösterir. Allah onu bir yaygı kılmıştır. Semayı da en güzel şekilde binâ/kubbe yapmıştır. Allah onun düz olduğunu haber vermiştir. Bundan daha açık bir beyan var mıdır?”[3]

Bu ifadeler, İbnu’l-Munadi’den nakledilen – kendisine nispeti sahihse - icma iddiasının yalan olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

İbnu’l-Munadî bu sözü İmam Ahmed’in kendisine nispet etse dahi bu iddia yine kabul edilmez, kitaptan, sünnetten ve sahabe ile tabiine dayanan delil istenirdi. Kitapta ve sünnette bu görüşü destekleyen bir şey yoktur. Bilakis kitap ve sünnette, mücmel ve ayrıntılı olarak bu görüş reddedilmektedir.

İbn Hazm’a gelince, onun durumu malumdur. O, bir takım mutlak ifadeler kullanmıştır. Onun sözlerinden icma değil ihtilaf bulunduğu anlaşılmaktadır.

Herhangi bir şey hakkında kitap veya sünnete dayalı bir icma veya ümmetin selefinden gelen sözler bulunması gerekir. Eğer böyle bir şey değilse o mücerret bir iddadan ibarettir. Bu mesele de böyledir.

İbn Arafe el-Malikî: “Öncekiler dünyanın düz olduğunu, sonrakiler ise küre olduğunu söylediler” demiştir.[4]

Eş-Şankitî bu konu hakkında şöyle demektedir: “Bu meselenin iki açısı vardır:

Birincisi; Müslümanların âlimleri, astronomi âlimlerinin söyledikleri şeyleri idrak etmişlerdir. Lakin bu nakil (kitap ve sünnet) yoluyla veya Kur’ân’dan tüme varım gibi özel delillerle değil, araştırma ve inceleme yoluyla olmuştur. Çünkü müslümanların âlimleri dünyanın küre şeklinde olduğu teorisinden habersiz değildirler ve bu hakikat onlara gizli kalmamıştır.

İkincisi: Bu hakikati bilmekle ve bu teoriyi idrak etmiş olmakla beraber onlardan hiçbirisi bu delaleti Kur’ân veya sünnet naslarına nispet etmemişlerdir.”[5]

El-Mubarekfuri rahimehullah, Enver Şah el-Keşmiri’nin Arfu’ş-Şezi adlı Sunenu Tirmizî şerhinde: “Dünyanın küre şeklinde olduğunda ittifak vardır”[6] sözü hakkında dedi ki:

“Eğer Arfu’ş-Şezi sahibi dünyanın küre şeklinde olduğu hususunda bütün selef ve haleften din imamlarının ittifakını kastediyorsa bu iddianın batıl olduğunda şüphe yoktur. Şayet felsefecilerin ve astronomların ittifakını kastediyorsa, buna da itibar edilmez. Dünyanın küre şeklinde olduğu görüşünde, bu görüşü çürüten başka bakış açıları vardır. Bunu iyi düşün!”[7]

Gerçek şu ki, astronomi ve hesap ehli fizik felsefecileri, dünyanın küre şeklinde olduğu hususunda ihtilaf etmişler, Abbasi’lerin Cehmî halifesi Me’mun’un vazifelendirdiği İbn Harduzbe’den itibaren bazı müslüman astronomlar dünyanın küre şeklinde olduğuna karar vermişler ve bu kanaat İslam Âleminde yaygınlaşmıştır. Bu fizikçilerin bu konudaki ihtilafını bilmeyen Ebu’l-Huseyn İbnu’l-Munadî, ancak bildiği fizikçilerin ittifaklarını zikretmiş, İbnu’l-Cevzi ve ondan sonra da İbn Teymiyye bunu âlimlerin icmaı olarak zikretmişlerdir. Bu yüzden birçok müfessir, Kur’ân, sünnet ve salih seleften gelen; dünyanın düzlüğüne delalet eden ifadelerle, fizikçilerin dünyanın küre şeklinde olduğuna dair sözlerini cem etmeye çalışarak büyük bir hata yapmışlardır. Zira fizikçilerin ve felsefecilerin dünyanın küre şeklinde olduğu teorisi büyük batıldır.

Böylece hak ile batılı cem etmeye çalışanlar başka bir bâtıl ortaya çıkmasına sebep olmuşlardır ki, bu daha da büyük batıldır. Çünkü Kur’ânın bazı ayetlerini bu küre dünya teorisine göre esnetmeye çalışarak yorumlar yapanlar ortaya çıkmış ve batılı hakka benzetmişlerdir. Bu hakka benzeyen, çürük istidlallere dayalı batıl yorumları, selefilik iddiasında olan İbn Useymin, İbn Baz, Tuveycirî, el-Elbani, Abdulmuhsin el-Abbad, gibi âlimlerin kitaplarında ve fetvalarında da görebilirsiniz.

Dünyanın Küre Olduğu Görüşü İslâm Âlimlerinin Değil, Felsefecilerin İddiasıdır

İbnu’l-Cevzi ve İbn Teymiyye’nin, İbnu’l-Munadi’den icma diye naklettiği şey, hesap ehli felsefecilerin sözlerinden başkası değildir. Bununla beraber felsefecilerin de dünyanın küre mi yoksa düz mü olduğu hususunda eskiden beri ihtilaf içinde olduğu bilinmektedir. Nitekim İbnu’l-Verdî (v.852) Haridetu’l-Acaib ve Feridetu’l-Garaib adlı eserinde felsefe ve hendese ehlinin ihtilafını zikrederek şöyle demiştir:

 “Bilginler dünyanın şekli konusunda ihtilaf ettiler. Bazıları onun doğu, batı, güney ve kuzey olmak üzere dört yöne yayılmış ve yüzeyinin düz olduğunu söylediler. Diğerleri onun tepsi şeklinde olduğunu iddia ettiler. Kimisi onun davul gibi olduğunu iddia etti. Bazıları yarım küre şeklinde kubbeye benzediğini, etrafını semanın kuşattığını zikrettiler. Çoğunluk ise dünyanın küre gibi yuvarlak olduğunu, semanın onu her taraftan, yumurtanın akının sarısını kuşattığı gibi kuşattığını söylediler… Bir topluluk da onun çukur gibi olduğunu, ortasının cam gibi olduğunu iddia ettiler.”[8]

Abdulkahir el-Bağdadî (v.429 h.) Allah Teâlâ’nın el-Bâsit ismini açıklarken şöyle demiştir:

“el-Bâsit ismi, dilediği kimseye rızkı bollaştırdığına delalet eder. Yine yeryüzünü yayıp serdiğine de delalet eder. Bu yüzden yeryüzünü “bisât” diye isimlendirmiştir. Felsefeci ve müneccimler ise yeryüzünün düz değil küre olduğunu iddia ederler.”[9]

Adududdin el-Îcî (v.756h.) dünyanın düz olduğunu zikretmiş ve felsefecilerin dünyaya küre diye iddia ettiklerini belirtmiştir.[10]

İbnu’l-Cevzî ise el-Muntazam adlı eserinin baş taraflarında, Ebu’l-Vefa İbn Akil’den naklen, hendese/hesap ehlinin dünyanın küre şeklinde olduğunu söylediklerini zikreder.[11]

Şeyh Yahya el-Hacurî hafazahullah der ki: “Dünyanın dönmesi görüşü Müslümanlardan kaynaklanmamıştır. Bu ancak Yahudilerin, Hristiyanların ve materyalistlerin bir tuzağıdır.”[12]

Şeyh Abdulhamid el-Hacuri bana, dünyanın düz ve sabit olduğu görüşünde olduğunu, Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah’ın da bu görüşte olduğunu söylemiştir.




[1] İbnu’l-Cevzi el-Muntazam (1/183, 184) İbnu’l-Cevzi et-Tabsira (2/173)

[2] İbn Atiyye Muharraru’l-Veciz (6/426)

[3] El-Kahtani, Nuniye (s.33, 245 ile 249. beyitler)

[4] Tefsiru İbn Arafe (2/800)

[5] Şankiti Advau’l-Beyan (8/427)

[6] Keşmiri, Arfu’ş-Şezi (1/191)

[7] El-Mubarekfuri, Tuhfetu’l-Ahvezi (1/424)

[8] Haridetu’l-Acaib (s.40)

[9] Abdulkahir el-Bağdadi Usulu’d-Din (s.124)

[10] El-İcî el-Mevakif (s.199, 217, 219)

[11] El-Muntazam (1/130)

[12] Yahya el-Hacurî, es-Subhu’ş-Şarik (s.202)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)