İbn Teymiyye rahimehullah’ın dediği gibi, bid’at ehlinin sünnet ehline karşı delil getirmeye çalıştığı ayet veya hadisler aslında onların aleyhine delildir!
Muslim, Sahih’inde şöyle rivayet etti: “Amr b. Şerîd,
babasından şöyle dediğini rivayet etti: “Sakif kabilesinin heyeti aradında
cüzzamlı bir adam vardı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona haber göndererek:
“Senin biatini kabul ettik, dönebilirsin” buyurdu.
Bid’at ve şirk ehli, bu hadisi hastalığın bulaşıcı olduğu
iddialarına delil getirmeye çalışıyorlar. Halbuki Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem Sakif heyetindekilere cüzzamlı adamdan uzak durmalarını emretmediği
gibi, onun Medine’ye girmesini, mescidinde namaz kılmasını da yasaklamamıştır! Sadece
onun durumuna merhamet ederek, gelme külfetine girmemesini söylemiştir! Hatta
hadisin zahiri, onun daha önce biat ettiğine delalet etmektedir. Çünkü ona: “Biatini
kabul ettik, dönebilirsin” buyurmuştur. İbn Muflih el-Hanbelî dedi ki: “Ahmed
ve Muslim’in Şerid b. Suveyd radiyallahu anh’den rivayetinde şöyle gelmiştir: “Sakif
heyeti içinde cüzzamlı bir adam vardı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona
haber göndererek: “Senin biatini kabul ettik, dönebilirsin” buyurdu. Onlara
göre bu mensuhtur. Şu da muhtemeldir: İmam Ahmed, ihtiyat olarak müstehap olsa
da, ondan kaçınmanın vacip olmadığını kastetmektedir. Çoğunluğun görüşü budur.
En uygun olan görüş de budur inşaallahu Teâlâ…”
İbn Hubeyre, “Biatini kabul ettik, dönebilirsin” kavli
hakkında dedi ki: “Bu lafız ancak bunun öncesinde biat edildiği durumda
kullanılabilir. Bunun manası ancak şudur: Onun için biat hasıl olmuştur. İnsanlar
onun hastalığı kendilerine bulaştıracağını zannettikleri için, heyettekilerle
beraber gelmemişti. Buradan açıkça anlaşılmıştır ki, ondan uzak durmak gerekmez…
Kadı Iyad da bunun çoğunluğun görüşü olduğunu zikretmiştir.” (İbn Muflih,
el-Adabu’ş-Şer’iyye 3/361)