Es-Seyfu’l-Bettar
Alâ Aduvvi’d-Dini Min Sahihi’s-Sunneti’n-Nebiyyi’l-Muhtâr
Din Düşmanlarının Saldırılarına Karşı Virdler
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbadî
Hutbetu’l-Hâce
بسم الله الرحمن الرحيم
Şüphesiz hamd yalnız
Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin
şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet
verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez.
Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ibadete layık hak ilâh yoktur. O, bir ve
tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve
Rasûlüdür.
“Ey iman edenler!
Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak Müslümanlar olarak
ölünüz.” (Al-i İmran; 102)
“Ey insanlar! Sizi
tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek
ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde
bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz
Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir.” (en-Nisâ; 1),
“Ey iman edenler!
Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak
üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat
ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur.” (el-Ahzâb; 70-71)
Bundan sonra, Şüphesiz
sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu
aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her
sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık da
ateştedir.
Son günlerde paganist kâfirler, cahiliyyenin “bulaşıcı
hastalık” hurafesini hortalatarak pandemi yalanlarıyla İslâm ehlinden de birçok
kimseyi aldatmış ve kendi saflarına katmışlar, maske, mesafe, aşı gibi küfrî
dayatmalarını yoğunlaştırarak iman ehline hayatı zorlaştırmışlardır. Kâfirlerin
dünyayı kuşatan bu hilelerine karşı Allah’tan yardım istemekten başka bir yol
bırakmamışlardır.
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler!
Bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çokça zikredin ki
kurtulasınız!” (Enfal 45)
Bu yüzden ben de, kahir ekseriyeti kâfirleşen dünya halkı
arasında oldukça küçük bir azınlık kalan müslüman kardeşlerimin, günlük olarak
vird edinip okumaları, böylece Allah Azze ve Celle’den yardım talep etmeleri
için bu risaleyi hazırladım ve adını da “es-Seyfu’l-Bettar Ala Aduvvi’d-Dini
Min Sahihi’s-Sunneti’n-Nebiyyi’l-Muhtâr” (Seçilmiş Nebi’nin sahih
sünnetinden, din düşmanlarına karşı keskin kılıç) koydum.
Bu zamanlar, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in haber
verdiği gibi, ancak boğulmak üzere olan kimsenin yaptığı dua gibi dua edenlerin
kurtulabilecekleri zamanlardandır. Allah Azze ve Celle’den bu vird kitabını, mü’minlerin
kurtuluşuna vesile kılmasını dilerim.
Kâfirlere Karşı Allah’tan Yardım
İstemek
( رَبَّنَا لا تُؤَاخِذْنَا
إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلا تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ
عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلا تُحَمِّلْنَا مَا لا طَاقَةَ لَنَا بِهِ
وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا أَنْتَ مَوْلانَا فَانْصُرْنَا عَلَى
الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ )
“Rabbimiz, unutur veya yanılırsak bizi sorumlu tutma!
Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Rabbimiz,
gücümüzün yetmeyeceği şeyi bize taşıtma! Bizden affet, bizi bağışla, bize
merhamet et! Sen bizim mevlâmızsın, kafirler topluluğuna karşı bize yardım et!..”
(Bakara 286)[1]
( رَبّنا
انْصُرْنا عَلَى الْقَوْمِ الْمُفْسِدِينَ )
“Rabbimiz! Şu
fesatçılar topluluğuna karşı bize yardım et!” (Ankebut 30. Ayetinden
iktibas)
رَبَّنَا أعنّا ولا تُعِنْ عَلَينا وانصُرْنا ولا
تَنْصُرْ عَلَينا وامكُرْ لنا ولا تَمْكُرْ عَلَينا واهدنا ويَسِّر الهُدَى إلينا وانصُرْنا
على من بَغَى عَلَينا
“Rabbimiz bize yardım et, bize karşı onlara yardım etme!
Bizi destekle, bize karşı onları destekleme! Bizim lehimize tuzak kur,
aleyhimize tuzak kurma! Bizi hidayet et ve hidayeti bize kolaylaştır. Bize
karşı taşkınlık edenlere karşı bize destek ol.”[2]
اللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ {مُجْرِىَ السَّحَابِ}
سَرِيعَ الْحِسَابِ {هَازِمَ
الأَحْزَابِ} اللَّهُمَّ اهْزِمِ الأَحْزَابَ اللَّهُمَّ اهْزِمْهُمْ وَزَلْزِلْهُمْ
{وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ}
“Allah’ım! Kitabı indiren, bulutları yürüten, hesabı
çabuk gören, grupları hezimete uğratansın, Allah’ım! Düşman gruplarını hezimete
uğrat! Allah’ım! Onları hezimete uğrat, onlara zelzeleler ver, onlara karşı
bize yardım et.”[3]
اللّهُمّ انْصُرْنا عَلَى مَنْ يَظْلِمُنا وخُذْ
مِنْهُ بِثَأْرِنا
“Allah’ım! Bize zulmedenlere karşı bize yardım et ve
onlardan bizim intikamımızı sen al!”[4]
اللّهُمّ انْصُرْنا عَلَى عَدُوِّنا وَأَرِنا فيه ثَأْرِنا
“Allah’ım düşmanlarımıza karşı bize destek ol ve bize bu
konuda intikamını göster.”[5]
اللَّهُمَّ قَاتِلِ الْكَفَرَةَ الَّذِينَ يَصُدُّونَ
عَنْ سَبِيلِكَ وَيُكَذِّبُونَ رُسُلَكَ ولا يؤمنون بوَعْدِكَ اللَّهُمَّ خالِفْ بين
كلمتهم وأَلْقِ في قلوبِهِمُ الرعبَ وَاجْعَلْ عَلَيْهِمْ رِجْزَكَ وَعَذَابَكَ إِلَهَ
الْحَقِّ اللَّهُمَّ قَاتِلْ الْكَفَرَةَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ
“Allah’ım! Senin yolundan alıkoyan, rasullerini yalanlayan,
vaadine inanmayan kâfirleri katlet! Allah’ım! Onların söz birliklerini dağıt,
kalplerine korku at, cezalandırman ve azabını onların aleyhine kıl ey hak olan
ilah! Allah’ım! Kendilerine kitap verilen kâfirleri öldür!”[6]
اللَّهُمَّ
إِنِّي نعُوذُ
بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الْعَدُوِّ وَشَمَاتَةِ الْأَعْدَاءِ
“Allah’ım!
Muhakkak ki bizler borcun galebesinden, düşmanların galip gelmesinden ve
düşmanların dalga geçmelerinden sana sığınıyoruz!”[7]
اللَّهُمَّ إني أعُوذُ بِكَ أنْ أمُوتَ فِي سَبِيلِكَ
مُدْبِراً
“Allah’ım!
Muhakkak ki ben senin yolundan yüz çevirmiş olarak ölmekten sana sığınırım.”[8]
( رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْراً وَثَبِّتْ
أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ)
“Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımıza sebat ver
ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!” (Bakara 250)
( رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا
فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
)
“Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki hatalarımızı
bağışla, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirler toplumuna karşı bize yardım et!”
(Al-i İmran 147)
Düşmandan Korkulduğu Zaman Söylenecek Şeyler
( حَسْبُنَا
اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ )
“Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.” (Al-i İmran
173)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
( إِنَّمَا
ذَلِكُمُ الشَّيْطَانُ يُخَوِّفُ أَوْلِيَاءَهُ فَلَا تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِنْ
كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ)
“İşte o şeytandır ki ancak kendi velilerini korkutur; eğer
mü’min iseniz onlardan korkmayın, benden korkun!” (Al-i İmran 175)
Düşmanlar Tuzak Kurduğu Zaman Söylenecek Şeyler
( وَأُفَوِّضُ
أَمْرِي إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ )
“Ben
işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir.”
(Mu’min/Gafir 44)
Düşmanlar Öldürmek İstediği Zaman Söylenecek Şeyler
( رَبِّ
نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ )
“Rabbim! Beni zalimler topluluğundan kurtar.” (Kasas 21)
Bir Yola Girince Söylenecek Şeyler
( عَسَى
رَبِّي أَنْ يَهْدِيَنِي سَوَاءَ السَّبِيلِ )
“Umarım, Rabbim beni
doğru yola iletir” (Kasas 22)
Düşmanların Sayısı Çok, Müslümanların Sayısı Az
Olduğu Zaman Söylenecek Şeyler
( رب إني
مَغْلُوبٌ فَانْتَصِرْ )
“Rabbim! Muhakkak ki ben yenik düştüm, bana yardım et.”
(Kamer 10)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
(كَمْ
مِنْ فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ
الصَّابِرِينَ )
“Nice az olan topluluk Allah’ın izniyle çok olan
topluluğu yenmiştir; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir!”” (Bakara 249)
( أَلا إِنَّ
نَصْرَ اللَّهِ قَرِيبٌ )
“Dikkat edin! Muhakkak ki Allah’ın yardımı yakındır.”
(Bakara 214)
Düşman Topluluğu Görülünce Söylenecek Şeyler
( هَذَا مَا وَعَدَنَا اللَّهُ
وَرَسُولُهُ وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ )
“Bu Allah’ın ve rasulünün bize vaad ettiğidir! Allah ve
rasulü doğru söylemişlerdir.” (Ahzab 22)
Kâfirlere Karşı Müslümanların Şiarı
حم
لَا يُنْصَرُونَ
“Hâ Mîm, Onlar yardım görmezler!”[9]
Kâfirler Bir Ülkeye Musallat Oldukları Zaman
Söylenecekler
( عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا
رَبَّنَا لا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ وَنَجِّنَا بِرَحْمَتِكَ
مِنَ الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ)
“Biz yalnızca Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, bizi
zulmeden bir kavim için bir fitne kılma ve rahmetinle bizi o kâfirler
topluluğundan kurtar.” (Yunus 85-86)
Düşmanla Karşı Karşıya Gelince Söylenecek Şeyler
اللّهُمَّ أَنْتَ عَضُدُنا وَأَنْتَ نَصيرُنا بِكَ نحولُ وَبِكَ نصولُ
وَبِكَ نقاتِل
“Allah’ım! Sen bizim destekçimizsin, sen bizim
yardımcımızsın. Senin adınla hamle yapar, senin yardımınla saldırır ve senin
adınla savaşırız.”[10]
Korku Anında ve Kâfirlerin Şerri Yaklaştığı Zaman
Söylenecek Şeyler
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ
“Allah’tan başka
ibadete layık hak ilah yoktur.”[11]
Bir Topluluktan Korkulduğu Zaman Söylenecekler
اللّهُمَّ إِنا نَجْعَلُكَ في نُحورِهِم وَنَعوذُ بِكَ مِنْ شُرورِهمْ
“Allahım! Senin, onların karşısına dikilmeni istiyoruz.
Onların şerlerinden sana sığınıyoruz"
[12]
Kâfirler Müslümanları Kuşatıp Öldürmek İstedikleri
Zaman Söylenecekler
اللَّهُمَّ اِكْفِنَاهمْ بِمَا شِئْتَ
“Allah’ım! Dilediğin şekilde bizim için onlara karşı kâfî gel.”[13]
Büyüklenen Kâfirlere Karşı Bedduâ
اللَّهُمَّ مَزِّقْهُم كُلّ مُمَزَّق
“Allah’ım! Onları
paramparça et.”[14]
Kâfirler Müslümanları Allah Azze ve Celle’ye İtaatten
Alı Koyunda Söylenecekler
مَلأَ اللَّهُ بُيُوتَهُمْ وَقُبُورَهُمْ نَاراً
“Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun!”[15]
Kâfirlerin Bölgesine Girince Söylenecekler
اللَّهُ أَكْبَرُ خَرِبَتْ [خَيْبَرُ] إِنَّا إِذَا نَزَلْنَا بِسَاحَةِ
قَوْمٍ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ
“Allah en büyüktür. (Hayber)[16]
harab olsun! Muhakkak ki biz bir kavmin sahasına inersek uyarılanların sabahı
ne kötü olur!”[17]
Müslümanlara Hakaret ve Eziyet Edenlere Beddua
اللَّهُمَّ
سَلِّطْ عَلَيْهِ كَلْبًا مِنْ كِلَابِكَ
“Allah’ım! Ona köpeklerinden bir köpeği musallat et.”[18]
اللَّهُمَّ عليك بـ[الكافرين] (ثلاثا)
اللَّهُمَّ عليك بـ فلان وفلان
“Allah’ım! Kâfirleri sana havale ediyorum. (Üç defa)
Allah’ım falan ve filanı sana havale ediyorum. (Burada isimleri söylenir)”[19]
Kâfirler İlahlarıyla ve Dünyalarıyla Övündükleri
Zaman Söylenecekler
اللَّهُ أَعْلَى وَأَجَلُّ اللَّهُ
مَوْلاَنَا وَلاَ مَوْلَى لَكُمْ
“Allah daha üstün ve daha yücedir. Allah bizim mevlâmızdır,
sizin ise mevlânız yoktur.”[20]
Allah’tan Şehadet İstemek
اللَّهُمَّ
ارْزُقْنِي شَهَادَةً فِي سَبِيلِكَ
“Allah’ım! Beni senin yolunda şehit olmakla rızıklandır.”[21]
Düşmanla Karşılaşınca Allah’tan Yardım İstemek
اللَّهُمَّ آتنا مَا وَعَدْتَنا اللَّهُمَّ أَنْجِزْ لنا مَا وَعَدْتَنا
اللَّهُمَّ إِنْ تَهْلِكْ هَذِهِ الْعِصَابَةُ مِنْ أَهْلِ الإِسْلاَمِ لاَ تُعْبَدْ
في الأَرْضِ
“Allah’ım! Bize vaad ettiğini bize ver! Allah’ım! Bize
vaad ettiğini gerçekleştir. Allah’ım! Eğer İslam ehlinden bu grup helak olursa bu
yerde sana ibadet edilmez.” (Kıbleye dönüp eller açılarak söylenir)[22]
Müslümanların Beldeleri Kuşatıldığı Zaman
Söylenecekler
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ و اللَّهُ أَكْبَرُ
“Allah’tan başka ibadete layık hak ilah yoktur, Allah en
büyüktür.”[23]
Esaret ve Sıkıntı Altındaki Müslümanlar İçin Duâ
اللَّهُمَّ
أَنْجِ فلان بن فلان اللَّهُمَّ أَنْجِ الْمُسْتَضْعَفِينَ
مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اللَّهُمَّ اشْدُدْ وَطْأَتَكَ عَلَى الكافرين اللَّهُمَّ اجْعَلْهَا
{عليهم} سِنِينَ كَسِنِي يُوسُفَ
“Allah’ım! (Falan oğlu filanı)[24]
kurtar. Allah’ım! Zayıf düşürülen mü’minleri kurtar. Allah’ım! Kâfirlere[25]
şiddete uğrar ve onları ez. Allah’ım! Onlara Yusuf (aleyhi's-selâm)’ın kıtlık
seneleri gibi kıtlık ver.”[26]
Yardım ve Desteğinden Dolayı
Allah’a Övgü
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
(يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا
اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَاءَتْكُمْ جُنُودٌ فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ
رِيحاً وَجُنُوداً لَمْ تَرَوْهَا وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيراً)
“Ey iman
edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı
da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik.
Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi.” (Ahzab 9)
( يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُواْ اذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ هَمَّ قَوْمٌ أَن يَبْسُطُواْ
إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ فَكَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَعَلَى
اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ )
“Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün.
Hani bir topluluk üzerinize ellerini uzatmayı kastetmişti de onların ellerini
sizden çekmişti. Allah’tan sakının! Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.”
(Maide 11)
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ أَعَزَّ جُنْدَهُ ونَصَرَ عَبْدَهُ
وَغَلَبَ الأَحْزَابَ وَحْدَهُ فَلاَ شيء بَعْدَهُ
“Allah’tan başka ibadete layık hak ilah yoktur. O birdir!
Ordusunu aziz kılmış, kulunu desteklemiş, tek başına gruplara galip gelmiştir.
Ondan sonra bir şey yoktur.”[27]
إِنَّ
اللَّهَ قَدْ كَفَى وَأَحْسَنَ
“Muhakkak ki Allah en güzel şekilde kâfî gelmiştir.”[28]
اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ كُلُّهُ اللَّهُمَّ لاَ قَابِضَ لِمَا بَسَطْتَ
وَ لاَ بَاسِطَ لِمَا قَبَضْتَ وَ لاَ هَادِيَ لِمَا أَضْلَلْتَ وَ لاَ مُضِلَّ لِمَنْ
هَدَيْتَ وَ لاَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ وَ لاَ مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ وَ لاَ مُقَرِّبَ
لِمَا بَاعَدْتَ وَ لاَ مُبَاعِدَ لِمَا قَرَّبْتَ اللَّهُمَّ ابْسُطْ عَلَيْنَا مِنْ
بَرَكَاتِكَ وَرَحْمَتِكَ وَفَضْلِكَ وَرِزْقِكَ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ النَّعِيمَ
الْمُقِيمَ الَّذِي لاَ يَحُولُ وَ لاَ يَزُولُ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ النَّعِيمَ
يَوْمَ الْعَيْلَةِ وَالأَمْنَ يَوْمَ الْخَوْفِ اللَّهُمَّ إِنِّي عَائِذٌ بِكَ مِنْ
شَرِّ مَا أَعْطَيْتَنَا وَشَرِّ مَا مَنَعْتَ اللَّهُمَّ حَبِّبْ إِلَيْنَا الإِيمَانَ
وَزَيِّنْهُ فِي قُلُوبِنَا وَكَرِّهْ إِلَيْنَا الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ
وَاجْعَلْنَا مِنْ الرَّاشِدِينَ اللَّهُمَّ تَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ وَأَحْيِنَا مُسْلِمِينَ
وَأَلْحِقْنَا بِالصَّالِحِينَ غَيْرَ خَزَايَا وَ لاَ مَفْتُونِينَ اللَّهُمَّ قَاتِلْ
الْكَفَرَةَ الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ رُسُلَكَ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِكَ وَاجْعَلْ
عَلَيْهِمْ رِجْزَكَ وَعَذَابَكَ اللَّهُمَّ قَاتِلْ الْكَفَرَةَ الَّذِينَ أُوتُوا
الْكِتَابَ إِلَهَ الْحَقِّ
“Allah’ım! Hamdin tamamı sana aittir! Allah’ım! Senin
genişlettiğini daraltacak yoktur. Senin daralttığını genişletecek yoktur. Senin
saptırdığını hidayet edecek yoktur. Senin hidayet ettiğini saptıracak yoktur.
Senin mani olduğuna verecek yoktur, senin verdiğine de mani olacak yoktur.
Senin uzaklaştırdığını yakınlaştıracak yoktur, senin yakınlaştırdığını da
uzaklaştıracak yoktur. Allah’ım! Bereketlerini, rahmetini, lütfunu ve rızkını
üzerimize genişlet. Allah’ım! Senden değişmeyen ve yok olmayan kalıcı nimetleri
istiyorum. Allah’ım! Senden yoksulluk gününde nimet, korku gününde güven
istiyorum. Allah’ım! Bize verdiklerinin şerrinden ve bize vermediklerinin
şerrinden sana sığınıyorum. Allah’ım! Bize imanı sevdir ve kalplerimizin zineti
kıl. Küfrü, günahları ve isyanı bize sevdirme! Bizi doğru yola erişenlerden
kıl. Allah’ım! Bizi müslümanlar olarak vefat ettir, bizi müslümanlar olarak
yaşat ve bizi utanç söz konusu olmadan ve fitneye düşmeksizin salihler arasına
kat. Allah’ım! Rasullerini yalanlayan ve senin yoluna engel olan kâfirleri katlet!
Cezalandırmanı ve azabını onlar aleyhine kıl. Allah’ım! Kendilerine kitap
verilen kâfirleri öldür!”[29]
[1]
Bkz.: Sahihu Muslim (179, 129, 1339)
[2]
Sahih. Ahmed (1/22) Ebû Dâvûd (1511,
5101) Nesâî Amelu’l-Yevm ve’l-Leyle (607) Tirmizî (3551) İbn Mâce (3830) İbn
Hibbân (947-48) Hâkim (1/519-20) İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan
[3]
Sahih. Buhârî (2775, 3889, 6029,
7051) Muslim (1741-42) Abdullah b. Ebi Evfa radiyallahu anh’den.
[4]
Hasen. Tirmizî (2783)
[5]
Sahih. Buhârî Edebu’l-Mufred (650)
Hâkim (1/704, 2/154)
[6]
Sahih. Ahmed (3/424) Rifa’a b. Rafi ez-Zurakî
radiyallahu anh’den. İbn Huzeyme (1100) Abdurrahman b. Abd el-Karî radiyallahu
anh’den.
[7]
Sahih. Ahmed (2/173) Nesâî (5475,
5487) Abdullah b. Amr radiyallahu anhuma’dan.
[8]
Sahih. Ebû Dâvûd (1552-53) Nesâî
(5531-32) Ahmed (3/427) İbn Ebi Asım el-Cihad (269) Hâkim (1948) Ebu’l-Yeser
radiyallahu anh’den.
[9]
Sahih. Ahmed (4/65, 377) Tirmizî
(1682) Ebû Dâvûd (2597) Nesâî Amelu’l-Yevm ve’l-Leyle (617) İbnu’l-Carud (1063)
Hâkim (2/107) İbn Sa’d Tabakat (2/72) Abdurrazzak (9467) İbn Ebî Şeybe (14/414)
el-Muhelleb b. Ebi Sufra, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından
birinden rivayet etmiştir.
[10]
Sahih. Tirmizî (3584) Ahmed (3/184)
İbn Hibbân (4761) Ebû Ya'lâ (2904, 2949, 3133) Ebu Avane (4/217, 514) Ebû Dâvûd
(2632) Nesâî el-Amel (604) Ziyâu'l-Makdisî el-Muhtâre (2360-62) Enes b. Malik
radiyallahu anh’den.
[11]
Sahih. Buhârî (3168, 3405, 6650,
6716) Muslim (2880) Zeyneb bt. Cahş radiyallahu anha’dan.
[12]
Sahih. Ebû Dâvûd (1537) İbn Hibbân
(4765) Ahmed (4/414) Tayalisi (524) Hâkim (2/145) Ebu Musa el-Eşarî radiyallahu
anh’den.
[13]
Sahih. Muslim (3005) Suheyb
radiyallahu anh’den.
[14]
Sahih. Buhârî (64, 2781, 4162, 6836)
Ebu Avane (4/271) İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan.
[15]
Sahih. Buhârî (5917, 4169, 3802,
2714) Muslim (627) Ali radiyallahu anh’den.
[16]
Burada kâfirlerin şehrinin veya bölgesinin adı zikredilir ve bu dua eller
kaldırılarak üç defa söylenir.
[17]
Sahih. Buhârî (364, 585, 905, 2785,
2829, 3447, 3961, 3962, 3964) Muslim (1365) Enes b. Malik radiyallahu anh’den.
[18]
Hasen. İbn Kanî Mu’cem (1188) Hâkim
(3984) Ebu Akrab radiyallahu anh’den.
[19]
Sahih. Buhârî (237, 498, 2776, 3014,
3641) Muslim (1794) İbn Mes’ud radiyallahu anh’den.
[20]
Sahih. Buhârî (2874, 3817) Ebu Avane
(4/323) el-Bera b. Azib radiyallahu anh’den.
[21]
Sahih. Buhârî (1890) Malik (989) Ömer
radiyallahu anh’den.
[22]
Sahih. Muslim (1763) İbn Abbas
radiyallahu anhuma’dan.
[23]
Sahih. Muslim (2920) Ebu Hureyre radiyallahu
anh’den.
[24]
Burada kurtulması için dua edilen kimsenin ismi söylenir.
[25]
Burada kafir gruplar zikredilebilir.
[26]
Sahih. Buhârî (771, 2774, 4322, 5847,
6030) Muslim (675)
[27]
Sahih. Buhârî (3888) Muslim (2724)
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den.
[28]
Sahih. Muslim (4706) Enes radiyallahu
anh’den.
[29]
Sahih. Ahmed (3/424) Buhârî Edebu’l-Mufred
(699) Hâkim (1868, 4308) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (6/156) Bezzar (3724) Taberânî
Mu'cemu'l-Kebîr (4549) Beyhakî el-İtikad (s.152) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ
(10/127) İbn Ebi Asım es-Sunne (381) Rifa’a b. Rafi ez-Zurakî radiyallahu
anh’den.