Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

17 Nisan 2020 Cuma

Bedevîlerin Türleri ve Özellikleri


İNANÇSIZ BEDEVİLERİN ÖZELLİKLERİ

Bedevi; İslam’ın üstün ahlakından, hayâsından, sevgi ve saygısından habersizdir. Hayatını sadece canlı bir organizma olarak sürdürür, bu tür insanlar; mide ve zevkinden başka bir şey düşünmez. İlkeleri olmadığı gibi hiçbir kural da tanımaz. Çıkarı dışındaki konularda aklını çok az kullanabilen bir bireylerdir.

Bedeviler;

a) İslam’ı, çıkarı için menfaat aracı yapar.

b) Cehalete çok yatkındır, örneğin bir büyüğün hatta Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in bile şeref ve itibarını bilmez.

c) İhtiyacına çok şiddetli olarak yönelir, vurunca şiddetli vururlar,

d) Karşısındaki saygın ve ünlü bir lider veya âlim de olsa yakasını tutarak, inciteceğini düşünmeden ihtiyacını ister,

e) Hayır için bir şey verse boşa gittiğine inanır,

f) Görünüşte İslama inansa da karşıyı daima minnet altında bırakır,

g) Bir işten menfaat sağladıkça; neşeli ve ben de varım der, ama bir zarar ve sıkıntı ile karşılaşınca elindeki işi hatta ortamı terk eder ve aleyhte yaygara koparır.

h) Kâbe de olsa, gereken saygıyı göstermez, Kâbeye bile sıradan bir yermiş gibi bakar, bir mescide bile idrar yapmakta bir sakınca görmez.

ı) Namaza dursa da; imam namazda, bedevi aleyhine bir ayet okusa namazı bırakır ve okuyan imama bile vurur, Eğer bir sonraki ayet lehine olsa da onun vahiy olduğunu bilmez ama vurduğu sopanın fayda ettiğini söyleyebilir.

i) Birinin eşini beğense hoş olmayan bir teklifte bulunmada hiçbir sakınca görmez, çünkü aile kutsiyetini tanımaz, hayâ ve namus kavramı yoktur, nikâh ve önemini bilmez.

j) Ticari ilişkilerinde haram ve helal sınırına bakmadan çıkarını ön planda tutar,

k) Gayri meşru tüm işleri kar sağladıkça iyi olarak görür ve buna sahip olmak için dua bile eder,

l) Gasp ettiği bir şey ister para, ister mal, ister eşya olsun bunu kendisine bir hak olarak görür,

m) Eşi eğer bir kız doğursa eşini suçlar ve hem eşine, hem de kızına değer vermez.

Bedevi kategorisine girenler ise;

a) Kurana vahiy olarak değil de tarihin bir ürünü olarak bakanlar,

b) İslamın emirlerini zamanı geçmiş olarak görenler, Kur’ânı çağ dışı kabul edenler ve Kuranda ve ibadetlerde reform isteyenler,

c) Peygamberi sıradan bir insanmış gibi görenler,

d) Hayâ, namus, ahlak ve kural diye bir şey tanımayanlar, 

e) “Ben de müslümanım ama bana göre emirler ve ibadetler şöyle veya böyle olmalı” diyenler,

f) İslamı terör mantığı ile bağdaştıranlar,

g) Asabiyet (ırkçılık ve taassub) ruhunu İslam kardeşliğinin üzerinde tutanlar,

h) Vurun ha! Denilince haklı veya haksızlılığına bakmadan toplu saldırıda bulunanlar vs.

Bu bedevi mantıklı insanlar yalnız çöl Araplarına mensup değildir;

a) En modern ülkede,

b) En üstün teknolojiye,

c) En üstün mevkie sahip olsalar bile

d) İnanç ve amel bakımından yukarıdaki özellikleri taşıdıkça bu kategori de yer alırlar.

Her müslüman; İnançsız bedevilerin özelliklerini iyi bilmeli ve bunları İslamın medenileştirdiğini görebilmeli, Kendisinde bedevilikten bir özellik varsa terk etmeli, Olgun bir müslüman özelliğini kazanmaya çalışmalıdır.

Sonuç olarak günümüzün bedevileri çölden çok çölleşmiş bir kalp sahibi olarak cehalet, inkâr, nifak, döneklik, menfaatçilik, hayâsızlıkla özleşmiş ayrıca para, silah ve gücü put yaparak çok tanrıcılıkta da şaşılacak kadar ileri gitmişlerdir. Tebliğe karşı çok rahatsız olurken bunun dışındaki her alanda zevk, sefa, eğlence için adeta yarış ederler. Unutmayalım ki eski bedevileri İslam medenileştirdiği gibi yeni bedevileri de ancak İslam medenileştirebilir.

İNANÇLI BEDEVİLERİN ÖZELLİĞİ

İnanan bedeviler ise;

a) Allaha ulaşmak için yollar ararlar,

b) Verilen emirleri eksiltmeden ve de arttırmadan yaparlar.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)