Asrımızda cehaletin yayılıp, bid’at ehlinin dini hevâlarına
alet etmeleri galip geldiğinden, Haricilik ve Mürcie fırkaları ile ilgili bâtıl
ithamlar da yaygınlaşmıştır. Tevhid ve Sünnet ehli olan müslümanlar Allah’ın
izniyle söz konusu şaibelerden uzaktırlar. Bu bâtıl ve cahilce şaibeler şu
şekildedir:
1- Muasir Haricîler, küfürlerine hükmettikleri muayyen bazı
şahısları tekfir etmemeyi Mürcielik olarak lanse etmekte ve yine Maide 44. Ayetindeki
müteşabihe tutunarak yöneticileri tekfir edenler, tekfir etmeyenleri: “Tagutu
tekfir etmiyorlar, bu yüzden kafirdirler” veya biraz daha ehven olanları: “Tagutu
tekfir etmedikleri için mürciedirler” diyorlar.
Cevap: Ümmetin salih selefinin menhecinde, kendisini İslam’a
nispet eden bir kimseyi mürtet manasında tekfir etmek söz konusu olmamıştır. Ancak
müslümanlar arasında zındık/münafıklar eskiden de, şimdi de vardır. Bu sebeple
selef, zındıkların küfre girdikleri konularda bazı muayyen kimseler hakkında “kafir
oldu” tabirini kullanmışlardır. Ancak mürtet hükmünü ancak İslam Kadıları
uygulardı. Bununla beraber, selef imamları, zındıklık veya münafık küfrüne
hükmettikleri şahıslar hakkında, kendileri gibi hükmetmeyen kimselere “Mürcie”
ithamında bulunmamışlardır. Böyle bir örnek söz konusu değildir, zira bu itham
tam bir cahilliktir. Selef ancak; amelleri imandan saymayan, imanın artıp
eksilmesini kabul etmeyen, imanda istisna yapmayan kimseler gibi, iman
akidesinin prensiplerinde batıla sapmış kimselere Mürcie diyordu.
Tagutu tekfir meselesine gelince, müslümanların yöneticilerini
tagut oldukları için kafir ilan etmek ve onları tekfir etmeyenleri; “tagutu
tekfir etmeme gerekçesiyle” sapık veya kafir görmek ancak son asırlarda çıkmış
başka bir cahilliktir. Maide 44. Ayetini müteşabih manada hevâlarına alet eden
ilk hariciler dahi, “Tagutu tekfir etmeyen sapıktır veya kafirdir” diye bir iddiada
bulunmamıştır. Zira Allah’ın kitabında tagutu tekfirin manası, tagutu tekfir
değil, inkar etmektir.
2- Muasır Mürcie, muayyen şahıslar hakkında, kanlarını,
mallarını helal sayma söz konusu olmaksızın “Münafık”, “Zındık”, “Bid’at ehli”,
“Sapık”, “Fasık” gibi tabirlerin kullanılmasını Haricilik olarak lanse
etmektedir. Bu da mürcienin selefin menheci hakkındaki cahilliğidir. Zira
ümmetin ashabdan, tabiinden ve müçtehit imamlardan selefinin uygulamalarını
araştıran herkes bunun örneklerini bütün açıklığıyla görür. Selef, bid’ate
sapanları şahsen, ismen ilan etmiş, sapık, münafık, zındık, fasık gibi
tabirleri muayyen şahıslara kullanmıştır. Selef imamlardan hiç kimse muayyen
şahıslara bu tabirleri kullanmanın “Haricilik” olduğunu söylememiştir.
Böylece anlaşılıyor ki, kendilerini Selefiliğe nispet
ettikleri halde selefin menheci hususundaki koyu cehaletleri sebebiyle,
dosdoğru yolu tutan Hadis Ehli Selefî’leri “Harici” ve “Mürcie” ithamı yapan ne
kadar çok geri zekâlı vardır!