İbn Ebi Ömer el-Adenî rahimehullah, Musned’inde; Bişr b.
es-Serî – es-Sevrî – Abdurrahman b. Âbis – Ebu İyas isnadıyla rivayet ediyor:
“Abdullah b. Mes'ûd radiyallahu anh hutbesinde şöyle derdi:
إِنَّ أَصْدَقَ الْحَدِيثِ
كَلَامُ اللَّهِ، وَأَوْثَقُ العُرى كَلِمَةُ التَّقْوَى، وخير الملل ملة إبراهيم عليه
السلام، وَأَحْسَنُ الْقَصَصِ هَذَا الْقُرْآنُ، وَأَحْسَنُ السُّنَنِ سُنَّةُ محمَّد
صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَأَشْرَفُ الْحَدِيثِ ذكر الله تعالى، وَخَيْرُ
الْأُمُورِ عَزَائِمُهَا، وَشَرُّ الْأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا، وَأَحْسَنُ الهَدي هَدي
الأنبياء عليهم الصلاة والسلام، وأشرف الموت قتل الشهداء، وأغير الضَّلَالَةِ الضَّلَالَةُ
بَعْدَ الْهُدَى، وَخَيْرُ الْعَمَلِ أَوِ الْعِلْمِ -شَكَّ بِشْرٌ-، مَا نَفَعَ، وَخَيْرُ
الهُدى مَا اتُّبِعَ، وَشَرُّ الْعَمَى عَمَى الْقَلْبِ، وَالْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ
مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى، وَمَا قَلَّ وكفى خير مما أكثر وألهى. ونفس تنجيها خير من
إمارة لا تحصيها، وشر الغِيْلة الغِيْلة عِنْدَ حَضْرَةِ الْمَوْتِ، وَشَرُّ النَّدَامَةِ
ندامةٌ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمِنَ النَّاسِ مَنْ لَا يَأْتِي الْجُمُعَةَ أَوِ الصَّلَاةَ
إلَّا دُبُرا، وَلَا يَذْكُرُ اللَّهَ تعالى إِلَّا هُجْرًا، وَأَعْظَمُ الْخَطَايَا
اللِّسَانُ الْكَذُوبُ وَخَيْرُ الغنى غنى النفس، وخير الزاد التقوى، ورأس الحكمة مخافة الله تعالى، وَخَيْرُ مَا أُلقي فِي الْقَلْبِ
الْيَقِينُ، والرَّيب مِنَ الْكُفْرِ، والنَّوْح مِنْ عَمَلِ الْجَاهِلِيَّةِ، والغَلول
مِنْ جَمْرِ جَهَنَّمَ، وَالْكَنْزُ كَيٌّ مِنَ النَّارِ، والشِعر مَزَامِيرِ إِبْلِيسَ،
وَالْخَمْرُ جِمَاعُ الْإِثْمِ، وَالنِّسَاءُ حَبَائِلُ الشَّيْطَانِ، وَالشَّبَابُ
شُعْبَةٌ مِنَ الْجُنُونِ، وَشَرُّ الْمَكَاسِبِ مكاسب الربا، وشر المآكل مأكل مَالِ
الْيَتَامَى، وَالسَّعِيدُ مَنْ وُعِظَ بِغَيْرِهِ، وَالشَّقِيُّ مَنْ شَقِيَ فِي بَطْنِ
أُمِّهِ، وَإِنَّمَا يَكْفِي أحدَكم مَا قَنَعَتْ بِهِ نَفْسُهُ، وَإِنَّمَا يَصِيرُ
إلى موضع أربعة أذرع، وخير الأمر ناجزه، وَأَمْلَكُ الْعَمَلِ خَوَاتِمُهُ، وَشَرُّ
الرَّوَايَا رَوَايَا الْكَذِبِ، وَكُلُّ مَا هُوَ آتٍ قَرِيبٌ، وَسِبَابُ الْمُسْلِمِ
فُسُوقٌ، وَقِتَالُهُ كُفْرٌ، وَأَكْلُ لَحْمِهِ مِنْ مَعَاصِي الله تعالى، ولحرمة
ماله كحرمة دمه، ومن يتألَّ على الله تعالى يُكَذِّبْهُ، وَمَنْ يَغْفِرْ يَغْفِرِ
اللَّهُ لَهُ، وَمَنْ يَعْفُ يَعْفُ اللَّهُ عَنْهُ، وَمِنْ يَكْظِمِ الْغَيْظَ يأجره
الله تعالى، ومن يصبر على الرزايا يعنه الله عَزَّ وَجَلَّ، وَمَنْ يَعْرِفِ الْبَلَاءَ
يَصْبِرْ عَلَيْهِ، وَمَنْ لَا يعرفه ينكره ومن ينكره يضيعه الله تبارك وتعالى، وَمَنْ
يَتْبَع السُّمْعَةَ يُسَّمعُ اللَّهُ بِهِ، وَمَنْ ينو الدنيا تعجزه، ومن يطع الشيطان
يعص الله عَزَّ وَجَلَّ، ومن يعص الله تعالى يعذبه
"Muhakkak ki sözlerin en doğrusu Allah'ın kelâmıdır.
Kulpların en sağlamı takva kelimesidir. Dinlerin en hayırlısı İbrahim
aleyhi's-selâm'ın dinidir. Kıssaların en güzeli bu Kur'ân'dır. Sünnetlerin en
güzeli Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in sünnetidir. Sözlerin en
şereflisi Allah'ı zikirdir. İşlerin en hayırlısı azimetlerdir (zor olanlardır).
İşlerin en kötüsü ise bid’atlerdir. Yolların en güzeli nebilerin
(aleyhimu's-selâm) yoludur. Ölümün en şereflisi şehitlerin öldürülmesidir.
Sapıklıkların en çirkini hidayetten sonra sapmaktır. Amellerin -ya da
ilimlerin- en hayırlısı, faydalı olanıdır. Yolların en hayırlısı takip edilen
yoldur. Körlüğün en kötüsü kalp körlüğüdür. Yüksek el (veren el) alçak elden
(alan elden) daha hayırlıdır. Az olup ihtiyaç karşılayan mal, çok olup azdıran
maldan daha hayırlıdır. İhya edeceğin bir can, altından kalkamayacağın
emirlikten daha hayırlıdır. Tövbelerin en kötüsü, ölüm anındaki tövbedir.
Pişmanlıkların en kötüsü, kıyamet günündeki pişmanlıktır. İnsanlardan öyleleri
vardır ki, Cumaya veya namaza ancak vakti çıktıktan sonra gelirler. Allah'ı
ancak gönülsüz olarak zikrederler. Hataların en büyüğü, yalanı alışkanlık
haline getirmiş dildir. Zenginliklerin en hayırlısı gönül zenginliğidir.
Azıkların en hayırlısı takvadır. Hikmetin başı Allah korkusudur. Kalbe atılan
duyguların en hayırlısı yakin/kesin kanaattir. Kuşku küfürdendir. Ağıt yakıp
feryâdü figan etmek Cahiliye âdetlerindendir. Ganimet malına hıyanet, cehennem
ateşine düşmenin sebeplerindendir. Kenz (zekâtı ödenmeyen mal), ateşten bir
parçadır. Şiir, İblis'in nâmelerinden bir nâmedir. İçki bütün günahların
anasıdır. Kadınlar, şeytanın tuzaklarıdır. Gençlik delilikten bir şubedir.
Kazançların en kötüsü, faizli kazançlardır. Yiyeceklerin en kötüsü, yetimlerin
mallarını yemektir. Talihli kişi, başkalarından ders alan kimsedir. Talihsiz
ise annesinin karnında talihsiz yazılandır. Sizden birinize yalnız nefsinin
kanaat ettiği mal yeter. Sonunda mutlaka dört arşınlık bir yere varacaktır.
İşlerin en hayırlısı sonu hayırlı olandır. Amellerin özü, neticeleridir. En
kötü rivayetler, yalan rivayetlerdir. Her gelecek yakındır. Müslüman'a sövmek
fasıklık; onunla savaşmak küfür; etini yemek (gıybetini yapmak) da Allah'a
isyana girer. Müslüman'ın malı da canı gibi kutsaldır. Kim Allah adına yemin
ederse, (Allah) onu yalancı çıkarır. Kim birini bağışlarsa, Allah da onu
bağışlar. Kim affederse, Allah da onu affeder. Kim öfkesini tutarsa, Allah Teâlâ
onu mükâfatlandırır. Kim musibetlere sabrederse Allah Azze ve Celle ona yardım
eder. Musibeti tanıyan, ona karşı sabreder. Kim musibeti bilmezse, onu inkâr eder.
Kim de onu inkâr ederse Allah onu alçaltır. Kim şöhret peşinde olursa, Allah
onu rezil eder. Kim dünyaya yönelirse, onu elde etmekten aciz kalır. Kim
şeytana itaat ederse, Allah Azze ve Celle’ye isyan etmiş olur. Kim de Allah
Teâlâ'ya isyan ederse, Allah ona azap eder."
İbn Hacer el-Askalanî, Metalibu’l-Aliye’de (3125) İbn Ebi
Ömer’in Müsned’inden nakletmiştir.
İsnadı sahihtir, bütün ravileri güvenilirdir.
Busayrî el-İthaf’ta (3/92) muhtasar olarak zikretmiş, sonra:
“Muhammed b. Yahya b. Ebi Ömer ve Ahmed b. Menî zayıf sened ile rivayet
ettiler” demiştir.
Derim ki: Ahmed b. Menî’nin rivayetini Hafız İbn Hacer çok
zayıf bir isnad ile zikretmiştir. O isnad bundan başkadır.
İsnadın Mutabileri
Bu eseri ayrıca İbn Ebî Şeybe (13/295) Hennad Zuhd’de
(1/286) Beyhakî el-Medhal’de (s.426) İbn Asakir Tarihu Dimeşk’te (29/126);
el-Hasen b. Ali b. Affan – Abdullah b. Numeyr – Sufyan yoluyla yakın lafızlarla
rivayet etmişlerdir.
İbn Ebi Şeybe’nin isnadında Abdurrahman b. Abis – Ebu İyas
yerine; Abdullah b. Aiş – İyas şeklinde geçmektedir.
Hennad ve Beyhakî’nin rivayetlerinde ise; Ebu İyas yerine;
“Nas (bazı insanlar) şeklinde geçmiştir.
Ebu’l-Leys es-Semerkandî, Tenbihu’l-Gafilin’de (s.100); Ebu
Huzeyfe – Sufyan yoluyla bir kısmını rivayet etmiştir. Onun isnadında da: “Nas”
şeklinde geçer.
İbn Ebi’d-Dunya, es-Samt’ta (s.283); Abdurrahman b. Mehdî
yoluyla, el-Hattabî de Garibu’l-Hadis’te (2/267); Abdullah b. Numeyr yoluyla,
her ikisi Sufyan’dan… diyerek muhtasar olarak rivayet etmişlerdir.
İbn Ebi’d-Dunya’nın isnadında Ebu İyas yerine; “Nas”,
el-Hattabi’nin senedinde ise: “İyas” şeklinde geçer.
Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ’da (1/138); Bekr b. Bekkâr – Amr
b. Sabit – Abdurrahman b. Âbis – Abdullah b. Mes’ud radiyallahu anh isnadıyla,
yakın lafızla rivayet etmiş, Abdurrahman b. Abis ile İbn Mes’ud radiyallahu anh
arasında kimseyi zikretmemiştir.
Bu isnad zayıftır. Bekr b. Bekkâr; el-Kaysî’dir. Nesâî onun
hakkında: “Sika değildir” dedi (Zehebi, el-Mugni 1/112) Amr b. Sabit ise; İbn
Ebi’l-Mikdam’dır. Hafız İbn Hacer onun zayıf olduğunu ve rafızilikle itham
edildiğini zikretmiştir. (et-Takrib s.419)
İbnu’l-Cevzî bu tariki Sifatu’s-Safve’de (1/216) Abdurrahman
b. Abis’ten yakın lafızla zikretmiştir.
Merfu Olarak Rivayetinin Zayıf Oluşu
Bu lafız tam şekliyle İbn Mes’ud radiyallahu anh’den merfu
olarak da rivayet edilmiştir. El-Hinnâî, el-Fevaid’de (el yazma, cüz 7, hadis
22); el-Hasen b. Umare – Abdurrahman b. Abis b. Rebia – babası Abis b. Rebia
yoluyla şöyle rivayet etti:
كان عبد الله يخطُبنا هذه
الخُطبة في كل عشية خميس لا يدعها، وذكر أن النبي -صلى الله عليه وسلم-كان يخطُب بها
“Abdullah (b. Mes’ud) radiyallahu anh her Perşembe akşamı
bize bu hutbeyi okur, terk etmezdi ve Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in
bununla hutbe verdiğini söylerdi.” Böylece yakın lafızla rivayet etmiştir.
El-Hinnâî dedi ki: “Bu hadis, Abdurrahman b. Abis b. Rebia
en-Nehai’nin babasından, onun da Abdullah b. Mes’ud radiyallahu anh’den
rivayeti olarak hasendir. Merfu olarak rivayetini ise ancak el-Hasen b. Umare
Ebu Muhammed Mevla el-Becile el-Kufî yoluyla biliyoruz. İbn Uyeyne onu zayıf
görüyordu. Nitekim başkaları Abdullah b. Mes’ud radiyallahu anh’ın sözü olarak
mevkufen rivayet etmişlerdir. Doğrusu da budur.”
Derim ki: el-Hasen b. Umare hadiste çok zayıftır. Hafız İbn
Hacer, et-Takrib’de (s.162) “metruk” demiştir. Bu yüzden El-Hinnâî
rahimehullah’ın: “Bu hadis hasendir” sözü hoş değildir.
Hutbenin Bazı Bölümlerinin Merfu Şahitleri
Bu hutbe çeşitli
bölümler halinde rivayet edilmiştir:
Buhârî (Fethu’l-Bari 10/509) ve Beyhakî el-Medhal’de (s.185
ki lafız onundur); Şu’be – Muharik b. Târık – Abdullah radiyallahu anh
isnadıyla şu lafızla rivayet ettiler:
إن أحسن الْحَدِيثِ كِتَابُ
اللَّهِ، وَأَحْسَنَ الهَدي هَدي محمَّد -صلى الله عليه وسلم-، وشر الأمور محدثاتها،
وَإِنَّ الشَّقِيَّ مَنْ شَقِيَ فِي بَطْنِ أُمِّهِ، وإن السعيد من وعظ بغيره، فاتبعوا
ولا تبتدعوا
“Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın kitabıdır. Yolların
en güzeli Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü
dinde sonradan ortaya çıkanlardır. Muhakkak ki talihsiz kişi annesinin karnında
talihsizdir. Talihli ise başkasından ibret alandır. İttiba edin, bid’at
çıkarmayın.”
Buna yakın lafızla Ma’mer b. Raşid, el-Cami’de (11/159);
Taberânî Mu’cemu’l-Kebir’de (9/100); Cafer b. Burkan’dan rivayet etmişlerdir.
Yine Ma’mer, Cafer’den başkası yoluyla da rivayet etmiştir.
Ma’mer el-Cami’de
(11/116) Taberânî (9/98); Ebu’l-Ahvas yoluyla rivayet etmişlerdir.
Dârimî,
(1/80) Bilaz b. İsme yoluyla,
Taberanî (9/100); Ebu Ubeyde yoluyla, hepsi İbn
Mes’ud radiyallahu anh’den mevkuf olarak rivayet etmişlerdir.
Bu isnadların her
birinde eleştiri vardır:
Ebu’l-Ahvas tarikinde Ebu İshak es-Sebiî, Ebu’l-Ahvas’tan
an’ane ile rivayet etmiştir. Ebu İshak mudellistir.
Cafer b. Burkan tarikinde inkıta vardır. Zira Cafer, İbn
Mes’ud radiyallahu anh’e yetişmemiştir.
Yine Ebu Ubeyde Amir b. Abdillah b. Mes’ud da babası İbn
Mes’ud radiyallahu anh’den işitmemiştir. El-Alâî, Camiu’t-Tahsil’de (s.204)
dedi ki: “Ebu Hatim ve bir topluluk, Ebu Ubeyde’nin İbn Mes’ud radiyallahu
anh’den bir şey işitmediğini söylemişlerdir.”
El-Heysemî, Mecmau’z-Zevaid’de (10/235) bu hadisi
zikrettikten sonra: “Taberânî munkatı isnad ile rivayet etti, isnadının ricali
sikadırlar” demiştir.
Bilaz b. İsme’ye gelince, Hafız İbn Hacer onun hakkında
et-Takrib’de (s.129): “Makbul” demiştir. (Yani hadisine mutabaat olduğunda
rivayeti kabul edilir.)
Bu Hutbenin Merfû Şahitleri
Hadisin merfu olarak; Ebu’d-Derdâ, Zeyd b. Halid ve Ukbe b.
Amir radiyallahu anhum’den şahitleri vardır.
1- Ebu’d-Derda radiyallahu anh hadisi:
Ebu’ş-Şeyh, el-Emsal’de (s.294); Ubeyd b. İshak – Amr b.
Sabit – babası yoluyla rivayet ediyor:
Ebu’d-Derda’nın oğlu Abdulmelik bana bir kitap verdi. Orada
babası Ebu’d-Derda radiyallahu anh’den, o da Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’den diye zikrediliyordu… Böylece hadisi yakın lafızla zikretmiştir.
Bu isnad zayıftır. Ubeyd b. İshak; el-Attar’dır. Zehebi,
el-Mugni’de (2/418) “Onu zayıf saydılar” dedi. Amr b. Sabit de İbn
Ebi’l-Mikdam’dır. Onun zayıf olduğu ile açıklama yukarıda geçmişti.
2- Zeyd b. Halid radiyallahu anh hadisi
El-Esbehani, et-Tergib’de (1/507); Abdullah b. Mus’ab –
babası – dedesi yoluyla rivayet ediyor:
“Bu hutbeyi Tebuk’te Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in ağzından ezberledim. O’nun şöyle buyurduğunu işittim…” Böylece yakın
lafızla rivayet etmiştir.
Kudâî, Musnedu’ş-Şihab’da (1/67) birçok bölümüyle rivayet
etmiştir. Darekutni Sunen’de (4/247) ve İbn Adiy de (1/41) muhtasar olarak
rivayet etmişlerdir.
Bu isnad da zayıftır. Zehebi, Mizan’da (2/506) dedi ki;
“Abdullah b. Mus’ab b. Halid el-Cuhenî, babasından, o da dedesinden merfu
olarak münker bir hutbe rivayet etmiştir. Onlarda meçhullük vardır.”
3- Ukbe b. Amir radiyallahu anh hadisi
Beyhakî, ed-Delail’de (5/241); Yakub b. Muhammed ez-Zuhri –
Abdulaziz b. İmran – Abdullah b. Mus’ab b. Manzur b. Cemil b. Sinan – babası –
Ukbe b. Amir el-Cuheni rahimehullah isnadıyla: Dedi ki:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Tebük
gazvesine çıktık…” böylece hadisi yakın lafızla rivayet etti.
İbn Adiy (1/41) muhtasar olarak rivayet etti.
Bunun isnadı çok zayıftır. Yakub b. Muhammed zayıftır. Bkz.:
Zehebi, el-Mugni (2/759)
Abdulaziz b. İmran ez-Zuhri hakkında İbn Hacer et-Takrib’de
(s.358): “Metruk” demiştir.
İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye’de (5/13) bunu zikretmiş,
sonra: “Bu hadis garibdir. Bunda münkerlik vardır. İsnadında da zayıflık
vardır. Doğrusunu Allah bilir” demiştir.
Bu Hutbenin Bazı Kısımlarının Şahitleri
“Yukarıdaki el, aşağıdaki elden üstündür” kısmını
Buhârî (6/249-Fethu’l-Bari) Hâkim b. Hizam radiyallahu anh’den uzun bir hadis
içinde rivayet etmiştir. Muslim, İbn Ömer radiyallahu anhuma’dan merfu olarak
şu lafızla rivayet etti:
“Yukarıdaki el, aşağıdaki elden üstündür. Yukarıdaki
el; infak eden eldir. Aşağıdaki el ise isteyenin elidir.”
“Az olup da yeten, çok olup da azdırandan hayırlıdır”
kavlini Ebû Ya'lâ (2/319), Ebu Said el-Hudrî radiyallahu anh’den merfu olarak
rivayet etmiştir. İsnadı zayıftır. Hafız İbn Hacer, Metalibu’l-Aliye’de (3186) zikretmiştir.
Bunu İbn Asakir Tarihu Dimeşk’te (13/762); Musedded – Fudayl b. İyad – Mansur –
Abdullah b. Murre – Ebu’d-Derda radiyallahu anh yoluyla mefkuf olarak şu
lafızla rivayet etmiştir:
وَاعْلَمْ أَنَّ قَلِيلًا
يُغْنِيكَ خَيْرٌ مِنْ كَثِيرٍ يلهيك
“Bil ki az olup da sana yeten, çok olup da seni azdırandan
hayırlıdır.”
İsnadı sahihtir. Bunu Hafız İbn Hacer Metalibu’l-Aliye’de
(3130) zikretmiştir.
“İhya edeceğin bir can, altından kalkamayacağın
emirlikten daha hayırlıdır” kavlini; Ahmed (2/75); Abdullah b. Amr
radiyallahu anhuma’dan şöyle rivayet etmiştir:
جَاءَ حَمْزَةُ بْنُ عَبْدِ
الْمُطَّلِبِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- فَقَالَ:
يَا رَسُولَ اللَّهِ، اجْعَلْنِي عَلَى شَيْءٍ أَعِيشُ بِهِ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ
-صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ-: "يا حمزة، نفسك تُحْيِيهَا أَحَبُّ إِلَيْكَ
أَمْ نَفْسٌ تُمِيتُهَا؟، قَالَ: بل نفسي أحييها، قال: "عليك بنفسك
“Hamze b. Abdilmuttalib radiyallahu anh Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Beni yaşayacağım bir şeye tayin et.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Ey Hamze! Nefsini ihya etmen mi, yoksa öldürdüğün bir
can mı sana daha sevimlidir?” dedi ki:
“Nefsimi ihya etmem.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem:
“Kendi nefsinle ilgilen” buyurdu.”
Bunun isnadı zayıftır. İbn Hacer, Metalibu’l-Aliye’de (3219)
zikretmiştir.
“Pişmanlıkların en kötüsü kıyamet günü pişmanlıktır”
kavli ve “Dilin günahlarının en büyüğü yalandır” kavli; İbn Ebi’d-Dunya
es-Samt’ta (s.282); Ebu Akil – Muhammed b. Nuaym mevla Ömer b. el-Hattab –
Muhammed b. Ömer b. Ali b. Ebi Talib – dedesi Ali radiyallahu anh isnadıyla
rivayet etmiştir.
İsnadı zayıftır. Ebu Akil; Yahya b. el-Mutevekkil’dir. İbn
Hacer et-Takrib’de (s.596) zayıf demiştir. Muhammed b. Nuaym da meçhuldur. Bkz.
Zehebi, el-Mugni (2/640) Muhammed b. Ömer’in dedesi Ali radiyallahu anh’den
rivayeti de mürseldir. Bkz. El-Alaî, Cami’u’t-Tahsil s.267)
“Hikmetin başı Allah Teâlâ’dan korkmaktır” kavli,
Ahmed, Zühd’de (s.117); Ruh – Muhammed b. Cafer – Avf – Halid b. Sabit er-Rabaî
isnadıyla, dedi ki:
وجدت فاتحة الزبور الذي يقال
له زبور داود عليه السلام: "أَنَّ رأس الحكمة خشية الرب عَزَّ وَجَلَّ
“Davud Aleyhi's-selâm’ın zeburu olduğu söylenen
Fatihatu’z-Zebur’da şöyle buldum: “Muhakkak ki hikmetin başı rab Azze ve
Celle’den haşyettir.”
Bu isnadda Halid b. Sabit’in hal tercemesini zikreden
bulunmuyor. Diğer ravileri güvenilirdir.
“Kuşku küfürdendir. Ağıt yakıp feryâdü figan etmek
Cahiliye âdetlerindendir. Ganimet malına hıyanet, cehennem ateşine düşmenin
sebeplerindendir. Kenz (zekâtı ödenmeyen mal), ateşten bir parçadır. Şiir,
İblis'in nâmelerinden bir nâmedir. İçki bütün günahların anasıdır. Kadınlar,
şeytanın tuzaklarıdır. Gençlik delilikten bir şubedir. Kazançların en kötüsü,
faizli kazançlardır. Yiyeceklerin en kötüsü, yetimlerin mallarını yemektir.
Talihli kişi, başkalarından ders alan kimsedir. Talihsiz ise annesinin karnında
talihsiz yazılandır" kısmını; Ahmed, Zühd’de (s.204); Haşim – Cerir –
Abdurrahman b. Ebi Avf – Ebu’d-Derda radiyallahu anh isnadıyla şöyle rivayet
etti:
الرَّيب من الكفر، والنَّوْح
عمل الجاهلية، والشِعر مزامير إبليس، والغَلول جمر من جهنم، والخمر جماع كل إثم، والشباب
شعبة من الجنون، والنساء حِبالة الشيطان، والكِبْر شر من الشر، وشر المآكل مال اليتيم،
وشر المكاسب الربا، وَالسَّعِيدُ مَنْ وُعِظَ بِغَيْرِهِ، وَالشَّقِيُّ مَنْ شَقِيَ
في بطن أمه
“Kuşku küfürdendir. Ağıt yakmak cahiliyye amelidir. Şiir
İblis’in namelerindendir. Ganimetten çalmak cehennem ateşindendir. Sarhoş edici
içki bütün kötülüklerin toplayıcısıdır. Gençlik delilikten bir şubedir.
Kadınlar şeytanın tuzaklarıdır. Kibir kötülüklerden bir kötülüktür. En kötü
yiyecek yetimin malıdır. Kazancın en kötüsü faizdir. Talihli kişi başkasından
ibret alandır. Talihsiz ise annesinin karnında talihsiz olandır.”
Cerir dışında ravileri sikadır. Cerir ise İbn Osman
er-Rahabi’dir. Hal tercemesini zikreden bulunmamaktadır.
“Ağıt yakmak cahiliyye amelindendir” sözünü Muslim
(2/644) , Ebu Malik el-Eşari radiyallahu anh’den, şu lafızla rivayet etti: “Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
أربع في أمتي من أمر الجاهلية لا يتركونهن: الفخر
في الأحساب، والطعن في الأنساب، والاستسقاء بالنجوم، والنياحة".
“Ümmetimde dört şey
cahiliyye işinden olup onu terk etmezler: Soyla övünmek, neseplere hakaret etmek,
yıldızlarla yağmur istemek ve ağıt yakmak.”
“Ganimetten çalmak cehennem ateşindendir” sözünü;
Buhârî (7/487 Fethu’l-Bari) Muslim (1/108) Ebu Hureyre radiyallahu anh’den,
Hayber’de, ganimetten bir ayakkabı bağı aşıran kimsenin kıssasında rivayet
ediyorlar: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
شِراك من نار، أو شِراكان
من نار
“Cehennemden bir veya iki ayakkabı bağı!”
“Sarhoş edici içki, kötülüklerin toplayıcısıdır”
kavli; İbn Mâce (2/1339); Raşid Ebi Muhammed el-Himmanî – Şehr b. Havşeb – Ummu’d-Derda
– Ebu Derda radiyallahu anhuma yoluyla rivayet ediyor: Dedi ki: “Halilim
sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle vasiyet etti…” bunun sonunda şu ifade
vardır:
ولا نشرب الخمر، فإنها مفتاح
كل شر
“Sarhoş edici içki içme zira o her kötülüğün anahtarıdır.”
İsnadında Raşid el-Himmanî zayıftır. Bkz.: Zehebi el-Mugni
(1/226)