Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

10 Kasım 2020 Salı

Dünya Çapında Cemaatle Namazı Yasakladılar, Bu Yasağı Onaylayanların Durumu?!

 

Şeyh Hamd b. Atik rahimehullah şöyle demiştir: “Şirk yaygın ise mesela Kâbeye, makama, hatime dua etmek, nebilere ve salihlere seslenip dua etmek gibi şirkler, şirke tabi olan; zina, faiz ve çeşitli zulümlerin yaygınlaşması, sünnetin geriye atılıp bid’at ve sapıklıkların yaygınlaşması, zalim yöneticilere ve müşriklerin vekillerine muhakeme olunması, Kur’ân ve sünnet dışındaki şeylere davet edilmesi, herhangi bir beldede bunlar söz konusu olduğu zaman en küçük bir şüphe olmaksızın böyle bir beldenin küfür ve şirk beldesi olduğuna hükmedilir. Özellikle de Tevhid ehline düşmanlık ediliyorsa ve dinlerinin yok olması için çaba gösteriliyorsa, İslam beldelerinin tahrip edilmesi için yardımlaşılıyorsa böyledir. Eğer buna delil sunulması istenirse Kur’ân’ın tamamı bunu gösterir. Nitekim alimler bunda icma etmişlerdir ve her alim katında bu durum zorunlu olarak bilinmektedir.

Ne dersiniz, şayet sizden birisi; Kabe’ye, Makam’a, Hatim’e, bir rasule veya sahabeden birine seslenerek dua eden birine: “Ey falan! Allah’tan başkasına dua etme! Aksi halde sen bir müşriksin” dese, ne yaparlar zannedersiniz? Ona müsamaha (hoşgörü) mü gösterirler, yoksa onun aleyhine tuzaklar mı kurarlar? Bilin ki onlar Allah’ı tevhid etmek üzere değildirler. Vallahi tevhidi tanımadıkları gibi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in dinini de gerçekleştirmezler!

Muhakkiklerin kararlaştırdıkları şey şudur: Bir ülkede şirk zahir olursa, orada haramlar açıkça işlenirse, dinin alametleri iptal edilirse orası küfür beldesi olur. Oranın halkının malları ganimet edinilir ve kanları mubahtır.

Nitekim bu ülkenin halkı bunlara bir de dine sövmeyi eklemiştir ve halk üzerinde uygulamak için Allah’ın kitabına ve nebisinin sünnetine aykırı kanunlar koymuşlardır. Bunlardan bir tanesi bile bunu işleyenin İslam’dan çıkmasına yeten şeylerdendir. Bundan dolayı diyoruz ki: “Mustazaf olduğundan dolayı bâtında bu ülkenin küfrüne hükmetmeyen kimse bulunabilir. Ama zahirde durum açıktır. Hamd Allah’adır.

Cahillerin üzerinde olduğu duruma ve şüphe ehlinin söylediklerine aldanma! Nitekim bana ulaştığına göre bazı insanlar şöyle diyorlarmış: “Ahsâ şehrinde dinini izhar edenler vardır. Çünkü mescidlere ve namaza gidenleri geri çevirmiyorlar.” Onlara göre bu dini izhar etmekmiş! Bu çirkin bir yanlıştır! Gayesi şudur: “Bağdat halkı, Bunâ halkı ve Mısır halkı onlara göre dinlerini izhar ediyorlarmış! Çünkü namaz kılana mani olmuyorlarmış! Mescidlere gideni geri çevirmiyorlarmış!

Ey Allah’ın kulları! Akıllarınız nerede? Bizimle onlar arasındaki çekişme namaz hakkında değildir, Tevhid ve bunun emredilmesi, şirkin kötülenmesi ve yasaklanması hakkındadır!

(ed-Dureru’s-Seniyye Fi’l-Ecvibeti’n-Necdiyye kitabından.)

Bu satırların sahibi bu günleri görseydi, cemaatle namazların yasaklandığını, sahih namazın yerine uyduruk mesafeli ve maskeli namazlar uydurulduğunu vs. görseydi ne derdi demeyeceğim, bu zaten malum, asıl şaşılacak durum şurası: Sırf mescidlerde namaz sebebiyle dinin izhar edilmesinin yeterli olduğunu iddia eden muhalifler, cemaatle namazların yasaklanmasından sonra hangi bahanenin ardına saklanıyorlar da nefislerini tatmin edebiliyorlar?

Türkiye'deki namaz yasağını onaylayan, virüse inanan ve korona yalanına revaç veren sapık davetçiler, hakeza Arap şeyhlerinden mürtet olanlar, hükümetlerine doğrudan veya dolaylı olarak yalakalık yapanlar, kendi nefislerini dinden çıkmadıklarına nasıl ikna edebiliyorlar acaba?!

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)