Kulun Allah Teâlâ tarafından başarıya ulaşmasının ve zor
kararlarında rüşdünün ilham edilmesinin en önemli yolu, Allah Teâlâ’dan
sakınmak/takvâdır. Nitekim Allah Teâlâ kendisinden sakınana, kendisiyle
yürüyebileceği bir nur kılacağı ve ona hak ile batılı, zararlı olanla faydalı
olanı ayırt edecek bir furkan vereceğini vaad etmiştir. Allah Teâlâ şöyle
buyurmuştur:
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَتَّقُوا اللَّهَ
يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَانًا وَيُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ
لَكُمْ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
“Ey iman edenler! Allah’tan sakınırsanız o size bir furkan
(çıkış yolu) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Şüphesiz Allah
büyük lütuf sahibidir.” (Enfal 29)
İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki: “Ayette geçen
furkân kelimesi; çıkış yolu demektir.”[1]
Urve b. Ez-Zubeyr dedi ki: “Furkan hak ile bâtılı
ayıracak anlayıştır. Allah hakkı ortaya çıkararak size muhalefet eden bâtılı
söndürür”[2]
İbn Kesir rahimehullah bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: “Her
kim, Allah'ın emirlerini işlemek, yasaklarını terk etmek suretiyle Allah'tan
sakınırsa; hakkı bâtıldan ayırma bilgisine sahip olmuş olur. Bu da dünya
işlerinde kurtuluşa, bir çıkış yeri bulmaya ve yardıma sebeptir. Ayrıca kıyamet
günü mutlu olmasına, günâhlarının bağışlanmasına ve günâhlarının insanlardan
gizlenmesine sebeptir. Bunun yanında Allah'ın bol sevabına nail olmasına da bir
sebep teşkil eder.”
Nitekim Allah Teâlâ, başka bir âyette şöyle buyurmaktadır:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا
اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِهِ وَيَجْعَلْ
لَكُمْ نُوراً تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
“Ey îmân edenler,
Allah'tan sakının ve rasulüne iman edin ki, size rahmetini iki kat versin, size
ışığında yürüyeceğiniz nûr lutfetsin ve sizi bağışlasın. Allah Gafûr'dur,
Rahîm'dir.” (Hadîd, 28)
İbn Abbas radiyallahu anhuma: “Sizin için aydınlığıyla yürüyeceğiniz
bir nur versin” kavli hakkında: “Kur’an’a ve Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’e tabi olmalarıdır.” demiştir.[3]
Allah Teâlâ’dan sakınmanın faziletini ve bunun hayra
muvaffak kılınma ve şerden korunma sebebi olduğunu gösteren birçok ayetler
vardır. Bu ayetlerden bazıları şu şekildedir: Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ
مَخْرَجًا * وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ
فَهُوَ حَسْبُهُ
“Kim Allah’tan
sakınırsa ona bir çıkış yolu gösterir. Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim Allah’a
tevekkül ederse O, kendisine yeter.” (Talak 2-3)
وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ
مِنْ أَمْرِهِ يُسْرًا
“Kim Allah’tan sakınırsa, ona işinde kolaylık kılar.”
(Talak 4)
وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ
سَيِّئَاتِهِ وَيُعْظِمْ لَهُ أَجْرًا
“Kim Allah’tan
sakınırsa, onun günahlarını örter ve mükâfâtını büyütür.” (Talak 5)
وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ
تُفْلِحُونَ
“Allah’tan sakının, umulur ki kurtulursunuz.” (Bakara
189)
إِنَّ اللَّهَ مَعَ الَّذِينَ اتَّقَوْا
“Muhakkak ki Allah sakınanlarla beraberdir.” (Bakara
194, Nahl 128)
وَإِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا لَا
يَضُرُّكُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا
“Eğer
sabreder ve sakınırsanız onların hileleri size hiçbir şeyle zarar veremez.”
(Âl-i İmran 120)
وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُوا
وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَلَكِنْ
كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
“O ülkelerin
halkı iman edip sakınsalardı elbette onların üzerine gökten de yerden de
bereketler açardık, fakat onlar yalanladılar, biz de onları kazanmakta
oldukları sebebiyle yakalayıverdik.” (A’raf 96)
إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَوْا إِذَا مَسَّهُمْ
طَائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَإِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ
“Sakınanlara şeytandan
bir vesvese geldiğinde iyice düşünürler ve o takdirde hemen görürler.” (A’raf 201)
إِنْ أَوْلِيَاؤُهُ إِلَّا الْمُتَّقُونَ
وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
“O’nun (Allah’ın)
velileri ancak sakınanlardır, fakat onların pekçoğu bilmez.” (Enfal 34)
وَاللَّهُ وَلِيُّ الْمُتَّقِينَ
“Allah, sakınanların velîsidir.” (Casiye 19)
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا
“Şüphe yok ki
sakınanlar için bir kurtuluş vardır.” (Nebe 31)
Kul, Allah’ın emirlerini yerine getirerek ve yasaklarından
uzak durarak Allah’tan sakınmayı gerçekleştirmeye hırs göstermelidir. Zira
Allah’ın başarı vermesi ve kula rüşdünün ilham edilmesi buna bağlıdır.
Allah Takvayı İlham Eder
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
“Sonra hem
kötülüğünü hem de sakınmasını ona ilham edene yemin olsun.” (Şems 8)
Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi:
اللهُمَّ آتِ نَفْسِي تَقْوَاهَا
“Allah’ım!
Nefsime takvâsını ver…”[4]
Allah Sakınılacak Şeyleri
Açıklamadan Kimseyi Saptırmaz
وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِلَّ قَوْمًا
بَعْدَ إِذْ هَدَاهُمْ حَتَّى يُبَيِّنَ لَهُمْ مَا يَتَّقُونَ
“Allah
kendilerine hidayet verdikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine
açıklayıncaya kadar bir kavmi sapıklığa sürüklemez.” (Tevbe 115)
وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ
وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا
“Rasul size
ne verirse onu alın, sizi neden sakındırırsa ondan sakının.” (Haşr 7)
Körlerin Zıddı Olan Ulu’l-Elbâb/Akıl Sahipleri;
Allah’tan Sakınanlardır
أَفَمَنْ يَعْلَمُ أَنَّمَا أُنْزِلَ
إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ أَعْمَى إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُولُو الْأَلْبَابِ
* الَّذِينَ يُوفُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَلَا يَنْقُضُونَ
الْمِيثَاقَ * وَالَّذِينَ يَصِلُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَنْ
يُوصَلَ وَيَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ وَيَخَافُونَ سُوءَ الْحِسَابِ
“Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu
bilen kimse, kör kimse gibi olur mu? Ancak akıl sahipleri anlar. Onlar,
Allah'ın ahdini yerine getirenler ve verdikleri sözü bozmayanlardır. Onlar
Allah'ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, rablerinden sakınan ve kötü
hesaptan korkan kimselerdir.” (Ra’d 19-21)
Vahyin
Nasları Ancak Sakınanlara Fayda Verir
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ
لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنْذِرَ بِهِ قَوْمًا لُدًّا
“Biz Kur'an'ı, sadece, onunla Allah'tan
sakınanları müjdeleyesin ve doğru yola gelmeyen bir topluluğu uyarasın diye
senin dilinle kolaylaştırdık.” (Meryem 97)
Sakınanlara Basiret Verilir
İbn Mes’ud radiyallahu anh’den gelen rivayette Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
أَتَدْرِي أَيُّ النَّاسِ أَعْلَمُ
حَتَّى قَالَهَا ثَلَاثًا قُلْتُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ قَالَ صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعْلَمُهُمْ أَبْصَرُهُمْ بِالْحَقِّ إِذَا
اخْتَلَفَ النَّاسُ وَإِنْ كَانَ مُقَصِّرًا فِي الْعَمَلِ وَإِنْ كَانَ يَزْحَفُ عَلَى
اسْتِهِ
“İnsanların en bilgilisi hangisidir bilir misin?”
Bunu üç defa söyledi. Ben: “Allah ve rasulü daha iyi bilir” dedim. Buyurdu ki:
“En bilgilisi; insanlar ihtilaf ettikleri zaman hakkı en
iyi görenleridir. Ameli az da olsa ve kıçı üzerinde emeklese bile.”[5]
[1]
Hasen. Taberî (11/127) İbn Ebî Hâtim
(8989)
[2]
Hasen. İbn Ebî Hâtim (8990)
[3]
Sahih. Nesâî (5415) Ziyau’l-Makdisi
el-Muhtare (10/269, 270) Hakîm et-Tirmizî Nevadiru’l-Usul (1/84) Taberî
(22/429)
[4]
Sahih. Muslim (2722)
[5]
Hasen. Taberânî Mu'cemu'l-Kebîr (10/172,
211, 220) Taberânî Mu'cemu'l-Evsat (4479) Taberânî Mu'cemu's-Sagir (624) Herevi
Zemmu’l-Kelam (1480) Ebu Zerr el-Herevî Fevaid (1) İbn Ebî Şeybe Musned (321)
Tayalisi (378) Fesevi Marife (3/384) Heysem b. Kuleyb eş-Şaşî Musned (772)
Hakîm et-Tirmizî Nevadiru’l-Usul (40) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (4/177)
Mervezi es-Sunne (54) Beyhakî (10/233) Beyhakî Şuab (7/69) İbn Abdilber Camiu
Beyani’l-İlm (1500) Taberanî iki ayrı isnad ile rivayet etmiştir. İsnadlarından
biri hasendir.