Dinden çıkışın, dine ve dindarlara düşmanlığın ve küfre zorlamanın süratle yayıldığı, her tarafta maske takarak İblis’e kulluğunu izhar edenlerin çoğunlukta olduğu bu zamanda tevhid ve sünnet üzerinde sebat eden müslümanlar, din düşmanlarına karşı güç gösterebilecek ve fiilî mukabelede bulunacak durumda değildir. Lakin alemlerin rabbi Allah Azze ve Celle, kendisinden sakınanlara ve kendisine tevekkül edenlere yardım edeceğini vaad etmiştir.
Müslümanların oldukça azınlık
ve zayıf olduğu bu zamanda, maske, HES kodu, çipli kimlik ve aşı gibi küfre
zorlama eylemleri karşısında Allah’tan yardım isteyerek ve din düşmanı zalimler
aleyhinde beddua ederek kunut yapmaları meşrudur. Belli bir hadiseden dolayı
yapılan bu kunuta “nazile” veya “nevazil” kunutu denilir. Bu konuda birçok
hadisler gelmiştir ve meşhurdur. Bazısını zikretsek yeterli olur inşaallah:
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den:
أَنَّ النَّبِيَّ - صلى الله عليه وسلم - كَانَ
إِذَا قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ فِي الرَّكْعَةِ الْآخِرَةِ مِنْ
صَلَاةِ الْعِشَاءِ قَنَتَ اللَّهُمَّ أَنْجِ عَيَّاشَ بْنَ أَبِي رَبِيعَةَ
اللَّهُمَّ أَنْجِ الْوَلِيدَ بْنَ الْوَلِيدِ اللَّهُمَّ أَنْجِ سَلَمَةَ بْنَ
هِشَامٍ اللَّهُمَّ أَنْجِ الْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اللَّهُمَّ
اشْدُدْ وَطْأَتَكَ عَلَى مُضَرَ اللَّهُمَّ اجْعَلْهَا عَلَيْهِمْ سِنِينَ كَسِنِي
يُوسُفَ
“Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem yatsı namazının son rekatinde “semiallahu limen hamideh” dedikten sonra
şöyle kunut yaptı: “Allah’ım! Ayyaş b. Ebi Rebia’yı kurtar. Allah’ım! El-Velid
b. el-Velid’i kurtar. Allah’ım! Seleme b. Hişam’ı kurtar. Allah’ım! Mustazaf mü’minleri
kurtar. Allah’ım! Mudar’a şiddet ver! Allah’ım! Onlara Yusuf (aleyhi's-selâm)’ın
kıtlık yılları gibi kıtlık yılları ver.” Buhârî ve Muslim rivayet etmişlerdir.
İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan:
قَنَتَ رَسُولُ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم -
شَهْرًا مُتَتَابِعًا فِي الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ وَالْمَغْرِبِ وَالْعِشَاءِ
وَصَلَاةِ الصُّبْحِ فِي دُبُرِ كُلِّ صَلَاةٍ إِذَا قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ
حَمِدَهُ مِنَ الرَّكْعَةِ الْآخِرَةِ يَدْعُو عَلَى أَحْيَاءٍ مِنْ بَنِي
سُلَيْمٍ عَلَى رِعْلٍ وَذَكْوَانَ وَعُصَيَّةَ وَيُؤَمِّنُ مَنْ خَلْفَهُ
“Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem bir ay boyunca hergün peşpeşe öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah her
namazın ardında, son rekatte rükudan kalkıp “semiallahu limen hamideh”
dediklten sonra kunut yaparak Beni Süleym, Ri’l, Zekvan ve Usayye kabilelerine
beddua etti, arkasındakiler de amin dediler.”
Bunu Ahmed, Ebû Dâvûd ve Hâkim;
Sabit b. Yezid – Hilal b. Habbab – İkrime – İbn Abbas radiyallahu anhuma
yoluyla rivayet etmişlerdir. Nevevî el-Mecmu’da (3/482) “İsnadı hasen veya
sahihtir” dedi. İbn Kayyım Zadu’l-Mead’de (1/280) “hadis sahihtir” dedi. İbn
Hacer Netaicu’l-Efkar’da (2/130) hasen dedi. El-Elbani de Sahihu Suneni Ebi
Davud’da (3/144) hasen demiştir.
Buhârî ve Muslim’in
sahihlerinde Ebu Hureyre radiyallahu anh’den gelen hadiste de nazile kunutunun
namazın son rekatinde yapıldığı geçmektedir.
İbn Teymiyye rahimehullah Mecmuu’l-Fetava
(23/108) dedi ki: “Meydana gelen hadiselerde kunut yapmak sünnettir. Ehli hadis
fakihlerinin görüşü budur ve raşid halifelerden de rivayet edilmiştir.”
Yine İbn Teymiyye rahimehullah
Mecmuu’l-Fetava (22/270) “Meydana gelen hadiseler için yapılan kunutta mü’minlerin
lehine ve kâfirlerin aleyhine dua ederek, sabah namazında ve diğer namazlarda
yapılması meşrudur. Ömer radiyallahu anh Hristiyanlara karşı savaşırken yaptığı
kunutta: “Allah’ım! Kitap ehli kâfirlere lanet et” diyerek beddua etmiştir.”
Kunut, beş vakit farz
namazlarda yapılır, nafile namazlarda ve Cuma namazında yapılmaz. Çünkü bu
konuda Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den ve ashabından bir şey rivayet
edilmemiştir. Hatibin Cuma hutbesinde yapacağı dua yeterlidir. İbn Abdilber
el-İstizkar’da (2/282) şöyle demiştir: “Sahabe’den birinin Cuma namazında kunut
yaptığı gelmemiştir.”
İslam’a düşmanlığı izhar eden
kafirlere ismen beddua ve lanet etmenin caiz oluşunu İmam Ahmed, İmam Malik,
İbn Battal, İbn Hibban, İbn Kudame, İbn Teymiyye, İbn Kayyım, Nevevi, İbn Hazm,
San’anî ve birçok alimler açıklamışlardır.
(Bkz.: el-İstizkar 5/172,
Sahihu ibn Hibban 5/327, İbn Battal Buhari Şerhi (3/6) İbn Kudame el-Mugni
(2/587) İbn Kayyım Zadu’l-Mead (1/272) Nevevi el-Minhac (5/283) İbn Hazm el-Muhalla
(3/58) San’anî Subulu’s-Selam (1/255)
Arap olmayanların duayı kendi
dillerinde yapmalarına bir mani yoktur.
Kunut duasını imamın sesli
yapması ve duada ellerini kaldırması sünnettir.
Enes radiyallahu anh’den:
:".. فَمَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ -
صلى الله عليه وسلم - وَجَدَ عَلَى شَيْءٍ قَطُّ وَجْدَهُ عَلَيْهِمْ - يعني
القرَّاء - فَلَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فِي صَلَاةِ الْغَدَاةِ رَفَعَ يَدَيْهِ فَدَعَا عَلَيْهِمْ
“Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem’in (Bi’ru Maune olayında öldürülen) kurrâlara üzüldüğü kadar bir şeye
üzüldüğünü görmedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sabah namazında
ellerini kaldırarak (kurrâları öldürenler) aleyhinde dua ettiğini gördüm.”
Bunu Ahmed rivayet etmiştir.
Nevevi el-Mecmu’da (3/479) “Bunu Beyhakî sahih veya hasen isnad ile rivayet
etti” demiştir.
Ebu Rafi radiyallahu anh’den:
صليت خلف عمر
بن الخطاب رضي الله عنه فقنت بعد الركوع، ورفع يديه، وجهر بالدعا
“Ömer b. el-Hattab radiyallahu
anh’ın arkasında namaz kıldım, rükûdan sonra kunut yaptı, ellerini kaldırdı ve
duayı sesli olarak yaptı.” Bunu Beyhakî (2/212) rivayet etmiş ve “Ömer radiyallahu
anh’e ulaşan isnadı sahih” demiştir.
Duadan sonra elleri yüze
sürmek meşru değildir. Bu konuda rivayet edilen hadis ise hüccet olamayacak
kadar zayıftır. (Bkz.: İbn Teymiyye Mecmuu’l-Fetava 22/519)
Nitekim Beyhakî şöyle
demiştir: “Duadan sonra elleri yüze sürmeye gelince, seleften birinin kunut
duasında bunu yaptığına dair bir rivayet ezberlemedim. Bazıları namaz dışındaki
dualarda bunu caiz görseler de, bu konuda Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den
gelen rivayet zayıftır. Bazıları namaz dışındaki dua hakkında bununla amel
ediyorlar. Ama namaz içindeki duada elleri yüze sürmeye gelince sahih bir hadis
veya sabit bir eser yoktur, kıyas da yoktur. Evla olan bunu yapmamak, selefin
yaptığı gibi, namazda elleri yüze sürmeden dua etmekle yetinmektir.”
Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’den ve ashabından gelen hadislerden zahir olan odur ki, nazile kunutunda
duaya Allah’a hamd ve Nebiye salat ile başladığı sabit olmamıştır.
Özetle: farz namazların son rekatinde, rükudan sonra imam ellerini kaldırır, "Allah'ım! Din düşmanlarının maske, aşı, karantina, cemaatle namazı yasaklama gibi dayatmalarına ve zulümlerine karşı mü'minlerin yardımcısı ol! Onların zulümlerini müslümanlardan sav! İslam'a ve müslümanlara karşı düşmanlık eden örgütleri, devlet yöneticilerini, sağlık bakanını, bilim kurulu üyelerini, maskeye ve aşıya zorlayan polisleri, zabıtaları, tagut uşaklarını kahru perişan eyle! Tuzak kurmak isteyen bu hainleri emellerine ulaştırma, tuzaklarını kendi başlarına geçir ya Aziz ya Kahhar!" şeklinde dua eder, cemaat amin derler, sonra imam ellerini tekbir için kaldırır ve secdeye gider.
* Not: Kunutun son rekatte rükudan önce yapılabileceğini gösteren rivayetler de mevcuttur. Hadis ehli fakihler her ikisini de meşru görmektedirler.