Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

8 Eylül 2013 Pazar

Bid'atler Hakkında...


Ali el-Halebî, İlmu Usuli’l-Bid’a’da (s.62 vd.) Suyuti’nin el-Emru bi’l-İttiba ve’n-Nehyu Ani’l-İbtida adlı eserinden (s.92-93) şöyle nakleder:

“Çirkin görülen bidatler; dine aykırı olan veya dine aykırılığı gerektiren şeyler olup haram ve mekruh olmak üzere iki kısımdır.[1]

Meydana gelen şeylerin farklılığına göre bu da farklılık gösterir. Bazen dine aykırı olur, haram kılınmasını gerektiren bir neticeye vardırır, bazen tenzihen mekruh olma derecesini aşmaz. Başarılı kılınan her fakih, Allah’ın yardımıyla, iman ve amelindeki kıdemine göre bu iki kısmı ayırt eder.

Bu çirkin bidatler iki kısma ayrılır. Birincisi akide konusundaki bidatlerdir ki sapıklığa ve hüsrana götürür.

Sapık fırka mensuplarının aslı altıdır. Bunlardan her bir fırka on iki fırkaya daha ayrılmıştır. Bunların toplamı yetmiş iki fırka eder.[2] Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem onların cehennemde olacaklarını haber vermiştir. Şimdi konumuz bunları açıklamak değildir. Lakin sünnet ve cemaate sarılıp bu bidat fırkalarının asıllarından ve dallarından uzaklaşan, Allah Teâla’nın lütfuyla kurtuluş fırkasından olur.

İkinci kısım: Sonradan çıkan çirkin bidat fiilleridir. Bu babda kastedilenler de iki kısımdır:

Bir kısmı herkesin haram ya da mekruh olduğunu bildiği sonradan çıkan bidatlerdir.

İkinci kısmı da çoğu kimsenin ibadet, yakınlık, taat ve sünnet zannettiği bidatlerdir.

Birinci kısma; İslam şeriatinden uzaklaşan, din imamlarına uymayı terk eden cahil halkın bir grubunda meydana gelenler dâhildir. Bunlar fakirliğin hakikatini imandan kabul edip kendilerini fakirliğe nispet edenler, yabancı kadınlarla kardeşlik kurup onlarla halvet edenlerdir.[3] Müslümanların ittifakıyla bu haramdır. Bunu helal sayan kâfirdir. Hafife alarak işleyen sapık ve saptırıcı bir isyankârdır. Dinden ok gibi çıkmış, Müslümanların cemaatinden ayrılmıştır. Bunu yapanları Allah uzak kılsın! Şüphesiz mahrem olmayan yabancı kadınlara bakmak, onlarla halvet etmek, sözlerini dinlemek; kitap, sünnet ve icma ile haramdır. Burası bunun delillerini detaylı olarak sayma yeri değildir. Maksat sadece delili ve bidati ortaya koyup ondan sakındırmaktır. Hiçbir Müslümana bu husus gizli kalmaz.”



[1] Mekruh; işleyen kimsenin günaha girmediği fakat terk edenin ecir aldığı işlerdir. Bidatler arasında mekruh olanı yoktur. Zira mekruhun işlenmesi haram değildir. Bidatlerin ise tümü haramdır.  Şeyh Elbani rahmetullahi aleyh Haccetu’n-Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’de (103) şöyle demiştir: “Bilmek gerekir ki, kişinin bidat olduğu açıklandıktan sonra dinde işlediği en küçük bir bidat dahi, haramdır. Bazılarının zannettikleri gibi bidatlerden mekruh mertebesinde olanı yoktur.”
[2] Telbisu İblis (s.19) el-Bağdadi, el-Farku Beyne’l-Firak adlı eserinde (s.25) şöyle der: “…Bu anlattıklarımızın toplamı yetmiş fırkayı kapsar. Bunlardan yirmisi Rafizi, yirmisi Havaric, yirmisi Kaderiye, yirmisi Mürcie, üçü Neccariye, Bekriyye, Dırariye, Cehmiyye ve Kerramiye’dir. Bunlar yetmiş iki fırkadır…” El-Bağdadi, seksenden fazla fırka zikrettiği halde “Bunlar yetmiş iki fırka eder” demiştir. İbn Cevzi ve el-Bağdadi, kendi asırlarına kadar olan fırkalardan söz etmişler, yeni çıkan fırkaları saymamışlardır. Fakat onlardan sonra da yeni fırkalar türemeye devam etmiştir.
[3] Bkz.: el-Bais (s.22-23)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)