Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

14 Eylül 2013 Cumartesi

Dinde İskat-ı Salat var mı?


Ölen kimsenin kılmamış olduğu namazların düşürülmesi için yapılan devir ve İskatu’s-salat bidat bir uygulamadır. Bu konuda sahih, hasen ya da zayıf bir hadis gelmemiştir. Ancak sonraki hanefilerin aldandıkları uydurma bir hadis zikredilir. Bunun uydurma bir iş olduğuna Hindistanlı muhakkik Hanefi alim Abdulhayy el-Leknevî uyarıda bulunmuştur. Dinde iskatus-salat diye bir şey yoktur. Bunlar ancak uydurma ve hurafe kitaplarda bulunmaktadır. Müslüman olarak ölen kimseden azabın hafiflemesine sebep şeyler onun adına sadaka verilmesi ve onun için dua edilmesi gibi şeylerdir. Ölünün azabının hafiflemesine sebep olacak şeyler ancak vahiy yoluyla bilinebilir. Kur’an ve sünnet naslarında ölüye fayda verecek şeyler belirtilmiştir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatıyla vahiy kesilmiştir. Kur’ân ve sahih sünnette gelenler dışında bir şeyle bu konuda söz söylemek caiz değildir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim emrimiz olmayan bir amelde bulunursa reddolunur” buyurmuştur. (Buhari ve Muslim) Yine kişinin ölümüyle üç şey dışında amelinin kesildiğini bildirmiştir. Bu üç şey: geride bıraktığı mushaf veya faydalanılan bir ilim, kendisi için dua eden salih evlat ve devam eden sadakadır. (Buhari rivayet etmiştir.) 
Namaza gelince, mazeretsiz olarak terk edilen namaz, sahibini dinden çıkarır. Allah Azze ve Celle Tevbe suresi 5. Ayetinde: “Eğer tevbe eder, namazı kılar ve zekatı verirlerse onlar sizin kardeşinizdir…” buyurmuştur. Yine Rum suresi 31. Ayetinde “namazı kılın, müşriklerden olmayın” buyurmuştur. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ise: “Kul ile küfür ve şirk arasında namazın terki vardır.” Buyurmuştur. (Muslim rivayet etmiştir)
Buna göre, namazın terkinin kişiyi dinden çıkaran bir küfür olduğunu bildiği halde mazeretsiz olarak namazı terk eden ve bu halde ölen kimse için yapacak bir şey yoktur. Şayet namazın hükmünü doğru şekilde öğrenme imkanı olmamış, namazın terkinin küfür olduğunu gizleyen saptırıcı hocalar sebebiyle namaz konusunda kusurlu davranmış olan, fakat imanına delalet eden başka amelleri bulunduğu halde ölen kimse, aslen mürekkep bir cehalet ve fısk ile ölmüştür ve inşaallah cehaleti ona mazeret olur.  Böyle bir kimsenin cenaze namazı kılınır ve onun için bağışlanma dilemek meşrudur. Zira mükellefiyet ilim ve güç yetirme şartına bağlıdır. Bu kimse doğru ilme ulaşma imkanına güç yetirmemiştir. Dinde namazın terkinin küfür değil, büyük günah olduğunu söyleyen bir çok saptırıcı vardır ve bu kimseler Kur’an ve sünnet naslarını te’vil etmektedirler. Avamın bu tevilleri bertaraf edip hakka ulaşması kolay bir iş değildir ve onlara hüccet ulaşmış sayılmaz. Bununla beraber, onlara ulaşan ilim; namazın terkinin büyük günah olduğudur. Böyle bir bilgiye ulaşan kimsenin namazı terk etmesi, onun kendi itikadına göre fasıklardan olmasına yeter. Allah yardımcımız olsun.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)