Cemaatle Namaz ve Mescidlerle İlgili Bazı Hükümler
Ebû
Muâz Seyfullah el-Çubukâbâdî
Cemâatin Manası
Amr b. Meymûn el-Evdî
şöyle dedi: “Yemen’de Muaz radıyallahu anh ile arkadaşlık ettim. O Şam
topraklarına yerleşinceye kadar ondan ayrılmadım. Ondan sonra insanların en
fakihi olan Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh ile arkadaşlık ettim. Onun şöyle
dediğini işittim: “Size cemaati tavsiye ederim. Zira Allah’ın eli cemaat
üzerindedir.” Cemaate böylece teşvik etti. Sonra günlerden bir gün şöyle
dediğini işittim: “Üzerinize namazı vakitlerinden geciktirecek yöneticiler
gelecek. Siz namazı vakitlerinde kılın. Bu farz namazdır, onlarla beraber
kıldığınız ise sizin için nafiledir.” Dedim ki: “Ey Muhammed sallallahu aleyhi
ve sellem’in ashabı! Ne söylediğinizi anlamıyorum.” Dedi ki: “Anlamadığın
nedir?” ben de şöyle dedim: “Bana cemaati emrettin ve ona teşvik ettin. Şimdi
de bana namazı kendi başına kıl, bu farz namazdır, cemaatle de kıl, bu ise
nafiledir diyorsun.” O da şöyle dedi: “Ey Amr b. Meymûn! Ben senin bu beldenin
en fakihi olduğunu sanıyordum. Cemaatin ne olduğunu bilmiyor musun?” Ben: “Hayır”
dedim. Şöyle dedi: “Cemaatin çoğunluğu cemaatten ayrılmışlardır. Cemaat; yalnız
başına olsan dahi, sadece hakka uygun olandır.”[1]
Diğer rivayette: “Cemaat;
yalnız başına olsan dahi, Allah’ın taatine uygun olandır” şeklindedir.
Hatîb el-Bağdadî’nin
rivayetinde lafzı: “Yalnız başına dahi olsan cemaat; kitap ve sünnettir” şeklindedir[2]
Nuaym b. Hammad bu
hadis hakkında şöyle dedi: “Cemaat ifsad olduğu zaman, ifsad olmasından önceki
duruma sarılman gerekir. İşte o zaman yalnız başına dahi olsan cemaat sen
olursun.”[3]
İshâk b. Rahuye
dedi ki: “Cahillere sevâdu’l-a’zâm (büyük karaltı) nedir diye sorsan, “İnsanlar
cemaatidir” derler. Bilmezler ki, cemaat; Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in
izine ve yoluna sarılan âlimdir. Onunla beraber olup, ona uyan cemaattir. Ona
muhalefet eden ise cemaati terk etmiştir.”[4]
Cemaatle Namaz Kaç Kişi ile Kılınabilir
Cemaat iki ve daha fazla kişi ile
kılınır. Mâlik b. el-Huveyris t’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlüllâh r’in yanına arkadaşımla birlikte
gittik. Yanından ayrılmak isteyince bize şöyle dedi: ‘Namaz vakti girdi mi ezan okuyun, sonra kamet getirin, sonra ikinizden
yaşça büyük olanınız imam olsun.’”[5]
Ubey b. Ka’b radıyallahu anh’den:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Kişinin, yanında biriyle
beraber kıldığı namaz, tek başına kılmasından iyidir. İki kişiyle beraber
kıldığı namaz, iki kişi kıldıkları namazdan iyidir. Daha fazla cemaat ise
Allah’a daha sevimlidir.”[6]
Ebu Said el-Hudrî radıyallahu
anh’den: “Bir adam Mescide geldi. O sırada Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ve
sahabeleri öğleyi kılmışlardı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem o adama: “Ey
falan! Namazdan neden geri kaldın” diye sordu. Adam da sebep olarak bir şey
söyledi. Adam namaza kalkınca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şununla
beraber namaz kılarak sadaka verecek kimse yok mu?” buyurdu. Bunun üzerine
birisi kalkıp onunla beraber namaz kıldı.”[7]
Bu hadis iki kişinin cemaat
olduğuna delil olduğu gibi, şu hususlara da delalet etmektedir: Bir mescidde
ikinci defa cemaatle namaz kılınır. İmam ile imama uyanın niyetleri farklı
olabilir. Zira bu hadiste arkadaşına cemaat olan sahabe nafile namaza niyet
etmiştir.
Cemaate Gelme Hususunda Mazeretler:
Hoparlörsüz, Çıplak Sesle Okunan Ezanı İşitemeyecek Uzaklıkta Olmak
Ebû Hureyre t’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlüllâh r’e gözleri görmeyen bir adam
gelip: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Benim elimden tutup, beni mescide getirecek kimsem
yok’ diyerek. Rasûlüllâh r’den evinde namaz kılmak üzere kendisine izin vermesini istedi.
Rasûlüllâh r de ona izin verdi fakat geri dönüp gidince onu çağırıp
sordu: ‘Sen namaz için okunan ezanın sesini duyuyor musun?’ Adam: ‘Evet’
deyince Rasûlüllâh r: ‘O halde bu çağrıya cevap ver!’ diye buyurdu.”[8]
Soğuk ve Yağmur:
İbn Ömer t anlatıyor: “Rasûlüllâh r sefer sırasında, soğuk veya
yağmurlu gecelerde müezzine (ezan sırasında) şöyle söylemesini de emrederdi: ‘Dikkat! Namazlarınızı yerlerinizde
kılacaksınız!’”[9]
Korku ve Hastalık
İbn ‘Abbâs t anlatıyor: “Rasûlüllâh r buyurdular ki: ‘Müezzini işiten bir kimseyi cemaate tabi
olmaktan ancak bir özür engeller.” Sahâbeler: “(Ey Allah’ın Rasûlü!) meşru
özür nedir?’ denildi. Rasûlüllâh r: ‘Korku veya hastalıktır!’
buyurdu.”[10]
Yemeğin Hazır Olması
‘Â’işe z’dan: “Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘Akşam yemeği konulduğu zaman ikamet okunmuşsa
önce yemekle başlayın.’”[11]
İbn Ömer t‘dan: “Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘Biriniz yemek yerken
namaz kılınmış olsa bile acele etmesin, yeme ihtiyacını gidersin.’”[12]
İdrar veya Büyük Abdest Sıkışıklığı:
‘Â’işe z’dan: “Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘Yemek hazır olduğu zaman ve abdest
sıkışıklığında namaz yoktur.’”[13]
Cemaatin İstemediği Kimsenin İmamlığı
Ebu Umame
radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Şu üç
kişinin namazı başından yukarı çıkmaz: Kaçan köle sahibine dönünceye kadar,
kocasını kızdırmış olarak geceleyen kadın ve kendisinden hoşlanmayan topluluğa
imamlık yapan.”[14]
Safları Düzeltmek Farzdır ve Bunun Terki İhtilaf Sebebidir
Enes b. Mâlik
t şöyle dedi: “Rasûlüllâh r şöyle buyurdu: ‘Saflarınızı
düzeltiniz. Çünkü saffın düzgünlüğü namazın tamamındandır.’[15]
Nu’mân b.
Beşîr t dedi ki: “Rasûlüllâh r‘i şöyle buyururken işittim: ‘Ya
saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah kalplerinize (veya: ‘yüzlerinize’ dedi)
muhalefet atar.’”[16]
Nu’mân b.
Beşîr t‘den: “Rasûlüllâh r saflarımızı, bir okçu yaptığı
okları nasıl dümdüz ederse öylece dümdüz bir hale getirirdi. Bunu ta biz
anlayıp layıkıyla öğreninceye kadar yaptı durdu. Nihayet günün birinde yine
namaz kıldıracağında tam tekbir getirecekti ki göğsü saftan dışarıya çıkmış
birini gördü. Bunun üzerine: ‘Ey Allah’ın kulları! Ya saflarınızı
düzeltirsiniz ya da Allah I‘nın yüzlerinizi ayrı ayrı şekillere çevireceğini biliniz’ buyurdu.”[17]
Nu’mân b.
Beşîr t (bu ikazdan sonra insanların)
omuzunu, arkadaşının omuzuna, dizini arkadaşının dizine, topuğunu arkadaşının
topuğuna yapıştırdığını gördüm’ dedi[18]
Enes t şöyle dedi: “Namaz için kamet
getirilmişti, Rasûlüllâh r yüzünü bize döndü: ‘Saflarınızı dosdoğru ve sımsıkı
tutunuz. Hakikat ben sizi, arkamdan da görüyorum’ buyurdu.” (Enes t şöyle dedi): ‘Her birimiz
omuzunu, yanındakinin omuzuna, ayağını yanındakinin ayağına yapıştırırdı.[19]
Nâfi’’den
şöyle dedi: ‘Ömer t (namaza durmadan önce) safların tesviyesini emrederdi.
Kendisine safların düzeltildiğini gelip haber verdikleri zaman tekbir alır
namaza dururdu.’[20]
Müslümanların Halifesinin Tayin Ettiği Fasık İmamın Arkasında Namaz Kılmak
“Bir şahıs
bir cemaate imam oldu ve kıbleye karşı tükürdü. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem de bakıyordu. İmam namazı bitirince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem cemaate şöyle buyurdu: “Şu şahıs size namaz kıldırmasın.” Bu defadan
sonra aynı şahıs o cemaate imam olmak istedi, cemaat ona mani oldu ve
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sözünü ona haber verdiler. O kimse
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: “Öyle mi buyurdunuz?” dedi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet” buyurdu. Zannediyorum ki
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Çünkü sen Allah’a ve Resulüne
eza ettin” buyurdu.[21]
İbn Mesud ve
başka sahabeler de (radıyallahu anhum) el-Velid b. Ebi Muayt’ın arkasında namaz
kılmışlardır. El-Velid bir gün onlara sabah namazını iki rekat kıldırmış sonra
da: “Sizin için artırayım mı?” demiştir. İki kişi Osman radıyallahu anh’e onun
hakkında şahitlik etmiş ve ona had cezası olarak kırk sopa vurulmuştu.”[23]
Hasen
el-Basri: ‘Namazı kıl, onun bid’ati kendisinedir’ demiştir.[24]
İbn Hazm
şöyle demiştir: “Sahabelerden (radıyallahu anhum) birinin el-Muhtar
(es-Sekafi), Abdullah b. Ziyad, el-Haccac ve bunlardan daha fasık olanlarının
arkasında namazı terk ettiklerini bilmiyoruz. Nitekim Allah Azze ve Celle: “İyilik
ve takva üzere yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın” (Maide
2) buyurmuştur. Namazları mescidlerde cemaatle kılmaktan güzel iyilik yoktur.
Kim buna davet ederse, bu davete icabet ederek iyilik ve takvada yardımlaşmak
farzdır. Beş vakit namazın mescidlerde cemaatle kılınmasını iptal etmekten
büyük küfür ve günah yoktur. Bu konuda yardımlaşmamız haramdır. Aynı şekilde
oruc, hac, cihad da böyledir. Kim bunları yaparsa, onunla beraber yaparız. Kim
de günaha çağırırsa ona icabet etmeyiz ve yardım etmeyiz. Bütün bunlar aynı
zamanda Ebu Hanife, Şafii ve Ebu Suleyman’ın da görüşüdür.”[25]
Nevevi şöyle
demiştir: “Fasığın arkasında namaz sahihtir, haram olmasa da mekruhtur. Yine
şayet imam bidatçi ise ve bidatinden dolayı tekfir edilen biri değilse onun
arkasında namaz sahih olsa da mekruhtur. Eğer bidatinden dolayı tekfir edilen
biriyse namaz sahih değildir.”[26]
Kâfir olduğu bilinen
kimsenin arkasında ise namaz sahih olmaz. Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye ? der ki:
‘Başkasının ardında kılma imkânı varken, bidatçilerin ve heva ehlinin ardında
namaz sahih olmaz. Bu konuda Müslümanların halifesi ile başka imamların hükmü
farklıdır. Müslümanların halifesinin ardında namazı -halife bidatçi de olsa-
ancak bid’at ehli terk eder. Eğer bid’atinden dolayı tekfir ediliyorsa ardında
namaz kılınmaz.’[27]
Müslümanların Halifesi ve Cemaati Bulunmadığında, Bidatçi ve Zalimlerin İşgal Ettikleri Camilerde Namaz
Huzeyfe
radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Müslümanların cemâatinden ve imamlarından
(halifelerinden) ayrılma” buyurdu. “Eğer onların cemâati ve imamı yoksa (ne
yapayım)?” dedim. “Bir ağaç kökü dişlemek zorunda kalsan bile, sana bu halde iken ölüm
gelinceye kadar o fırkaların hepsinden ayrıl” buyurdu.[28]
Müslümanların
Kureyş’ten bir halife etrafında toplanan cemaati yoksa ve müslümanlar cemaatle
namaz şiarını kendi aralarında mescid kurarak ikame edemiyorlarsa; zalim, fasık,
kafir veya bidatçi yöneticiler tarafından işgal edilip, fasık imamların
atandığı mescidlerde cemaatle namaza katılmaları, yukarıda zikrettiğimiz
açıklamalarda görüldüğü gibi meşrudur.
İmam,
cemaatin bilmediği bir hata işlerse veya cemaatin bilmediği şekilde bir rüknü
terk ederse, cemaatin namazı sahihtir: Ebû Hureyre t anlatıyor:
“Rasûlullah r buyurdular ki: ‘(İmamlar)
sizin için kılarlar. Doğru kılarlarsa (sevabı) sizedir. Hatalı kılarlarsa
(sizin namazınızın sevabı) sizedir, hata onların aleyhlerinedir.’[29]
Ömer
radıyallahu anh unutarak cünüp şekilde insanlara namaz kıldırdı. Sonra bu
namazı iade etti. Cemaat ise iade etmedi.[30]
Ancak bu
durumda, namazın sıhhatiyle ilgili olarak şu hususlara dikkat edilir:
* Namazı vaktinde kılmazlarsa, onlara uyulmaz, namaz vaktinde kılınır. Onların cemaatine gitmek ise farz değil, nafiledir
A- Muslim’in Sahih’inde 648 No’lu Rivayetinin Lafızları
Ebû Zerr radıyallahu
anh şöyle dedi: “Bana Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sana namazı
vaktinden geri bırakan yahut vaktinden (çıkararak) namazı öldüren emirler,
âmir olunca acaba hâlin nice olacak?” buyurdu. Ben: “Bana ne emir
buyurursun?” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Namazı vaktinde
kıl! Eğer ona o emirlerle birlikte yetişirsen tekrar kıl. Çünkü bu senin için
nafile olur” buyurdu.
Ebû Zerr radıyallahu
anh şöyle dedi: “Bana Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yâ Ebâ Zerr!
Hiç şüphe yok ki benden sonra namazı öldüren bir takım emirler gelecekdir. Ama
sen namazı vaktinde kıl! Eğer vakti içinde o namazı (tekrar) kılarsan bu senin için
nafile olmuş olur; tekrar kılamazsan sen namazını ihraz etmiş (korumuş)
olursun.” buyurdu.
Ebû Zerr radıyallahu
anh şöyle dedi: “Habibim, bana (başımdaki âmirim) elleri ayakları kesilmiş bir
köle de olsa (onu) dinleyip, kendisine itaat etmemi ve namazı vaktinde kılmamı
tavsiye buyurdu. (Şunu da ilâve etti): “Eğer cemaate namazlarını kıldıkdan
sonra yetişirsen, sen namazını ihraz etmiş olursun. Böyle olmaz da onların
namazına yetişirsen bu, senin için bir nafile olur.”
Ebû Zerr radıyallahu
anh şöyle dedi: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem uyluğuma vurarak: “Namazı
vaktinden geri bırakan bir kavmin içinde kaldığın zaman acep hâlin nasıl
olacak?” buyurdu. Ebû Zerr radıyallahu anh: “Sen ne buyurursun?” dedi.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Namazı vaktinde kıl! Sonra işine git!
Şayet sen mescidde iken namaza ikamet getirilirse, sen de kıl!” buyurdu.
Ebû'l-Aliye, El-Berrâ'dan,
dedi ki: “İbni Ziyâd namazı te'hir etti. Bunun üzerine Abdullah b. Sâmit bana
geldi. Kendisine bir sandalye takdim ettim. Üzerine oturdu. Müteakiben İbn
Ziyâd'ın yaptığını ona anlattım. Dudağını ısırarak uyluğuma vurdu ve şunları
söyledi: “Senin bana sorduğun gibi, ben de Ebû Zerr'e sordum. Senin uyluğuna vurduğum
gibi, o da benim uyluğuma vurdu ve: “Senin bana sorduğun gibi, ben de
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sordum, o da senin uyluğuna vurduğum
gibi benim uyluğuma vurdu ve: “Namazı vaktinde kıl! Eğer sen cemaatle
beraberken namaz vakti gelirse yine kıl! Ben bu namazı kıldım tekrar kılmam
deme!” buyurdu.
Ebû Zerr radıyallahu
anh şöyle dedi: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Namazı vaktinden
te'hîr eden bir kavmin içinde kaldığın vakit acep hâlin (yahut acep hâliniz) ne
olacak? Ama sen namazı vaktinde kıl! Sonra o namaza (tekrar) ikamet
getirilirse cemaatle beraber yine kıl. Çünkü namaz hayır ziyâdesidir.”
buyurdu.
Ebû'l-Âliye el-Berrâ
şöyle dedi: “Abdullah b. Sâmit'e: “Biz cum'a günü namazı bir takım emirlerin
arkasında kılıyoruz. Onlar da namazı te'hîr ediyorlar” dedim. Abdullah uyluğuma
öyle bir vurdu ki canımı yaktı ve: “Ben bu mes'eleyi Ebû Zerr'e sordum, o da
benim uyluğuma vurarak: Ben bu mes'eleyi Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem'e sordum da: “Namazı vaktinde kılın! Cemaatle beraber kılacağınız
namazı da nafile yapın!” buyurdu” dedi. Abdullah da: “Bana anlatıldığına
göre Nebiyyullâh sallallahu aleyhi ve sellem Ebû Zerr'in uyluğuna vurmuş.” dedi.
B- İbn Mes’ud radıyallahu
anh Rivayeti
Abdullah b. Mes’ud radıyallahu
anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Belki namazı
vakti dışında kılacak olan topluluklara yetişirsiniz. Eğer onlara yetişirseniz
namazı evlerinizde, bildiğiniz vaktinde kılın, sonra onlarla beraber kılın ve
bunu nafile yapın.”[31]
C- Ubade b. Samit Radıyallahu
anh Rivayeti
Ubade b. es-Samit radıyallahu
anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Muhakkak ki
üzerinize emirler gelecek ve bazı şeyler onları namazdan alıkoyacak ve namazı vaktinden
erteleyecekler. Siz namazı vaktinde kılın.” Bir adam dedi ki: “Ey Allah’ın
rasulü! Onlara da yetişirsem kılayım mı?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: “Evet istersen kıl” buyurdu.[32]
Onlarla
kılınan namazın nafile olduğunun belirtilmesi, böyle cemaate katılmanın farz
olmadığını göstermektedir. Yine onlarla beraber kılınan namaz farz niyetiyle de
kılınamaz:
Meymune’nin
azatlısı Süleyman’dan: “İbn Ömer radıyallahu anhuma namaz kılmakta olan bir
kavme geldi. “Onlarla beraber namaz kılmayacak mısın?” dedim. “Ben namazı
kıldım. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Bir
namazı aynı günde iki defa kılmayın.”[33]
* Namazın ta’dili erkanına uymadıkları takdirde namaz geçersizdir. İade etmek gerekir.
Ebû Hureyre t şöyle dedi: “Rasûlüllâh r mescide girdi derken bir kişi
mescide girip namaz kıldı. Sonra Rasûlüllâh r‘e gelip selâm verdi. Rasûlüllâh r selâmını aldıktan sonra Adama: ‘Dön
de namazını yeniden kıl. Çünkü sen namaz kılmadın’ buyurdu. O kimse namazını
yeniden kılıp Rasûlüllâh r‘in yanına gelip selâm verdi. Rasûlüllâh r selâmını aldıktan sonra tekrar
adama: ‘Namazını yeniden kıl çünkü sen namaz kılmadın’ buyurdu. (Bunu üç
kere tekrar etti.) Nihayet o kimse: ‘Seni hak ile yollayan Allah’a yemin ederim
ki, bunun başka türlüsünü bilmiyorum. Bana (doğrusunu) öğret’ dedi. Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘Namaza durduğun
vakit ihram tekbirini al ve sonra ne kadar kolayına gelirse o kadar Kur’ân oku.
Sonra rükûa varıp ta mutmain oluncaya kadar dur. Sonra başını kaldırıp ayakta
doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye var ve mutmain oluncaya kadar kal. Sonra
başını kaldırıp ta mutmain oluncaya kadar otur. Sonra tekrar secdeye var ve tâ mutmain
oluncaya kadar kal. Sonra bunu namazının hepsinde (böyle) yap.”[34]
Ebû ‘Abdullah
el-Eş’ârî t şöyle dedi: “Rasûlüllâh r rükûsunu tam yapmayan ve secdelerini
tavuğun mısır tanelemesi gibi yapan birini gördü. Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘Eğer bu adam şu
hali (yâni namaz kılışı) üzere ölseydi, Milleti-Muhammed’den gayrı bir
millet üzere ölürdü.’ Sonra şöyle dedi: ‘Rükûsunu tam yapmayan,
secdelerini tavuğun mısır tanelemesi gibi yapanın misali, aç birisinin bir veya
iki tane hurma yemesi nasıl açlığını gidermez ise (rükûsunu ve secdelerini tam
yapmayan da namaz kılmamıştır.)’
Ravi Ebû Sâlih
dedi ki: ‘Ebû ‘Abdullah’a bu hadisi Rasûlüllâh r‘den kendisine kimin rivayet ettiğini sordum. Dedi ki: ‘Umerâ’u’l-Ecnâd
(yani: Filistin, Ürdün, Humus, Kınnesrin, Şam) vilâyetlerinin emirleri olan ‘Amr
İbnu’l-Ãs, Hâlid İbnu’l-Velîd, Şurahbil İbn Hasene y, Rasûlüllâh r‘den işitmişler dedi.”[35]
Müslümanlar,
sapıkların işgal ettikleri mescidlerde cemaate katılmak zorunda olmasalar da,
önemli bir şiar olan cemaatle namazı ikame için kendi mescidlerini oluşturup
Cuma , bayram ve cemaat namazlarını ikame etmelidirle
Allah rasulü
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimden iki taife helak olur: Ehli Kitap ve Ehli liben! Ehli kitap:
Allahın kitabını Allahın indirdiğinden (sünnetten) başkasıyla tevil ederek
müslümanların alimleriyle mücadele edecekler. Ehli liben ise Cuma ve cemaatleri
terk edecekler, bedevileşeceklerdir."[36]
Mescidler
Câbir t’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: ‘Yeryüzü
bana tertemiz, temizlenme aracı ve mescit kılındı. Herkim bir namaz vaktine
erişirse, neredeyse orada namazını kılar...’[37]
Allah Y şöyle buyurmaktadır: ‘Allah’ın
mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe imân eden... kimseler imar eder.’
(Tevbe, 9/18)
Mescid Yapmanın Fazileti:
Osman t anlatıyor:
“Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘Kim Allah’ın rızasını talep ederek bir mescid
inşa ederse, Allah ona Cennette bir ev inşa eder.’ Bir diğer rivayette:
‘…Allah, onun için, Cennet’te bir mislini inşa eder’ buyrulmuştur.”[38]
Hamam ve Kabirler Dışında Yeryüzü Mesciddir
Ebu Said
radıyallahu anh’den: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Hamam
ve kabirler dışında yeryüzünün tamamı mesciddir.”[39]
Mescidlerin Temizlenmesi
Semura b.
Cundub radıyallahu anh’den: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize
yurdumuzda mescid bina etmemizi ve temiz tutmamızı emretti.”[40]
Ayakkabılarla Namazın Sünnet Olmasından Dolayı Mescidlerde Halı Olmaması Daha Uygundur:
Şeddad b. Evs radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu: “Yahudi ve Hristiyanlara muhalefet edin. Şüphesiz
onlar mestleri ve ayakkabılarıyla namaz kılmazlar.”[41]
Ebu Davud, Hâkim ve Beyhaki’nin rivayetlerinde “Yahudilere muhalefet
edin” şeklinde gelmiştir. Taberani’nin rivayetinde ise lafzı şöyledir: “Ayakkabılarınızla
namaz kılın, Yahudilere benzemeyin.”[42]
İmam Suyuti, mescidlere halıları ilk sokan kişinin Zalim Haccac olduğunu
zikretmiştir.
Eziyet Verici Kokularla Mescide Gelmemek
Cabir
radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Soğan,
sarımsak ve pırasa yiyen mescidimize yanaşmasın. Zira melekler de
ademoğullarının rahatsız oldukları şeylerden rahatsız olurlar.”[43]
İkrime ? anlatıyor:
“Iraklılardan bir grup kimse İbn Abbâs t‘ya gelerek: ‘Cuma günü gusletmek vacib midir ne dersin’ diye
sordu. İbn Abbâs t şu açıklamayı yaptı: ‘(Farz değil), ancak temizliğe çok
uygundur ve gusleden için pek hayırlıdır. Yıkanmayan üzerine de vacib değildir.
Ben size guslün nasıl başladığını anlatayım: İnsanlar meşakkatli işler yapıyorlar
ve yünlü elbiseler giyiyorlardı. Çalışmaları çoğunlukla sırtlarında yük taşımak
şeklinde oluyordu. Mescitleri dardı ve tavan alçaktı, yani arîş (denen üzeri
hurma dallarıyla örtülmüş çardak) şeklindeydi. Sıcak bir günde Rasûlüllâh r (minbere) çıktı. Cemaat yün
elbiselerin içinde terlemişti. (Terleri sebebiyle) onlardan çıkan kokular
ortalığı sardı ve herkesi rahatsız etti. Koku Rasûlüllâh r‘e de uzanınca: ‘Ey insanlar,
bu gün gelince yıkanın. Ayrıca herkes, bulabildiği en güzel kokuyu sürünsün!’
buyurdular. Bilahare Allah’ın lütfu yetişti (bolluk arttı), herkes yünlüden
başka elbiseler giydiler, çalışmaları hafifledi, mescitleri genişletildi.
Birbirlerini rahatsız eden terlerin bir kısmı ortadan kalktı.”[44]
Mescidlerde Yasak Olan Şeyler
Mescidleri Süslemek
İbn ‘Abbâs t anlatıyor: “Rasûlüllâh r buyurdular ki: ‘Ben
mescidlerin yükseltilmesiyle/sıvanmasıyla emrolunmadım!’” İbn ‘Abbas t der ki: ‘Yemin olsun! Sizler mescidlerinizi Yahûdî ve
Hristiyanlar gibi süsleyeceksiniz!’[45]
Enes t’dan: “Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘İnsanlar mescidler hususunda birbirlerine karşı
övünmedikçe kıyamet kopmaz.’”[46]
Ömer radıyallahu anh, mescid yapılırken ustaya şöyle emretmiştir: “İnsanları
yağmurdan korusun yeter. Seni kırmızı ve sarı boyalar kullanmaktan
sakındırırım. Aksi halde insanları fitneye düşürürsün.”[47]
Muslim el-Batin şöyle demiştir: “Ali radıyallahu anh, Teym kabilesinin
süslenmiş olan bir mescidine uğrayınca şöyle dedi: “İşte bu, Teym’in
kilisesidir.”[48]
Mescidlerde Mihrap Yapmak
İbn Amr radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem buyurdu ki: “Şu mezbahalardan
yani mihraplardan sakının”[49]
İbn Mesud radıyallahu anh, mihrapta namaz kılmayı caiz görmez
ve şöyle derdi: “Bu ancak kiliselerde olur. Ehl-i Kitab’a benzemeyin!” Yani o
kemerlerde (mihrapta) namaz kılmayı çirkin görüyordu.”[50]
Abdullah b. Mesud
radıyallahu anh şöyle dedi: “Şu
mihraplardan sakınınız” İbrahim (en-Nehaî) de mihraplarda namaz kılmazdı.”[51]
İmamın Yüksekte Durması
Ebû Mes’ûd el-Ensârî t’dan: ‘Rasûlüllâh r, imamın arkasındaki cemaatten yüksekte bir yerde namaz
kıldırmasını yasakladı.’[52]
Mescidde Yitik Aramak
Bureyde t anlatıyor:
“Bir adam mescidde yitiğini ilan etti ve: ‘Kim kızıl deveyi gördü?’ dedi. Bunu
işiten Rasûlüllâh r: ‘Bulamaz ol! Mescidler neye yarayacaksa onun için inşa
edilmiştir, (gayesinden başka maksadla kullanılamaz)!’ buyurdular.”[53]
Alışveriş Yapmak
Ebû Hureyre t’den;
Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘Mescidde alışveriş yapan birini gördüğünüz
zaman: Allah ticaretine kazanç vermesin’ deyiniz.’”[54]
Had Cezalarını Mescidde Uygulamak
Hakim b.
Hizam radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Mescidlerde
had cezaları uygulanmaz”[55]
Mescidde Elleri Kenetlemek
Ka’b b. Ucre t anlatıyor:
“Rasûlüllâh r buyurdular ki: ‘Biriniz mescide gidince orada ellerini
kenetlemesin. Çünkü o namazdadır.’”[56]
Mescidde Dünyalık Konuşmak
İbn Mes’ud radıyallahu
anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “İnsanlar
üzerine bir zaman gelecek, mescidlerde halka halka oturacaklar, bütün gayeleri
dünya olacaktır. Onlarla oturmayın. Allah için onlara ihtiyaç yoktur.”[57] Şecerî’nin
rivayetinde lafzı şöyledir: “Ahir zamanda bir topluluk olacak, meclislerde
halka halka oturacaklar, önlerinde de dünya olacak…”
Enes b. Malik
radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “İnsanlar
üzerine bir zaman gelecek, mescidlerinde halka olacaklar, dünyadan başka
düşünceleri olmayacak. Allah için onlara bir ihtiyaç yoktur. Onlarla oturmayın.”[58]
Abdullah b. Mes’ud
radıyallahu anh’den: “Dininizden ilk kaybedeceğiniz şey emanettir. Dinden son
kalan şey ise namaz olacak, dini olmayan bir topluluk namaz kılacaktır.”[59] Diğer
rivayette: “İmanları olmayan bir topluluk namaz kılacaktır” şeklindedir.[60]
Huzeyfe radıyallahu anh
şöyle demiştir: “İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, şayet Cuma günü bir ok
atsan, ancak bir kâfire veya münafığa isabet edecektir.”[61]
İbn Amr radıyallahu
anhuma şöyle demiştir: “İnsanlar mescidlerde oturdukları halde aralarında mümin
bulunmayacaktır. Konuşmaları dünya hakkındadır.”[62]
İbn Ömer radıyallahu
anhuma’dan: “İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, onlardan bin kişi ve daha
fazlası mescidde namaz kılacak fakat aralarında mümin bulunmayacak.”[63]
İbn Ömer radıyallahu
anhuma’dan: “İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, mescidlerinde toplanacak,
Kur’an okuyacaklar, aralarında mümin bulunmayacak.”[64]
Zehebi bu hadisin açıklamasında şöyle demiştir: “Bunun anlamı imanı
kâmil mümin bulunmayacak demektir. Kastedilen; nifak hasletlerinden olan;
yalan, hıyanet, sözden dönme, günah ve benzeri fiilleri işlemeyen, nifaktan
selamette olan mümin aralarında bulunmayacak demektir… Bu konu geniştir.
Kişinin Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetine rıfk ile davranması,
Kıble ehlini tekfir eden Harici ve Mutezile’nin yaptığı gibi onlardan iman ve
İslam sıfatını kaldırmaması gerekir. Yine Mürcie’nin yaptığı gibi onları kâmil
iman ile de vasıflayamayız. Müslüman, Müslümanları elinden ve dilinden
selamette kılan kimsedir.”[65]
Mescidlerde Yapılması Caiz Olanlar
Mescidde Yemek Yemek
Mescidde Uyumak
İbn Ömer
radıyallahu anhuma’dan: “Biz Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
zamanında gençler olarak mescidde yatar ve kaylule yapardık.”[67]
Mescidde Ayak Ayak Üstüne Koyarak Sırtüstü Yatmak
Abbad b.
Temim, amcasından naklediyor; “O Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
mescidde bir ayağını diğer ayağı üzerine atmış olarak uzanarak yattığını
görmüştür.”[68]
Mescidde İlim Meclisi Kurmak
Ebû Hureyre t’dan şöyle
dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlüllâh r buyurdu ki: ‘Her kim bizim bu
mescidimize ya bir hayır öğrenmek yahut öğretmek için girerse, Allah yolunda
cihad eden kimse gibi olur ve her kim başka bir maksatla girerse, kendisine ait
olmayan bir şeye bakıp duran bir kimseye benzer.”[69]
Rasûlüllâh r mescidde,
ilim meclislerinde hazır bulunmaya teşvikte bulunarak şöyle buyurmaktadır: ‘...Bir
topluluk Allah’ın evlerinden birisinde, Allah’ın Kitâbı’nı okumak, kendi
aralarında onu incelemek üzere toplanacak olurlarsa mutlaka (ilâhî) huzur ve
sükûn üzerlerine iner, rahmet onları kaplar, melekler etraflarını çevirir ve
Allah kendi nezdinde bulunanlar arasında onları anar...’[70]
Mescidde Şiir Okumak
Cabir b.
Semura radıyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının
mescidde şiir ve cahiliyye döneminden hatıralarını zikrettiklerine yüzden fazla
şahit oldum. Bazen Nebî sallallahu aleyhi ve sellem de onlarla beraber tebessüm
ederdi.”[71]
Ebû Seleme b.
‘Abdu’r-Rahman b. ‘Avf’dan rivayete göre o Ensar’dan Hassân b. Sâbit t’ın Ebû
Hureyre t’yi şöylece şahit tuttuğunu rivayet etmektedir: “Allah için
söyle! Rasûlüllâh r’i: ‘Ey Hassan! Rasûlüllâh r adına cevap ver! Ey Allah’ım,
sen onu Ruhu’l-Kudus ile destekle’ dediğini duydun mu? Ebû Hureyre t: ‘Evet’ diye
cevap verdi.”[72]
Bayramda Mescidde Eğlence
Peygamber r ‘Â’işe z arkasında
bulunduğu halde, Peygamber Mescidi’nde bir bayram gününde ellerindeki
harbelerle Habeşli’lerin oynadıkları oyunları görmesine izin vermiştir. ‘Â’işe z dedi ki:
‘Bir gün Rasûlüllâh r’i odamın kapısında gördüm. Habeşliler ise mescidde oyun
oynuyorlardı. Rasûlüllâh r ridasıyla beni örterken, ben de
onların oyunlarını seyrediyordum.’[73]
Enes
radıyallahu anh’den: “Habeş’liler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
önünde sıçrayarak oynuyor, raksediyor ve şöyle diyorlardı: “Muhammed salih bir
kuldur” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ne diyorlar?” diye
sordu. “Muhammed salih bir kuldur diyorlar” dediler.”[74]
Mescidde Yaralıların Tedavi Edilmesi
Âişe z’dan şöyle
dediği rivayet edilmiştir: “Sa’d, Hendek günü el-Ekhal (diye bilinen kalbe
giden kalın damarına) isabet almıştı. Peygamber r sık sık onu ziyaret edebilmek
için mescidde ona bir çadır kurmuştu.”[75]
Kafirin Mescide Girmesi
Ebû Hureyre t’dan şöyle
dediği rivayet edilmektedir: “Peygamber r Necid taraflarına bir grub atlı
gönderdi. Bunlar Hanife oğullarından bir adamı yakalayıp getirdiler. Adı Sumame
b. Ussal idi. Onu mescidin direklerinden birisine bağladılar. Peygamber r yanına
çıkıp, ‘Sumame’yi serbest bırakınız’ dedi. Mescide yakın bir hurmalığa
gitti. Orada guslettikten sonra gelip mescide girdi ve: ‘Allah’tan başka hiçbir
ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehadet ederim’ dedi.”[76]
Mescidlerde Değiştirmeye Güç Yetmeyen Bid’at ve Münkerler Bulunduğunda Bir Yeri Mescid Edinmenin Meşru Oluşu
‘Itbân b.
Mâlik t anlatıyor: “‘Ey Allah’ın Rasûlü’
dedim. ‘Seller benimle kabilemin mescidi arasına engel çıkarıyor. İstiyorum ki
evime kadar şeref verip bir yerde namaz kılsanız da orayı mescit yapsam!’
Rasûlüllâh r: ‘(İnşâ’allâh bir
ara) geleyim!’ buyurdular. Beraberinde Ebû Bekr olduğu halde huzuruyla
evimizi şereflendirip (izin isteyerek içeri girdiği) zaman ilk iş olarak: ‘Nerede namaz kılmamı istersin?’ diye
sordu. Evin bir köşesini işaret ederek (yer gösterdim. Orada) namaza durdu. Biz
de arkasından saf yaptık. Bize iki rekât namaz kıldırdı.”[77]
Şeyh Mukbil b. Hadi
rahimehullah’a şöyle soruldu: “Bir yerleşim yerinde aralarında birkaç metre
uzaklık bulunan iki ayrı mescidde iki hutbe okunması caiz midir?
Cevap: el-Cum’a
kelimesi tecemmu’ (toplanmak) kelimesinden alınmadır. Meşru olan; sahih bir gaye
bulunmadıkca Müslümanların tek bir mescidde toplanmasıdır. (Bu sahih gaye);
mesela Cuma namazı kılınacak mescidde değiştirmeye güç yetmeyen bidatler
bulunması, ya da imamın fasık veya bidatçi olmasıdır. Böyle bir durumda
sünneti ikame etmek için başka bir yerde Cuma ikame etmekte sakınca yoktur.”[78]
[1] Sahih
mevkuf. El-Lâlekâî, Usûlu İtikadi Ehl-i’s-Sunne (1/108). İbn Asâkir Tarihu
Dımeşk’te (46/409); Ebû Şâme el-Makdisî, el-Bâis’te (s.22); Mizzî,
Tehzibu’l-Kemal’de (22/264)
[2] Sahih
mevkuf. Hatîb el-Bagdadî, el-Fakîh ve’l-Mutefakkih’te (1171)
[3] Beyhaki
el-Medhal (s.15) İbn Asakir (46/409)
[4] Ebû Nuaym,
Hilyetu’l-Evliya (9/239). Bu eseri ayrıca Şatibî, el-İ’tisam’da (2/28)
zikreder. İsnadı sahihtir.
[5] Sahih. Buhari
(658) Muslim, (674).
[6] Hasen.
Ahmed (5/140) Ebu Davud (554) Nesai (843)
[7] Sahih.
Ahmed (3/85)
[8] Sahih. Muslim,
(653).
[9] Sahih. Buhârî,
(666) Muslim (697) Mâlik (1/73) Ebû Dâvud (1060-64) Nesâî, (2/15).
[10] Hasen. İbn Mace, (793); Ebû Dâvud, (551).
[11] Sahih. Buhârî,
(671) Muslim, (558).
[12] Sahih. Buhârî,
(674).
[13] Sahih. Muslim,
(560).
[14] Hasen.
Tirmizi (360) el-Elbani Sahihu’t-Tergib (486)
[15] Sahih.
Buhârî, (723); Muslim, (433); Ebû Dâvud, (668) İbn Mâce, (993).
[16] Sahih. Muslim,
(436).
[17] Sahih. Muslim,
(436).
[18] Sahih. Ebû
Dâvud, (662).
[19] Sahih.
Buhârî, (719, 725).
[20] Sahih. Mâlik,
(1/158).
[21] Sahih. Ebû Dâvud
(481) İbn Hibbân (4/515) Taberanî Evsat (6/215) Ahmed (4/56)
[22] Sahih. İbn Ebî
Şeybe, (2/84) el-İrvâ’, (525)
[23] Sahih.
Muslim (1707)
[24] Sahih maktu.
Buhârî, (Ezan, 56); Fethu’l-Bârî, (2/158).
[25] El-Muhalla (4/214)
bkz.: Şafii, er-Risale (no:88) Fethu’r-Rabbani Min Fetava’ş-Şevkanî
(6/2927-2932)
[26] El-Mecmu (4/150)
[27]
Tecridu’l-İhtiyarât, (s.17).
[28] Sahih.
Buharî (3411); Muslim (1847).
[29] Sahih.
Buhârî, (694).
[30] Sahih
mevkuf. Darekutni (1/364)
[31] Sahih.
Ahmed (1/379) İbn Huzeyme (1640) İbnu’l-Carud, el-Munteka (331) İbn Mace (1255)
[32] Sahih.
Ebu Davud (433) İbn Ebi Şeybe (2/274) Mervezi Tazimu Kadri’s-Salat (1018)
[33] Hasen.
Nesai (2/114) Ebu Davud (2/286) Şeyh Mukbil, Camiu’s-Sahih (1011)
[34] Sahih. Buhârî,
(793); Muslim, (397).
[35] Hasen. İbn Huzeyme (665) Ebu Ya’lâ (13/139) Taberani
(4/115) Beyhakî (2/89)
[36] Sahih.
Taberani (17/297) Hakim (2/374)
Ahmed (4/155) Ebu Ya’la (1746) Buhari Halku Ef’ali’l-İbad (615) Herevi
Zemmu’l-Kelam (2/28) Elbani Sahiha (2778)
[37] Sahih. Muslim,
(521).
[38] Sahih. Buhârî,
(450) Muslim, (533) Tirmizî, (318).
[39] Sahih.
Ahmed (3/96) İbn Hibban (Mevarid – 104) Hakim (1/251) Beyhaki (2/435) Ebu Davud
(2/158) Şeyh Mukbil b. Hadi, Camiu’s-Sahih (831)
[40] Sahih
ligayrihi. Ahmed (5/17) Ebu Davud (456)
[41] Sahih.
İbn Hibban (5/561) Hakim (1/391) Ebu Davud (652) Beyhaki (2/432) Bezzar (8/406)
Dulabi el-Kuna (1/409)
[42] Hasen.
Taberani (7/290)
[43] Sahih.
Buhari (854) Muslim (564)
[44] Sahih. Ebû Dâvud, (353).
[45] Sahih. Ebû Dâvud, (448); İbn Hibban (1615) Buhârî (1/539
muallâk olarak).
[46] Sahih. Ebû Dâvud (449) Nesai (2/32) İbn Mace (739)
İbn Huzeyme (1322-23) İbn Hibban (1614, 2760) Taberani (752).
[47] Buhari (1/448)
muallak olarak rivayet etmiştir.
[48] Sahih
maktu. Ahmed el-Vera (s.183) Abdurrazzak Musannef (3/152) İbn Hazm
el-Muhalla (4/248) Muhammed b. Hasen eş-Şeybani, el-İktisab (s.81)
[49] Hasen. Beyhaki (2/439) Taberani
(13/540) el-Elbani Sahihu’l-Cami (120)
[50] Hasen mevkuf. Bezzar (5/21)
[51] Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (1/408) Tahavi
(1/133), İbn Sad Tabakat (6/272) Ebu Zür’a Tarihu Dımeşk (121/2).
[52] Hasen. Darekutnî, (2/88 no:197); Beyhakî (3/108);
Hâkim (1/329); Elbânî, Temâmu’l-Minne (s. 282)
[53] Sahih. Muslim, (569).
[54] Sahih. İbn Huzeyme, (1305) Tirmizi (1321) Hakim
(2/56).
[55] Sahih.
Ebu Davud (4490) Ahmed (3/434) Darekutni (3/85) Hakim (4/378)
[56] Sahih. Ebû Dâvud, (562); Tirmizî, (386).
[57] Hasen.
Ebu İshak el-Muzekki, El-Muzekkiyyat (51) İbn Hibban (15/162) Taberani (10/198)
Şeceri Emali (1/119 no:459) Ebu Nuaym Hilye (4/109) İbn Batta el-İbane (342)
Ebu Ahmed Hakim el-Esami ve’l-Kuna (4/329) Hatib Cami Ahlaki’r-Rabi (1285) İbn
Ebi Asım Zühd (284) Deylemi (3445) Mecmau’z-Zevaid (2/24) isnadında Buzey’ Ebu
Halil metruktür. Ancak mutabileri vardır. İbn Hibban başka bir yoldan rivayet
etmiştir. Bkz.: el-Elbani es-Sahiha (1163)
* Hasen el-Basri
rahimehullah’dan Mürsel olarak: Beyhaki Şuab (3/86) İbn Batta el-İbane (344)
Ahmed el-Vera (s.59) Semerkani Tenbihu’l-Gafilin (432)
[58] Hasen
ligayrihi. Hâkim (4/359) Ebu Abdillah el-Felaki Fevaid (1/88) el-Elbani
es-Sahiha (1163)
[59] Hasen
mevkuf. Taberani (9/312) İbn Ebi’d-Dunya Mekarimu’l-Ahlak (267)
[60] Hasen
mevkuf. Taberani (9/141)
[61] Hasen
mevkuf. İbn Batta el-İbane (9)
[62] Sahih
mevkuf. İbn Batta el-İbane (343) Hakim (4/489) Hallal es-Sunne (1308)
[63] Sahih
mevkuf. İbn Ebi Şeybe (6/163) Deylemi (3447)
[64] Sahih
mevkuf. Veki Zühd (271) İbn Ebi Şeybe (7/505) Hallal es-Sunne (1609)
Firyabi Sıfatu’l-Munafık (101-103) Acurri eş-Şeria (236-238)
[65] Zehebi
Mizanu’l-İtidal (3/39)
[66] Sahih. İbn Mâce (3300) İbn Hibban (1657).
[67] Sahih.
Muslim (2479) Bkz.: Buhari (440)
[68] Sahih.
Buhari (475) Muslim (2100)
[69] Hasen. Ahmed (2/350); Hâkim (1/91)
[70] Sahih. Muslim, (2699).
[71] Hasen.
Ahmed (5/91)
[72] Sahih. Buhârî,
(3212).
[73] Sahih. Buhârî, (454).
[74] Hasen.
Ahmed (3/90) Şeyh Mukbil, Camiu’s-Sahih (1113)
[75] Sahih. Buhârî,
(463).
[76] Sahih. Buhârî, (462).
[77] Sahih. Buhârî,
(667) Muslim (33) Mâlik (1/172) Nesâî (2/80).
[78] Mukbil b. Hadi el-Vadii, İcabetu’s-Sail (s.688,
fetva no: 419)