Soru: “Ölmüş olan veya hayatta olan imamlara ve âlimlere sövmenin İslam’daki
hükmü nedir?”
Şeyh el-Elbani rahimehullah'ın cevabı: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur: “Ölülere sövmeyin. Nitekim onlar takdim ettikleri şeye
kavuşmuşlardır.” Yani, dindarlığı konusunda eleştirilen biri olsa dahi
müslümana sövmek caiz değildir. Çünkü o kimse Allah Azze ve Celle’nin hükmüne
intikal ettikten sonra ona hakaret etmenin bir faydası yoktur. salih
müslümanlara sövmenin caiz olmaması ise daha önceliklidir. Sonra imamlara
sövmek bundan da ileridir. Çünkü onlar salihliklerine ilmi, dine hizmeti,
hadislerin naklini, açıklanmasını, dini hükümlerin ayrıntılarına gidilmesini ve
daha başka iyilikleri de katmışlardır. Ben bu gibi soruları garip buluyorum. Çünkü
bizler en düşük derecede bile olsa müslümanlar hakkında böyle bir itikada sahip
değilken, İslam âlimlerine kim sövebilir?
Soru sahibi: Bazen insan âlimin hatasını açıklar, lakin bazı
âlimler bundan ona sövüldüğü anlamını çıkarır. Hâlbuki o kimse aslında
sövmemiştir.
El-Elbani: Eğer maksat bu ise, maksat kötü anlaşılmıştır. Çünkü
bir kimsenin diğerinin hatasını açıklaması İslam’da vaciptir. Hatayı açıklamak
sövme ve hakaret bir yana, tenkid ve eleştiri demek bile değildir. Ancak hakkın
beyanıdır. Bu yüzden Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Buhârî’nin Sahih’inde
gelen sahih bir hadiste şöyle buyurmuştur:
“Hâkim içtihat ettiğinde isabet ederse ona iki ecir, hata
ettiğinde ona bir ecir vardır.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem herhangi
bir kadı veya hâkim (yönetici) hakkında hata ettiğinde bir ecir alacağını
söylerken ona dil mi uzatıyor, yahut sövmüş mü oluyor?! Aynı şekilde, Buhârî’nin
rivayet ettiği rüya kıssasında Ebu Bekr radiyallahu anh, Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in önünde rüya yorumunda bulunmuş, Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem de ona:
“Bir kısmında isabet, bir kısmında hata ettin” buyurmuştur.
Bir kimse Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mağara arkadaşı olan Ebu
Bekr es-Sıddık radiyallahu anh’e dediği: “Bir kısmında hata ettin” sözüyle
hakaret etmiş olduğunu söyleyebilir mi? Lakin bu, müslümanların İslamî
kültürlerinde geri kalmaları ve dinin lügati olan Arap dilinden uzaklıkları
sebebiyledir. Hatta kendilerine “Mutefekkih” demenin daha doğru olduğu sonraki fakihler
sebebiyledir. Onlar “fakih” teriminden uzaktırlar. Çünkü onların kendileri bu
hakikati ters çevirmekte, onlar böyle düşünmekte ve halk da onlara tabi
olmaktadır. Birisi hakkında “Falan hata etti” denilince, sizin de işittiğiniz
gibi, bu sözün hata eden kişiye hakaret ve sövme olduğunu söylerler. Hâlbuki durum
öyle değildir. Bu meselede fazla açıklamaya gerek yoktur. Bu kadarı bize yeter.”(Durusun ve Muhadaratun Muferriga)