Soru: “Mezheplere karşı konumumuz ne olmalıdır? Onları
fırkalardan sayabilir miyiz?”
Şeyh el-Elbani rahimehullah'ın cevabı: Bizler, selefî anlayışla kitap ve sünnete muhalefet
eden her grubu ve her cemaati öyle sayarız. Bu duruma inat ve ısrar ile
düşmüşse o, sapık fırkalardan bir fırka sayılır. Lakin dört imam ve ilk
takipçilerini mutlak olarak bu gruplardan saymak mümkün değildir. Çünkü onların
menhecleri kitap, sünnet ve salih selefin üzerinde bulunduklarına ittiba etmeye
dayanıyordu. Maalesef diyorum ki, bazı şiaların sünnete karşı desteklemeleri
sebebiyle dört imamdan en fazla meşhur olanı İmam Ebu Hanifedir. Ben bunu
itiraf ediyorum. Lakin ben onun sünnete karşı inat ile bunları yaptığına
inanmıyorum. Ebu Hanife’nin sünnet hakkında bilgisi gerçekten dar bir çerçevede
sıkışmıştı. Bunun sebebi, kitap naslarından veya kendisine ulaşan hadislerden
hükümleri istinbat ve meseleleri genişletmeye yoğunlaşmasıdır. Bu yüzden
kendisinden sünnete muhalif görüşler çokça meydana gelmiştir. Ama o, selefin ve
sahabenin üzerinde bulundukları şeylere özel bir şekilde sarılmasıyla
meşhurdur. Zira o şöyle demiştir: “Görüş sahabeden gelirse ve onlar ihtilaf
etmişlerse biz de beşeriz, onlar da beşerdir. Onların aldıkları yerden biz de
alırız.” Onun, imamlar içinde selefe en yakın olanı olmasından dolayı onlar hakkında
bu sözü söyleyebilir. Bununla beraber bu konuda mutlak bir şey söylemek mümkün
değildir. Çünkü Ebu Hanife’nin menheci, salih selefin menhecine aykırı
değildir. Lakin Ebu Hanife’ye taassup gösteren sonraki takipçileri – yine diğer
imamların taassup gösteren takipçileri de aynı şekilde – öyle değillerdir.
Özetle: biz bütün açıklığıyla mezhep taklidini seçerek mezheplere taassup
gösterenleri sapık fırkalara katarız. Mezhebin ilk imamını ise buna katmayız. Çünkü
mezhepçiler, sonrakilere tabi olmaktadırlar. Onlardan çoğu, kendilerine kendi
imamlarının sözleriyle itiraz edildiğinde açıkça şöyle derler: Bizler imamların
görüşlerini öncekilerden değil, sonraki şeylerin sözlerinden alırız. Çünkü onlar
ümmetin fikirlerini araştırır, tercih edileni ve edilmeyeni bilirler.” Bu
yüzden onlar aslında imamların kendilerine tabi olmazlar. Ancak sonrakilere
uyarlar. O mutaassıpların sonraki imamların sözleri ise kitap ve sünnetin
naslarına aykırıdır. Böylece onları sapık fırkalardan sayabiliriz. Ama
imamların kendilerine gelince haşâ! Onlar bundan beridir. Umarım bu kadar
yeter. Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’adır.