Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

19 Eylül 2012 Çarşamba

Delilden Yoksun Fıkıh (!) Kitaplarının Durumu


Şeyh Muhammed Takıyuddin el-Hilali rahimehullah, Sebilu’r-Reşad (3/22) kitabında şöyle demiştir:

( .."فويل لهم مما كتبت أيديهم وويل لهم مما يكسبون" .. وقد وجد في هذه الأمة من اتبع طريقهم ، فكتبوا المجلدات في الأحكام الشرعية ونسبوها إلى الله ورسوله ، وليس فيها قال الله ، ولا قال رسوله ، فحللوا بها الفروج ، ونقلوا الأموال من ملك شخص إلى شخص آخر ، وسفكوا بها الدماء افتراء على الله ، وهذا الوصف ينطبق على كل كتاب ألف فيما يسمونه الفقه وحشي بالمسائل المجردة عن الدليل من الكتاب والسنة ، وما أكثر هذه الكتب المظلمة ، ورحمة الله على عبد المؤمن بن علي الملك الموحدي العالم ، الذي أمر بإحراق كتب الفروع في جميع أنحاء مملكته ، وأمر القضاة والمفتين أن يقضوا ولا يفتوا إلا بدليل من الكتاب والسنة ....)

Kendi elleriyle kitap yazanlara veyl olsun! Kazandıkları şeyden dolayı onlara veyl olsun…” (Bakara 79) Nitekim bu ümmette de onların yollarına tabi olanlar bulunmaktadır. Din hükümlerine dair ciltler dolusu kitaplar yazmışlar, bunları Allah’a ve rasulüne nispet etmişlerdir. Halbuki bu kitaplarda “Allah buyurdu” ve “Rasulü buyurdu” sözleri yoktur. Namusları helal saymışlar, bir şahsın malını başka bir şahsa nakletmişler, Allah’a iftira ederek kanlar dökmüşlerdir. Bu özellik, “fıkıh” diye adlandırılan, lakin kitap ve sünnet delillerinden yoksun olan meselelerle dolu kitap yazan herkesin haline uygun düşmektedir. Bu kitapların çoğunluğu karanlıktır. Allah, Muvahhidî’lerin alim kralı Abdulmu’min b. Ali’ye rahmet etsin, O memlekette bulunan bütün füru (fıkhî detay) kitaplarının yakılmasını, kadı ve müftülerin kitap ve sünnet delilinden başkasıyla fetva ve hüküm vermemelerini emretmiştir.”
Tercüme: Ebû Muâz

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)