Mezhep Taklit Etme Teklifi Ne
Anlama Geliyor?
Ebu Muâz el-Çubukâbâdî
أجمع العلماء على أن من استبانت له سنة النبي صلى الله
عليه وسلم لم يحل له أن يدعها لقول أحد ا
“Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’in sünneti bir kimseye açıkça belli olduktan sonra, o kimsenin, herhangi
birinin görüşünden dolayı, o sünneti terk etmesinin helal olmadığında alimler icma
ettiler.”[1]
وإذا ذكر له مذاهب الفقهاء كالشافعي
وغيره ، يقول : أنا محمدي المذهب
İbn Şahin’e Şafiî ve diğerleri gibi fakihlerin mezhebi zikredilince: “Benim
mezhebim Muhammedî’liktir” derdi.[2]
Şafii mezhebine nispet edilen alimlerden Ebu Bekr el-Kaffal, Ebu Ali b.
Hayran, Kadı Huseyn ve Ebu İshak şöyle derlerdi:
لسنا
مقلدين للشافعي بل وافق رأينا رأيه
Hanefi mezhebine nispet edilenlerden Muhammed Abdulazim
er-Rumi el-Mekki şöyle demiştir:
إعلم أنه لم يكلف الله تعالى أحدا من عباده بأن يكون حنفيا أو مالكيا أو
شافعيا أو حنبليا بل أوجب عليهم الإيمان بما
بعث به محمدا صلى الله عليه وسلم والعمل بشريعته
“Bil ki, Allah Teâlâ kullarından hiçkimseyi Hanefi, Maliki,
Şafii veya Hanbelî olmakla yükümlü tutmamıştır. Bilakis onlara Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem ile gönderdiklerine iman etmelerini ve şeriatiyle amel
etmelerini vacip kılmıştır”[4]
Serahsi, el-Mebsut’ta, Ebu Hanife’nin öğrencisi İmam
Muhammed’den şöyle dediğini nakletmiştir:
If Taqleed was allowed then they are more better for
taqleed who were before Abu Haneefa ra like Hasan Basree and Ibraheem an
Nakha'ee
“Şayet taklid caiz olsaydı, Ebu Hanife’den önce Hasen
el-Basrî ve İbrahim en-Nehaî’nin taklid edilmesi daha uygun olurdu.”[5]
Suyuti şöyle demiştir:
هل
أباح مالك وأبو حنيفة والشافعي رضي الله عنهم قط لأحد تقليدهم حاشا لله من هذا ،
بل والله قد نهوا عن ذلك ، ومنعوا منه ولم يفسحوا لأحد فيه
“Malik, Ebu Hanife ve Şafii radıyallahu anhum herhangi bir
kimsenin kendilerini taklid etmelerini mubah görmüşler midir? Vallahi asla!
Bilakis Allah’a yemin olsun, onlar bundan yasaklamış ve engel olmuşlardır. Hiçkimse
için buna izin vermemişlerdir.”[6]
Zehebi şöyle demiştir:
ما يتقيد بمذهب واحد إلا من هو قاصر فى التمكن من العلم
كأكثر علماء اهل زماننا أو من هو متعصب
“Belli bir mezhebe ancak zamanımızdaki alimlerin çoğu gibi ilimde
kusurlu olanlar ya da mutaassıplar bağlanır.”[7]
وكذلك كان في هذا الوقت خلق من أئمة أهل الرأي والفروع
وعدد من أساطين المعتزلة والشيعة وأصحاب الكلام الذين مشوا وراء المعقول وأعرضوا عما
عليه السلف من التمسك بالآثار النبوية وظهر في الفقهاء التقليد وتناقص الاجتهاد فسبحان
من له الخلق والأمر
“Yine
bu zamanda rey ve füru ehli imamlardan birçokları ile Mutezile, Şia ve
kelamcıların meşhurları, aklın peşinden giderek Selefin üzerinde bulundukları;
nebevî eserlere sarılma yolundan yüzçevirdiler, fakihlerde taklid ortaya çıktı
ve içtihat kesildi. Yaratma ve emir elinde bulunan Allah noksanlardan
münezzehtir.”[8]
Tahavi ile Kadı Ebu Ubeyd Harbuye arasında şöyle bir konuşma
geçer:
أو كل ما قاله أبو حنيفة أقول فقال
ماظنتك إلا مقلد, فقلت له وهل يقلد إلا عصبى فقال لى
او غبى
Tahavi dedi ki: “Ebu Hanife ne söylediyse onu ben de
söylesem ne dersin?” Kadı Ebu Ubeyd: “Senin ancak bir taklitçi olduğunu
düşünürüm” dedi. Tahavi: “Ancak bir taassupçu taklit etmez mi?” dedi. Bunun
üzerine Kadı Ebu Ubeyd: “Ahmak da taklit eder” dedi.[9]
Başlıktaki sorunun cevabı: “Mezhep taklit
etmek zorundasınız” diyenler; “Ahmak ya da mutaassıp olmak zorundasınız” demek
istiyorlar. “Mezhep taklit etmeyen hiçbir alim yoktur” diyenler; “Ahmak veya
mutaassıp olmayan hiçbir alim yoktur” demek istiyorlar. Bundan büyük iftira
olur mu?
[3] (Musa
el-Hicavi, el-İkna (2/262) Ali b. Emrullah el-Hannai, Tabakatu’l-Hanefiyye
(s.39 dipnot) Leknevi, Tabakatu’l-Fukaha s.7)
[4] (el-Kavlu’s-Sedid
s.2)
[5] (Al Mabsoot
sarkhisi Volume 16 page 28)
[6] (er-Reddu
Ala Men Ahlede İle’l-Ard s.53)
[8] (Tezkiratu’l-Huffaz 2/150)
[9] (Lisanu’l-Mizan
1/280)