Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

2 Eylül 2012 Pazar

Kıyası İptal Eden Delili, Kıyasa Delil Getirenlerin Reddi



İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bir kadın geldi ve şöyle dedi: “Annem hac yapmayı adadı, fakat hac yapamadan vefat etti. Ben onun yerine hac yapabilir miyim?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Evet, onun yerine hac yap, ne dersin, şayet annenin borcu olsaydı onu ödemez miydin?” kadın: “Evet” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “O halde bunu da öde. Zira Allah’ın hakkı yerine getirilmeye daha layıktır.” (Buhari 7315)

Kıyas ehli Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in burada kıyas yaptığını iddia etmişlerdir. Ancak iyi düşünülürse Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kıyas yapmamış, ancak Allah Azze ve Celle’nin vahyiyle hükmetmiştir. Zira Allah Azze ve Celle: “…Ölenin vasîyyet ettiği miktarın çıkmasından ve borcun ödenmesinden sonra (bakiyye üzerinden)dir” (Nisa 11) buyurmuştur. Hakikatte kıyas ehli, fer’ hakkında nas olsa dahi, bu nasları kıyasın hüccet oluşuna delil getirmekten geri durmazlar. Halbuki onlar, fer’ hakkında nas bulunduğunu görmektedirler.   

Burada açıkça görülmektedir ki Nebî sallallahu aleyhi ve sellem asla kıyas yapmamıştır. Elimizde iki hüküm vardır:

1- Allah’a olan borcun ödenmesi

2- İnsanlara olan borcun ödenmesi

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hükmünün kıyas olabilmesi için kıyas ehlinin, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in nasıl istinbatta bulunduğunu açıklamaları gerekir. ya da Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, insana olan borcun hükmünü, Allah Azze ve Celle’ye olan borcun hükmüne nasıl istinbat ettiğini öğretmesi gerekirdi. Zira şayet bu, kıyas kaidelerini uygulayarak bir istinbat olsaydı, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in kıyas yaptığını söylememiz gerekirdi. Böyle bir durumda ise bu kıyas hatadan korunmuş olan Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in kıyası olurdu ve başkalarının kıyası ile bir görülemezdi.

Lakin bizler, bu istinbatın kıyas kaidelerine uymadığını görüyoruz! Bilakis bu hadis, kıyasın hüccet olması bir tarafa, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in kıyas yaptığını iddia edenlerin delilini de iptal etmektedir. Kıyas ehli ise bunun Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in bir kıyası olduğunu iddia ediyorlar. Onlara göre kıyas-ı evlâ için; asılda mevcut olan illetin, fer’de de daha kuvvetli bir şekilde bulunması gerekir.

Biz de deriz ki; Allah Azze ve Celle’nin borcunun ödenmeye daha layık olduğu belirtildiği için, herkes, insana olan borcun ödenmesinin vacip olduğu gibi, Allah’a olan borcun ödenmesinin de vacip olduğunu öğrenmiştir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e Allah’a olan borcu soran kimsenin iki durumu vardır:

- Ya insana olan borcun ödenmesini vacip biliyordu

- Ya da borcu ödemeyi vacip bilmiyordu

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem soru soran kimsenin, insana olan borcun ödenmesinin vacip olduğunu bilip bilmediğini öğrenmek istedi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem onun insana olan borcun ödenmesinin vacip olduğunu bildiğini görünce, ona diğer bir nas ile cevap verdi. İşte bu da Allah’a olan borcun ödenmesinin daha layık olmasıdır. Bu, soru soranın bilmediği nastır. Şayet bilseydi, cevabı da bilecekti. Bu illet değil, nastır! Allah’a olan borcun ödenmesini vacip kılan vasfı soran kimseye, “Allah’a olan borç ödenmeye daha layıktır” diye cevap vermemiz uygun değildir. Zira bizler ona Allah’a olan borcu ödemenin hükmünü söylemiş oluruz. Bu hükmün sebebi olan vasfı değil.

Şayet Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kıyas yapmış olsaydı şöyle derdi: “Allah’a olan borcu ödemede çaba ve gayret var mı?” Soru soran: “Evet” derdi. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Görmez misin, bu çaba ve gayret insana olan borcun ödenmesinde de söz konusu” derdi. Böylece ikisi aynı hükümde olurdu.

Bu hadisin kıyasa delil getirilmesi batıldır. Hatta burada “Allah’a olan borcun ödenmesi daha layıktır” sözü bir nastır. Bu da kıyası iptal eden bir ifadedir. Çünkü fakir insan, mala muhtaçtır. Allah Azze ve Celle ise Ganî’dir, hiç kimseye muhtaç değildir. Şayet kıyas kaideleriyle, özellikle de “kıyas-ı evlâ” ile amel edecek olsaydık, insana olan borcun, Allah Azze ve Celle’ye olan borcun ödenmesinden daha layık olduğunu söylememiz gerekirdi. İşte bu, kıyası iptal etmeye yeter.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)