Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

18 Ocak 2013 Cuma

Kıyası İnkar Eden Herkes Zahiri’midir?

Kıyası İnkar Eden Herkes Zahiri’midir?
Son devrin müceddid alimlerinden Şeyh Muqbil b. Hâdi el-Vadiî rahimehullah’ın İcabetu’s-Sail kitabından (s.310-313) tercüme eden: Ebu Muaz
Soru 158: Cidde’deki kardeşlerden biri senin Zahiri mezhebine ve Ebu Muhammed b. Hazm’ın sözlerine meylettiğini söyledi.”
Cevap 158: “Derim ki: Allah için kardeşlerim! Hepiniz bizim komunistlerle, solcularla, Nasır’cılarla, İhvanu’l-Muslimin ile, şia ile ve bütün gruplarla kavgamızı bilmektesiniz. Hatta Abdurrahman Abdulhalık’ın selefilik iddiasına da karşıyız, ona da inanmayız. Kuveyt’li kardeşlerimizi değil, yalnızca Abdurrahman Abdulhalık’ın kendisine karşıyız. Zira Kuveyt’liler arasında iyi insanlar, hatta bizden de iyi durumda olan kimseler vardır. Onlar da Allah için kardeşlerimizdir. Öyleyse bir kimsenin: “Bu zahiridir”, diğerinin: “O anlamaz, onun haddesena ve ahberana’dan başka bildiği yoktur” demesi, bir başkasının: “O nefret ettiriyor” demesi, ötekinin: “Davet konusunda onun basireti yoktur” demesi, berikinin: “Vakıayı bilmiyor” demesi garipsenecek bir şey değildir. Neden bu duruma düştük? Çünkü bizler Allah’a hamd olsun onların hepsiyle başlamadık, lakin onlar bize katıldılar. Önce şia ile başladık, onlardan sonra ihvanu’l-muslimin, sonra komunistler ve solcular, nasıriler, sufiler ve diğerlerine geçtik. Öyleyse çirkin iddiaların ortaya atılması garip değildir. Ebu Muhammed b. Hazm ve ondan önce Davud b. Ali – ki o fıkıhta imam olup, hadiste zayıftır – Ebu Muhammed b. Hazm rahimehullah fıkıhta bir imamdır. Yine kendisinin hadis ilminde de köklü bir yeri vardır. Hadislerin sahihliğini ve zayıflığını belirler. Onun ilmini ancak O’na buğzeden bir kimse inkar eder. Hatta İmam Zehebî, Tezkiratu’l-Huffaz’da onu müdafaa etmiştir. Yine Şeyhulislam İbn Teymiyye onun ilmi hakkında sorulunca: “İlmi inkar edilemez, lakin nasların zahiri üzere katıdır” demiştir.
Kardeşlerimize kendilerinin rahatını ve fikirlerin kirlerinden selamette olmayı istiyorlarsa, zahire tutunmalarını nasihat ederiz. Lakin Ebu Muhammed b. Hazm’ın zahiriliğine değil! Nasların zahirine tutunsunlar. Ebu Muhammed b. Hazm’ın zahiriliğine ve “İdrar necistir, gaita necis değildir” görüşü ve benzerlerine gelince, bu zahiriliğin kabul edilmeyip reddedilecek meselelerindendir. Bundan sonra yine İbn Hazm’ın imamlara saldırılarını da kabul etmeyiz. İbn Hazm’ın kıyası kabul etmediği gibi benim de kıyası kabul etmiyor oluşum ve “kıyas hüccettir” demeyişime gelince, ben Ebu Muhammed b. Hazm’ı taklit etmiyorum. Bilakis Allah Azze ve Celle kerim kitabında: “Hakkında ihtilaf ettiğiniz şeyin hükmü Allah’a aittir” buyurmaktadır. Yine: “Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız bir şey hakkında çekiştiğinizde onu Allah’a ve rasulüne döndürün” buyurmuştur.
Ben size soruyorum: Buharî mi önce gelmiştir, yoksa Ebu Muhammed b. Hazm mı? elbette Buhari, Ebu Muhammed’den öncedir. Ebu Muhammed b. Hazm hicri 4. Asrın alimlerindendir. Lakin Buhari, hicri 3. Asrın alimlerindendir. Şunu kastediyorum: Sahihu’l-Buhari’de kıyası kabul edenlere göre zahirilik sayılacak olan ve Ebu Muhammed b. Hazm’a uygun şeyler mevcuttur.
Buhari rahimehullah şöyle bir bab açmıştır: “Re’y (şahsi görüş) ve zorlama kıyasın kötülenmesi hakkında gelenler. “Hakkında ilmin olmayan şeyin peşine düşme” yani söyleme.” Sonra şöyle demiştir: “Bize Said b. Telid tahdis etti, dedi ki: bana İbn Vehb tahdis etti, dedi ki; bana Abdurrahman b. Şurayh ve başkası – ki o göründüğü kadarıyla İbn Lehia’dır - tahdis etti, onlar Ebu’l-Esved’den, - Urve’nin yetimi lakabıyla bilinen Muhammed b. Abdurrahman – o da Urve’den rivayet etti, dedi ki: Abdullah b. Amr’ın şöyle dediğini işittim: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Muhakkak ki Allah ilmi, size verdikten sonra çekip alarak kaldırmaz. Lakin alimlerin canlarını ilimleriyle birlikte almak suretiyle kaldırır. Geriye cahil insanlar kalır. Onlara fetva sorulur, onlar da görüşleriyle fetva verirler. Böylece hem kendileri sapar, hem de başkalarını saptırırlar.” Dedi ki: Bunu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımı Aişe radıyallahu anha’ya anlattım. Sonra Abdullah b. Amr bir daha hacca gelince Aişe radıyallahu anha dedi ki: “Ey kızkardeşimin oğlu! Abdullah’a git ve bana rivayet ettiğin şeyi tekrar sor.” Bunun üzerine ona gittim ve sordum. Senin rivayet ettiğin şeyin aynısını rivayet etti. Aişe radıyallahu anha’ya gittim ve haber verdim. Buna şaşırdı ve şöyle dedi: “Allaha yemin olsun Abdullah b. Amr’ın hafızası iyidir” Bkz.: Fethu’l-Bari, Selefiyye baskısı c. 13, s.282
Kıyas, re’y (şahsi görüş) türündendir. Hadis ise re’yi (şahsi görüşü) kötülemektedir.
Buhari rahimehullah şöyle demiştir: Bize Abdân – ki o Abdullah b. Osman b. Cebele’dir – tahdis etti, dedi ki; bize Ebu Hamze – Muhammed b. Meymun – haber verdi, dedi ki: el-A’meş’ten – o Süleyman b. Mihran’dır – işittim, dedi ki: Ebu Vail’e: “Sıffin’e katıldın mı?” diye sordum. Dedi ki: “Evet, Sehl b. Huneyf’in şöyle dediğini işittim… diğer tariki: Bize Musa b. İsmail tahdis etti, dedi ki: bize Ebu Avane, el-A’meş’ten, o da Ebu Vail’den tahdis etti, dedi ki: Sehl b. Huneyf şöyle dedi: “Ey insanlar! Dininiz hakkında re’ylerinizi (şahsi görüşlerinizi) itham edin! nitekim ben Ebu Cendel gününü gördüm. Şayet Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in (Ebu Cendel’i) geri vermesi emrini reddetmeye gücüm yetseydi, muhakkak onu reddedecektim. Biz Allah yolunda kılıçlarımızı henüz omuzlarımız­dan indirmemiştik. Ebû Cendel'i geri vermeme teşebbüsümüz bizleri muhakkak korkunç bir iş içine düşürecekti. Şu kadar var ki, kılıçla­rımız bizi şu harb işinden başka hayırlı bilmekte olduğumuz kolay bir işe götürmüştür.” el-A'meş şöyle dedi: “Ebû Vâil dedi ki: “Ben Sıffîn vak'asında hazır bulundum. O ne kadar çirkin Sıffîn idi”
Sonra Buhari şöyle demiştir: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kendisine vahiy indirilmeyen konularda soru sorulduğunda "bilmiyorum" der veya kendisine o konuda vahiy indirilinceye kadar, o soruya cevap vermezdi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Hakikat biz sana Kitâbı insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiğiyle hükmetmen için, hakk olarak indirdik...” (en-Nisâ: 105) kavlinden dolayı, re'y ile de kıyâs ile de söz söylemezdi babı. İbn Mesud radıyallahu anh dedi ki: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e ruh hakkında soruldu da, o konuda âyet indirilinceye kadar sükût etti”
Sonra Buhari dedi ki: “Bize Ali b. Abdillah – İbnu’l-Medinî – tahdis etti, dedi ki: bize Sufyan tahdis etti, dedi ki: İbnu’l-Munkedir’in şöyle dediğini işittim: “Ben Câbir b. Abdillah radıyallahu anh’den işittim, şöyle diyordu: “Ben hasta oldum. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile Ebû Bekr yürüyerek Selime oğul­ları yurdundaki evime, bana hasta ziyaretine geldiler. Onlar bana gel­diklerinde ben bayılmış hâldeydim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem abdest aldı ve sonra abdest aldığı sudan benim üzerime döktü. Ben bunun üzerine ayıldım ve: “Ey Allah’ın rasulü! Ben malımda nasıl hükmedeyim, malımda nasıl yapayım?” diye sordum. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana mîrâs ayeti ininceye ka­dar hiçbir cevap vermedi.”
Sonra Buhari rahimehullah bazı delillerin kıyastan olduğunu zannedenleri reddederek şöyle dedi: Soranın maksadı anlaması için bilinen bir asılı, beyân edilen bir asıla benzeten kimseye Allah bu ikisinin hükmünü beyân etmiştir babı
Bize Asbag b. el-Ferac tahdis etti dedi ki; bana İbn Vehb, Yûnus'tan; o da İbn Şihâb'dan; o da Ebû Seleme b. Abdirrahmân'dan; o da Ebû Hureyre radıyallahu anh'den şöyle tahdîs etti: “Bir bedevi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve: “Benim kadın siyah bir çocuk doğurdu. Ben bu çocuğu reddetmek istiyorum!” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Senin develerin var mı?” diye sordu. Bedevi: “Evet vardır” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “O develerin renkleri nasıldır?” diye sordu. Bedevi: “Kırmızıdır!” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bunların içinde beyazı siyaha çalar boz deve var mıdır?” dedi. Bedevî: “Evet, onların içinde boz renkli develer elbette vardır!” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Öyleyse bu boz renkler nereden gelmiş olabilir?” diye sordu. Bedevî: “Yâ Rasûlallah! Bu, soyunun bir damarına çekmiştir” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Belki bu oğlan da eski bir soy köküne çekmiştir” buyurdu. Ebû Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem o bedevîye, çocuğunu kendinden reddetmek hususunda ruhsat vermedi.”
Kıyas ashabı bu rivayeti kıyasa delil getirirler, halbuki burada kıyasa delil yoktur. Çünkü bu Buhari’nin dediği gibi, bilinen, açıklanmış bir iş hakkındadır.
Sonra Buhari rahimehullah şöyle demiştir: Bize Musedded tahdis etti, dedi ki; bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den; o da Saîd b. Cubeyr'den; o da İbn Abbâs radıyallahu anhuma’dan şöyle tahdîs etti: “Bir kadın Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi ve: “Annem hac yapmayı adamıştı, hac edemeden öl­dü. Şimdi ben onun adına hac yapabilir miyim?” diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet, annenin yerine vekâleten hac etmelisin! Bana ne dü­şündüğünü söyle: Eğer onun üzerinde bir kula borcu olsaydı, sen annenin bu borcunu öder miydin?” diye sordu. Kadın: “Evet öderdim” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah, onun şahsında: “Allah'ın hakkı olan borcu da ödeyiniz! Şüphe yok ki, Allah hakkı ödenmeye başkalarından daha ziyâde lâyıktır!” buyurdu.
Hafız İbn Kayyım, İ’lamu’l-Muvakki’in kitabında bu gibi delillerin kıyasa hüccet getirildiğini zikretmiştir. Halbuki burada kıyasa delil yoktur. Allah yardımcımız olsun. Şimdi İmam Buhari için “Zahiridir” diyebilir miyiz, diyemez miyiz? Bunu demeyiz. Sonra, bu kıyasın kimseye caiz olmadığını değil, lakin hiçkimsenin bunun Allah’ın dini olduğunu söylemesinin caiz olmadığını söyleriz. Ey kitap ve sünnetin ilminde kökleşmiş büyük alim! Sen kıyas yap, lakim bu Allah’ın dinidir deme ve “İndimizde deliller; kitap, sünnet, icma ve kıyastır” diyerek bunu müslümanlara bağlayıcı kılma! Doğrusu deliller; kitap, sünnet ve icmadır. Bu yeter. Allah yardımcımız olsun.  
******
Kıyas hakkındaki diğer yazılarım için bakınız:
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)