Facebook, İnstagram, Twitter gibi sosyal medya programlarında “Ebu
Muaz” künyesini kullanan veya “Darussunne” adıyla Facebook yayını yapanlarla
hiçbir alakamız yoktur.
Facebook ve Twitter gibi kanalları kullanmayı da
caiz görmüyor ve bunun müslüman ümmet aleyhine kâfirler için ajanlık suçu
işlemek olduğunu düşünüyorum.
Youtube kanalına gelince, “Ebu
Muaz” künyesi kullanan tekfirci Mürcielerin(*) de bulunduğu görülmüştür. Bu
kişilerle ne şahsen ne de akide olarak bir bağımız yoktur. Böyle habis Mürcielerin
ve diğer bütün bid’at ehlinin sohbetlerinin dinlenilmesi de caiz değildir.
* Türkiye’de, fırkalar ve görüşleri
hakkındaki cahillik sebebiyle tekfir etmenin haricilik, tekfir etmemenin ise
mürcielik olduğu zannedilmektedir. Hâlbuki Türkiye’de “Harici” olarak bilinen tekfircilerin
geneli habis Mürcie fırkasındandırlar. Ebu Hanife’yi savunmakla da kendilerini
ele verirler. Bu fırkaya göre kişi ya mümindir, ya kâfirdir. Münafıklık tanımında
selefe muhalefet ederler. Münafıkların mürted kâfir olduğu görüşündedirler. Kitap
ve sünnette imana aykırı olduğu belirtilen nifak fiillerini, küfür ve irtidat
olarak görürler. Bu yüzden mahkemelere her türlü başvuru, çocukların rejim
okullarına gönderilmesi, gönüllü askerlik, polislik vb. nifak eylemlerini
doğrudan tekfire malzeme edinirler. Bunlar Harici zannedilmelerine rağmen, (Ebu
Hanzala, Murat Gezenler, Ebu Ubeyde, Musa vb.) aslında Mürcie’nin bir sınıfıdırlar.
Nifak ve fısk eylemlerinden dolayı
nasıl olsa tekfir edilmiyor diye bu fiilleri sakıncasızmış gibi değerlendiren,
hatta T.C.’nin demokratik küfür parlementosuna milletvekili olarak girmeye dahi
cevaz veren kimseler (Ubeydullah Sırtlan, Ebu Zerka vb.) de yine Mürcie’nin
gulatından hatta iman konusunda Cehmîleşmiş diğer bir zındık sınıfıdır.
Bununla birlikte oy kullanmaya, Esad vb.
yönetcilere karşı ayaklanmaya cevaz verenler (Ebu Said Yarbuzi, Taceddin Zozik,
Abdullah Solcu vb.) Haricilerin menheci üzerinde olmalarına rağmen, bunların Mürcie
oldukları zannedilmektedir.
Mürcielik itikadî, Haricilik siyasi bir
mezheptir. İtikadında Mürcie’lik bulunanlar, bunu siyasi alana taşıdıklarında
(oy kullanma, yöneticiye ayaklanma, miting ve konferanslarla siyasî kargaşalara
bulaşmakla) Haricilerle birleşirler.
Muasır bid’at davetçilerinin Haricilik ile
Mürcie arasında gidip gelmeleri, bu fırkaların sınırlarının belirsizliğinden
değil, adı geçen davetçilerin akidelerindeki istikrarsızlık, sözleriyle
fiilleri arasındaki tutarsızlık ve menheclerinde Mutezile meşrebini izlemeleri
sebebiyledir.
Kur’ân ve sünnet naslarına itikadî ve
amelî olarak, selefin menheci üzere tabi olma konusunda hassas davranmayan
herkes mutlaka sapıklık fırkalarına dahil olmaktadır.
İman, küfür, nifak, fısk, bid’at, vela
ve berâ, fiil ile fâil ayrımı gibi meselelerde Haricilik, Mutezile ve Mürcie
fırkalarından olmamak için doğru ilme ulaşmak isteyenler, Türkçe’de bu meselede
selefin menhecine uygun yazılmış, şimdilik tek doğru kaynak olan; “Haricilik ve
Mürcie Arasında Tekfir Sapması” adlı kitabıma müracaat etmelidir.