Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

18 Mayıs 2018 Cuma

Tarihselci Anlayışa Reddiye 1

Nasların anlamlarını tahrif ve olması gerekenden farklı te’vil etme mücadelesi eski bir mücadeledir. Sahabe radıyallahu anhum ecmain asrında şer’î nasları tefsir etmek ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sahabelerinin anlayışından farklı şekilde anlamak isteyen Haricilerin boynuzunun görünmesinden itibaren başlamıştır.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının üzerinde bulundukları yola aykırı garip sözler ve şaz birtakım görüşler ortaya koydular. Müslümanları günah ve masiyet sebebiyle tekfir ettiler. Sahabe topluluğuna karşı ayaklandılar. Müminlerin emiri Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh Allah’ın kitabı hakkında bu tahrif edilmiş yeni bidatçi anlayış ve yorumlar sebebiyle onlara karşı savaşmıştır.
Bu yüzden İbn Abbas radıyallahu anhuma onlarla tartışırken şöyle demiştir: “Sizin yanınıza Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in muhacirlerden ve ensar’dan olan ashabının ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in amcasının oğlu ve damadının yanından geliyorum. Kur’ân onlara inmiştir. Kur’ân’ın yorumunu onlar sizden iyi bilirler. Aranızda ise onlardan kimse yoktur.”[1]
Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bu mücadelenin nasların anlamlarını tahrif edenlerle/bozanlarla, onları Allah’ın indirdiği maksada uygun şekilde anlayan sahabeler ve onlara güzellikle uyanlar arasında meydana geleceğini haber vermişti. Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh şöyle demiştir: “Bizler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i bekleyerek oturuyorduk. Hanımlarından birinin evinden çıkarak yanımıza geldi. Biz de onunla beraber kalktık. Ayakkabısının bağı koptu ve onu tamir etmek için Ali radıyallahu anh geride kaldı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yürümeye başlayınca biz de yürüdük. Sonra durup bekledi ve biz de durduk. Ardından şöyle buyurdu:
إنَّ منكم مَن يقاتل على تأويل هذا القرآن، كما قاتلت على تنزيله
Şüphesiz içinizde bu Kur’ân’ın indirilmesi üzerine savaşanlar olduğu gibi te’vili/yorumu hakkında savaşacak olan da vardır.” Aramızda bulunan Ebu Bekr ve Ömer radıyallahu anhuma’ya baktık. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
لا، ولكنَّه خاصف النَّعل
Hayır. O, ayakkabıyı tamir eden kişidir.” Hemen onu müjdelemeye gittik. Sanki o da bunu işitmiş gibiydi.[2]
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem tıpkı İslâm’ın başında Kur’ânın nüzulünü ve onun Allah katından olduğunu ispat için kendisinin savaşması gibi, ümmetinden cihad edenlerin de, Kur’ân ve sünnet’in tefsiri ve anlayışı konusunda insanları bu iki esası doğru anlamaya çevirmek için savaşacaklarını haber vermiştir.
Tahrif ve batıl te’vil ehliyle olan savaş, asırlar ve günler devam ettikçe duraklamamış, her zaman onun davetçileri ve sahipleri bulunmuştur.
İçinde bulunduğumuz zamanda da yazar ve düşünürlerden bazı topluluklar, Allah’ın dinini tahrif amacıyla çeşitli sloganlar altında tahrif sancağını yükseltmekte, İslâmı çağın gereklerine göre yeniden anlamak gerektiğini öne sürmektedirler.
Bazen: “İslâm düşüncesinin yenilenmesi” sloganını atarlar.
Bazen de: “Dini söylemlerin yenilenmesi”ne davet ederler.
Bugün onların “Farklı okuyuşlar”a davet ettiklerini görürsünüz. Bununla, bize iddialarına göre hayattaki gelişmeler ve asrın değişimlerine uyum sağlamak üzere İslâm’a yeni bir bakış getirmeleri için dinin naslarını yeniden gözden geçirmeyi talep ederler.
Bu dinin düşmanları, ümmetin sabah akşam okumakta ve dinlemekte oldukları iki vahyin (Kitap ve sünnetin) naslarını Allah Azze ve Celle’nin korumaya kefil olduğunu anlamışlardır. Bu yüzden dinin naslarının anlamlarını ve delalet ettiği hususları tahrif etmekten başka giriş yolu bulamamışlardır. Bu ise Allah Teâlâ’nın haklarında şöyle buyurduğu Yahudilerin metoduna uymaktır:
يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Allah'ın kelâmını dinlerlerdi de, sonra akılları erdiği halde, onu bile bile tahrif ederlerdi” (Bakara 75)
“Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bu ümmetin kendisinden öncekilerin âdetlerine adım adım uyacaklarını haber verdiğinden, onların arasında sözleri yerinden kaydıran, Allah’ın haber verdiği veya emrettiği hususlarda Kitap ve sünnetin anlamlarını değiştirenler de olacaktır…”[3]
İşte bu zamanda dinî nassın anlamını tahrif ve te’vil etme mücadelesi de Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in verdiği haberi doğrulamaktadır. Vahyin hem lafız hem de anlam olarak korunmasında Allah Azze ve Celle’nin vaadinin gerçekleşmesi için, o tahrifçilere engel olan ve bozuk bakışlarını reddeden samimi ve sadık Müslümanlar bu ümmette bulunmaya devam edecektir.

[1] Nesai Sunenu’l-Kubra (8575) el-Vadiî Sahihu’l-Musned’de (711) hasen olduğunu söylemiştir.
[2] Ahmed (11276) Nesai Sunenu’l-Kubra (8541) Heysemi, Mecmau’z-Zevaid’de (9/136) şöyle demiştir: “Güvenilir bir ravi olan Fıtr b. Halife dışındaki ravileri sahih’in ricalidir.” Elbani es-Silsiletu’s-Sahiha’da (2487) sahih demiştir.
[3] Mecmûu’l-Fetava (25/130)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)