Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

18 Mayıs 2018 Cuma

Tarihselci Anlayışa Reddiye 5

Öncekilerden bazılarının nasları anlamada sapmalarına örnekler[1]
Zekatı vermeyenler: Onlar Allah Teâlâ’nın:
خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْ إِنَّ صَلَاتَكَ سَكَنٌ لَهُمْ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Müslümanların mallarından (belirli miktarda) bir sadaka al ki, bununla onları temizleyesin ve (nefislerini) yükseltesin; onlara duâ da et; zira senin duan, onlar için bir rahatlıktır. Allah, her şeyi hakkıyla işitendir: her şeyi hakkıyla bilendir.” (Tevbe 103) ayetinin sadece Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e zekat vermeyi gerektirdiğini, vefatından sonra zekatın söz konusu olmadığını iddia ettiler.
Bu yüzden Ebu Bekr es-Sıddîk radıyallahu anh onlarla savaştı.
Batınî Karmatîler:
Namazı; dua eden kimsenin selamet yurduna ulaşması olarak yorumladılar.
Zekatı; hikmetin hak sahiplerine ulaştırılması olarak yorumladılar.
Orucu; sırlarını gizlemek olarak yorumladılar.
Haccı; şeyhlerine yolculuk etmek olarak yorumladılar.
Cenneti; dünyada lezzetlerden faydalanmak, cehennemi de kurallara bağlanıp onun ağırlığı altına girmek olarak yorumladılar.
Felsefeci Batınîler melekleri ve şeytanları iyi nefisle kötü nefsin kuvvetleri olarak yorumladılar.
Ahiret, berzah, cennet ve cehennem ile ilgili nasların avam halkın anlamaları için kullanılan misaller olduklarını, bunların bir hakikatinin olmadığını söylemişlerdir.
Mu’tezile:  Allah Teâlâ’nın:
وَكَلَّمَ اللَّهُ مُوسَى تَكْلِيمًا
Allah, Musa'ya da hitab ederek (onunla) konuştu” (Nisa 164) ayetindeki kelam/konuşmayı; imtihan tırnaklarıyla ve fitnelerin pençeleriyle yaralamak olarak yorumladılar.[2]
Bazı aşırı sufiler Allah Teâlâ’nın:
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Sana yakîn/ölüm gelinceye kadar rabbine ibadet et” (Hicr 99) ayetini şöyle yorumlamışlardır: “Bu Allah’a yakınlıkta belirli bir mertebeye ulaşman demektir. O mertebeye ulaştığın zaman mükellefiyet senden kalkar.”
Veya Allah Teâlâ’nın:
وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
Göğün nasıl yükseltildiğine bakmazlar mı?” (Gaşiye 18) ayetini şöyle yorumlamışlardır: “Ruhların gayb âlemlerinde nasıl gezdiklerine bakmaz mısınız” demektir.
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
Dağların nasıl dikildiğine…” (Gaşiye 19) ayetiyle de Allah Teâla ariflerin kalplerinin marifeti nasıl taşıdıklarına işaret ediyor demişlerdir.[3]
Sufilerden birine raks etmenin delili sorulduğu zaman şöyle demiştir:
إِذَا زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا
Yer şiddetle sarsıldığı zaman…” (Zilzal 1)[4]
Bazı aşırılar Allah Teâlâ’nın şu ayetinde boğazlanması istenen sığırın müminlerin annesi Aişe radıyallahu anha olduğunu yorumlamışlardır:
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةً
Mûsâ kavmine "Allah, size bir sığır kesmenizi emrediyor" dediğinde…” (Bakara 67)
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
İki denizi birbirine kavuşmaları için salıvermiştir” (Rahman 19) ayetinde iki deniz ile kastedilenin; Ali ve Fatıma olduğunu söylemişler,
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ
Her iki denizden de inci ve mercan çıkar” (Rahman 22) ayetinde kastedilenin de el-Hasen ile el-Huseyn olduğunu söylemişlerdir.
Kur’ân’daki lanetli ağacın Ümeyye oğulları olduğunu söylemişlerdir.
Bazıları Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in:
إنه لا نَبيَّ بعدي
Benden sonra bir nebi yoktur[5] hadisinin, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den sonra “la: yoktur” adında bir peygamber geleceğinin müjdesi olarak yorumlamışlardır.
Bazıları:
مَنْ بَدَّلَ دينَه فاقتلوه
Dinini değiştireni öldürünüz[6] hadisine Yahudilikten veya Hristiyanlıktan İslâm’a geçenlerin de dahil olduğunu ve öldürülmesinin gerektiğini söylemişlerdir!!
Dinin naslarının anlamlarının tahrif edilmesi olgusu zaman boyunca kesintiye uğramamış ve şu zamanımıza kadar da sürmeye devam etmektedir.


[1] Bu konuda geniş bilgi için bkz.: Dr. Muhammed Levh, Cinayetu’t-Te’vili’l-Fasid.
[2] El-Keşşaf (1/624)
[3] Es-Sulemî, Hakaiku’t-Tefsir (365)
[4] Siyeru A’lami’n-Nubela (23/225)
[5] Buhari (3455) Muslim (1842)
[6] Buhari (3017)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)