Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

3 Ekim 2024 Perşembe

Kadınların Akıl ve Dindeki Eksiklikleri Hakkında

 Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir kurban bayramında veya Ramazan bayramında musallaya çıktığında kadınlara şöyle buyurdu:

يَا مَعْشَرَ النِّسَاءِ تَصَدَّقْنَ فَإِنِّي أُرِيتُكُنَّ أَكْثَرَ أَهْلِ النَّارِ فَقُلْنَ وَبِمَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ تُكْثِرْنَ اللَّعْنَ وَتَكْفُرْنَ الْعَشِيرَ مَا رَأَيْتُ مِنْ نَاقِصَاتِ عَقْلٍ وَدِينٍ أَذْهَبَ لِلُبِّ الرَّجُلِ الْحَازِمِ مِنْ إِحْدَاكُنَّ قُلْنَ وَمَا نُقْصَانُ دِينِنَا وَعَقْلِنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ أَلَيْسَ شَهَادَةُ الْمَرْأَةِ مِثْلَ نِصْفِ شَهَادَةِ الرَّجُلِ قُلْنَ بَلَى قَالَ فَذَلِكِ مِنْ نُقْصَانِ عَقْلِهَا أَلَيْسَ إِذَا حَاضَتْ لَمْ تُصَلِّ وَلَمْ تَصُمْ قُلْنَ بَلَى قَالَ فَذَلِكِ مِنْ نُقْصَانِ دِينِهَا

Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin. Zira cehennem halkının çoğunluğunu sizlerin oluşturduğunu görüyorum.” Kadınlar: “Neden ey Allah’ın rasulü?” dediler. Buyurdu ki:

Sizler çokça la’net edersiniz ve kocalarınıza nankörlük edersiniz. Akıl ve din bakımından eksik oldukları halde akıl sahibi erkeklerin aklını giderme konusunda sizin gibisini görmedim!” Kadınlar dediler ki:

“Dinimizin ve aklımızın eksikliği nedir ey Allah’ın rasulü?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

Kadının şahitliği erkeğin şahitliğinin yarısı sayılmıyor mu?” Kadınlar: “Evet” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

İşte bu kadının aklının eksikliğindendir. Kadın hayız olduğu zaman namaz kılamıyor ve oruç tutamıyor değil mi?” Kadınlar: “Evet” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

Bu da dininin eksikliğidir.”[1]

Bu hadis insanlardan birçoğuna can sıkıcı geliyor! Bazıları: “Ey kadınların aklının ve dinin eksik olduğunu iddia edenler! Bilimsel araştırmalarda şunlar tespit edilmiştir…” diyor!

Şüphe yok ki bu sözü söyleyen ya câhildir, ya kâfirdir yahut câhil bir kâfirdir! Çünkü kadınların aklının ve dininin eksik olduğunu söyleyen Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’dir. Şunlar ise dini savunduklarını iddia ediyorlar ve bu hadis söz konusu olduğu zaman beyin hücreleri ve sinirlerin vazifelerinden bahsediyorlar!

Bu kimseler aklın kalpte bulunduğunu bilmezler! Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آَذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ

Hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette akledecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur.” (Hacc 46)

Hadis zahirine göredir. Beyin ve sinir hücrelerinden bahsederek zorlama te’villere gerek yoktur!

Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

كَمَلَ مِنْ الرِّجَالِ كَثِيرٌ وَلَمْ يَكْمُلْ مِنْ النِّسَاءِ إِلَّا مَرْيَمُ بِنْتُ عِمْرَانَ وَآسِيَةُ امْرَأَةُ فِرْعَوْنَ وَفَضْلُ عَائِشَةَ عَلَى النِّسَاءِ كَفَضْلِ الثَّرِيدِ عَلَى سَائِرِ الطَّعَامِ

Erkeklerden kemâle eren çoktur. Kadınlardan ise sadece Meryem bt. İmran ve Fir’avn’ın karısı Êsiye vardır. Aişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü ise tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.”[2]

Dinde akıl, takvâ (Allah’tan sakınma) ile bağlantılıdır. Yalnızca hafıza, konuşma veya dinleyip anlama kabiliyetleri ile alakalı bir şey değildir.

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şehadet konusundan bahsederken kastettiği akıl, öncelikle bilgiyi hıfzetme, unutmama gücü ve anlama ile alakalı değildir.

Kadınlarla erkeklerin eşit oldukları iddiası tamamen büyüklenmeden ibarettir! Bütün nebiler erkektir. Güvenilir hadis ravilerinin çoğunluğu erkeklerdir. Aişe radıyallahu anha’dan sonra neredeyese çok rivayette bulunan bir kadın bulunmaz. Hatta modern bilimsel keşifleri yapan mucitlerin de çoğunluğu erkeklerdir. Öğrenme ve yaratıcı düşünce kabiliyetlerinde erkeklerin üstünlüğü ortadadır. Bu asırda herhangi sabit olan bir şey hakkında şüphe oluşturmak için istatiksel araştırmalar oyuncak olmuştur!

Araştırmalar, sapık kâfirlerin Allah için samimi olan muvahhidlerden daha fazla olduğunu tespit eder!

Araştırmalar, çift cinsiyetlilerin başkalarından daha cüretkâr olduklarını tespit eder!

Araştırmalar, dinsizlerin ana babalarına başkalarından daha çok iyi davrandıklarını tespit eder!

Araştırmalar, elektrikle bayıltmanın İslâmî hayvan kesimlerinden daha faydalı olduğunu tespit eder!

Bahsedilen bu istatistiklerin geneli ciddiyetsizdir. Lakin çoğunluk yalan söylemek için bu üslubu kullanır. Bazen bu istatistikler iddiâdan veya yalandan ibarettir yahut gayri resmîdir ya da maksatlı ve planlıdır. İstatiksel iddialar bu şekilde süregelmiş, durum istatik ve araştırma iddialarıyla şüphe uyandırmak için bir vasıta haline getirilmiştir.

 İnsanların geneli ise İstatistik bilimi ve dünyadaki sayım türleri konusunda cahildirler. Belli bir beldede istatiksel sonuç çıkarılır, beldenin tamamı dikkate alınmaz, örnekleme yoluyla tümevarıma gidilir.  İnsanlar bugün dinleri konusunda hatta tecrübî ilimler konusunda da cahil oldukları için hadisin sahihi ile sakimini ayıramadıkları gibi, teori ile bilimsel gerçeğin arasını da ayıramıyorlar! Hatta çoğunluk kâfir fizikçilerin dahi senelerce önce çürütmüş oldukları “hiçbir madde yoktan var olamaz” hurafesine, Darvin teorisine ve dünyanın döndüğü hurafesine dahi inanmaktadırlar! Allah yardımcımız olsun.

Zamanların birinde Yunanların geneli – ki onlar dönemlerinin en bilgili kimseleri idiler – dünyanın düz olduğuna inanıyorlar, bunun aksini iddia edenlerle alay ediyorlardı. Şimdi durum tersine döndü!

Burada bilinmesi önemli olan husus, takvalı ve iffet sahibi kadının günahkâr ve kâfir erkekten daha akıllı olduğu gerçeğidir! Günahkâr ve kâfir erkekler ise Ahirete iman edenlerin ölçülerine göre akıl sahibi değillerdir!

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَمَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذِي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ إِلَّا دُعَاءً وَنِدَاءً صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَعْقِلُونَ

İnkâr edenlerin misali, bağırış çağırıştan başka bir şey duymayanlara haykıran kimsenin haline benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı onlar akıl etmezler.” (Bakara 171)

وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ

Namaza çağırdığınız zaman onu eğlence ve oyun edinirler. İşte bu onların akıllarını kullanamayan bir toplum olmalarındandır.” (Maide 58)

Kadınların seslerden çabuk etkilenmeleri ve musibet anında şiddetle sızlanmaları, hatta Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in biat aldığı kadınlara ağıt yapmama şartı koşması, günümüze gelinceye kadar kadınların arasında yaygın olan: “Senden asla bir iyilik görmedim” sözüyle nankörlüğü devam ettirmeleri düşünülürse, bu dinde bir zayıflıktır. Bu aynı zamanda akılda da bir zayıflık demektir. Çünkü bu durum kocalarının öfkelerine teslim olup zulmetme haddine ulaşmalarına sebep olarak onları da bozmaktadır.

Şaşırtıcıdır ki, bu hadisi Nebî sallallahu aleyhi ve sellem on dört asır önce söylemiş, asrımıza gelinceye kadar ne bir müşrik, ne bir kitap ehli kâfir, ne de bir bid’atçi buna itiraz etmiştir! Çünkü insanların nefislerinde yerleşik bir manadır. Bunun doğruluğuna vâkıa kesin delil olmaktadır.

Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ الدُّنْيَا حُلْوَةٌ خَضِرَةٌ وَإِنَّ اللَّهَ مُسْتَخْلِفُكُمْ فِيهَا فَيَنْظُرُ كَيْفَ تَعْمَلُونَ فَاتَّقُوا الدُّنْيَا وَاتَّقُوا النِّسَاءَ فَإِنَّ أَوَّلَ فِتْنَةِ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَانَتْ فِي النِّسَاءِ

Şüphesiz dünya tatlı ve tazedir. Muhakkak ki Allah sizin orada nasıl amel edeceğinize bakmaktadır. Dünyadan sakının! Kadınlardan da sakının! Zira İsrailoğullarının ilk fitnesi kadınlar hakkında olmuştur.”[3]

Kadınların şerri, Allah Azze ve Celle’nin düşmanlarının eliyle daha da artırılmaktadır!



[1] Buhârî (304)

[2] Buhârî (3769)

[3] Muslim (2742)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)