Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

8 Ekim 2024 Salı

Maske Takmanın Hükmü

 Plandemi zamanında paganistler kendilerine itaat edilme oranını tespit için, bulaşıcı hastalık bahanesiyle maske takma ayinine katılmayı şart koşmuşlardı ve biz de o zaman bu süreçte maske takmanın şirk olduğunu delillerle açıklamıştık. Buna binaen konuyla ilgili çeşitli sorular zihinlere takılmakta ve bu soruların bir kısmı bize de yöneltilmektedir. Bu soruların en önemlileri şu şekilde özetlenebilir:

“Maske takmanın kendisi mi şirktir? Yoksa sadece namazda maske takmak mı şirktir? Hiçbir durumda maske takmak caiz olmaz mı?”

Cevap: Maske takmanın kendisi bir şirk değildir. Bu konuda toz, zehirli gaz salınımı, kirli hava gibi somut, duyularla hissedilebilen zararlardan korunmak amacıyla, Allah’ın vesile kıldığı bir sebebe tutunmak kastıyla maske takarak korunmakta bir sakınca yoktur.

Ama sahtekâr “modern tıp(!)” hurafecilerinin  Havada hissedilemeyen virüsler ve mikroplar var, bunlar hastalık meydana getirir, bu yüzden maske takmak gerekir” şeklindeki saçma sapan iddialarına aldanarak maske takmak elbette apaçık bir şirktir. Bu, hadislerde reddedilen “tatayyur/uğursuz sayma” ve “hastalığın bulaştığına inanma” gibi câhiliyye şirklerine itikad etmenin ve Allah’ın meşru kılmadığı şeylerle sebeplerin kendisine bağlanmanın fiilî bir göstergesidir. Yine gayb bilgisi hakkında Allah'tan başkasını bu bilgiye ortak koşmaktır.

Bu itikatlar küçük şirktir. Lakin Paganizm dinine ittiba göstergesi olarak fiilen ortaya konması ise dinden çıkaran büyük şirk olur. Zira malum olduğu üzere İslam tamamen şekil dinidir! İmanın kimde olduğunu ise elbette Allah bilir. Lakin dünyada şeklen İslam’ın şekline girmeyen veya şeklen küfrü izhar eden kimsenin imanı geçerli sayılmaz. Bunun anlaşılması için yakın bir örnek zikredeyim.

Mesela bir kimsenin kalbinde Hristiyanlıkla ilgili hiçbir itikad bulunmamasına rağmen, farkında olmadan ve önemsemeden kıyafetinde haç sembolü bulunsa bu kimsenin küfründen bahsedilmez, belki dinî şiarlar konusunda gevşek davranmasından dolayı günahkâr olması söz konusudur. Koruyacağına itikad etmeksizin süs amaçlı nazar boncuğu takanlarda da aynı durum söz konusudur. Şeklen müşriklere ve kâfirlere benzeme olduğu için bu kimseler günaha ya da küçük şirke girerler.

Hristiyan inancına sahip olduğu halde şeklen müslümanların şekline giren, kendisini müslüman olarak tanıtan, haç, zünnar gibi Hristiyanlık şiarlarından hiçbir şey izhar etmeyen kimse, dünyada şeklen müslüman görünümünde olduğu için onun müslüman olduğuna hükmedilir. Lakin yaptığı bu münafıklığından dolayı ahirette alenî kâfirden bile daha şiddetli azap görür.

Bunlar herkesin bildiği şeylerdir, lakin İslam şekilden ibarettir dediğimizde nedense, yaşadığı gibi inanmaya başlamış insanlar veryansın ediyorlar! Bu, iman ile İslam'ın arasını ayırmayan habis Mürcie akidesinden kaynaklı bir itirazdır! 

Bir kimse zahirinde şeklen İslam kılığına bürünmedikçe onu müslüman kabul etmenin hiçbir delili yoktur! Ehl-i Sünnet akidesine göre zahiren İslam yerine getirilmedikçe kalpteki imanın dünyada bir geçerliliği yoktur! Kalbinde iman olmayan bir kimsenin zahirde İslam'ı yerine getirmesiyle de dünyada onun Müslüman olduğuna hükmedilir! Kalplerdeki imanın bilgisi ve karşılığı ise Allah'a aittir. 

Cihadda esir alınan kâfirlerin İslam'a girmesi halinde kasık bölgelerindeki kılları gidermelerinin dahi zorunlu koşulduğunu bilen bir kimse bunu anlar! 

Hatta İslam, bu şekle bürünmeyi yeterli saymaz, namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekât vermeyi, hac yapmayı bir kimsenin müslüman olduğuna hükmetmek için asgarî şartlar olarak sayar! Bunların hepsi şeklen İslama girme zorunluluğunu göstermektedir.

Yine İslâm, kendisinden başkasına benzemekten de yasaklamış, mütevatir olan, herkes tarafından bilinen diğer bir hadiste “Kim kendisini bir kavme benzetirse onlardandır” buyrulmuştur. Böylece İslam’ın şeklinden başka bir şekle girmek de yasaklanmıştır. Pantolon giymek, baş açık gezmek, kravat takmak, sakalı kesmek veya kısalmak, bıyıkları uzatmak, sünnet olmamak, tırnakları uzatmak, dövme yaptırmak gibi İslam’a ait olmayan ve fıtrata aykırı olan şekiller, müslümanların kesinlikle uzak durması gereken şekillerdir.

Özellikle Pagan dininin bütün dünya devletleri üzerine baskıyla, tehditlerle ve vaatlerle otorite kurmasından ve İblis’in isteklerini bütün hükümetlere yaptırtmaya başlamasından sonra maske takma konusunda itaat etmek, en azından cemaatle namazların yasaklanması gibi küfürleri de onaylıyor olmanın bir göstergesi olmuş ve bu açıdan da küfrün zahire çıkan bir sembolü olmuştur!

Yani o süreçte maske takan bir kimsenin zahirdeki hal dili: “Ben hastalığın bulaştığına inanan, bu sebeple cemaatle namazların yasaklanmasına, safların arasına mesafe konmasına onay veren biriyim” demekteydi. Bizler kalplerde olanı bilemeyiz, lakin zahire çıkan bu gibi küfürleri çok iyi biliriz! 

Tıpkı göstere göstere haç takan bir kimsenin Hristiyan bir kâfir olduğunu çok iyi bildiğimiz gibi! Yine atatürkün, tayyibin, bir şeyhin, bir şarkıcının, bir futbolcunun ya da ta'zim edilen başka bir putun resmini, siyasi parti rozetini veya küfür kanunlarıyla hükmeden devletlerin bayrağını ta'zimle asanların müşrik olduklarını çok iyi bildiğimiz gibi!

Bu mesele anlaşıldıysa, namazda maske takma meselesine gelelim. Bu konuda hadiste ağzı örtme yasağı gelmiş, selef namazda ağzını örtenlere şiddetle karşı çıkmışlar, ulema namazda ağzı örtmenin Mecusilerin ibadetleri esnasında ağızlarını örtmelerine benzemek olduğu illetiyle yasaklandığına dikkat çekmişlerdir.

Konuyla ilgili naslar ve nakiller Virüs Yalan, Salgın Bahane adlı kitabımda zikredilmiştir.

Allah en iyi bilendir.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)