Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

1 Ekim 2024 Salı

Zahirîlerin Tek Kaldıkları Her Görüş Şaz mıdır?

 Bilinmektedir ki usul âlimleri arasında Davud ez-Zahirî’nin muhalefetlerini (icmayı bozan bir hilaf olarak) geçerli saymak konusunda bir ihtilaf vardır. Hatta bu konuda müstakil eserler yazılmış, bazıları daha da ileri giderek: “Akliyyât konusunda Sofestâîlerin muhalefetleri nasıl geçerli sayılmıyorsa, nakliyyât konusunda da Zahirîlerin muhalefetleri geçerli sayılmaz” demişlerdir.

Lakin bu konuda iki meselenin dikkate alınması gerekir:

Birincisi: Davud ez-Zahirî başka, İbn Hazm başkadır. İbn Hazm’ın selef asrının bitmesinden sonra ortaya attığı görüşler dikkate alınmaz. Çünkü bunlar selefin döneminin sona ermesinden sonra ortaya çıkmış görüşlerdir. Davud ez-Zahirî ise selef asrında yaşamıştır. Bu yüzden onun görüşlerinin araştırılması gerekir.

İkincisi: Görüş sahiplerinin sözleri araştırılırken Zahirî’lerin tek kaldıkları meseleler iyi araştırılmalıdır. Zahirîlerin veya İbn Hazm’ın tek kaldıkları görüşler olarak meşhur olan, fakat hakikatte selefte vaki olan, biri fıkıh, diğeri akide konusunda olmak üzere iki örnek zikredelim:

1- Gıybet ve yalanın orucu bozduğu görüşü, Zahirî’lere nispet edilen şiddetli bir görüş olarak bilinir. Hâlbuki bu görüş tabiînden selefi olan zayıf bir görüştür. İbn Ebî Şeybe, İbrahim en-Nehaî’den şöyle dediğini rivayet etmiştir:

كَانُوا يَقُولُونَ الْكَذِبُ يُفْطِرُ الصَّائِمَ

“Yalanın orucu bozduğunu söylerlerdi.”[1]

2- ed-Dehr isminin esmau’l-hüsnâ’dan olduğu görüşü. Bu görüş, İbn Hazm’ın görüşü olarak meşhur olmuştur. Halbuki ondan önce Buhârî’nin şeyhi Nuaym b. Hammad rahimehullah da bunu söylemiştir.

İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: “İkinci görüş; Nuaym b. Hammad ile beraber Hadis Ehli’nden ve Sufilerden bir tâife şöyle demişlerdir: “ed-Dehr, Allah Teâlâ’nın güzel isimlerindendir. Manası kadîm ve ezelî demektir.”[2]

Yine şöyle demiştir: “ed-Dehr, Nuaym b. Hammad’ın dediği gibi Allah Teâlâ’nın isimlerinden biridir. Veya onun bir isim olmadığını söylersek, “Ben ed-Dehrim” sözünün anlamı; dehre nispet edilerek sövülen şeyleri yapan Ben’im” demektir. Bunu Ebu Ubeyde ve çoğunluk söylemişlerdir.”[3]

Bu iki örnek, Zahirîlerin şaz kaldıkları meseleler hakkında iddiada bulunmadan önce meselenin güzel araştırılması gerektiğini göstermektedir.



[1] İbn Ebî Şeybe (8981)

[2] Mecmuu’l-Fetava (2/494)

[3] Sarimu’l-Meslul (3/924)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)