Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

11 Ekim 2024 Cuma

Mehdî Hadisleri Hakkında

 Mehdî hakkındaki hadislerin sahih olmadığı şeklinde söylentiler yayılmaktadır. Bu konuda şüphede olduğunu ve Web sayfamda bu konuyla ilgili yazı bulunmadığını söyleyen kimseler, daha önce “Mehdi Hakkındaki Sahih Hadisler”e dair yayınlamış olduğum yazıyı şu linkte bulabilirler:

http://www.ebumuaz.blogspot.com/ دار السنة: Mehdî Hakkında Sahih Hadisler

Yakın zamanda yayınlanan El-Burhan adlı kitabımda da Mehdi hadislerinin inkârı hususunda açıklama zikretmiştim.

İlk dönemlerde akide metni olarak yazılan mustakil kitaplarda Mehdi’nin zikredilmemesi, Buhârî ve Muslim’in sahihlerinde de Mehdi’den açıkça bahseden rivayetlerin yer almaması sebebiyle insanlar kuşkuya düşmektedir.

Hâlbuki hadis ehli, Mehdi hakkındaki hadisleri, hadise dair eserlerinde zikretmeye devam edegelmişler, Kütübü Sitte’de yer alan Sünenler’de bununla ilgi başlıklar geçmiştir. Aslında İslam âleminde Mehdî hakkındaki hadisler biliniyor olmakla beraber İbn Haldun çıkıp da Mukaddime’sinde aşağıda nakledeceğim sözleri sarf edene kadar hiç kimse Mehdi hadislerini inkâr etmemiştir:

İbn Haldun el-Mukaddime’de (s.574) birçok Mehdî hadisine karşı çıktıktan sonra şöyle diyor: “Bu gördüğünüz Mehdî’nin ahir zamanda çıkacağına dair rivayet edilen hadislerdir. Sizin de gördüğünüz gibi bu hadislerin çok azı hariç hepsi tenkid edilmekten kurtulamamaktadır.”

İbn Haldun’un bu sözünden anlaşıldığına göre Mehdî hadislerinden çok azı tenkid edilmekten kurtulabilmiştir. Öyleyse şöyle diyebiliriz: Eğer bir hadis dahi sahih olarak gelmişse bu, Mehdî’nin varlığına dair delil olarak yeter. Kaldı ki Mehdî hadisleri mânâ olarak mütevâtir olmuştur. İbn Haldun’un ortaya attığı bu şüphe sebebiyle olsa gerek, Ehl-i Sünnet alimleri, Mehdî hadislerinin tariklerini derleyip sıhhatini ispat etmeye ve akide metinlerinde bu konuya özen göstermeye başlamışlardır.

Ahmed Şakir, Musned Şerhinde (5/197-198) İbn Haldun’un Mehdî hakkında yazdıkları şeylerin hadis tenkidi açısından birçok hata ve yanlışlıklarla dolu olduğunu açıklamıştır. Bunların O’nun eseri Mukaddime’yi çoğaltanlardan kaynaklandığını veya gözden geçirenlerin ihmali olduğunu da söylemştir. Doğrusunu Allah bilir.

Âlimlerden bir grup Mehdi hadislerinin mütevatir olduğunu belirtmiştir.

1-Hafız Ebu’l-Hasan el-Âbirî şöyle demiştir: “Mehdî konusundaki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen hadislerin çokluğu mütevâtir olmuştur. O Ehl-i Beyt’tendir. Yedi sene yeryüzünde adaletle hüküm sürer. İsa (aleyhi's-selâm) iner, Deccal’i öldürme de O’na yardımcı olur. Bu ümmete imamlık eder, İsa aleyhi's-selâm, O’nun arkasında namaz kılar.” (Mizzi Tehzibu’l-Kemal 3/1194), İbn Kayyım el-Menaru’l-Munif (s.142) İbn Hacer Fethu’l-Bari (6/493, 494)

2-Muhammed Berzencî el-İşaa’da (s.87, 112) şöyle diyor: “Kıyamet alametleri çoktur. Onlardan biri ve ilki Mehdî’dir. Bu konuda birbirinden farklı rivayetler sayılamayacak kadar çoktur… Sizin de gördüğünüz gibi Mehdî’nin ahir zamanda çıkması, peygamberin soyundan Fâtıma radıyallahu anha’nın çocuklarından olması manevi tevâtür derecesine ulaşmıştır. Bu yüzden bunu inkâr etmenin manası yoktur.”

3-Muhammed Sefârînî Levamiu’l-Envar’da (2/84) şöyle diyor: “O’nun çıkmasıyla ilgili rivayetler çoktur, öyle ki manevi mütevâtir derecesine ulaşmıştır. Bu hadisler Ehl-i Sünnet âlimleri arasında yaygındır, öyle ki onların temel akidelerinden sayılmıştır… Yukarıda ismi geçen veya geçmeyen sahabe ve tabiinlerden birçok rivayetler vardır. Bütün bunlar kesin ilim ifade etmektedir. Ehl-i Sünnet âlimlerinin görüşüne göre Mehdî’nin gelmesine iman vacibtir.”

4-Şevkâni diyor ki: “Mehdî’nin gelmesinin mütevâtir olduğunu elli tane hadisle açıklamak yeterlidir. Bunlar sahih, hasen ve zayıf hadistir. Şüphesiz bunlar mütevâtir olmuştur. Bu hadislerin mütevâtir olduğunu bütün usul kaideleri kabul etmektedir. Mehdî’nin gelmesiyle ilgili sahabeden gelen sözler ile bu konuda ictihad etmeye imkân yoksa da onlar en azından merfu hükmündedir.” (el-İza’a s.113, 114)

5-Sıddık Hasan Han şöyle diyor: “Mehdî hakkındaki hadisler farklı olsa da gerçekten çoktur ve manevi mütevâtir derecesindedir. Bu hadisler Sunen, Mu’cem ve Musnedlerde bulunmaktadır.” (el-İzâ’a s.112)

6-Kettânî Nazmu’l-Mutenasir’de (s.147) diyor ki: “Sonuç olarak, beklenen Mehdî hakkındaki hadisler mütevâtir olmuştur. Yine Deccal ve İsa (aleyhi's-selâm)’ın inmesiyle ilgili hadislerde mütevâtir olmuştur.”

Buharî ve Müslim’in Mehdî hadislerini rivayet etmemelerine gelince, bütün sahih hadisler bu iki kitapta toplanmamıştır. Bilakis Sunen, Musned ve Mu’cemlerde ve diğer hadis kitaplarında da birçok sahih hadis vardır.

İbn Kesir Baisu’l-Hasis’te (s.25) şöyle demiştir: “Buharî ve Müslim kitaplarında sahih olarak verilen bütün hadisleri toplamamışlardır. Bununla birlikte onların sahih deyip de bu kitaplarına almadıkları hadisler vardır. Nitekim Tırmizi ve diğerleri, Buhari’nin sahih deyip de kitabına almadığı ama diğer sünenlerde bulunan hadisler olduğunu söylemişlerdir.”

Burada Buharî ve Muslim’in şartlarına göre sahih olan şu rivayetleri zikretmekle yetiniyorum:

Ebû Saîd el-Hudrî radiyallahu anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تَمْتَلِئَ الْأَرْضُ ظُلْمًا وَعُدْوَانًا قَالَ ثُمَّ يَخْرُجُ رَجُلٌ مِنْ عِتْرَتِي أَوْ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي مَنْ يَمْلَؤُهَا قِسْطًا وَعَدْلًا كَمَا مُلِئَتْ ظُلْمًا وَعُدْوَانًا

Yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolmadan kıyamet kopmaz. Sonra ailemden (veya ehli beytimden dedi) bir adam çıkar, yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduğu gibi, onu düzen ve adalet ile doldurur.”

Bu hadis Buhârî ve Muslim’in şartlarına göre sahihtir. Bunu Ahmed (3/36) Hâkim (4/601) İbn Hibbân (15/239) Ebû Ya'lâ (2/367) Nuaym b. Hammad el-Fiten (95)

Ebu Said el-Hudrî radiyallahu anh’den diğer rivâyet şu şekildedir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

يَخْرُجُ فِي آخِرِ أُمَّتِي الْمَهْدِيُّ يَسْقِيهِ اللَّهُ الْغَيْثَ وَتُخْرِجُ الْأَرْضُ نَبَاتَهَا وَيُعْطِي الْمَالَ صِحَاحًا وَتَكْثُرُ الْمَاشِيَةُ وَتَعْظُمُ الْأُمَّةُ يَعِيشُ سَبْعًا أَوْ ثَمَانِيًا يَعْنِي حِجَجًا

Ümmetimin sonunda Mehdî çıkar, Allah onunla bereketli yağmurlar yağdırır, yeryüzü bitkilerini çıkarır, malı eşit olarak verir, koyunlar çoğalır ve ümmet büyür. Yedi veya sekiz sene yaşar.”

Bu hadis Muslim’in şartına göre sahihtir. Bunu Hâkim (4/601) ve Ebu Nuaym el-Erbaun Fi’l-Mehdi (15) rivayet etmişlerdir.

Abdulah b. Mes’ud radiyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

لَوْ لَمْ يَبْقَ مِنَ الدُّنْيَا إِلا يَوْمٌ لَطَوَّلَ اللَّهُ ذَلِكَ اليَوْمَ حَتَّى يَبْعَثَ اللَّهُ فِيهِ رَجُلا مِنْ أُمَّتِي أَوْ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي يُوَاطِئُ اسْمُهُ اسْمِي وَاسْمُ أَبِيِه اسْمَ أَبِي

Dünyadan sadece bir gün kalsa dahi muhakkak Allah o günü uzatır da o gün ümmetimden veya Ehl-i Beyt’imden ismi ismime, babasının ismi babamın ismine uyan birini gönderir.

Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahihtir. Bunu ed-Dimyati Mu’cemu’ş-Şuyuh (8/26) Taberânî (10/133, 135, 136) Ahmed (1/376, 448) Ebû Dâvûd (4282) Tirmizî (2230) İbn Hibbân (13/285) Ebu Bekr el-İsmailî Mu’cem (162) Fesevi Ma’rife (3/240) el-Muhallisiyyat (2537, 2933) Ebu’ş-Şeyh Tabakat (652) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (5/75) Ebu Nuaym Ahbaru İsbehan (1665) Ebu Amr ed-Dani el-Fiten (571) rivayet etmişlerdir. el-Elbani es-Sahiha’da (1529) ve Mukbil b. Hadi Sahihu’l-Musned’de (871) sahih olduğunu açıklamışlardır.

Daha fazlası için yukarıdaki linke ve Sahih Hadisler Kulliyatı kitabıma bakabilirsiniz.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)