Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

30 Ekim 2024 Çarşamba

Ebu’z-Zubeyr’in Muan’an Rivayetleri Hakkında

 Ebu’z-Zubeyr Muhammed b. Muslim b. Tedrus el-Mekkî; Cabir b. Abdillah b. Amr b. Haram el-Ensarî radıyallahu anhuma’dan rivayette bulunmuştur.

Eğer Ebu’z-Zubeyr’den rivayet eden kişi Leys b. Sa’d’dan başkası ise ve tahdis sigasını tasrih etmemişse (an’aneli rivayet etmişse) bu rivayeti tedlis sebebiyle eleştirilir” diyen kimsenin sözü reddedilir. Hadis ehli Ebu’z-Zubeyr’in Cabir radıyallahu anh’den yaptığı rivayeti en sahih isnadlardan sayma konusunda ittifak etmişlerdir.

1- Burada Ebu’z-Zubeyr’i tedlis ile niteyelenin tedlis sözüyle kastı nedir? Bu, ravinin haberinin reddedilmesini gerektiren kınanmış tedlis midir? Çünkü tedlis kelimesi birçok şey hakkında kullanılmıştır. Bazen aradan ravinin iskat edilmesi sebebiyle, irsal hakkında da tedlis tabiri kullanılmıştır.

Ebu’z-Zubeyr Hicaz halkındandır. Onlar tedlisi bilmezler.

Şu’be b. el-Haccac tedlise karşı katı tutumuna rağmen Ebu’z-Zubeyr’den rivayette bulunmuş ve onun hakkında tedlis zikretmemiştir.

Muslim, Ebu’z-Zubeyr’in an’aneli rivayetlerini Sahih’inde rivayet etmiştir.

Darekutni Sahihayn üzerine yaptığı istidrakta Ebu’z-Zubeyr’in hadislerini almış ve hiçbir hadisinde tedlise işaret etmemiştir.

Buhârî, Ebu Hatim, el-Ukaylî, İbn Adiy ve İbn Hibban Ebu’z-Zubeyr’in hal tercemesini zikretmişler ama onu tedlis ile nitelememişlerdir.

2- Tedlisin birçok türleri vardır. İsnad tedlisi, şuyuh tedlisi, atıf tedlisi, sükut tedlisi gibi beş veya altı çeşidi vardır. Ebu’z-Zubeyr’in suçlandığı tedlis hangisidir?

3- Ebu’z-Zubeyr çok tedlis yapanlardan mıdır? Tedlis yaptığı söylenen herkes çok tedlis yapanlardan değildir. Ebu’z-Zubeyr’i hafızlardan hiçkimse tedlis ile nitelememiştir. Ancak Nesâî rahimehullah onun tedlis yaptığını zikretmştir.[1] Ebu Hatim’in de bu şekilde anlaşılabilecek bir sözü vardır. Başka kimse Ebu’z-Zubeyr’i tedlis ile nitelememiştir.

Nesâî, Ebu’z-Zubeyr’in altmıştan fazla hadisini tahric etmiş, bunlardan hiçbirini illetli bulmamıştır. Bununla beraber Ebu’z-Zubeyr’i tedlis ile nitelemiştir. Bunun anlamı onun an’aneli rivayetleri reddetmek demek değildir, an’aneli rivayetin reddedilmesi yalnızca metinde nekaret olması haliyle alakalıdır. Nesâî, hadis terimlerinin muhaddisler katında karar kılmasından önce, mürsel rivayette bulunanları tedlis ile nitelemiştir. Hâlbuki tedlis bir kusurdur, ama mürsel rivayet etmek kusur değildir.

Hakim Marifetu’l-Ulum’da açıkça Ebu’z-Zubeyr’in müdellis olmadığını söylemiştir.

Ebu’z-Zubeyr’in hadislerini araştırdığımızda bazen Cabir radıyallahu anh’den rivayetinde arada başka bir şahsı zikretmiştir. Şayet çok tedlis yapan biri olsaydı elbette bu vasıtayı iskat ederdi. Yine onun rivayetinde bazen bu vasıtayı zikretmediğini görürüz. Müdellislerin çoğunun hadislerini araştırdığımızda kendisiyle rivayette bulunduğu şahıs arasındaki vasıtayı zikretmediğini görürüz. Burada tedlis yapmış olma ihtimali olur. Ama Ebu’z-Zubeyr’in hadislerini Sahih’lerde, Sünen’lerde, Müsned’lerde ve Musannef’lerde araştırdığımızda sadece düzgün rivayetlerini buluyoruz. Onun ancak çok az tedlis yaptığı söylenebilir ki, az tedlis yapanların an’aneli rivayetleri aksini gösteren bir delil bulunmadığı sürece işitmeye ve ittisale hamledilir.

4- Ebu’z-Zubeyr’in tedlis yaptığı varsayılırsa, Ebu’z-Zubeyr ile Cabir b. Abdillah radıyallahu anhuma arasındaki vasıta; meşhur Cabir Sahifesi’dir. Bunu el-Hasen el-Basrî, Katade, eş-Şabî gibi tabiinin büyüklerinden ilim ehli de rivayet etmişlerdir.

Yine Ebu Hatim er-Razi rahimehullah ve başkaları, Ebu’z-Zubeyr’in Suleyman b. Kays el-Yeşkurî vasıtasıyla Cabir radıyallahu anh’den rivayette bulunduğunu belirtmişlerdir.[2] Suleyman b. Kays el-Yeşkurî de sikadır. Böylece tedlis ile söz konusu olabilecek zaaf ihtimali kökünden yok olmuştur. Çünkü inkıta makbul ve merdud olmak üzere iki kısımdır. Merdud olan inkita, arada ismi düşürülen ravinin bilinmemesi veya zayıf bir ravi olması halinde söz konusudur. Ama ismi düşürülen ravinin sika olduğunu bilinirse bu inkıta sıhhate zarar vermez.

Mesela Humeyd et-Tavil’in Enes radıyallahu anh’den rivayetleri mutlak olarak kabul edilir. Çünkü ikisi arasındaki vasıta bilinmektedir. Her ne kadar Humeyd tedlis ile nitelense de, ikisi arasında ismi düşürülen ravinin Sabit el-Bunanî olduğu bilinmektedir. Hafızlar bu şekilde tayin etmişlerdir. Sabit el-Bunani ise çok sağlam bir ravidir. Dolayısıyla tedlis ile nitelenen Humeyd et-Tavil’in, Enes radıyallahu anh’den an’aneli rivayet etmiş olması sıhhate bir zarar vermez.[3]

Yine Ebu Ubeyde b. Abdillah b. Mes’ud’un babası İbn Mes’ud radıyallahu anh’den rivayetinde, Ebu Ubeyde, babası İbn Mes’ud radıyallahu anh’den bir şey işitmemiştir. Bununla beraber onun babasından rivayeti makbuldür. Çünkü hafızlar onun babasından rivayetlerini araştırmışlar ve bu rivayetlerin düzgün olduğunu tespit etmişler, arada ismi zikredilmeyen vasıtanın sika olduğunu anlamışlardır. Bu yüzden asrında hadis ehlinin imamı olan Ali b. el-Medinî ve başkaları Ebu Ubeyde’nin, babası İbn Mes’ud radıyallahu anh’den yaptığı rivayetleri müsned ve muttasıl kabul etmişlerdir.[4]

Yine asrındaki hadis ehlinin imamı Darekutni Sunen’inde bu tür rivayeti sahihlemiştir.[5] Hafız İbn Hacer, en-Nuket’te Nesâî’nin de bu rivayeti sahihlediğini nakletmiştir.[6]

Burası anlaşıldıysa, Ebu’z-Zubeyr’in tedlis yaptığı iddiası kabul edilecek olsa bile, onun Cabir radıyallahu anh’den yaptığı rivayette aradaki vasıtanın sika bir ravi olan Suleyman b. Kays el-Yeşkurî olduğu bilindiği için Ebu’z-Zubeyr’in an’aneli rivayeti sıhhate bir zarar vermez!

5- İmam Muslim b. el-Haccac gibi büyük hafızlar Ebu’z-Zubeyr’in Cabir radıyallahu anh’den an’aneli rivayeti kabul etmişlerdir. Tirmizî “Hasen, sahih” demiştir.

Nesâî, Sunen’inin birçok yerinde bu şekildeki rivayetleri almış, illetlendirmemiştir. Üstelik İbn Adiy gibi bazı hafızlar Nesâî’nin kitabını Sahihu’n-Nesâî diye adlandırmışlardır.[7] Nitekim Sunenu’n-Nesâî araştırıldığı zaman hadislerinin genelinin sahih hadisler olduğu görülür. İlletli bir hadis bulunduğunda ise Nesâî bu illeti açıklamıştır. Nesâî’nin şartlarının Buhârî’nin şartlarından da şiddetli olduğu söylenmiştir.[8] Ancak bu söz abartılıdır.

Yine önemli imamlar olan İbn Hibban, İbn Huzeyme Ebu’z-Zubeyr’in Cabir radıyallahu anh’den an’aneli rivayetlerini sahihlemişler, Ebu’l-Hasen ed-Darekutni, İmam Muslim’e yaptığı tenkidlerde Ebu’z-Zubeyr’in an’ane’li rivayetini sahihlemesinden dolayı eleştiri yapmamıştır. Yine Ebû Dâvûd ve İbnu’l-Carud da bu meyanda zikredilebilir.

Bu, Ebu’z-Zubeyr’in Cabir radıyallahu anh’den an’aneli rivayetleri kabul etmesi konusunda hafızların ittifakı gibidir.

6- Ebu’z-Zubeyr’in Cabir radıyallahu anh’den an’aneli rivayetlerinde münker bir hadis bulunmamaktadır. Bir iki hadis hakkında nekaret türünden eleştiri bulunsa da da bu rivayetler kabul görmüş ve sahih olarak değerlendirilmiştir.

İbn Ömer radıyallahu anhuma’nın hanımını hayızlı iken boşaması ve bunun bir talak sayılmaması hakkındaki hadisi Ebu’z-Zubeyr rivayet etmiştir. Buhârî ve başkaları da bunu Enes b. Sirin’den, bunun bir talak sayıldığı şeklinde rivayet etmişlerdir. İlim ehlinin çoğunluğu da bu görüşü tercih etmişlerdir. Ebû Dâvûd, İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayette bu konuda Ebu’z-Zubeyr’in tek kaldığını zikretmiş, İbn Abdilber de böyle söylemiştir. Ebu’z-Zubeyr’in rivayetinde bunun talak olarak sayılmadığı geçer. Bu rivayete de İbn Teymiyye, İbn Kayyım gibi ilim ehlinin büyüklerinden tabi olanlar vardır.

Ebu’z-Zubeyr’in Cabir radıyallahu anh’den an’aneli rivayetlerinin geneli düzgündür.



[1] Bkz: Zehebi Siyeru A’lami’n-Nubela (7/74)

[2] Bkz.: İbn Ebî Hâtim el-Cerh ve’t-Ta’dil (4/136)

[3] Bkz.: İbn Adiy el-Kamil (3/67) Hafız İbn Hacer Tarifu Ehli’t-Takdis (üçüncü mertebe)

[4] Hafız İbn Receb Şerhu İleli’t-Tirmizî (1/298)

[5] Sunenu’d-Darekutni (1/145 no: 44-46)

[6] En-Nuket Ala Kitabi İbni’s-Salah (1/398)

[7] İbn Adiy el-Kamil (2/381) Zehebi Tezkiratu’l-Huffaz (1/128)

[8] İbn Tahir el-Makdisi Şurutu’l-Eimme (s.104)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)