İmran b. Husayn radiyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem müşriklere karşı Müslümanlardan müteşekkil bir ordu gönderdi.
Askerler müşriklerle karşılaşınca, aralarında çok şiddetli bir savaş oldu.
Müşrikler mağup oldular. Sonra benim yakınlarımdan bir adam müşriklerden birine
mızrakla saldırdı. Müşrik hemen “Eşhedü en-Lâ İlâhe İllallâh, ben Müslümanım”
dedi. Fakat Müslüman asker ona mızrağına saplayıp öldürdü. Bunun üzerine
arkadaşım Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gelip:
“Helak oldum ey Allah’ın Rasulü!” dedi. Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem de:
“Ne yaptın?” deyince, adam da yaptığını anlattı. Bu
defa Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
“Kalbini yarıp da baktın mı?” dedi. Adam:
“Ey Allah ın Rasulü! Eğer kalbini yarsaydım içindekini
bilebilir miydim?” diye sordu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
“Sen adamın hem sözünü kabul etmiyorsun, hem de
kalbindekini bilmiyorsun. Olur mu böyle şey?” dedi. Sonra Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem adam hakkında bir şey söylemedi. Adam da az bir zaman yaşadı.
Nihayet öldü. Biz onu defnettik. Ertesi günü adamın cesedi toprak üstünde görüldü.
İnsanlar:
“Belki de bir düşman kabrini deşip eziyet için çıkarmıştır”
dediler. Onu tekrar defnettik. Gençlerimize mezarı başında nöbet tutmalarını
söyledik. Buna rağmen cesedi tekrar mezardan dışarı atıldı. Biz nöbetçi gençler
uyumuş olabilir düşüncesiyle bir kere daha defnettik. Bu sefer mezarı kendimiz
bekledik. Ertesi gün yine cesedi kabirden dışarı atıldı. Biz durumu Resûlullah
a haber verdik. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
“Bu toprak ondan daha şerir insanları kabul eder. Fakat
Allah Teâla size Lâ İlâhe İllallâh kelimesinin hürmetini ve büyüklüğünü ders
vermek istedi.” buyurmuşlardır. (İbn Mace, Fiten, 1 no 3930)
Busayrî Misbahu’z-Zucace’de ve el-Elbanî Sahihu Suneni İbn
Mace’de hasen dediler.