Nikah Talebinde Kadına Bakma Sınırı
Ebu Muaz el-Çubukâbâdî
Ahmed (5/424); el-Hasen b. Musa – Zuheyr – Abdullah b. İsa –
Musa b. Abdillah b. Zeyd – Ebu Humeyd (veya Ebu Humeyde) isnadıyla rivayet
ediyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Biriniz bir kadına talip olduğu zaman ona bakmasında
sakınca yoktur. Eğer ancak ona talip olmak için bakacaksa, onun haberi olmadan
da olsa bakabilir.”
Bu isnad sahihtir. Bunu ayrıca Taberani Evsat (1/280) ve Ebu
Bekr en-Nisaburî, Ziyadat Ala Kitabi’l-Muzeni (no:402) rivayet etmiştir.
Muslim (3/580); İbn Ebi Ömer – Sufyan – Yezid b. Keysan –
Ebu Hazim – Ebu Hureyre radiyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor: “Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in yanındaydım. Bir adam ona geldi ve Ensar’dan bir
kadınla evleneceğini söyledi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle
buyurdu:
“Ona baktın mı?”
“Hayır” dedi. Buyurdu ki:
“Git ona bak. Zira Ensar’ın gözlerinde bir şey vardır.”
Bunu ayrıca Nesâî (3234) rivayet etmiştir.
İbn Ebi Ömer: Muhammed b. Yahya el-Adenî’dir. Saduk,
hafızdır.
Yezid b. Keysan: saduk, hata eder, hadisi hasendir. Buhârî
Sahih’inde onunla ihticac etmemiş, Edebu’l-Mufred’de ondan rivayette
bulunmuştır. Muslim ricalindendir.
Ebu Hazim: Selman el-Eşcai’dir. Sikadır. Sahihayn
ricalindendir.
Nesâî Sunenu'l-Kubrâ’da (3/273) bunu; Ebu Bekr el-Mervezi –
Ahmed b. Menî’ - Ali b. Haşim – Yezid b. Keysan – Ebu Hazim – Cabir radiyallahu
anh isnadıyla rivayet etmiştir. Ebu Hureyre radiyallahu anh yerine Cabir radiyallahu
anh’ın zikredilmesi vehimdir. Bu hatanın saduk bir ravi olan Ali b. Haşim’den
kaynaklı olması ağır basmaktadır.
Nikâhlanacak kadına bakmaya dair diğer bazı rivayetler daha
vardır ki, bunlardaki illetler sıhhat hükmü vermeyi engellemektedir:
1- Cabir b. Abdillah radiyallahu anh rivayeti
Ahmed (3/360); Yakub – babası – İbn İshak – Davud b. El-Husayn
mevla Amr b. Osman – Vakid b. Amr b. Sad b. Muaz – Cabir b. Abdillah el-Ensarî radiyallahu
anh isnadıyla rivayet ediyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle
buyurduğunu işittim:
“Biriniz bir kadına talip olduğu zaman onun nikâhı
arzulatan yerini görmeye gücü yeterse bunu yapsın.”
Bunu ayrıca Hâkim (2/165) ve Beyhaki (7/84) rivayet
etmişlerdir. Ebû Dâvûd (2082) bunu; Davud – Vakid b. Abdirrahman yoluyla
rivayet etmiştir. Yine aynı tarikle Ahmed (3/334) rivayet etmiştir.
Bu hadisin isnadında Ebu Davud’un rivayetinde muhalefet
vardır. Nitekim O bunu; Davud b. El-Husayn – Vakid b. Abdirrahman tarikiyle
rivayet etmiştir. Hafız İbn Hacer bunu et-Tehzib’de Vakid b. Abdirrahman’ın hal
tercemesinde zikretmiştir. Yine ez-Zehebî de el-Mizan’da zikretmiş, fakat o
bunu Vakid b. Amr’ın rivayeti olarak zikretmiştir. Yine Beyhaki ve Hâkim bunu;
İbn İshak – Davud – Vakid b. Amr yoluyla rivayet etmişlerdir.
Abdulvahid b. Ziyad; İbn İshak – Davud – Vakid b.
Abdirrahman yoluyla rivayet etmiştir. Çoğunluk bunu Vakid b. Amr’ın rivayeti
olarak zikretmişlerdir.
Vakid b. Amr sikadır, fakat Vakid b. Abdirrahman meçhuldür.
İbn Kattan el-Fasi, Beyanu’l-Vehm’de (4/428) bu hadis sahih
değildir demiştir.
2- Mugira b. Şube radiyallahu anh’ın Bir Kadına Talip Olması Kıssası
Sünen sahipleri, Ahmed ve başkaları; Ma’mer – Sabit – Bekr el-Muzenî
– Mugira radiyallahu anh yoluyla rivayet ediyorlar; “Mugire bir kadına talip
olunca Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona:
“Ona bak. Zira bu aranızdaki uyuma daha elverişlidir”
buyurdu.
Bu hadisin üç tariki vardır:
a- Ma’mer – Sabit – Enes yoluyla gelmiştir. (İbn Hibbân
(9/351) Hâkim (2/179) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (5/169) İbn Carud (676) İbn
Mâce (1865)
b- Ma’mer – Sabit – Bekr b. Abdillah el-Muzenî– Mugira yoluyla
gelmiştir. (İbn Mâce (1866) Abdurrazzak (10335) Taberânî (20/433)
c- Asım el-Ahvel – Bekr b. Abdillah – Mugira yoluyla
gelmiştir. (İbn Carud (675) Ebu Avane (4036) Ahmed (4/244, 246) Nesâî (3235) Dârimî
(2218) Said b. Mansur, Sunen’inde (518) Asım – Bekr b. Abdillah veya Ebu Kılabe
diyerek şek ile rivayet etmiştir.
İlk iki tarik; Ma’mer’in Sabit’ten rivayeti olarak
gelmiştir. Yahya b. Main’in belirttiği üzere; Ma’mer, Sabit’ten rivayetinde
zayıftır. İbn Hacer de Ma’mer b. Raşid’in
sika, sebt olmakla beraber, Sabit’den rivayetinin zayıf olduğunu ikrar
etmiştir.
Burada bir tarikin diğer tariki kuvvetlendirmesinden ve
şahit olmasından bahsedilemez. Bilakis bu iki tarik birbirini illetli
kılmaktadır. Nitekim İmam Darekutni rahimehullah bu rivayeti illetli bulmuş, bu
rivayeti sahih görenlere itiraz ederek bunun vehim olduğunu, doğrusunun bunu
Sabit’in Bekr b. Abdillah’tan mürsel olarak rivayet ettiğini belirtmiştir.
(Bkz.: Darekutni el-İlel (1260)
İkinci ve üçüncü tarikte ayrıca Bekr el-Muzenî, Mugira’dan
işitmemiştir. İbn Ebi Hayseme, Yahya b. Main’den, Bekr’in Mugiradan
işitmediğini nakletmiştir. Darekutni, Bekr’in Mugira’dan işittiğini söylese de,
bu rivayetin mahfuz olmadığını belirtmiştir.
3- Muhammed b. Mesleme radiyallahu anh Rivayeti
İbn Mâce (1864); İbn Ebi Şeybe – Hafs b. Gıyas – Haccac –
Muhammed b. Suleyman – amcası Sehl b. Ebi Hasme - Muhammed b. Mesleme radiyallahu
anh’den:
“Bir kadına talip oldum ve onu gizlice gözlemeye başladım. Ta
ki onu bir hurmalıkta gördüm.” Ona denildi ki:
“Sen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sahabesi
olduğun halde böyle mi yaptın?” Dedi ki:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu
işittim: Allah bir kimsenin kalbine bir kadını nikâhlamayı düşürmüşse ona bakmasında
sakınca yoktur.”
Abdurrazzak (10338); Yahya b. A’la – Haccac – Muhammed b.Suleyman
– Sehl b. Ebi Hasme – Muhammed b. Mesleme yoluyla rivayet etmiştir.
Bunu ayrıca Ahmed (16028) Taberânî (c.19 no:501) Said b.
Mansur (519) Tahavi Şerhu Muşkili’l-Asar (3/13-14) İbn Ebî Şeybe (5/356);
Haccac – Sehl b. Muhammed b. Ebi Hasme – amcası Suleyman b. Ebi Hasme yoluyla
rivayet etmişlerdir.
Bu rivayetin illetleri;
a - Hafs b. Gıyas ömrünün sonunda ihtilata uğramış, hafızası
bozulmuştu. Lakin ona mutabaat sabit olmuş ve Hafs’tan kaynaklı illet zail
olmuştur.
b- Haccac b. Ertat müdellis olup, tedlis sigası olan an’ane ile
rivayet etmiştir. Ayrıca onda zayıflık vardır.
c- Sehl b. Muhammed b. Ebi Hasme meçhuldür. İbn Hibban’dan
başkası onu tevsik etmemiştir.
d- Muhammed b. Suleyman’ı İbn Hibban’dan başkası tevsik
etmemiştir. İbn Hibban’ın meçhul ravileri tevsik etmedeki gevşekliği malumdur.
Bu hadisi Ebû Ya'lâ’dan naklen Busayri İthaf’ta (4166) ve İbn
Hibbân (4042); Ebu Hayseme – Muhammed b. Hazim – Sehl b. Muhammed b. Ebi
Hayseme – amcası Suleyman b. Ebi Hasme yoluyla rivayet etmiş, bu isnaddan
Haccac b. Ertat düşmüştür. Ancak doğrusu Haccac’ın bu isnadda var olduğudur.
Nitekim Abdullah b. Yusuf ve Ebu Musa Muhammed b. El-Musenna’nın rivayetlerinde
bu isnadda Haccac’ın adı geçmektedir.
Buhârî Tarih’inde (1/97); Ebu Muaviye Muhammed b. Hazim – Haccac
– Sehl b. Muhammed b. Ebi Hasme – amcası Suleyman b. Ebi Hasme şeklinde
gelmektedir.
Tayalisi (1186) ve Taberani (c.19 no:505); Hammad b. Seleme –
Haccac – Muhammed b. Sehl b. Huneyf (!) – babası (!) yoluyla: “Muhammed b.
Mesleme’yi gördüm…” şeklinde gelmektedir. Taberani’nin dediği gibi Hammad b.
Seleme bu rivayette yanılarak insanlara muhalefet etmiştir.
Âlimlerin Açıklamaları
Begavi Şerhu’s-Sunne’de (9/17) dedi ki: “İlim ehli dediler
ki: “Kişi bir kadını nikâhlamak istediğinde ona bakabilir. Bu es-Sevrî, Şafii,
Ahmed ve İshak (b. Rahuye)nin görüşüdür. Kadının izni olsun veya olmasın fark
etmez. Kadının sadece yüzüne ve ellerine bakabilir. Başı açık halde veya
avretinden bir şeye bakması caiz değildir.
El-Evzai dedi ki: “Sadece kadının yüzüne bakabilir.”
Malik: “İzni olmadan bakamaz” dedi.
Mugira hadisinde geçen: “Ona baktın mı?” kavli,
erkeğin kadına bakışının talip olmadan önce olmasının müstehap olduğunun
delilidir. Böylece onu görüp de beğenmediği zaman talip olmaktan vazgeçmesi kadına
sıkıntı vermesin.”
Diğer âlimlerin de açıklamaları Begavi’nin özetlediği
gibidir. Genellikle, sahih delillere aykırı şaz bir görüş olan; “Kadının yüzü
ve elleri avret değildir” görüşünde olanlar, nikah talebinde kadının yalnız
yüzüne ve ellerine bakılabileceğini söylemişlerdir. Bununla birlikte vahiyde el
ve yüzün görülebileceğine dair bir delil mevcut değildir.
Bazıları daha ileri giderek el ve yüzden başka yerlerine de
bakmasının caiz olduğunu iddia etmişlerdir. Bu görüş Davud ez-Zahirî’ye ve İbn
Hazm’a da nispet edilmektedir. Fakat İbn Hazm, kadının el ve yüzünün avret
olmadığı görüşünde olduğundan nikâh talebinde yalnızca bunlara bakılabileceğini
savunmuştur. (Bkz.: el-Muhalla 10/31) Dolayısıyla bu görüşün Zahiri’lere
nispeti sahih değildir.
Hulasa:
Dinde hüccet yalnızca Kur’ân ve sahih sünnetten ibaret olan
vahiydir. Sahabe, tabiin ve sonrakilerin ihtilaf ettiği bu meselenin, Allah’a
ve rasulüne döndürülmesi gerektiği açıktır. Nitekim Allah Teâlâ:
“Eğer bir şeyde çekişirseniz onu Allah’a ve rasule
döndürün. Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız hayırlı olanı ve en güzel
açıklama budur” (Nisa 59) buyurmuştur.
Allah’a döndürmek; Kur’ân’a arz etmektir. Rasule döndürmek
ise sünnete arz etmektir.
Kur’ân’a döndürdüğümüzde Nur suresi 31. Ayetinde kadının
zinet yerlerini gösterebileceği kimseler tek tek sayılmıştır. İzin verilenler
arasında kadına talip olan kişi mevcut değildir.
Sahih sünnete döndürdüğümüzde, erkeğe evlenmek istediği
kadına bakması izni verilmesine rağmen, kadına kendisiyle evlenmek isteyen
erkeğe karşı, emrolunduğu tesettürün dışında herhangi bir yerini göstermesine
dair bir izin varid olmamıştır.
Bir hadiste Ensardan kadının gözlerine bakma tavsiyesi varid
olmuştur. Kadının gözleri ise emrolunduğu tesettürün dışında kalan tek yeridir.
Talip olunan kadının el ve yüzünden başka yerlerine de
bakılabileceğini söyleyenler, yukarıda illetinden bahsettiğim Cabir radiyallahu
anh hadisine dayanmışlardır. Şayet bu hadis cumhurun dediği gibi hasen kabul
edilirse, yine de bu görüşün sahiplerine delil olmazdı. Çünkü bu, muhkeme karşı
müteşabihe tutunmak olurdu.
Zira söz konusu hadiste geçen: “Nikâhını arzulatacak
yerine bakabilen baksın” ifadesinde kapalılık vardır. Şayet sözkonusu görüş
sahiplerinin anladığı gibi olsaydı, bu konuda mutlaka kadınlara, kendilerine
talip olanlara tesettürü açma izni gelmesi gerekirdi. Din kâmildir ve kadınlara
böyle bir izin varid olmamıştır.
Diğer taraftan Ali ve Cerir radiyallahu anhuma’dan gelen
hadislerde kadına bakmak yasaklanmış, görüldüğü zaman bakışın çevrilmesi
emredilmiştir. Bu yasak, tam bir tesettürle emredilmiş olan örtülü kadının
endamına ve tesettürden istisna edilen gözlerine dahi bakmaktan yasaklamayı
ihtiva etmektedir.
Evlenilmek istenen kadına bakma hakkındaki bu izin ise, örtülü
dahi olsa kadına bakma yasağını, talip olan erkek için istisna etmektedir.
Yani sonuç olarak şunu diyorum: Erkek, evlenmek istediği
kadına, endamına ve gözlerine ancak örtülü olduğu halde bakabilir. Çünkü kadın tamamen
avrettir ve kendisine talip olacağı kimseye elini ve yüzünü göstermesine dair
bir izin gelmemiştir.
Kadının güzelliği, malı, soyu için değil, dindarlığı için
tercih edilmesi teşvik edilmiştir. Dindarlığı yanında, kadının yüz güzelliğini
de arzulayan kişi, akrabası olan kadınlar vasıtasıyla veya bir şekilde
soruşturarak bundan haberdar olabilir.
Nitekim Enes radiyallahu anh şöyle demiştir: Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem bir kadınla evlenmek istediğinde bir kadını ona bakması için
gönderir ve:
“Yanaklarını kokla ve topuklarına bak” derdi.”
İsnadı hasendir.
Bunu Hâkim (2/166) Ahmed (3/231) Abd b. Humeyd (1388) rivayet etmişlerdir. Bu hadisin isnadında ravilerinden Umare hakkında: "lehu menakir" denmesini gerekçe göstererek zayıf sayanlara İbn Katan İhkamu'n-Nazar adlı kitabında (s.479) cevap vermiş ve ravi hakkında söylenen: "lehu menakir" ile "munkeru'l-hadis" tabirleri arasındaki dakik farka dikkat çekmiştir.
Allah en iyi bilendir.