Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

23 Şubat 2016 Salı

Nikah Talebinde Kadına Bakma Sınırı

Nikah Talebinde Kadına Bakma Sınırı
Ebu Muaz el-Çubukâbâdî
Ahmed (5/424); el-Hasen b. Musa – Zuheyr – Abdullah b. İsa – Musa b. Abdillah b. Zeyd – Ebu Humeyd (veya Ebu Humeyde) isnadıyla rivayet ediyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
Biriniz bir kadına talip olduğu zaman ona bakmasında sakınca yoktur. Eğer ancak ona talip olmak için bakacaksa, onun haberi olmadan da olsa bakabilir.”
Bu isnad sahihtir. Bunu ayrıca Taberani Evsat (1/280) ve Ebu Bekr en-Nisaburî, Ziyadat Ala Kitabi’l-Muzeni (no:402) rivayet etmiştir.
Muslim (3/580); İbn Ebi Ömer – Sufyan – Yezid b. Keysan – Ebu Hazim – Ebu Hureyre radiyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanındaydım. Bir adam ona geldi ve Ensar’dan bir kadınla evleneceğini söyledi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurdu:
Ona baktın mı?”
“Hayır” dedi. Buyurdu ki:
Git ona bak. Zira Ensar’ın gözlerinde bir şey vardır.”
Bunu ayrıca Nesâî (3234) rivayet etmiştir.
İbn Ebi Ömer: Muhammed b. Yahya el-Adenî’dir. Saduk, hafızdır.
Yezid b. Keysan: saduk, hata eder, hadisi hasendir. Buhârî Sahih’inde onunla ihticac etmemiş, Edebu’l-Mufred’de ondan rivayette bulunmuştır. Muslim ricalindendir.
Ebu Hazim: Selman el-Eşcai’dir. Sikadır. Sahihayn ricalindendir.
Nesâî Sunenu'l-Kubrâ’da (3/273) bunu; Ebu Bekr el-Mervezi – Ahmed b. Menî’ - Ali b. Haşim – Yezid b. Keysan – Ebu Hazim – Cabir radiyallahu anh isnadıyla rivayet etmiştir. Ebu Hureyre radiyallahu anh yerine Cabir radiyallahu anh’ın zikredilmesi vehimdir. Bu hatanın saduk bir ravi olan Ali b. Haşim’den kaynaklı olması ağır basmaktadır.
Nikâhlanacak kadına bakmaya dair diğer bazı rivayetler daha vardır ki, bunlardaki illetler sıhhat hükmü vermeyi engellemektedir:

1- Cabir b. Abdillah radiyallahu anh rivayeti

Ahmed (3/360); Yakub – babası – İbn İshak – Davud b. El-Husayn mevla Amr b. Osman – Vakid b. Amr b. Sad b. Muaz – Cabir b. Abdillah el-Ensarî radiyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
Biriniz bir kadına talip olduğu zaman onun nikâhı arzulatan yerini görmeye gücü yeterse bunu yapsın.”
Bunu ayrıca Hâkim (2/165) ve Beyhaki (7/84) rivayet etmişlerdir. Ebû Dâvûd (2082) bunu; Davud – Vakid b. Abdirrahman yoluyla rivayet etmiştir. Yine aynı tarikle Ahmed (3/334) rivayet etmiştir.
Bu hadisin isnadında Ebu Davud’un rivayetinde muhalefet vardır. Nitekim O bunu; Davud b. El-Husayn – Vakid b. Abdirrahman tarikiyle rivayet etmiştir. Hafız İbn Hacer bunu et-Tehzib’de Vakid b. Abdirrahman’ın hal tercemesinde zikretmiştir. Yine ez-Zehebî de el-Mizan’da zikretmiş, fakat o bunu Vakid b. Amr’ın rivayeti olarak zikretmiştir. Yine Beyhaki ve Hâkim bunu; İbn İshak – Davud – Vakid b. Amr yoluyla rivayet etmişlerdir.
Abdulvahid b. Ziyad; İbn İshak – Davud – Vakid b. Abdirrahman yoluyla rivayet etmiştir. Çoğunluk bunu Vakid b. Amr’ın rivayeti olarak zikretmişlerdir.
Vakid b. Amr sikadır, fakat Vakid b. Abdirrahman meçhuldür.
İbn Kattan el-Fasi, Beyanu’l-Vehm’de (4/428) bu hadis sahih değildir demiştir.

2- Mugira b. Şube radiyallahu anh’ın Bir Kadına Talip Olması Kıssası

Sünen sahipleri, Ahmed ve başkaları; Ma’mer – Sabit – Bekr el-Muzenî – Mugira radiyallahu anh yoluyla rivayet ediyorlar; “Mugire bir kadına talip olunca Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona:
Ona bak. Zira bu aranızdaki uyuma daha elverişlidir” buyurdu.
Bu hadisin üç tariki vardır:
a- Ma’mer – Sabit – Enes yoluyla gelmiştir. (İbn Hibbân (9/351) Hâkim (2/179) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (5/169) İbn Carud (676) İbn Mâce (1865)
b- Ma’mer – Sabit – Bekr b. Abdillah el-Muzenî– Mugira yoluyla gelmiştir. (İbn Mâce (1866) Abdurrazzak (10335) Taberânî (20/433)
c- Asım el-Ahvel – Bekr b. Abdillah – Mugira yoluyla gelmiştir. (İbn Carud (675) Ebu Avane (4036) Ahmed (4/244, 246) Nesâî (3235) Dârimî (2218) Said b. Mansur, Sunen’inde (518) Asım – Bekr b. Abdillah veya Ebu Kılabe diyerek şek ile rivayet etmiştir.
İlk iki tarik; Ma’mer’in Sabit’ten rivayeti olarak gelmiştir. Yahya b. Main’in belirttiği üzere; Ma’mer, Sabit’ten rivayetinde zayıftır.  İbn Hacer de Ma’mer b. Raşid’in sika, sebt olmakla beraber, Sabit’den rivayetinin zayıf olduğunu ikrar etmiştir.
Burada bir tarikin diğer tariki kuvvetlendirmesinden ve şahit olmasından bahsedilemez. Bilakis bu iki tarik birbirini illetli kılmaktadır. Nitekim İmam Darekutni rahimehullah bu rivayeti illetli bulmuş, bu rivayeti sahih görenlere itiraz ederek bunun vehim olduğunu, doğrusunun bunu Sabit’in Bekr b. Abdillah’tan mürsel olarak rivayet ettiğini belirtmiştir. (Bkz.: Darekutni el-İlel (1260)
İkinci ve üçüncü tarikte ayrıca Bekr el-Muzenî, Mugira’dan işitmemiştir. İbn Ebi Hayseme, Yahya b. Main’den, Bekr’in Mugiradan işitmediğini nakletmiştir. Darekutni, Bekr’in Mugira’dan işittiğini söylese de, bu rivayetin mahfuz olmadığını belirtmiştir.

3- Muhammed b. Mesleme radiyallahu anh Rivayeti

İbn Mâce (1864); İbn Ebi Şeybe – Hafs b. Gıyas – Haccac – Muhammed b. Suleyman – amcası Sehl b. Ebi Hasme - Muhammed b. Mesleme radiyallahu anh’den:
“Bir kadına talip oldum ve onu gizlice gözlemeye başladım. Ta ki onu bir hurmalıkta gördüm.” Ona denildi ki:
“Sen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sahabesi olduğun halde böyle mi yaptın?” Dedi ki:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: Allah bir kimsenin kalbine bir kadını nikâhlamayı düşürmüşse ona bakmasında sakınca yoktur.”
Abdurrazzak (10338); Yahya b. A’la – Haccac – Muhammed b.Suleyman – Sehl b. Ebi Hasme – Muhammed b. Mesleme yoluyla rivayet etmiştir.
Bunu ayrıca Ahmed (16028) Taberânî (c.19 no:501) Said b. Mansur (519) Tahavi Şerhu Muşkili’l-Asar (3/13-14) İbn Ebî Şeybe (5/356); Haccac – Sehl b. Muhammed b. Ebi Hasme – amcası Suleyman b. Ebi Hasme yoluyla rivayet etmişlerdir.
Bu rivayetin illetleri;
a - Hafs b. Gıyas ömrünün sonunda ihtilata uğramış, hafızası bozulmuştu. Lakin ona mutabaat sabit olmuş ve Hafs’tan kaynaklı illet zail olmuştur.
b- Haccac b. Ertat müdellis olup, tedlis sigası olan an’ane ile rivayet etmiştir. Ayrıca onda zayıflık vardır.
c- Sehl b. Muhammed b. Ebi Hasme meçhuldür. İbn Hibban’dan başkası onu tevsik etmemiştir.
d- Muhammed b. Suleyman’ı İbn Hibban’dan başkası tevsik etmemiştir. İbn Hibban’ın meçhul ravileri tevsik etmedeki gevşekliği malumdur.
Bu hadisi Ebû Ya'lâ’dan naklen Busayri İthaf’ta (4166) ve İbn Hibbân (4042); Ebu Hayseme – Muhammed b. Hazim – Sehl b. Muhammed b. Ebi Hayseme – amcası Suleyman b. Ebi Hasme yoluyla rivayet etmiş, bu isnaddan Haccac b. Ertat düşmüştür. Ancak doğrusu Haccac’ın bu isnadda var olduğudur. Nitekim Abdullah b. Yusuf ve Ebu Musa Muhammed b. El-Musenna’nın rivayetlerinde bu isnadda Haccac’ın adı geçmektedir.
Buhârî Tarih’inde (1/97); Ebu Muaviye Muhammed b. Hazim – Haccac – Sehl b. Muhammed b. Ebi Hasme – amcası Suleyman b. Ebi Hasme şeklinde gelmektedir.
Tayalisi (1186) ve Taberani (c.19 no:505); Hammad b. Seleme – Haccac – Muhammed b. Sehl b. Huneyf (!) – babası (!) yoluyla: “Muhammed b. Mesleme’yi gördüm…” şeklinde gelmektedir. Taberani’nin dediği gibi Hammad b. Seleme bu rivayette yanılarak insanlara muhalefet etmiştir.

Âlimlerin Açıklamaları

Begavi Şerhu’s-Sunne’de (9/17) dedi ki: “İlim ehli dediler ki: “Kişi bir kadını nikâhlamak istediğinde ona bakabilir. Bu es-Sevrî, Şafii, Ahmed ve İshak (b. Rahuye)nin görüşüdür. Kadının izni olsun veya olmasın fark etmez. Kadının sadece yüzüne ve ellerine bakabilir. Başı açık halde veya avretinden bir şeye bakması caiz değildir.  
El-Evzai dedi ki: “Sadece kadının yüzüne bakabilir.”
Malik: “İzni olmadan bakamaz” dedi.
Mugira hadisinde geçen: “Ona baktın mı?” kavli, erkeğin kadına bakışının talip olmadan önce olmasının müstehap olduğunun delilidir. Böylece onu görüp de beğenmediği zaman talip olmaktan vazgeçmesi kadına sıkıntı vermesin.”

Diğer âlimlerin de açıklamaları Begavi’nin özetlediği gibidir. Genellikle, sahih delillere aykırı şaz bir görüş olan; “Kadının yüzü ve elleri avret değildir” görüşünde olanlar, nikah talebinde kadının yalnız yüzüne ve ellerine bakılabileceğini söylemişlerdir. Bununla birlikte vahiyde el ve yüzün görülebileceğine dair bir delil mevcut değildir.
Bazıları daha ileri giderek el ve yüzden başka yerlerine de bakmasının caiz olduğunu iddia etmişlerdir. Bu görüş Davud ez-Zahirî’ye ve İbn Hazm’a da nispet edilmektedir. Fakat İbn Hazm, kadının el ve yüzünün avret olmadığı görüşünde olduğundan nikâh talebinde yalnızca bunlara bakılabileceğini savunmuştur. (Bkz.: el-Muhalla 10/31) Dolayısıyla bu görüşün Zahiri’lere nispeti sahih değildir.

Hulasa:
Dinde hüccet yalnızca Kur’ân ve sahih sünnetten ibaret olan vahiydir. Sahabe, tabiin ve sonrakilerin ihtilaf ettiği bu meselenin, Allah’a ve rasulüne döndürülmesi gerektiği açıktır. Nitekim Allah Teâlâ:
Eğer bir şeyde çekişirseniz onu Allah’a ve rasule döndürün. Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız hayırlı olanı ve en güzel açıklama budur” (Nisa 59) buyurmuştur.
Allah’a döndürmek; Kur’ân’a arz etmektir. Rasule döndürmek ise sünnete arz etmektir.
Kur’ân’a döndürdüğümüzde Nur suresi 31. Ayetinde kadının zinet yerlerini gösterebileceği kimseler tek tek sayılmıştır. İzin verilenler arasında kadına talip olan kişi mevcut değildir.
Sahih sünnete döndürdüğümüzde, erkeğe evlenmek istediği kadına bakması izni verilmesine rağmen, kadına kendisiyle evlenmek isteyen erkeğe karşı, emrolunduğu tesettürün dışında herhangi bir yerini göstermesine dair bir izin varid olmamıştır.
Bir hadiste Ensardan kadının gözlerine bakma tavsiyesi varid olmuştur. Kadının gözleri ise emrolunduğu tesettürün dışında kalan tek yeridir.
Talip olunan kadının el ve yüzünden başka yerlerine de bakılabileceğini söyleyenler, yukarıda illetinden bahsettiğim Cabir radiyallahu anh hadisine dayanmışlardır. Şayet bu hadis cumhurun dediği gibi hasen kabul edilirse, yine de bu görüşün sahiplerine delil olmazdı. Çünkü bu, muhkeme karşı müteşabihe tutunmak olurdu.
Zira söz konusu hadiste geçen: “Nikâhını arzulatacak yerine bakabilen baksın” ifadesinde kapalılık vardır. Şayet sözkonusu görüş sahiplerinin anladığı gibi olsaydı, bu konuda mutlaka kadınlara, kendilerine talip olanlara tesettürü açma izni gelmesi gerekirdi. Din kâmildir ve kadınlara böyle bir izin varid olmamıştır.
Diğer taraftan Ali ve Cerir radiyallahu anhuma’dan gelen hadislerde kadına bakmak yasaklanmış, görüldüğü zaman bakışın çevrilmesi emredilmiştir. Bu yasak, tam bir tesettürle emredilmiş olan örtülü kadının endamına ve tesettürden istisna edilen gözlerine dahi bakmaktan yasaklamayı ihtiva etmektedir.
Evlenilmek istenen kadına bakma hakkındaki bu izin ise, örtülü dahi olsa kadına bakma yasağını, talip olan erkek için istisna etmektedir.
Yani sonuç olarak şunu diyorum: Erkek, evlenmek istediği kadına, endamına ve gözlerine ancak örtülü olduğu halde bakabilir. Çünkü kadın tamamen avrettir ve kendisine talip olacağı kimseye elini ve yüzünü göstermesine dair bir izin gelmemiştir.
Kadının güzelliği, malı, soyu için değil, dindarlığı için tercih edilmesi teşvik edilmiştir. Dindarlığı yanında, kadının yüz güzelliğini de arzulayan kişi, akrabası olan kadınlar vasıtasıyla veya bir şekilde soruşturarak bundan haberdar olabilir.
Nitekim Enes radiyallahu anh şöyle demiştir: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bir kadınla evlenmek istediğinde bir kadını ona bakması için gönderir ve:
Yanaklarını kokla ve topuklarına bak” derdi.”
İsnadı hasendir. Bunu Hâkim (2/166) Ahmed (3/231) Abd b. Humeyd (1388) rivayet etmişlerdir. Bu hadisin isnadında ravilerinden Umare hakkında: "lehu menakir" denmesini gerekçe göstererek zayıf sayanlara İbn Katan İhkamu'n-Nazar adlı kitabında (s.479) cevap vermiş ve ravi hakkında söylenen: "lehu menakir" ile "munkeru'l-hadis" tabirleri arasındaki dakik farka dikkat çekmiştir. 
Allah en iyi bilendir.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)