Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

12 Ocak 2012 Perşembe

Kadının İhtiyaç Sebebiyle veya Televizyonda Erkeklere Şehvetsiz Olarak Bakmasının Hükmü

Kadının İhtiyaç Sebebiyle veya Televizyonda Erkeklere Şehvetsiz Olarak Bakmasının Hükmü
حكم نظر المرأة إلى الرجل لحاجة أو في التلفاز نظراً ليس فيه ريبة

بالنسبة لنظر المرأة إلى الرجل الأجنبي بغير شهوة لأجل التعامل، كأن تريد أن تشتري فتنظر؛ لا يصلح، لأنه يمكن التعامل معه بدون أن تحدد النظر إليه، فليس بلازم أن تنظر إليه. أما كيف نجمع بين هذا وبين أن عائشة رضي الله عنها كانت تنظر إلى الحبشة يلعبون في المسجد؟ فذاك كما هو معلوم نظر من بعد، وأيضاً كان في حال صغرها. والنظر عن بعد يختلف عن النظر عن قرب، فالنظر من قرب يكون فيه تحديد، بخلاف ما إذا رأت ناساً يقفزون ويقومون ويقعدون من بعيد فإنه يختلف الحكم وتختلف الرؤية. أما مشاهدة البرامج الدينية التي تعرض في التلفاز؛ فلا تنظر فيها المرأة إلى الرجال، ولو كان بالتلفاز، ولكن تسمع بدون أن ترى.

Kadının iş sebebiyle şehvetsiz olarak yabancı erkeklere bakması, mesela bir şey satın almak için bakması uygun değildir. Zira ona bakmaksızın da bunu yapması mümkündür. Ona bakmak zorunda değildir. Peki bununla Aişe radıyallahu anha’nın mescidde oynayan Habeşlilere bakmasını nasıl cem ederiz? Malumdur ki bu uzaktan bakıştır. Ayrıca Aişe radıyallahu anha o sırada küçüktü. Uzaktan bakmakla yakından bakmak arasında fark vardır. Yakından bakmada bakışın sınırlanması gerekir. Zıplayan, kalkıp oturan insanları uzaktan görmek ise böyle değildir. Çünkü görüş şekline göre hüküm değişir. Televizyonda yayınlanan dinî programları seyretmeye gelince, televizyondan dahi olsa kadın erkeklere bakamaz, lakin görmeden sesini dinleyebilir.

(Abdulmuhsin el-Abbad, Şerhu Suneni Ebi Davud)
Not: Konunun delilleri ve ayrıntıları için Zehirli Ok adlı risaleme bakınız.


9 Ocak 2012 Pazartesi

Sakin Bir Tartışma


SAKİN BİR TARTIŞMA
Kaynak: www.tafseer.info Son Üç Cüzün Tefsiri
İsmi Abdullah olan bir adam, Abdunnebi isimli bir adamla karşılaştı. Abdullah, ‘peygamber kulu’ anlamına gelen Abdunnebi ismini beğenmedi ve kendi kendine şöyle dedi: Bir kimse Allah’tan başka birine nasıl ibadet eder? Sonra Abdunnebi’ye hitap ederek şöyle dedi:
Sen Allah’tan başkasına kulluk eder misin?
Abdunnebi: Hayır, ben Allah’tan başkasına kulluk etmem . Ben Müslimanım. Sadece Allah’a kulluk ederim.
Abdullah: O halde hıristiyanların Abdulmesih ismini kullanmaları gibi nedir bu isim? Hıristiyanların bu ismi kullanmalarında bir gariplik yok. Çünkü onlar zaten Mesih isa’ya tapıyolar. Senin ismini duyan bir kimsenin aklına ilk olarak senin peygambere kulluk ettiğin düşüncesi gelecektir. Halbuki bir Müslimanın peygamberi hakkındaki inancı bu değildir. Bilakis Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem‘in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna inanması gerekir.
Abdunnebi: Fakat peygamber Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, insanların en hayırlısı ve peygamberlerin efendisidir. Biz teberrüken ve onun Allah katındaki makamı ve yeri ile Allah’a yaklaşmak için bu ismi kullanırız. Bununla peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den şefaat isteriz. Bunu garip karşılama. Çünkü kardeşimin ismi Abdülhüseyin, ondan önce babamın Adürresul’dür. Bu isimleri kullanmak eskiden  beri insanlar arasında yaygındır. Biz atalarımızı bu şekilde bulduk. Bu meseleyi büyütme. Konu basittir. Din kolaydır.

8 Ocak 2012 Pazar

İttiba Tevhidi Hakkında Bir Şüphenin İzalesi


Bismillah

Birkaç gün önce ittiba tevhidi ile alakalı olarak Ebu Muhammed el-Mısrî’nin bir makalesini tercüme edip yayınlamıştım. Bazı kimseler bu yazıdan dolayı tekfircilik ithamına kalkışmış, ilim sahillerinden uzak, bataklık göllerinde gezinmeye başlamışlardır.
Şurasının altını çizerek belirteyim ki; prensibim; delille arkasında duramayacağım veya aksini ispat eden deliller sunulduğunda rücu edemeyeceğim bir yazıyı yayınlamamaktır.
İttiba tevhidi, selefin menhecini beyan eden ilim ehlinin önemle üzerinde durdukları bir konudur. Haşa bunu biz uydurmuş değiliz. İlim ehlinden bazısı, bu kısmı uluhiyet tevhidi kapsamında gördüklerinden, ismini ayrıca zikretmeselerde mana olarak mutlaka buna dikkat çekmişlerdir. Aşağıda ilim ehlinin ittiba tevhidi – diğer adıyla: mutabaat tevhidi – hakkında sözlerini naklediyorum ki, öküz altında buzağı arayanlar utansın ve tevbe etsinler!

Rabıta Hakkında Şüpheler ve Cevapları


Selamun Aleykum Ebu Muaz

Mişkatul Mesabih şerhi Mirkatul Mefatih (Allame Aliyyul Kari’nin eseri.) isimli eserin 15/129 da şu malumat zikredilmiş: Hakikatte hikmet, ilmin itkanı (yakini olması), amelin şeriat ve tarikat üzere olmasıdır. Hikmet sahibi, şu hadisi şerif hükmünce;
“Kim kırk sabah Allah için halis/ihlaslı olursa, Allahu Teala kalbinden, lisanına hikmet pınarlarını fışkırtır.” ilmi ile amil olan, muhlis ve kamil olandır. Bu zat kemale erdiren mürşid olur. Herkes üzerine bu gibi bir zatla birlikte olmayı talep etmek lazımdır ki onunla sohbete nail olsun. Allahu Teala buyurdu: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun.” (Tevbe:119) Yani kavlen/sözünüzle ve halen/halinizle. Bazı arifler derki

5 Ocak 2012 Perşembe

Şimdi de Sıra Haremlik Selamlığı İptal Etmeye mi Geldi?!


Bismillah. velhamdulillahi rabbi'l-alemin ve's-salatu ve's-selamu ala nebiyyina ve ala âlihi ve ashabihi ecmain.
Dini konularda fetva vermek Allah’tan korkmayı gerektirir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “De ki: "Rabbım, ister açığı olsun, ister gizlisi olsun, ancak kötülükleri, günâhı, haksız yere başkaldırmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi Allah'a ortak kılmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır." (A’raf 33)

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kime ilimsiz olarak fetva verilirse onun günahı fetvayı verenin üzerine olur.”[1]

Duadan Sonra Elleri Yüze Sürmek/İbn Useymin


Bundan sonra: ‘Bu, Allâme Fakih İbn ‘Useymîn -Allah hidayet edilmişler arasında derecesini yükseltsin ona magfiret edip rahmet etsin- ‘Dua’dan sonra elleri yüze sürme meselesi hakkında fetva ve açıklamalarından birinin derlemesidir:

4 Ocak 2012 Çarşamba

İhmal Edilen İttiba Tevhidi!


Eskiden Tevhidi öğrenirken Rububiyet tevhidi, uluhiyet tevhidi, isim ve sıfatlar tevhidi şeklinde taksim ediyorlardı. Bu La ilahe illallah şehadetinin gereğidir. Maalesef Muhammedun rasulullah şehadetinin gereği olan ittiba tevhidine önem vermiyorduk.

İbn Hazm rahimehullah el-İhkam’da (1/89) diyor ki: “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Hakkında ihtlaf ettiğiniz şeyin hükmü Allah’a aittir. İşte benim rabbim Allah budur, O’na tevekkül ettim ve dönüşüm de O’nadır.” (Şura 10) Allah Teâlâ’nın bizi Nebisi sallallahu aleyhi ve sellem’in sözüne döndürdüğünü görüyoruz. Nitekim az önce de geçmişti. Tevhidi ikrar etmiş bir müslümanın çekişme anında Kur’an ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen bir haberden başka bir şeye müracaat edeceği ve bu ikisinde bulunmayan bir şey getireceği işitilmemiştir. Eğer hüccet ikamesinden sonra bunu yaparsa o fasıktır. Fakat kitap ve sünnetin emirlerinin dışına çıkıp bu ikisinden başkasına itaat edilebileceğini helal sayarsa o bir kafirdir. Bize göre bunda hiçbir şüphe yoktur.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)