Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

9 Kasım 2014 Pazar

İki Rek’atli Namazların Son Rekatinde Nasıl Oturulur?

Bazı kardeşlerimiz sadece dört rekatli namazların son rekatindeki oturuşta teverruk yapılacağını okudukları, fakat iki rekatli namazların ikinci rekatinde teverruk yapılacağına dair bir sarahat bulamadıklarını ifade etmişlerdir.
Doğrusu iki rek’atlik yada dört rek’atlik namazlar fark etmeksizin, kendisinde selam verilen bütün oturuşlarda teverruk yapılmasıdır. Bu konudaki delili, aşağıda İbn Huzeyme’nin Sahih’inden tercüme ettiğim şu bâb’da görebilirsiniz:

1 Kasım 2014 Cumartesi

Hiç İlmin Yolcuları ile Cehaletin Yolcu'su Bir Olur mu?


İstanbul’da sanki kahvehane kıssacıları gibi din anlatan, konuşmalarının yüzde sekseninde ne söylediğini bilmeyen bir cehalet Yolcu’su “Bu zamanda cerh ve ta’dil olmaz, onun devri geçti” gibi her zamanki zırvalarından birini daha yuvarlamış. Halbuki muşarun ileyh hadis ehline sürekli dil uzatmakta, cerh etmekte, bununla beraber Usame b. Ladin, Said Nursî, (hükümetle arası açılmadan önceki) Fethullah Gülen gibi dalalet önderlerine ücretsiz yağlama/yıkama hizmeti vererek “ta’dil” yapmaktadır. 
Yine aynı makulesi “cerh ve ta’dil vazifesini” eda edenleri cerh etmekten ibarettir. Evet, muasır Nasreddin hocanın bindiği dalı kestiğini görüyor, “düşersin” diyoruz ama,  kendilerinde “Madem düşeceğimi bildin, öyleyse ne zaman öleceğimi de bil” diyerek, “vakıayı itiraf” alçak gönüllüğünü de göremiyoruz.

Cerh ve Ta’dil meselesine gelince, ilmin yolcuları bu konuda aynı minvalde, birbirleriyle ittifak halinde, bu ilmin kıyamet gününe kadar devam edeceğini söylüyorlar. Aşağıda vereceğim linkte bu konuda muasır ilim ehlinin sözlerini görebilirsiniz. Bu linkteki fetvalardan sadece İbn Useymin’in gayet veciz üslupla verdiği cevabı tercüme edip aktaracağım:
Soru: Cerh ve ta’dil sünneti ölmüş müdür? (Sünnete) muhalefet edenin şahsiyetine göz yumarak reddiye vermenin hükmü nedir?
Şeyh Muhammed b. Salih el-Useymin rahimehullah’ın cevabı: “Ben bu sözün batılın kastedildiği hak söz olmasından korkarım. Cerh ve Tadil, Allah’a hamd olsun ne ölmüş, ne gömülmüş ve ne de hastalanmıştır. O ayaktadır! Kadı’nın huzurunda şahitler için cerh ve ta’dil olur. Hasmın cerh edilmesi ve onlardan delil istenmesi mümkündür. Yine rivayette de cerh ve ta’dil olur. İmamımızın kıraatinden Allah Teâlâ’nın şu kavlini işittik: “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirdiğinde araştırın.” (Hucurat 6) İnsan türü devam ettiği sürece cerh ve ta’dil devam edecektir. Lakin ben birinin cerh edilmeyecek biri hakkında onun mecruh olduğunu söylemesinden korkarım. O zaman da bu fetva halkın kusurlarını yaymaya bir vesile olur.
Bu yüzden diyorum ki: Bir kimsede herhangi bir ayıp varsa, maslahat, ihtiyaç veya zaruret bunu açıklamayı gerektiriyorsa bunu açıklamakta sakınca yoktur. Lakin en güzeli: “Bazı insanlar şöyle yapıyor, bazı insanlar şöyle diyor” demektir. Bunu iki sebepten söylüyorum: Birincisi: Muayyen bir şahıs hakkında hüküm vermekten selamette olmak. İkincisi: Bu hüküm onu da, başkalarını da kapsar. Ancak belli bir şahıstan dolayı insanların fitneye düştüklerini görürsek ve o kimse insanları bir bid’ate veya bir sapıklığa davet ediyorsa işte o zaman insanların ona aldanmamaları için muayyen şahsı belirtmek zorunlu olur.”

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)