Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

13 Aralık 2016 Salı

Buhari ve Muslim'in Şartlarını Farklı Görmenin Tenkidi

Buhârî ve Muslim’in Sahih Şartları Aynıdır
Esasen Buhârî ve Muslim’in sıhhat şartları birbirinden farklı değildir ve bu şartlar aynı zamanda bütün muhaddislerin üzerinde ittifak ettikleri şartlardır. Bir hadisin Buhârî’nin şartına göre veya Muslim’in şartına göre olduğunu söylemenin manası; Buhârî’nin veya Muslim’in Sahih’lerinde kendileriyle ihticacda bulunduğu raviler yoluyla rivayet edildiğinin belirtilmesi demektir.
İbn Teymiyye şöyle demiştir: “Buhari ve Müslim’in şartına gelince: Onların ravilerinden her birinden onlardan rivayette bulunmakla meşhur olmuş kişiler rivayette bulunmuştur ve bunlar da diğer ravilerden rivayette bulunmakla müşterek olmuşlardır. İşte Buhari ve Müslim bu tür ravilerden hadis almakta ittifak etmişlerdir ve onların hadisleri hep bu ravilerden gelmiştir. Nitekim onlardan biri, birisinden rivayetin aslı dışında mutabaat ve şahitlerle rivayet etmiştir. Ondan da tek kaldığı rivayeti değil, başka bir yoldan bilineni rivayet etmiştir. Güvenilir de olsa, o kişinin o hadiste hata yaptığı anlaşılmışsa hadisi terk edilmiştir. Meselenin iç yüzünü bilmeyen kimseler, Sahih adlı kitapların sahiplerinin rivayette bulunduğu her şahsı hüccet zannederler. Hâlbuki durum böyle değildir. Şüphesiz hadis illetlerini tanımak şerefli bir ilimdir. Yahya b. Said el-Kattan, Ali b. el-Medinî, Ahmed b. Hanbel, es-Sahih sahibi Buhari ve Darekutni gibi imamlar bu fenni iyi bilirlerdi. Bu ilimleri onun ashabı bilir. Vallahu a’lem.”[1]
Buhari ve Muslim’in sıhhat şartları arasında fark olduğunu iddia edenler, en çok mu’an’an rivayet üzerinde bu farka dikkat çekerler.
Mu’an’an hadis; ravinin şeydinden “an” kelimesiyle rivayet ettiği hadis demektir. Bazıları tarafından “an” kelimesinin lügatte ittisale (isnadın kesintisiz olduğuna) delalet etmediği gerekçesiyle mu’an’an hadisin kabulü konusunda ihtilaf nakledilmiştir. Bilindiği gibi ittisal yani isnadın kesintisiz olması, rivayetlerin sıhhati için en önemli şartlardan birisidir.
Bu meseleden ilk bahsedilen yer İmam Muslimin Sahih’inin mukaddimesidir. Bu mesele için özel bir bölüm ayırmıştır. Muslim rahimehullah bu bölümde zikrin yüklenicilerinden bir cahilin mu’an’an hadisin kabulü için hadis ehlinin üzerinde bulundukları şarta şunu eklediğini zikreder: “Ravinin, muasırı olduğu şeyhinden bir defa dahi olsa işittiğini veya karşılaştığını bilmek gerekir.” İmam Muslim bu iddianın icmaya aykırı olduğunu söyleyerek sonradan çıkma bir bid’at olduğunu belirtmiştir.
İmam Muslim’den sonra âlimler, Kadı Iyad (vefatı 544 hicri) gelinceye kadar bu ihtilaftan bahsetmemişler, Kadı Iyad, Muslim’in bid’at olarak değerlendirip icmaya aykırı olduğunu belirttiği bu şartı İmam Buhârî’ye, O’nun hocası Ali b. el-Medini’ye ve başkalarına nispet etmiştir!
Bundan dolayı bu mesele tehlikeli bir gelişme göstermiş, İbnu’s-Salah (vefatı 643 hicri) Buhârî’ye nispet edilen bu görüşü benimsemiştir. Bu asra gelinceye kadar da âlimler buna tabi olmuşlardır.
Hatta âlimlerden biri Buhârî’ye nispet edilen bu metodu Muslim’in metodu üzerine tercih eden özel bir kitap yazmıştır. O; İbnu Ruşeyd es-Sebtî diye meşhur olan Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer b. Muhammed el-Fihrî’dir (vefatı 721 hicri). Bahsi geçen kitabının adı da: “es-Sunenu’l-Ebyen ve’l-Mevridi’l-Em’an Fi’l-Muhakemeti Beyne’l-İmameyn Fi’s-Senedi’l-Muan’an”dır.
Kadı Iyad’dan sonra ilim ehlinin geneli Kadı Iyad’a uyarak; Muslim’in muan’an hadis hususunda Buhârî’ye muhalif olduğu, zira Buhârî’nin Muslim’in Sahih’inde beyan ettiği şartla yetinmediği, bilakis fazladan bir şart daha eklediği şeklinde bir görüş nispet etmişlerdir.

4 Aralık 2016 Pazar

Kadına Dokunmanın Abdesti Bozmaması Hakkında Aişe radıyallahu anha Hadisinin Tahkiki


Bezzar, Musned’inde; İsmail b. Yakub b. Subayh – Muhammed b. Musa b. A’yun – babası (Musa b. A’yun) – Abdulkerim el-Cezeri – Atâ – Aişe radiyallahu anha isnadıyla rivayet ediyor:
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يُقَبِّلُ بَعْضَ نسائه ثم يَتَوَضَّأُ
 “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarından birini öper, abdest almazdı.”[1]
Bu hadis Buhârî’nin şartına göredir.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)