Oruçlunun İftar Etmesi Ne Zaman Helal Olur /
Oruç Yasakları Ne Zaman Serbest Olur?
Ebû Saîd el-Hudrî güneşin (ışınları değil) kendisi batıp kaybolduğu zaman
iftar etmiştir.
1954- Asım İbn Ömer İbnü'l-Hattab'ın
babasından naklettiğine göre Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur: “Gece şuradan geldiği, gündüz şuradan gittiği ve güneş battığı
zaman oruçlu iftar eder.”
1955-
Abdullah İbn Ebi Evfâ'nın şöyle dediği nakledilmiştir:
"Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte bir yolculukta bulunuyorduk.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu yolculuk sırasında oruçlu idi. Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem güneş batınca orada bulunanlardan birisine: 'Kalkıp
bize suyla karıştırarak biraz sevik (bulamaç) hazırlar mısın?' dedi. Adam:
'Ey Allah'ın Resulü, akşam olmasını bekleseydiniz!' diye karşılık verdi. Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem tekrar: “İnip bize suyla karıştırarak biraz sevik
hazırlar mısın?' dedi. Adam da aynı karşılığı verdi. Bunun üzerine
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, aynı talebini üçüncü kez iletti: 'İnip
bize suyla karıştırarak biraz sevîk hazırlar mısın?' Adam bu sefer: 'Fakat
hala gündüz vaktindesiniz!' dedi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem de yine: “İnip
bize suyla karıştırarak biraz sevîk hazırlar mısın?' dedi. Bunun üzerine
adam bineğinden indi ve suyla karıştırarak sevîki hazırladı. Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem bunu içtikten sonra (doğu tarafını) göstererek: 'Gece
karanlığının bu taraftan bastırdığını görürseniz artık oruçlunun iftar etme
vakti gelmiştir' buyurdu."
Açıklama
İmam Buhârî bu başlığı kullanarak, güneş battıktan sonra akşam vaktinde
de oruca bir süre devam etmenin farz olup olmadığını açıklamak istemiştir. Onun
konuyu ele alış tarzına baktığımızda ikinci görüşü tercih ettiğini, yani ona göre güneş battıktan sonra oruca bir süre devam etmenin farz olmadığını
anlıyoruz. Ebû Saîd hakkındaki rivayete başlık kısmında yer vermesi de bunu
göstermektedir. Fakat güneşin battığını kesin olarak bilmek gerekir.
"Gece
karanlığı bu taraftan bastırırsa" Nebî sallallahu aleyhi ve sellem burada doğu tarafını
kasdetmiştir. Nitekim peşinden gelen ikinci hadis de bunu göstermektedir.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu sözüyle gece karanlığının gözle
görülür şekilde fark edilmesi durumunu anlatmak İstemiştir.
Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem Abdullah ibn Ömer'den nakledilen
hadiste üç unsura vurguda bulunmuştur: “Gece karanlığının doğu tarafından
bastırması, gündüzün batı tarafından geri çekilmesi ve güneşin batması.” Bu
üç unsur aslında birbiriyle karşılıklı ve zorunlu bir ilişki içindedir. Ancak
kimi zaman görünüş bakımından böyle karşılıklı ve zorunlu bir ilişki olmayabilir.
Nitekim güneş ışınlarının yeryüzüne vurmasına engel olan bazı nedenlerle doğu
tarafından karanlık bastırabilir ve bu gerçekte gece karanlığı değildir.
Gündüzün batı tarafından geri çekilmesi için de aynı durum söz konusu olabilir.
İşte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gece karanlığının doğu tarafından
bastırması ile gündüzün batı tarafından geri çekilmesinin kesin olarak
anlaşılabilmesi için güneşin batması gerektiğini söyleyerek bu duruma açıklık
getirmiş ve gece ile gündüzün başka bir sebeple değil ancak güneşin batmasıyla
birbirinden ayrılacağını belirtmiştir.
["Fakat
hala gündüz vaktindesiniz!"] Öyle anlaşılıyor ki,
söz konusu sahabi ortalık hala aydınlık olduğu ve güneş ışınları tam olarak
kaybolmadığı için güneşin batmadığını düşünmüş ve Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’e bu şekilde karşılık vermiştir. Belki de dağ, tepe veya başka bir
nedenle güneş görünmemiş ya da hava bulutlu olduğu için güneşin battığı kesin
olarak bilinememiştir. Olayı nakleden ravinin güneşin battığını söylemesi
mevcut durumu anlatmaktan ibarettir. Zira bu olayın kahramanı olan sahabi
güneşin battığını kesin olarak bilseydi Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in
talebi karşısında asla duraksamazdı. Çünkü Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem'in herhangi bir emri karşısında duraksayacak olursa itirazcı konumuna
düşerdi. Söz konusu sahabi, olayın tam olarak açıklığa kavuşmasını istediği ve
ihtiyata göre amel etme düşüncesinde olduğu için böyle davranmıştır.
Zeynüddin Ibnu'l-Müneyyir olayın kahramanı olan sahabinin bu tutumuyla
ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Görünen, somut bazı olayların
gerçek yüzünü anlamak için çaba gösterilebilir. Çünkü somut durumun, görüldüğü
gibi olmaması ihtimal dahilindedir."
Ibnü'l-Müneyyir bu değerlendirmeyi yaparken büyük ihtimalle, söz konusu sahabinin
"talebe hemen uymama" konusunda Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
tarafından onaylanmasına dayanmıştır.
Hadisten
Çıkan Sonuçlar
1- İftar vakti girince
orucu daha fazla
beklemeden derhal açmak müstehabtır. Bu bakımdan hadis, ehl-i
kitaba uymaktan da sakındırmaktadır. Çünkü onlar oruç tuttukları zaman güneş
battıktan sonra da beklerler.
2- Güneş battıktan sonra akşam vaktinde bir süre boyunca oruçlu olmak farz
değildir. İftar etmenin serbest olması için güneşin battığının kesin olarak
bilinmesi yeterlidir.
3- Konu
hakkında bilgi sahibi olanlara (alimlere) unutmuş
olabileceklerini düşünerek üç defa hatırlatmada bulunulur ve bundan sonra bir
şey söylenmez.
4- Şer'î hükümler, hissî hükümlere göre daha üstün ve etkindir. Akıl hiçbir
şeriatın önüne geçemez, şeriata hâkim olamaz.
5-
Konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamak için birbiriyle karşılıklı ve zorunlu
ilişki içerisinde olan unsurlar (lâzım ve melzûm) söylenmelidir.
İftar Vakti Girer Girmez Orucu Açmak
1957-
Sehl Ibn Sa'd'dan nakledildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur; “İftar vakti girer girmez oruçlarını açtıkları
sürece insanlar hayır üzerindedir."
1958-
Abdullah İbn Ebû Evfâ'nm şöyle dediği nakledilmiştir:
"Bir yolculukta Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte idim. Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem akşam vaktine kadar orucunu tuttu. Sonra birisine:
'İnip bize suyla karıştırarak biraz sevîk hazırlar mısın?' dedi. Adam:
'Ey Allah'ın Resulü, akşam olmasını bekleseydiniz!' diye karşılık verdi. Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem tekrar: “İnip bize suyla karıştırarak biraz sevîk
hazırlar mısın?' dedi ve ekledi: 'Gece karanlığının bu taraftan
bastırdığını görürsen artık oruçlunun İftar etme vakti gelmiştir'
buyurdu."
Açıklama
İbn Abdilberr, iftar vakti girer girmez oruç açmak ve sahur vaktini
sonuna kadar geciktirmek hakkındaki hadisler sahih ve mütevatir rivayetlerdir,
demiştir. Abdürrezzâk'm sahih bir senedle naklettiğine göre Amr İbn Meymûn
şöyle demiştir: "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı iftar
konusunda en aceleci, sahur konusunda ise en yavaş insanlardı."
"...
İnsanlar hayır üzerindedir" ifadesi Ebû
Hureyre rivayetinde "... din baskın (ve üstün) bir konumdadır' şeklinde
geçmektedir. Zaten dinin baskın ve üstün bir konumda oluşu hayır üzerinde
olmayı zorunlu olarak gerektirir.
Ahmed
bin Hanbel'in Ebû Zer'den naklettiği rivayette
"İftar vakti girer girmez oruçlarını açtıkları sürece..."
ifadesine ek olarak "ve sahuru geciktirdikleri sürece..."
ifadesi vardır.
[sürece diye çevirisini yaptığımız] edat, zarftır ve hadise şu anlamı
katmıştır: "Sünnete tam anlamıyla uyup, sünnetin belirlediği sınırları
aşmadıkları ve kendi akıllarına / kafalarına göre hareket edip bu kuralları
değiştirmedikleri sürece hayır üzerindedirler."
Ebû Dâvûd, İbn Huzeyme ve diğer bazı hadisçilerin Ebû Hureyre'den naklettikleri
rivayette ek olarak: "Çünkü Yahudiler ve Hıristiyanlar iftarı
geciktirirler" ifadesi yer almaktadır. Ehl-i kitap oruç tuttukları
zaman iftarı yıldızlar çıkana kadar geciktirirlerdi. İbn Hibbân ve Hâkim ise bu
hadisi yine Sehl'den şu ifadelerle nakletmişlerdir: "İftar etmek için
yıldızların çıkmasını beklemedikleri sürece ümmetim sünnetime göre hareket
ediyor demektir." Bu rivayetlerde orucu bir an önce açmanın niçin
hayırlı olduğu açıklanmış, bu hükmün gerekçesi belirtilmiştir.
Mühelleb konu hakkında şu değerlendirmeyi yapmıştır:
"Bu hükmün hikmeti, gündüz tutulan oruca geceden herhangi bir miktarda
süre eklememektir. Çünkü bu durum oruçlunun daha rahat etmesine ve ibadetlerini
daha dinç bir şekilde yapmasına imkân sağlar." Fakat burada alimlerin şu
ortak görüşlerine işaret etmek gerekir: "Orucu bir an önce açma hükmü,
güneşin battığına dair kesin bilginin elde edilmesinden sonrasıyla ilgilidir.
Bu bilgi ise görme veya iki adil kimsenin tanıklığı ile sağlanır." Bununla
birlikte tercih edilen görüşe göre adil olan bir kimsenin güneşin battığına
dair tanıklığı da yeterlidir.
İbn Dakîki'l-İd şöyle demiştir: "Bu hadis, iftarı yıldızların
ortaya çıkmasına kadar geciktiren Şiilerin uygulamasının yanlış olduğunu
göstermektedir. Belki de güneş battıktan sonra hiç beklemeden iftarı yapmanın
hayırlı oluşunun sebebi de budur. Çünkü İftarı geciktiren kimseler sünnete
aykırı bir tutum sergilemiş olurlar."
İmam Şafiî ei-Ümm adlı eserinde, iftarı bir an önce yapmanın müstehab olduğunu
ve kasıtlı olarak geciktirilmedikçe mekruh olmayacağını söyledikten sonra
iftarı geciktirmeden hemen yapmanın daha faziletli olduğuna değinmiştir…
Ramazanda İftar Ettikten Sonra Güneşin
Batmadığının Anlaşılması
1959-
Hz. Ebû Bekir'in kızı Esma anlatıyor: "Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem zamanında havanın kapalı olduğu bir gün orucumuzu
açmıştık. Fakat daha sonra güneşin batmadığını anladık." Bu olayı nakleden
ravilerden Hişam (İbn Urve Ibnü'z-Zübeyr İbnü'l-Avvâm)'a: 'Peki oruçlarını kaza
etmeleri emredildi mi?' diye sorulunca: 'Kaza etmeleri zorunlu mu ki!” diye
karşılık vermiştir.
Ma'mer
şöyle demiştir: "Hişâm'ın, oruçlarını kaza
edip etmediklerini bilmiyorum, dediğini işittim."
İftarın Vakti:
Güneşin batı
ufkunda kaybolduğunu görmelerine rağmen bilinçaltlarına takvimlerde belirlenen
vakitlerle ilgili tereddütlerin yerleşmiş olmasından dolayı -
zira özellikle dağ yamaçlarında yaşayan müslümanlar için güneş,
takvimlerde belirlenen vakitlerden çok erken batmakta, bu fark bazen bir saati
bulmaktadır - iftar etmeyi geciktiren kardeşlerin istifadeleri için
İbn Hacer'in Buhari şerhi Fethu'l-Bari'den bir önceki yazıyı naklettikten sonra
Halid b. Ali el-Muşeykıh’ın; Marifetu Evkati’s-Sıyam
kitabından (s.36) aşağıdaki kısmı da tercüme ediyorum - Ebu Muaz -
Halid e-Muşeykıh şöyle demektedir:
“Fakihler arasında
iftar vaktinin güneşin batışının gerçekleşmesiyle girdiği hususunda ihtilaf
yoktur. Delili:
1- Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Sonra geceye kadar orucu
tamamlayın” Bakara 187
Gece ise güneşin batışı ile başlar.
2- İbn Ömer radıyallahu anhuma hadisinde şöyle buyrulmuştur:
“Gece şuradan geldiğinde, gündüz şuradan gittiğinde oruçlu iftar etmiştir.”
Gecenin gelmesi ve gündüzün gitmesi; güneşin batışıyla
gerçekleşir.
Uyarı: “Uçağa binen bir kimse, yakın beldenin iftar vaktini
saat veya benzeri bir vasıtayla öğrense, fakat uçağın yüksekte olması sebebiyle
güneşi görse o iftar edemez. Nitekim es-Subkî, Bazı Hanefilerden şöyle
nakleder: “İskenderiye’de güneş battı, fakat minarede olan kimse güneşi
görüyor, bu durumda iftar nasıl olur?” diye sorulunca şöyle dedi: “Belde
halkının iftar etmesi caizdir. Minare üzerindeki ise iftar edemez.”
Delili: Allah Teâlâ’nın: “Geceye kadar orucu tamamlayın”
ayetidir. Güneşi görmekte olan kimse için bu gaye gerçekleşmemiştir.
Müstehap Olan Vakit:
Bu ancak güneşin batmasının gerçekleşmesiyle olur. Bunun
delilleri:
1- Sehl b. Sa’d radıyallahu anh’ın Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’den rivayeti: “İnsanlar iftarda acele ettikleri sürece hayır üzere
olurlar.”
İftarda acele etmek ancak güneşin batışı ile vaktin girmesi
üzerine iftar etmekle olur.
2- Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu: “Din, insanlar iftarda acele ettikleri sürece galip
olmaya devam eder. Zira Yahudi ve Hristiyanlar geciktirirler.”
3- Ebu Atiyye şöyle demiştir: “Ben ve Mesruk Aişe radıyallahu
anha’ya gittik. Dedik ki: “Ey Müminlerin annesi! Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’in ashabından iki kişiden biri iftarda ve namazda acele ediyor,
diğeri ise iftarı ve namazı geciktiriyor” Dedi ki: “Hangisi iftarda ve namazda acele ediyor?” Biz: “Abdullah
b. Mes’ud” dedik. Dedi ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de böyle
yapardı.”
4- Enes radıyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem namazı kılmadan önce birkaç hurma ile iftar ederdi”
5- Ali radıyallahu anh güneş battığı zaman iftar eder, sonra
namaz kılardı.
6- Huzeyfe radıyallahu anh güneş battığı zaman çok az
oyalanır sonra iftar ederdi.
7- İbn abbas radıyallahu anhuma güneş battığı zaman namazdan
önce iftar ederdi.
8- Amr b. Meymun dedi ki: “Muhammed sallallahu aleyhi ve
sellem’in ashabı iftarda insanların en çok acele edenleri ve sahuru en çok
geciktirenleri idiler.”