Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

11 Ekim 2020 Pazar

Ashabın Hastalık Bulaşması Hurafesini Reddetmeleri

 


1- Mufaddal b. Fudale; Habib b. eş-Şehid – Muhammed b. el-Munkedir yoluyla Cabir radiyallahu anh’den rivayet ediyor:

أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَخَذَ بِيَدِ مَجْذُومٍ فَوَضَعَهَا مَعَهُ فِي الْقَصْعَةِ وَقَالَ كُلْ ثِقَةً بِاللَّهِ وَتَوَكُّلًا عَلَيْهِ

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cüzzamlı bir adamın elini tuttu, onunla beraber elini tabağa koydu ve buyurdu ki:

Allah’a güvenerek ve O’na tevekkül ederek ye.”[1]

Bu hadisi Hafız İbn Hacer hasen görürken, el-Elbani ravilerinden Mufaddal b. Fudale sebebiyle zayıf görmüş ve Ömer ve Selman radiyallahu anhuma’dan gelen mevkuf rivayetlerin daha sahih olduğunu söylemiştir. İbn Adiy, Mufaddal b. Fudale’nin bütün rivayetlerinin düzgün olduğunu fakat Cabir radiyallahu anh’den, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in cüzzamlıyla beraber yemek yemesini rivayetinde tek kaldığı için bu rivayetin münker olduğunu belirtmiştir. Lakin metinde münkerlik söz konusu değildir. Nitekim Hafız İbn Hacer metinde münkerlik bulunmadığını Fethu’l-Bari’de açıklar. Esasen Mufaddal b. Fudale tek kalmamıştır, İsmail b. Muslim el-Mekkî ona bu rivayette mutabaat etmiştir. Mufaddal b. Fudale’nin rivayetini destekleyen tariki ise İbnu’l-Cevzi İlelu’l-Mutenahiye’de (1457) Ubeydullah b. Temmam – İsmail b. Muslim el-Mekki – Muhammed b. el-Munkedir – Cabir radiyallahu anh yoluyla zikretmiştir.

Tariklerin bir araya gelmesiyle rivayet kuvvet kazanmaktadır. Zira Mufaddal b. Fudale hadisi yazılan, fakat tek başına hüccet olmayan bir ravidir. İsmail b. Muslim de hadisi yazılan, tek başına hüccet olmayan bir ravidir. Bu iki ravi bu rivayette birbirlerini takviye etmekte ve hadis hasen derecesine çıkmaktadır. Nitekim  hadis illetleri konusunda uzman olan İbn Katan el-Fasî Beyanu'l-Vehm ve'l-İyham'da (5/820) merfu olarak rivayetinde sakınca yoktur demiştir.

İbn Adiy’in bahsettiği münkerlik metinle ilgili değil, isnad ile ilgilidir. Zira Mufaddal b. Fudale’de zayıflık vardır, sika bir imam olan Şu’be, bu hadisi Habib b. eş-Şehid – Abdullah b. Burayde yoluyla şu şekilde rivayet etmiştir:

2- Abdullah b. Burayde rahimehullah dedi ki:

كَانَ سَلْمَانُ يَعْمَلُ بِيَدَيْهِ ثُمَّ يَشْتَرِي طَعَامًا ثُمَّ يَبْعَثُ إِلَى الْمُجَذَّمِينَ فَيَأْكُلُونَ مَعَهُ

“Selman radiyallahu anh el işi yapar, sonra yemek satın alır, sonra cüzzamlılara gönderir ve onlarla beraber yerdi.”[2]

Görüldüğü gibi bu kıssa, Cabir radiyallahu anh’ın rivayetinden başkadır.

3- Nafi b. el-Kasım rahimehullah, ninesi Futayme rahmetullahi aleyha’dan rivayet ediyor:

 دَخَلْتُ عَلَى عَائِشَةَ فَسَأَلْتُهَا أَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ فِي الْمَجْذُومِينَ فِرُّوا مِنْهُمْ كَفِرَارِكُمْ مِنَ الْأَسَدِ؟ فَقَالَتْ أُمُّ الْمُؤْمِنِينَ كَلَّا وَلَكِنَّهُ قَالَ لَا عَدْوَى فَمَنْ أَعْدَى الْأَوَّلَ؟ وَقَدْ كَانَ مَوْلًى لِي يَأْكُلُ فِي صِحَافِي وَيَشْرَبُ فِي أَقْدَاحِي وَيَنَامُ عَلَى فِرَاشِي أَصَابَهُ ذَلِكَ الدَّاءُ فَلَوْ أَقَامَ مَعِي عَايَشْتُهُ مَا عَاشَ وَلَكِنَّهُ سَأَلَنِي أَنْ أُجَهِّزَهُ إِلَى الْغَزْوِ فَجَهَّزْتُهُ وَغَزَا

“Aişe radiyallahu anha’nın yanına girdim ve dedim ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cüzzamlılardan aslandan kaçar gibi kaçmayı söylemiyor muydu?” Mü’minlerin annesi dedi ki:

“Hayır, lakin “Hastalığın bulaşması yoktur, peki ilkine kim bulaştırdı?” buyuruyordu. Nitekim benim bir azatlı kölem benim tabağımdan yer, bardağımdan içer, yatağımda yatardı. Onda da bu hastalık vardı. Şayet yanımda kalsaydı kalırdı. Lakin benden savaşmak için techizat istedi, ben de verdim, o da savaştı.”[3]

4- Abdullah b. Ca’fer radiyallahu anh dedi ki:

ولَقَد رَأَيتُ عُمَر بنَ الخَطّاب يُؤتَى بِالإِناء فيه الماءُ، فَيُعطيه مُعَيقيبًا وكانَ رَجُلاً قَد أَسرَعَ فيه ذَلِكَ الوَجَعُ، فَيَشرَبُ مِنهُ ثُمَّ يناوله عُمَرُ مِن يَدِه، فَيَضَعُ فَمَهُ مَوضِعَ فَمِه حَتى يَشرَبَ مِنهُ فَعَرَفتُ أَنَّما يَصنَعُ عُمَرُ ذَلِكَ فِرارًا مِن أَن يَدخُلَهُ شَيءٌ مِنَ العَدَوَى.

“Ömer b. el-Hattab radiyallahu anh’e bir kapta su getirildiğini gördüm. Onu Muaykıb radiyallahu anh’e verdi. Muaykıb’da bu hastalık (cüzzam) hızlı ilerliyordu. O sudan içti. Ömer radiyallahu anh kabı aldı, onun ağzını koyduğu yere ağzını koydu ve ondan içti. Anladım ki Ömer radiyallahu anh bunu hastalık bulaşması düşüncesinden uzaklaşmak için yaptı.”[4]

5- Abdurrahman b. el-Kasım rahimehullah, babası (el-Kasım b. Muhammed) rahimehullah’tan rivayet ediyor:

قدِمَ عَلَى أَبِي بَكْرٍ وَفْدٌ مِنْ ثَقِيفٍ فَأُتِيَ بِطَعَامٍ فَدَنَا الْقَوْمُ وَتَنَحَّى رَجُلٌ بِهِ هَذَا الدَّاءُ يَعْنِي الْجُذَامَ فَقَالَ لَهُ أَبُو بَكْرٍ ادْنُهُ  فَدَنَا فَقَالَ كُلْ فَأَكَلَ وَجَعَلَ أَبُو بَكْرٍ يَضَعُ يَدَهُ مَوْضِعَ يَدِهِ

Ebu Bekr radiyallahu anh’e Sakif’ten elçiler geldi. Onlara yemek getirildi. Topluluk sofraya yanaştı, cüzzamlı bir adam ise uzak durdu. Ebu Bekr radiyallahu anh ona: “Onu yaklaştırın” dedi, o da yanaştı. Ona: “Ye” dedi, o da yedi. Ebu Bekr radiyallahu anh onun elini koyduğu yere elini koymaya başladı.”[5]

6- Ebu Ma’şer, İbn Ömer radiyallahu anhuma’yı gören birinden rivayet ediyor:

أَنَّهُ رَأَى ابْنَ عُمَرَ يَأْكُلُ مَعَ مَجْذُومٍ فَجَعَلَ يَضَعُ يَدَهُ مَوْضِعَ يَدِ الْمَجْذُومِ

“İbn Ömer radiyallahu anhuma cüzzamlı ile beraber yemek yer, elini cüzzamlının elini koyduğu yere koyardı.”[6]

7- Sufyan rahimehullah, Amr (b. Dinar) rahimehullah’tan şöyle rivayet etti:

كَانَ هَا هُنَا رَجُلٌ اسْمُهُ نَوَّاسٌ وَكَانَتْ عِنْدَهُ إِبِلٌ هِيمٌ فَذَهَبَ ابْنُ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا فَاشْتَرَى تِلْكَ الإِبِلَ مِنْ شَرِيكٍ لَهُ فَجَاءَ إِلَيْهِ شَرِيكُهُ فَقَالَ بِعْنَا تِلْكَ الإِبِلَ فَقَالَ مِمَّنْ بِعْتَهَا؟ قَالَ مِنْ شَيْخٍ كَذَا وَكَذَا فَقَالَ وَيْحَكَ ذَاكَ وَاللَّهِ ابْنُ عُمَرَ فَجَاءَهُ فَقَالَ إِنَّ شَرِيكِي بَاعَكَ إِبِلًا هِيمًا وَلَمْ يَعْرِفْكَ قَالَ فَاسْتَقْهَا قَالَ فَلَمَّا ذَهَبَ يَسْتَاقُهَا فَقَالَ دَعْهَا رَضِينَا بِقَضَاءِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لاَ عَدْوَى سَمِعَ سُفْيَانُ عَمْرًا

“Burada Nevvas adında biri vardı. Onun uyuz bir devesi vardı. İbn Ömer radiyallahu anhuma gitti ve o deveyi adamın ortağından satın aldı. Adam gelince ortağı: “O deveyi sattım” dedi. Adam: “Kime sattın?” deyince ortağı; “Şöyle şöyle bir şeyhe sattım” dedi. Adam dedi ki: “Sana yazıklar olsun! Vallahi o İbn Ömer radiyallahu anhuma’dır.” Bunun üzerine adam İbn Ömer radiyallahu anhuma’ya gitti ve dedi ki:

“Ortağım sana uyuzlu deve satmış ve seni tanıyamamış.” İbn Ömer radiyallahu anhuma: “Onu getir” dedi. Adam getirmeye gidince İbn Ömer radiyallahu anhuma dedi ki:

“Bırak onu, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Hastalığın bulaşması yoktur” hükmüne razı olduk.”[7]

8- Ma’mer dedi ki:

بَلَغَنِي أَنَّ رَجُلًا أَجْذَمَ جَاءَ إِلَى ابْنِ عُمَرَ، فَسَأَلَهُ فَقَامَ ابْنُ عُمَرَ فَأَعْطَاهُ دِرْهَمًا فَوَضَعَهُ فِي يَدِهِ وَكَانَ رَجُلٌ قَدْ قَالَ لِابْنِ عُمَرَ أَنَا أُعْطِيهِ فَأَبَى ابْنُ عُمَرَ أَنْ يَنَاوِلَهُ الرَّجُلُ الدِّرْهَمَ

“Bana ulaştığına göre cüzzamlı bir adam İbn Ömer radiyallahu anhuma’ya gelip dilendi. İbn Ömer radiyallahu anhuma kalktı ve ona bir dirhem verdi, elini onun eline koydu. Bir adam İbn Ömer radiyallahu anhuma’ya: “Onu ben vereyim” dediği zaman İbn Ömer radiyallahu anhuma bunu kabul etmedi ve adama dirhemi bizzat verdi.”[8]

9- Cabir radiyallahu anh şöyle demiştir:

قَدْ كُنَّا نَكْرَهُ أَنْ يَدْخُلَ الْمَرِيضُ عَلَى الصَّحِيحِ وَلَيْسَ بِهِ إِلَّا قَوْلُ النَّاسِ

“Bizler hasta hayvanı sağlıklı hayvanın yanına sokmaktan (hastalık bulaşır korkusuyla değil) sırf insanların (hastalığı bulaştırdı gibi) sözleri sebebiyle hoşlanmıyorduk”[9]

Bu rivayetler, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının; cahiliyedeki hastalığın bulaştığı şeklindeki bâtıl inancı kesin bir şekilde reddettiklerini göstermektedir. Kendilerini ümmetin salih selefine nispet eden birçok muasırlar ise “Modern bilim” adıyla şeytanın uydurduğu dine uyum göstererek hastalığın bulaştığı hurafesine kendilerini kaptırmışlar, bu hurafe sebebiyle mütevatir sahih hadisleri bozuk yorumlarla te’vil etmeye, hatta inkar etmeye kalkmışlardır!

İblisin uydurduğu bu din, insanlara maske takmalarını, namazda bile mesafe koymalarını vs. emretmekte, çoğunluk ise bu emri ikiletmeden uygulamaktadır.
"Onların çoğu Allah'a şirk koşmadan iman etmezler" (Yusuf 106)

[1] Hasen. Hâkim (4/152) İbn Hibbân (13/490) İbn Ebî Şeybe (5/141) Ebû Dâvûd (3925) Tirmizî (1817) İbn Mâce (3542) Ebû Ya'lâ (3/354) Abd b. Humeyd (1092) İbn Ebi'd-Dunyâ et-Tevadu (83) İbnu’s-Sunni Amelu’l-Yevm ve’l-Leyle (463) Tahavî Şerhu Meâni'l-Âsâr (4/310) Beyhakî (7/219) Beyhakî Şuab (2/122) İsnadında Mufaddal b. Fudale vardır.

[2] Sahih mevkuf. İbn Sad (4/89) İbn Ebî Şeybe (5/141) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (1/200) Ukayli ed-Duafa (4/242) İbn Ebi'd-Dunyâ Islahu’l-Mal (321) İbn Asakir Tarih (21/440)

[3] Taberî Tehzibu’l-Asar (1328) Nafi b. el-Kasım’ın ve ninesi Futayme'nin hal tercemesini bulamadım.

[4] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. İbn Sa’d Tabakat (4/117) Taberî Tehzibu’l-Asar (1321) el-A’lâî Erbainu’l-Muganniye (999)

[5] Sahih mevkuf. İbn Ebî Şeybe (5/141) Ravileri Buhârî ve Muslim ricalidir.

[6] İbn Ebî Şeybe (5/141)

[7] Sahih. Buhârî (2099)

[8] Ma’mer b. Raşid, el-Cami (101)

[9] Sahih mevkuf. İbn Vehb el-Cami (629)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)