Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

4 Aralık 2025 Perşembe

Yakınlarla Münasebetlerin Mertebeleri

 Şüphesiz hakka muhalefet eden yakınların hepsi tek mertebede değildir, dolayısıyla onlara karşı muamele de tek türden değildir. Muhaliflere Muamele Fıkhı (el-İnfirak) adlı kitabımda meseleyi ayrıntılarıyla işlemeye çalışmıştım. Bu konuda çokça sorulduğu için özet olarak bu yazıyı yazdım:

1- Gayri Müslim Olup Din Düşmanı Olmayan Akrabalar

Yahudi, Hristiyan, Ateist, Deist kimseler olup din düşmanlığı etmeyenler.

Ey mü’minler, eğer inkârı imana tercih edi­yorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dostlar edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse işte onlar zalimlerin ta kendileridir. De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz akrabalarınız, elde ettiğiniz mal­lar, durgunluğundan korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız evler, Allah’tan, pey­gamberinden ve Allah yolunda cihad etmekten sizin için daha fazla sevgili ise Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar güruhunu hidayete erdir­mez” (Tevbe 23-24)”

Allah, din konusunda sizinle savaşmayanlara, sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adaletli davranmanızı size yasaklamaz. Çünkü Allah adaletli davrananları sever.” (Mumtehine 8)

Bu türden anne babaya, dine aykırı olmayan konularda itaat edilir, sılayı rahim bağları gözetilir:

Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin.” (Lukman 15)

2- Din Düşmanı Akrabalar

Gayri Müslim olup İslam dinine ve dindarlara düşmanlık edenler.

Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için arka çıkanları velî edinmenizi yasaklar. Kim onları velî edinirse, artık onlar zalimlerin kendileridir.” (Mumtehine 9)

3- Zındık ve Akidevi Nifak Sahibi Münafık Akrabalar

Bu tür kimseler küfre düşüren akidelere sahip olup bunu sözeri veya filleriyle bir şekilde ortaya çıkaran, yine de müslüman olduğunu iddia eden kimselerdir.

Dünya hükmü bakımından İslam kadısı hüccet ikame edip haklarında hüküm vermedikleri sürece dünyevi ilişkilerde müslümanmış gibi muamele görürler, fakat onlara karşı daima mesafeli olunur. Özellikle günümüzde bu kimselere yaptırım uygulayacak bir makam bulunmadığından, küfrî akidelerini açıkça ortaya koyan ve propagandasını yapan kimselere net bir mesafe konulması, kişinin en yakınları dahi olsalar mecbur kalmadıkça bu kimselerle irtibat kurulmaması gerekir.

Müslüman olduğunu iddia eden tarihselci veya evrenselci Sünnet inkârcıları, Atatürkçüler, Mustafa İslamoğlu, Abdulaziz Bayındır, Murat Gezenler, Ebu Hanzala gibi zındıklara sempati duyanlar, partici mutaassıplar, namazı terk edenler, kader inkârcıları, bulaştığına inanılan hastalık vb sebeplerle cemaatle namazların yasaklanmasını caiz görenler ve benzerleri bu sınıftandırlar.

İbrahim ve onunla beraber olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizlerden ve Allah dışında taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Sizinle aramızda, siz Allah’a bir olarak iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve bir kin başgöstermiştir.” (Mumtehine 4)

Hâlbuki muhakkak O size kitapta indirmiştir ki: “Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla beraber oturmayın; yoksa o zaman muhakkak siz de onlar gibisinizdir.” Muhakkak Allah münafıkları da kâfirleri de hep beraber Cehennemde toplayacaktır.” (Nisa 140)

Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh “Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et” ayeti hakkında şöyle dedi:

 “Eliyle cihad eder, buna gücü yetmeyen diliyle, buna gücü yetmeyen kalbiyle cihad eder ve asık surat gösterir.”[1]

4- Bid’at Ehli ve Bid’at Sahibi Akrabalar

Sünnete muhalif olduğunu bilmesine rağmen dinde sonradan çıkarılan bir akide veya ameli benimsemekte ısrar eden kimselerdir.

Haricilik, Mürcie, Eşarilik, Maturidilik, Sufilik, Şiilik, Mu’tezile gibi akideleri savunan ve bu ideolojilerin propagandasını yapanlar bu türdendir.

 Cübbeli Ahmed, Abdullah Yolcu, Nurettin Yıldız vb. bidatçilere sempati duyanlar da bu türdendir. Yine suretli videolar çekerek davet yapan bid’atçileri dinleyenler de bu türdendir.

Bid’at ehli kimseler, kişinin anne babası dahi olsalar bid’atlerinden tevbe ettiklerini açıkça ortaya koyana kadar onlardan uzaklaşılması, irtibatın kesilmesi gerekir.

Ebu Muhammed el-Murteiş rahimehullah dedi ki: “Ebu Hafs en-Nisaburi rahimehullah’a: “Bid’at nedir?” diye sorulunca şöyle dedi:

 “Hükümlerde haddi aşmak, sünnetler hakkında gevşeklik göstermek, re’ylere ve hevâlara tabi olmak, (selefe) iktidayı ve (sünnete) ittibayı terk etmektir.”[2]

Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavmin, Allah’a ve rasûlüne muhalefet eden kimselere, babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsa bile sevgi beslediklerini göremezsin.” (Mucadele 22)

İbn Mes’ud radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Allah’ın benden önceki ümmetlere gönderdiği her bir nebînin kendi ümmetinden havarî ve dostları olmuştur. Bunlar o nebîden sonra sünnetine tutunur, emirlerine uyarlar. Bunlardan sonra ise yapmadıklarını söyleyen (kendileri yapmadıkları halde başkalarına emreden) ve emrolunmadıkları şeyleri yapan halefler çıkar. Kim onlarla eliyle cihad ederse mü’mindir. Kim diliyle cihad ederse mü’mindir. Kim kalbiyle cihad ederse mü’mindir. Bundan sonrasında ise hardal tanesi kadar iman yoktur.”[3]

İbn Ömer radiyallahu anhuma’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

 Kim bir bid’at sahibinden Allah için buğzederek yüz çevirirse Allah onun kalbini emniyetle ve imanla doldurur. Kim bir bid’at sahibini açıklarsa (ve ona inkar ederek karşı çıkarsa) Allah onu büyük korku gününde güvende kılar. Kim bir bid’at sahibini aşağılarsa Allah onun cennette yüz derecesini yükseltir. Kim bir bid’at sahibine selam verirse yahut onu güler yüzle karşılarsa veya onu sevindirecek şekilde ona yönelirse Allah’ın Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e indirdiğini hafife almış olur.”[4]

Bid’at ehli olan anne babaya itaat edilmez:

Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye itaat etme.” (Kehf 28)

5- Fasık ve Ahlakî Nifak Sahibi Akrabalar

Fasık; günah olduğunu bildiği bir şeyi açıktan işlemekte ısrar eden kimsedir. İnsanlardan gizli olarak günah işleyen fasık sayılmaz. Yine bir şeyin günah olduğunu bilmeden işleyen kimse de fasık sayılmaz.

Ahlakî nifak sahibi ise söz verip sözünde durmayan, yalan söyleyen, emanete ihanet eden, tartıştığında haddi aşıp biriktirdiği kusurları kavga anında sayıp döken, kadın erkek karışık ortamlardan razı olan vb. kimselerdir.

Bu sınıftan kimselere karşı maslahata göre hareket edilir. Bu kimselere karşı caydırıcı olması için dargınlık gösterilmesi meşrudur.

Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh “Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et” ayeti hakkında şöyle dedi:

 “Günahkâr kimseyle karşılaştığında onu asık suratla karşıla”[5]

Diğer bir lafzı şöyledir: İbn Mesud radıyallahu anh dedi ki: “Eğer günahkâr bir komşun olursa ve onu değiştirmeye (ıslah etmeye) gücün yetmezse onu asık suratla karşıla”[6]

Günahını açıktan işlemeyen kimselerin ise kusurları araştırılmaz, görülse de ayıbının gizlenmesi gerekir:

Bera radıyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bize hutbe verdi hatta perde arkasında olan kızlar dahi işitti. Yüksek sesle seslenerek şöyle buyurdu:

 Ey diliyle iman etmiş fakat kalplerine iman ulaşmamış topluluk! Müslümanları gıybet etmeyin! Onların ayıplarını araştırmayın! Zira kim kardeşinin ayıbını araştırırsa Allah da onun ayıbını takip eder ve evinin ortasında dahi olsa onu rezil eder.”[7]

6- Cahil Olup İlimden Yüz Çeviren Akrabalar

Dinin hükümlerine karşı cahil olmayı kendi ihtiyarlarıyla tercih eden kimseler müslüman olduklarını iddia ediyorlarsa bu kimseler nifak üzeredirdir. 3. Maddede zikredilenler böyleleri için de geçerlidir.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:Cahillerden yüz çevir” (A’raf 199)

Salim b. Abdillah Şam’lılardan, yanlarında çıngırak bulunan bir topluluğa uğradı ve: “Bu yasaklanmıştır” dedi. Onlar da: “Biz bunu senden daha iyi biliriz. Çirkin görülen ancak büyük çanlardır. Bu gibi şeylerde ise sakınca yoktur” dediler. Bunun üzerine Salim sustu ve

“Cahillerden yüz çeviriyorum” dedi.[8]

7- Sünnete Saygılı Olsa da Cehaletle Bid’ate veya Fıska Düşmüş Akrabalar

Öğrenilmesi için çaba gerektiren meselelerden cahil kalmış olup, kendisine Kur’ân veya sünnet delili tebliğ edildiğinde, gereğiyle amel etmese bile inkar etmeyen, sünnete karşı saygılı olan kimselerdir.

Bu türden kimselerle irtibat tamamen kesilmez, lakin onların Kitap ve sünnete aykırı davranışları da görmezden gelinmez. Dini konularda cahilce ileri geri konuşmaları halince ya uyarı yapılırarak düzeltmeleri sağlanır, uyarıyı dinlemezlerse de yüz çevirilir.

Ayetlerimiz hakkında konuşmaya dalanları gördüğün zaman onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra o zalimler topluluğu ile beraber oturma!” (Enam 68)

Ebu’d-Derdâ radiyallahu anh’den: “Bir adam bir günaha düşmüştü. Ona sövüyorlardı. Bunun üzerine dedi ki:

 “Ne dersiniz, şayet onu bir kuyuda bulsanız çıkarmaz mısınız?” Onlar da:“Evet” dediler. Ebu’d-Derda radiyallahu anh dedi ki:

“Kardeşinize sövmeyin. Allah sizi bu günahtan afiyette kıldığı için hamd edin.” Dediler ki:“Ona buğzetmiyor musun?” Dedi ki:

“Onun ancak ameline buğzederim. O günahı terk ettiğinde kardeşimdir.”[9]



[1] Sahih mevkuf. İbn Ebi Hatim, Tefsir (7/333) Taberi (14/358)

[2] Sahih maktu. Herevi Zemmu’l-Kelam (1251) İbn Abdilhadi Cem’ul-Cuyuş (95)

[3] Sahih. Muslim (50) Ahmed (1/458, 461)

[4] Sahih ligayrihi. Hatib Tarih (10/263) Hatib, Muvazzahu Evham (288) Hadisu Ebi’l-Fadl ez-Zuhri (no:147) Kudaî Musnedu Şihab (537) Herevi Zemmu’l-Kelam (4/168 no: 949) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (8/199, 200) İbn Ebi’l-Muberred, Cem’u Cuyuşi’d-Desakir Ala İbn Asakir (no: 46) Deylemi (5779) Ebu’l-Kasım ez-Zencani el-Munteka Min Fevaid (59) İbn Asakir Tarih (54/199)

1. Rivayet Yolu: Hatib, Ebu Nuaym, Ebu’l-Fadl ez-Zuhri, Herevî ve İbn Ebi’l-Muberred bunu; el-Huseyn b. Halid - Abdulaziz b. Ebi Ravvad – Nafi – İbn Ömer yoluyla rivayet ettiler. el-Huseyn b. Halid Ebu Cuneyd hakkında İbn Main: “Sika değil” dedi. İbn Adiy: “Hadislerinin geneli zayıf veya meçhul kimselerdendir” demiştir. Abdulaziz b. Ebi Ravvad; sikadır. Onun hakkında cerh sabit olmamıştır.

2. Rivayet Yolu: Ebu Nuaym, Abdulgaffar b. el-Hasen b. Dinar - Suleyman el-Havvas ve İbrahim b. Edhem’in arkadaşı olan; Muhammed b. Mansur ez-Zahid - Abdulaziz b. Ebi Ravvad – Nafi – İbn Ömer radıyallahu anhuma yoluyla rivayet etmiştir. Abdulgaffar b. el-Hasen hakkında Ebu Hâtim: “sakınca yok” demiştir. Muhammed b. Mansur’un cerh ve ta’dili hakkında malumat bulamadım.

3. Rivayet Yolu: Kudaî; Musnedu Şihab’da: Ebu Hazim Abdulgaffar b. el-Hasen b. Dinar – Abdulaziz b. Ebi Ravvad – Nafi – İbn Ömer radiyallahu anhuma yoluyla mutabisini zikretmiştir. Abdulgaffar b. el-Hasen bu rivayette Abdulaziz b. Ebi Ravvad’dan işittiğini tasrih etmiştir.

4. Rivayet Yolu: Ebu Nasr es-Secezi el-İbane’de; İshak b. Rahuye - Abdulmecid b. Abdilaziz b. Ebi Ravvad – babası – Nafi İbn Ömer radiyallahu anhuma yoluyla rivayet etmiştir. Bkz.: İbn Arrak, Tenzihu’ş-Şeria (1/314) Suyuti, Lealiu’l-Masnua (1/230) Abdulmecid b. Abdilaziz sika, saduktur, hafızası bakımından eleştirilmiştir. Rivayeti takviye için elverişlidir.

5. Rivayet Yolu: Ebu’l-Kasım ez-Zencani ve İbn Asakir; Ebu Hazim Abdulgaffar b. el-Hasen b. Dinar - Muhammed b. Mansur - Abdulaziz b. Muhammed ed-Deraverdi – Nafi – İbn Ömer radıyallahu anhuma isnadıyla rivayet etmişlerdir. Abdulaziz b. Muhammed ed-Deraverdî saduk olup hafızası bakımından eleştirilmiştir. Muhammed b. Mansur’un cerh ve tadiline dair bilgi bulunmadığı daha önce geçmişti. Netice: Rivayet yollarının bir araya gelmesi ile hadis “sahih ligayrihi”dir.

[5] Sahih mevkuf. Taberani (9/112) Zehebî Mu’cemu’l-Latif (39)

[6] Sahih mevkuf. Hennad es-Seri, Zühd (1251) Vekî Zühd (532)

[7] Sahih. Ebu Ya’la (3/237) Ebu Nuaym Sıfatu’n-Nifak (2) Ebu Nuaym Delail (356) Temmam, Fevaid (242) Şecerî, Emali (2510-2511) Abdulhalık eş-Şehami, Erbain (39) Ru’yani, Musned (305) İbn Ebi’d-Dunya el-Gıybet (28) İbn Ebi’d-Dunya es-Samt (167) Ebu’ş-Şeyh, et-Tevbih (87) Beyhakî, Şuab (7/108, 521)

[8] Sahih. İbn Ebî Hâtim Tefsir (8688)

[9] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Ma’mer Cami (880) Begavi Şerhu’s-Sunne (13/137) Ebû Dâvûd Zühd (232) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (1/225) Beyhakî Şuab (5/289) İbn Asakir Tarih (47/177)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)