Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

21 Şubat 2010 Pazar

Batıl, hak suretinde gelebilir ama, Hak hiçbir zaman batıl suretinde gelmez!

İslam, suretleri (heykel, resim, fotoğraf, video) haram kılmıştır. Nuh aleyhisselam'ın kavmi, salih insanların resimlerini yap­tılar, onlar öldükten sonra arkalarından gelenler de, bu resimlere ibadet ettiler ve onları kendilerine put­lar edindiler.
Sadık ve Masduk (Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem) Kıyamet günü insanların en şiddetli azaba uğrayanlarının musavvirler (heykel, resim, video v.s. yapanlar) olduğunu bize haber vermiştir.
Ebu Hureyre'den radıyallahü anh gelen rivayette Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle bu­yurmuştur:

Allahu Teala şöyle buyuruyor: "Benim yarattıklarım gibi yaratmaya kal­kışandan daha zalim kim vardır. Madem öyle, onlar bir zerre veya bir buğday ta­nesi ya da bir arpa tanesi yaratsalar ya."[19]

Aişe radıyallahü anha'dan: "Allah Rasûlü benim yanıma geldiğinde ben de üzerinde resimler olan bir perdeyi kilere asmıştım. Onu aldı ve parçaladı. Yüzü kızarmıştı. Şöyle buyurdu: "Ey Aişe! Kıyamet günü Allah indinde azaba uğrayan insanların en şid­detlileri, Allah'ın yarattıklarına benzer şeyler ya­panlardır. (Yaratma konusunda Allah'a benzemeye kalkışanlardır)." Aişe radıyallahü anha dedi ki; bunun üzerine ben de onu parçalayıp bir veya iki yastık yaptım."[20]

Said bin ebi'l Hasan'dan: "Bir adam İbn-i Abbas'a geldi ve dedi ki, "ben şu resimleri yapan biriyim. Bu konuda bana fetva ver." Bunun üzerine İbn-i Abbas ona dedi ki; "bana yaklaş." Adam da O'na yaklaştı. Sonra İbn-i Abbas "bana yaklaş" dedi, o da yaklaştı; ta ki elini adamın başına koyuncaya kadar yaklaştı. Sonra dedi ki; "sana Rasûlullah'tan işittiğimi haber vereceğim. Allah Rasûlünün şöyle dediğini işittim: "Bütün musavvirler (heykel, resim, video v.s yapanlar) Cehennem'dedirler. Yapmış olduğu her resme can ve­rilir de onlar ona Cehennemde azap verirler." Daha sonra İbn-i Abbas adama dedi ki: "Eğer mutlaka resim yapacaksan ağaç resimleri ve ruhu olmayan şeylerin resimlerini yap."[21]

İbn-i Abbas'tan, radıyallahü anh: "Allah Rasûlü'nün şöyle dediğini işittim: "Dünyada kim herhangi bir resim yaparsa Kıyamet'te ona can ver­mekle mükellef tutulur, o da can verici değildir."[22] Bu hadislerden, şekilleri ve çeşitleri ne olursa olsun bütün resimlerin haramlığını öğreniyoruz. Bu haramlılık konusunda gölgesi olanla (heykel) gölgesiz olanın (fotoğraf) arasında hiçbir fark da yoktur. Yine resim yaptırmanın da haramlığını öğreniyoruz. İster el ile, isterse alet vasıtasıyla olsun, aynıdır.
Allah Rasûlü Sallallahu Aleyhi Vesellem Ali'yi rahmetullahi aleyh gördüğü her resmi yok etmesi için göndermiştir:
Ebi'l-Heyyâcı'l Esedî'den: "Ebu Talibin oğlu Ali bana dedi ki: Allah Rasûlü'nün, Sallallahu Aleyhi Vesellem, beni gönderdiği şey üzere göndereyim mi? Ki, o da: Hiç bir resmi bırakmayıp hepsini yok etmen ve yükseltilmiş hiç bir kabir bırakmayıp hepsini düzeltmendir."[23]

Resimlerin haramlığmı zikrettikten sonra İmam Nevevi (Allah O'na rahmet etsin) şöyle diyor:
"...Ve bu konunun tamamında gölgesi olanla gölgesiz olanın arasında hiçbir fark da yoktur. Mez­hebimizin bu meseledeki özü budur: Sahabe, Tabiin ve onlardan sonraki alimlerin çoğunluğu da bu görüş doğrultusunda söylemişlerdir.O görüş Sevri'nin, Malik'in, Ebu Hanife'nin ve diğerlerinin yoludur. Seleften bazıları demişlerdir ki, ancak göl­gesi olan nehyolunmuştur, gölgesi olmayan resimler için herhangi bir sakınca yoktur. Bu görüş yanlış bir mezheptir. Çünkü bütün resimler hakkında mutlak olarak gelen hadislerin yanı sıra Allah Rasûlü'nün, Sallallahu Aleyhi Vesellem, perdedeki resimleri red­detmesi, bunların da mezmum (haram kılmış) ol­duğunda hiç kimse şüphe etmez. O perdedeki re­simlerin gölgeleri yoktur."[24] 

Ez-Zührî şöyle diyor: "Resimdeki nehiy umumidir. Üzerinde resim bu­lunan bir şeyi kullanmak ve içinde resim bulunan eve girmek de öyledir. Bu resmin, elbise üzerine basilmiş (rakam, nakış ve resim) olmasıyla olmaması birdir. Bu resmin duvarda olması veya elbise üze­rinde olması ya da çiğnenen, basılan bir yaygı veya çiğnenmeyen bir yaygı üzerinde olması da far-ketmez. Bu umumi nehiy hadislerin zahirleriyle amelen elde edilmiştir. Özellikle Müslim'in zik­rettiği En-Nemruka (üzerine dayanılan yastık) ha­disi bu umumi nehye delâlet etmektedir. Bu görüş kuvvetlidir."[25]

Hafız İbn-i Hacer El Askalani, yukarıda zikri geçen İmam Nevevi'nin özetlediği sözlerini zik­rettikten sonra diyor ki:
"Ahmet b. Hanbel'in tahriç ettiği Ali radıyallahu anh'den gelen hadis; gölgesi olanı da göl­gesi olmayanı da, umumen hepsini kapsadığı gö­rüşünü kuvvetlendirmektedir. Bu hadiste Allah Rasûlü Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle bu­yurmaktadır:
"Hangi biriniz Medine'ye gidip, orada hiçbir put bırakmadan hepsini kıracak ve hiç bir resim bı­rakmadan onları yok edecek?" bu hadiste "Kim bun­dan herhangi bir şeyi yapmaya tekrar dönerse o kişi Muhammed'e indirileni inkar etmiştir"[26] ibaresi de vardır.

Ve Hafız İbn-i Hacer, Aişe hadisi üzerine ko­nuşma esnasında diyor ki:

"Muhakkak ki bu resimleri yapanlar Kıyamet günü azap olunacaklardır" Devamla diyor ki: "Bu­radan anlaşılır ki; resmin haramlığmda, o resmin gölgeli veya gölgesiz olması, yağlı boya veya nakışlı olması, yontma veya dokunmuş olması arasında hiç­bir fark yoktur..."[27]

Bu asırda bazı âlimler (!) tasvirin (fotoğrafın) caizliği görüşündedirler. Bu görüşleri konusunda hiç­bir delil yoktur. Bilakis deliller fotoğrafın haramlığnı te'kit etmektedir (kuvvetlendirmektedir). Çünkü Allah Rasûlü Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor:
"İçerisinde resim bulunan eve Melekler girmez." Burada resmi mutlak olarak zikretmiştir. Resmin muayyen bir çeşidiyle tahsislememiştir.
Şeyh Mustafa el-Hamami'nin fotoğraf olan re­simlerin mübahlığını söyleyenlere karşı söylediği sözü, beni hayrete düşürmüştür:

"Muhakkak, elle yapılan resimler menedilmiştir. Bu bana göre tıpkı yırtıcı aslanı salıp da öl­dürdüğünü öldüren veya elektrik düğmesini açıp da kendisine dokunan herkesi yok eden ya da yemeğe zehir koyup da ondan yiyen herkesi helak eden kim­seye benzemektedir. Çünkü kendisine öldürmek it­hamı tevcih edildiğinde, der ki: Ben öldürmedim. Zehir, aslan ve elektrik öldürdü. Arkasından delil olarak da şu sözünü sıralar: Öldürmek ancak el ile olandır. Ben ise elimi bu ölülere asla uzatmadım. Peki onları öldürmek nasıl olur da bana nisbet edi­lir?

Böyle diyene şu şekilde söylenir: Şüphesiz, ölüm, öldürme vasıtalarından herhangi biriyle ruhun çı-kartılmasıdır. Zehir, elektrik ve yırtıcı hayvan da öldürme vesilelerindendir. Buna göre kim bu ve­sileleri kullanırsa o kişi öldürme suçunu işlemiştir. İsterse elini hiç uzatmamış olsun. İşte resim de böy­ledir. Resimden murad, sureti icad etmektir. Bütün bela resimdedir.... v.s.

Eğer istersen, cihazla çekilen resmin günahının elle yapılandan kat kat fazla olduğunu söy­leyebilirsin. Bilakis cihazın bir anda çektiği resmi, ressam eliyle ancak senelerce uğraşarak yapar. Azap ise ne kadar resim meydana geldiğine göredir. Buradan da kesinlikle anlarsın ki, bir resmi yapmak büyük bir masiyettir.
Buna ikinci resim de eklenirse masiyet de ikinci defa olur.Böylece resim her çoğalışında o resmi yapanın gü­nahı da hep çoğalmaktadır. Ve sen biliyorsun ki, azap da günah miktarıncadır. Buna göre resim ço­ğaldıkça azap da çoğalır, şiddetlenir ve uzar."[28]
Bütün tafsilatı geçenlerin dışında olarak, ken­disinde gerçekten faide bulunan ve zaruret bulunan tasvirlerin caizliği müstesna olunmuştur. Şeyh Nasuruddin el-Albânî şöyle diyor: "...Sözleri bitirmeden önce, şuna dikkat çekmeyi de ihmal etmemeliyim: Muhakkak biz her türlü res­min haramlığı görüşündeyiz. Bunda da kesin azim halindeyiz. Fakat bununla beraber kendisinde mut­lak bir faide olan ve herhangi bir zarara yakın ol­mayan resimde de bir mani yoktur. Bu faide de aslı mubah olan bir yol ile olmalıdır.

Tıpta, coğrafyada kendisine ihtiyaç duyulan resim, suçluların yakalanmasına yardımcı olan re­simler, suçlulardan korunmak için onların ta­nınmasını sağlayan resimler ve bunun gibileri ca­izdir. Hatta bazen olur ki o resimlerden bazısını yapmak vacip olur. Bu konuda delil olarak iki tane hadis-i şerif vardır.

İlki: Aişe radıyallahü anha'dan.

"Ben oyuncak bebeklerle oynardım, Allah Rasûlü de benim kız arkadaşlarımı benimle oynamaları için bana getirirdi."[29]

Ve yine O'ndan gelen bir rivayette de: Kendisinin oyuncak bebekleri olduğu ve Allah Rasûlü gel­diğinde onları elbisesiyle örttüğü vardır. Ebu Avane diyor ki, örtmesinin sebebi, oyuncak bebeklerden menolunmasm diyedir.
Bunu ibni Sad tahriç etmiştir. Senedi sahihtir.

Bu hadisten çocuk oyuncakları ve oyuncak re­simleri edinmenin cevazına delil olunur. Kız ço­cuklarının bu oyuncaklarla oynaması içindir. Bu, resim edinmenin genelde nehyedilmesinden hususileştirilerek cevaz verilmiştir. Kadı İyâd da, buna hüküm vermiş ve cumhurdan da böyle nakletmiştir. Buna göre, cumhur; kız çocuklarının eğitimi, ter­biyesi, küçükten ev işlerine alıştırılmaları ve ev­latlarını terbiyeye hazırlıkları için oyuncak be­beklerin alış verişine cevaz vermişlerdir.

İkincisi:
Rubeyyi binti Muavviz'den. Dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem aşura yemeğini Medine'nin köylerine gönderdi (Medine'nin etrafındaki köyler). Ve "kim oruçsuz olarak sabahladıysa geri kalan gününü de oruçsuz olarak tamamlasın, kim de oruçlu olarak sabahladıysa o da orucuna devam etsin" dedi. Rubeyyi binti Muavviz devamla şöyle dedi: Biz sonradan oruç tutardık, çocuklarımıza da oruç tuttururduk (küçük çocuklara) ve mescide giderdik, onlar için boyanmış yünden oyuncaklar yapardık (ve o oyuncakları be­raberimizde götürürdük). Çocuklardan biri eğer yemek için ağlarsa bu oyuncakları ona verirdik, ta ki iftar vakti gelsin diye (böyle yapardık). Başka bir rivayette de: "Bizden yemek istedikleri zaman oyun­cakları onlara verirdik ki, onların oruçları tamam oluncaya kadar oyuncaklarla oynasmlar" ibaresi vardır."[30]

Bu iki hadis-i şerifte, eğer arkasından nefsi eği­ten, kültürel eğitimine yardım eden terbevî bir mas­lahat var ise, resme cevaz verilmiş ve hoş gö­rülmüştür. Buna İslam'ın ve müslümanlarm resimdeki ve resim edinmedeki maslahatları da ek­lenir (dahil edilir).
Bunun dışındaki ise aslı üzere bakidir, o da haram oluşudur. Şeyhlerin, liderlerin, arkadaşların ve benzerlerinin resimleri ki, bunlarda hiçbir faide yoktur. Bilakis bunlarda putlara tapan kafirlere benzeme vardır. Allah en iyisini bilendir.[31]
Bununla beraber, Peygamber efendimizin ha­dislerinden bir kısmı, bazı yeni ve eski alimlerin, muhakkiklerin sözleri de dahil olunmuştur. Bundan murâd, şirke götüren bütün vesilelerin haram kılınışmdaki İslam'ın hikmetini beyan etmeyi kasdetmemizdir.
Diğer taraftan da Şer'i ilimlere mensup ba­zılarının irtikab etmiş olduğu hatanın büyüklüğüne dikkat çekmeyi murâd ettik. Onlar kendi re­simlerinin kitaplarda, dergilerde, İslamî ve gayri İslamî gazetelerde yayımlanmasına şiddetli bir hırs göstermektedirler.[32] Hatta bazıları başarılı pozları seçmekte mahir olan fotoğrafçıları tercih et­mektedirler. Ve o fotoğrafçılar değerli üstadın özel elbiseler giymesini isterler. Tıpkı onların nasıl oturacaklarını (poz vereceklerini) ayarladıkları gibi. [33]

Dipnotlar:
[18] Kabirlere tazim bidat ve sapıklıklardandır. Orada defnolunmuş ister Sahabe olsun, ister başkası olsun aynıdır.
[19] Buhari ve Müslim rivayet etmiştir. Lafız Müslim'e aittir, Sahih-i Müslim'in Muhtasarı. Münziri, Hadis No:1370
[20] Buhari ve Müslim rivayet etmiştir. Lafız Müslim'e aittir. Önceki kaynak, hadisin No:1366. Es Sehvetü: Küçük bir odadır. Yere kazılarak yapılır. Bodrum ve kilere, depoya benzer. Elgıram: Yünden bir elbisedir. Yudahiun: Benzetiyorlar. Muhtasarın haşiyesinden nakledilmiştir.
[21] Buhari ve Müslim rivayet etmiştir. Lafız Müslim'e aittir. Sahih-i Müslim'in Muhtasarı, hadis No: 1369, cilt 2, sayfa, 124
[22] Buhari ve Müslim tahriç etmiştir. Lafız ise Buhari'ye aittir. Fethü-1 Bari, 2/518
[23] Müslim tahriç etmiştir. Sahih-i Müslim Muhtasarı. Hadis: 488, 1/131
[24] Sahih-i Müslim Şerhi. İmam Nevevi, 14/81
[25] Sahih-i Müslim Şerhi. İmam Nevevi, 14/82
[26] Fethu-1 Bari, 12/507 El-Babi'l Halebî baskısı
[27] Fethu-1 Bari, 12/513 82
[28] El-îlâm, Helal ve Haram kitabının tenkidi. Şeyh Salih bin Fevzan, sayfa 40. Şu alimler ister el ve isterse cihazla olsun, her çeşit res­min ve resim yapmanın haramlığını söyleyen alimlerin en meş­hurlarıdır: Şeyh Muhammed bin İbrahim, Abdul Aziz Bin Baz, Muhammed Emin Şankıtî, Nasuru'd-Din El-Albânî ve Ahmet M. Şakir.
[29] Buhari, 10/433, Müslim, 7/135 ve Ahmet İbn-i Hanbel, 6/166, 233, 234'de tahriç etmişlerdir. Lafız ise Ahmet İbn-i Hanbel'e aittir. İbn-i Sad ise 8/66'da bu rivayeti tahriç etmiştir.
[30] Buhari rivayet etmiştir. 4/163 Siyak da Buhari'nindir. Müslim de 3/152’de rivayet etmiştir Fazlalıkla beraber diğer rivayet de Müslim’e aittir
[31] Resimde İslam'ın hükmü, "Tuba Lilğureba"mn silsilesidir. Sayfa 66,67
[32] Hatta iş öyle bir hadde ulaştı ki, resmin yeri, kaldırılmasında, nasıl asılacağı konusunda, toplantı, yürüyüş ve resme karşı kıyamda, resmin nasıl tertip olunacağında, resim taşınır halde geçiş me­rasimlerinde ona nasıl tazim edileceği konularında emirler ve talimatlar çıkartılıyor. Bu durum, cahilleri ve sefilleri bırak, ilim iddia edenlerin arasında meydana gelmektedir. La havle ve la kuvvete illa billah.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)