Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

8 Kasım 2013 Cuma

Camiu’s-Sagir Kitabının Tercümesi Hakkında Uyarılar


Ocak Yayınları, İmam Suyuti rahimehullah’ın faydalı eserlerinden biri olan Camiu’s-Sagir kitabının, fıkhî bablara göre düzenlenmiş bir neşrinin tercümesini yayınladı. Kitaba göz attığımda dipnotlarda isnadlarla ilgili olarak kısa alıntılarla Munavi’nin açıklamalarının, Suyuti’nin hükümlerin ve bunlarla beraber Şeyh el-Elbanî rahimehullah’ın da Sahihu’l-Camii’s-Sagir ve Daifu’l-Camii’s-Sagir’de geçen hükümlerinin de verildiğini görünce sevindim. Lakin birkaç hadisle ilgili tahkiklere göz gezdirdiğimde zayıf - hatta uydurma - olduğunu bildiğim bazı hadislere Şeyh Elbani’nin sahih veya hasen dediğinin nakledildiğini gördüm. Şeyh el-Elbani rahimehullah’ın kitaplarına müracaat ettiğimde ise bunun sehven Elbani’ye nispet edildiğini fark ettim. Daha sonra birkaç hadisi daha karşılaştırdım ve daha başka hatalar da gördüm. Muhtemelen bu hataların çoğu kitabın Arapça neşrini yapanlara ait hatalardır. Bu kitabı edinen kardeşlerin dikkatli olmaları için bu türden birkaç örnek zikredeceğim. Umulur ki bu hayırlı hizmeti yapan Ocak yayınevi sorumluları da, Şeyh el-Elbani’nin kitabına müracaat suretiyle gerekli düzeltmeleri yaparlar.

Birinci Örnek:

1. ciltte 318 nolu rivayet, Ocak yayınlarının tercümesinde şu şekilde zikredilmiştir: “İki çeşit sünnet vardır. Biri farz olan sünnet, biri de farz olmayan sünnettir. Farz olan sünnetler, aslı Yüce Allah’ın kitabında olup, onlarla amel etmek hidayet, terk etmek ise dalalettir. Aslı Allah’ın kitabında olmayan sünnetlerle amel etmek ise fazilettir. Terk edilmesinde ise bir günah yoktur.

Bu hadisin dipnotunda şöyle geçmiştir: “Taberani, M. Evsat (4/215) Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayet etti. Heysemî (1/172) der ki: “Taberani, M.Evsat’ta rivayet etti. Ancak bunu Ebu Seleme’den İsa b. Vakid’dan başka kimse rivayet etmemiştir. Abdullah b. er-Rumi rivayette tek kalmıştır.” (- Suyuti’nin hükmü –Sahih) Elbani, Sahihu’l-Cami’de (3356) sahih hükmü vermiştir.”

Derim ki: Bilakis el-Elbani rahimehullah buna uydurma hükmü vermiştir. Rivayet sahihu’l-Cami’de değil, Daifu’l-Cami’de (3356)dir. Ayrıca Silsiletu’l-Ahadisi’d-Daife’de (3736) ayrıntılı olarak uydurma olduğunu açıklamıştır.

İkinci Örnek:

1. ciltte 1450 nolu rivayet, Ocak yayınlarının tercümesinde şu şekilde zikredilmiştir: “Kişi namazda iken ona selam vermek istemem. Ancak o bana selam verirse selamını alırım.”

Bu hadisin dipnotunda şöyle geçmiştir: “Tahavi (1/457) Cabir radıyallahu anh’den rivayet etti. (-Suyuti’nin hükmü – hasen) Elbani Sahihu’l-Cami’de (5514) sahih hükmü vermiştir.

Derim ki: el-Elbani rahimehullah’ın bu hadis hakkında sahih dediği doğrudur. Ancak es-Sahiha’da (2212) bu sözün Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ait değil, Cabir radıyallahu anh’ın sözü olarak (mevkufen) sahih olduğunu, Suyuti’nin ise mevkuf bir haberi, merfu imiş gibi naklederek hata ettiğini beyan etmiştir. Nitekim Tahavi’nin Şerhu Meani’l-Asar’ında da haber Cabir radıyallahu anh’den mevkuf olarak geçmektedir.

Üçüncü Örnek:

1. ciltte 1276 nolu rivayet, Ocak yayınlarının tercümesinde şu şekilde zikredilmiştir: “Yüce Allah gökyüzünden, yeryüzü ahalisine bir afet indirdiği zaman, bu afet mescidleri inşa edenlerin üzerinden def edilir.

Bu hadisin dipnotunda şöyle geçer: “İbn Asakir (17/11) Enes radıyallahu anh’den rivayet etti. (-Suyutinin hükmü – hasen) Elbani, Sahihu’l-Cami’de (1545) sahih hükmü vermiştir.”

Derim ki: Bilakis Şeyh el-Elbani bu hadisin zayıf olduğuna hüküm vermiştir. Hadis, Sahihu’l-Cami’de değil, Daifu’l-Cami’dedir. (no: 593 ve 1545) Şeyh el-Elbani, Silsiletu’d-Daife’de ise (1851 ve 7080) hadisin münker olduğunu ayrıntılarıyla açıklamıştır. Nitekim Buhari ve Muslim’in İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet ettikleri sahih hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhakkak ki Allah Azze ve Celle bir kavme azap indirdiğinde, hepsine birden isabet eder, sonra amellerine göre diriltilirler” buyurmuştur.

Dördüncü Örnek:

1. ciltte 1289 nolu rivayet Ocak yayınlarının tercümesine şu şekilde geçmektedir: “Mescit her mümin kişinin evidir.

Dipnotunda şöyle geçer: “Ebu Nuaym Hilye’de (6/176 “garib”), Selman radıyallahu anh’den rivayet etti. (- Suyutinin hükmü- zayıf) Elbani Sahihu’l-Cami’de (6702) sahih hükmü vermiştir.

Derim ki: Şeyh el-Elbani, Sahihu’l-Cami’de (6702) sahih değil, “hasen” hükmü vermiştir.

Beşinci Örnek:

1. ciltte 1370 nolu rivayet Ocak yayınlarının tercümesinde şu şekilde geçmektedir: “Secdeye vardığın zaman, (dizlerini yere çökerttikten sonra) ellerini yere koy ve dirseklerini de (yerden) kaldır.

Derim ki: Şeyh el-Elbani Sahihu’l-Cami’de (598) sahih demiştir. Lakin bu hadiste tercüme hatası yapılarak mana tam tersine çevrilmiştir. Yukarıdaki tercümede parantez içinde geçen (dizlerini yere çökerttikten sonra) şeklindeki eklemeyi mütercim kendisinden katmıştır. Hadisin arapça metni şöyledir:

إذا سجدت فضع كفيك وارفع مرفقيك

Tercümesi ise şöyle olmalıydı: “Secde ettiğinde ellerini (yere) koy ve dirseklerini kaldır.”

Altıncı Örnek:

6. ciltte 9615 nolu rivayet Ocak yayınlarının tercümesinde şu şekilde geçmektedir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem gece vakti vitir namazı kılarken ikinci secdeden sonra iyice oturmadan diğer rekata kalkmazdı.”

Derim ki: Hadis sahihtir. Lakin bu hadiste tercüme hatası vardır. Mütercim, hadiste geçen vitr kelimesini ıstılahi manada almış ve hata etmiştir. Burada vitr kelimesiyle lugavî mana kastedilmiştir. Zira “vitrin min salatihi” ifadesi, namazından tek rekatler demektir. Hadisin bu şekilde tercüme edilmesinin gerektiğini, hadisin geçtiği kaynaklardaki bab başlıklarından anlayabilirsiniz. Bkz.: Tirmizi (287) Ebu Davud (844) Nesai (1152) Burada diğer bir hata daha vardır ki, bu hata, bu hadisi yalnız Ebu Davud ve Tirmizi’ye nispet ederek zikreden İmam Suyuti’ye aittir. Halbuki hadisi İmam Buhari de sahihinde (823) rivayet etmiştir.

Hadisin arapça metni şu şekildedir:

كان إذا كان في وتر من صلاته لم ينهض حتى يستوي قاعدا

Tercümesi şu şekilde olmalıydı: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem namazının tek rekatlerinde, doğrularak oturmadan ayağa (ikinci rekate) kalkmazdı.”

Kitabın 1. Ve 6. Ciltlerinde kısa bir göz atma neticesinde fark ettiğim hatalar bunlar. Allah en iyi bilendir. Velhamdulillahi rabbi’l-alemîn.
Ebû Muâz el-Çubukâbâdî

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)