İstanbul’da sanki
kahvehane kıssacıları gibi din anlatan, konuşmalarının yüzde sekseninde ne
söylediğini bilmeyen bir cehalet Yolcu’su “Bu zamanda cerh ve ta’dil olmaz,
onun devri geçti” gibi her zamanki zırvalarından birini daha yuvarlamış. Halbuki
muşarun ileyh hadis ehline sürekli dil uzatmakta, cerh etmekte, bununla beraber
Usame b. Ladin, Said Nursî, (hükümetle arası açılmadan önceki) Fethullah Gülen
gibi dalalet önderlerine ücretsiz yağlama/yıkama hizmeti vererek “ta’dil”
yapmaktadır.
Yine aynı makulesi “cerh ve ta’dil vazifesini” eda edenleri cerh etmekten ibarettir. Evet, muasır Nasreddin hocanın bindiği dalı kestiğini görüyor, “düşersin” diyoruz ama, kendilerinde “Madem düşeceğimi bildin, öyleyse ne zaman öleceğimi de bil” diyerek, “vakıayı itiraf” alçak gönüllüğünü de göremiyoruz.
Yine aynı makulesi “cerh ve ta’dil vazifesini” eda edenleri cerh etmekten ibarettir. Evet, muasır Nasreddin hocanın bindiği dalı kestiğini görüyor, “düşersin” diyoruz ama, kendilerinde “Madem düşeceğimi bildin, öyleyse ne zaman öleceğimi de bil” diyerek, “vakıayı itiraf” alçak gönüllüğünü de göremiyoruz.
Cerh ve Ta’dil meselesine
gelince, ilmin yolcuları bu konuda aynı minvalde, birbirleriyle ittifak halinde,
bu ilmin kıyamet gününe kadar devam edeceğini söylüyorlar. Aşağıda vereceğim
linkte bu konuda muasır ilim ehlinin sözlerini görebilirsiniz. Bu linkteki
fetvalardan sadece İbn Useymin’in gayet veciz üslupla verdiği cevabı tercüme
edip aktaracağım:
Soru: Cerh ve ta’dil
sünneti ölmüş müdür? (Sünnete) muhalefet edenin şahsiyetine göz yumarak reddiye
vermenin hükmü nedir?
Şeyh Muhammed b. Salih el-Useymin
rahimehullah’ın cevabı: “Ben bu sözün batılın kastedildiği hak söz olmasından
korkarım. Cerh ve Tadil, Allah’a hamd olsun ne ölmüş, ne gömülmüş ve ne de hastalanmıştır.
O ayaktadır! Kadı’nın huzurunda şahitler için cerh ve ta’dil olur. Hasmın cerh
edilmesi ve onlardan delil istenmesi mümkündür. Yine rivayette de cerh ve ta’dil
olur. İmamımızın kıraatinden Allah Teâlâ’nın şu kavlini işittik: “Ey iman
edenler! Size bir fasık bir haber getirdiğinde araştırın.” (Hucurat 6) İnsan
türü devam ettiği sürece cerh ve ta’dil devam edecektir. Lakin ben birinin cerh
edilmeyecek biri hakkında onun mecruh olduğunu söylemesinden korkarım. O zaman
da bu fetva halkın kusurlarını yaymaya bir vesile olur.
Bu yüzden diyorum ki: Bir
kimsede herhangi bir ayıp varsa, maslahat, ihtiyaç veya zaruret bunu açıklamayı
gerektiriyorsa bunu açıklamakta sakınca yoktur. Lakin en güzeli: “Bazı insanlar
şöyle yapıyor, bazı insanlar şöyle diyor” demektir. Bunu iki sebepten
söylüyorum: Birincisi: Muayyen bir şahıs hakkında hüküm vermekten selamette
olmak. İkincisi: Bu hüküm onu da, başkalarını da kapsar. Ancak belli bir
şahıstan dolayı insanların fitneye düştüklerini görürsek ve o kimse insanları
bir bid’ate veya bir sapıklığa davet ediyorsa işte o zaman insanların ona
aldanmamaları için muayyen şahsı belirtmek zorunlu olur.”